3094
ablamın sayesinde hayatıma anlam katan hayatımın en büyük ayrıntısıdır. türkiyede çocukların takım tutma zamanı geldiğinde bir çok ailede çocuk ya babası, ya dayıları-amcaları, varsa ağabeyleri tarafından kendi tuttukları takım tutmaya zorlanır. bizim evde ben galatasaray diyene kadar annem ve en küçük ablam olmak üzere iki galatasaraylı, babam ve en büyük ablam olmak üzere iki beşiktaşlı ve ortanca ablam olmak üzere bir fenerbahçeli vardı. anne tarafı büyük çoğunlukta galatasaraylıyken baba tarafım ağırlıkta beşiktaş olmak üzere karışık bir taraftarlık yapısına sahiplerdi. babam beni hiç bir zaman takım tutma konusunda yönlendirmedi. çünkü kendisi futbolun ve taraftarlığın insanların hayatında çok önemsiz bir şey olduğunu, karın doyurmadığını düşünürdü. 3 ablamın 3'ü de beni kendi takımlarından yapmaya çalışıyorlardı. fenerli olan en ortanca ablam çocukken en sevdiğim ablamdı. ısrarla fenerli yapmaya çalıştı beni. bir süre sonra da beşiktaşlı olmamı isteyen en büyük ablam evde 3 büyüklerin taraftar sayısı ikişerli olsun diye ona katıldı. çocukken en çok kavga ettiğim, en nefret ettiğim, hiç anlaşamadığım en küçük ablam ise benim galatasaraylı olmamı istiyordu. bir gün ben takım tutma kararı verdim ve en küçük ablamla konuşuyordum o sırada sülalemizden, mahallemizden ve popiler kültürden en sevdiklerimin hangi takımlı olduklarını sormaya başladım. bir çoğu galatasaraylıydı. ben de zaten çocukken ş harfi yerine s, ç harfi yerine k dediğimden dolayı diğer iki takımın adını hiç doğru söyleyemecekmişim gibi gelmişti bana. derken adını kusursuz bir şekilde söyleyebildiğim galatasarayımı, diğer bir adını o zamanki dememle gimbom'umu seçtim. be o günden sonra bana her sevdedan geriye kalandan ziyade her yalnızlığımda başucumda biten sadık bir sevgili oldu bana.