9
çok da zor değil aslında işin. dönen dalgayı, dümeni anlaman için aynştayn olmana filan gerek yok. azcık türkçe biliyorsan, hafıza problemi de yaşamıyorsan kimseler ne şampiyonluğuna engel olabilir, ne de hakkını yiyebilir.
"basın yalan yazıyor" diyorsun. e yazacak, durmayacak tabi. çünkü o basının satılmış kalemleri siparişle haber yapıyor. o siparişlerin sonunda tv'de yorumcu oluyor. kendisini yüksek mevkilere getirecek olan adamlara dalkavukluk yapıyor. peki sen buna karşı ne yapıyorsun ? daha doğrusu bu zaman kadar ne yaptın ? basın yalan yazıyorsa, okuma o gazeteyi, o tv programını izleme. prim verme böyle basit adamlara. adamlar ticari birşey yapıyorlar sonuçta. satacak müşteri bulamadığında ne yapacak sanıyorsun ? bireysel olarak tepkini koy ortaya. okumazsan, izlemezsen ölmezsin ya ! haa illa okurum izlerim diyosan o zaman da mızmızlanma çocuk gibi.
tribünü karaborsacılar ele geçirmiş diyorsun. doğrudur, bu kadar büyük paraların döndüğü bir ortamda rant olmaması doğal mı ? kaldırıma araç parkederken bile rantın kucağına düşüyorsun. bu cümleden de yapılanı savunduğum anlamı çıkmasın. ama o adamın hakimiyetine son verecek olan da sensin. maça 2 dakika kala elinde karidesli sadviçinle maça gelip bitime 10 dakika kala " ayy metro kalabalıklaşmadan..." diyere staddan kaçarsan, tribünde olduğun süre boyunca da tiyatro izler gibi maç izlersen daha çok güdülürsün bee ! iki elini birbirine vurup tempo tutmaktan bile acizsen sen gelme be abi valla gelme. sen örgütlenemezsen, 3-5 kişi biraraya gelip ortak bi paydada buluşamazsan, 10 sene sonra o karaborsacı gırtlağına yapışacak haberin olsun.
"takım kötü oynuyor, bu ne biçim yönetim, bu adam nası topçu vs." söylenip duruyorsun. o da yetmiyor stadda homurdanıyor, yeri geliyor küfrediyorsun. küfrettiğinde de kendini tatmin ediyorsun, başka birşey değil. çok mu zor takıma "taraftar" gibi destek vermek ?
her maç çıkışı metroda söyleniyorsun "bu nasıl kalabalık, bu nasıl çile ?" o söylenmen orda kaldığı için o çile bitmiyor işte. o söylenmen orda kalmasın arkadaş ! kulübe telefon aç, mail at, kapısına dayan. çok mu zor iki satır bişey yazıp yollamak ? seni müşteri gören yönetime sor bakalım bu nasıl hizmet, bu nasıl müşteri memnuniyeti ?
hakem diyosun, federasyon diyosun. diyosun da diyosun. yeni stada geçtiğimizden 2-3 maç dışında kaç maç rakibi ya da hekemi baskı altına aldık ? stadda akustik var, kapasite var. ama baskı yok. bu iş nasıl oluyo bilen varsa anlatsın ben de aydınlanayım !
velhasıl kelam, üzerine düşeni yapmıyorsun. sadece izliyorsun, izleme birader. kalabalıksın, tribündesin. bir insanın sosyal olup, kendini geliştirebildiği ve etrafındaki bir takım şeyleri de değiştirebilceği, en azından bu güce sahip olduğu bir yerdesin.
ilk adımı sen at, elbet kafayı çevirip "ne oluyo orada ?" diyen çıkacaktır.
"basın yalan yazıyor" diyorsun. e yazacak, durmayacak tabi. çünkü o basının satılmış kalemleri siparişle haber yapıyor. o siparişlerin sonunda tv'de yorumcu oluyor. kendisini yüksek mevkilere getirecek olan adamlara dalkavukluk yapıyor. peki sen buna karşı ne yapıyorsun ? daha doğrusu bu zaman kadar ne yaptın ? basın yalan yazıyorsa, okuma o gazeteyi, o tv programını izleme. prim verme böyle basit adamlara. adamlar ticari birşey yapıyorlar sonuçta. satacak müşteri bulamadığında ne yapacak sanıyorsun ? bireysel olarak tepkini koy ortaya. okumazsan, izlemezsen ölmezsin ya ! haa illa okurum izlerim diyosan o zaman da mızmızlanma çocuk gibi.
tribünü karaborsacılar ele geçirmiş diyorsun. doğrudur, bu kadar büyük paraların döndüğü bir ortamda rant olmaması doğal mı ? kaldırıma araç parkederken bile rantın kucağına düşüyorsun. bu cümleden de yapılanı savunduğum anlamı çıkmasın. ama o adamın hakimiyetine son verecek olan da sensin. maça 2 dakika kala elinde karidesli sadviçinle maça gelip bitime 10 dakika kala " ayy metro kalabalıklaşmadan..." diyere staddan kaçarsan, tribünde olduğun süre boyunca da tiyatro izler gibi maç izlersen daha çok güdülürsün bee ! iki elini birbirine vurup tempo tutmaktan bile acizsen sen gelme be abi valla gelme. sen örgütlenemezsen, 3-5 kişi biraraya gelip ortak bi paydada buluşamazsan, 10 sene sonra o karaborsacı gırtlağına yapışacak haberin olsun.
"takım kötü oynuyor, bu ne biçim yönetim, bu adam nası topçu vs." söylenip duruyorsun. o da yetmiyor stadda homurdanıyor, yeri geliyor küfrediyorsun. küfrettiğinde de kendini tatmin ediyorsun, başka birşey değil. çok mu zor takıma "taraftar" gibi destek vermek ?
her maç çıkışı metroda söyleniyorsun "bu nasıl kalabalık, bu nasıl çile ?" o söylenmen orda kaldığı için o çile bitmiyor işte. o söylenmen orda kalmasın arkadaş ! kulübe telefon aç, mail at, kapısına dayan. çok mu zor iki satır bişey yazıp yollamak ? seni müşteri gören yönetime sor bakalım bu nasıl hizmet, bu nasıl müşteri memnuniyeti ?
hakem diyosun, federasyon diyosun. diyosun da diyosun. yeni stada geçtiğimizden 2-3 maç dışında kaç maç rakibi ya da hekemi baskı altına aldık ? stadda akustik var, kapasite var. ama baskı yok. bu iş nasıl oluyo bilen varsa anlatsın ben de aydınlanayım !
velhasıl kelam, üzerine düşeni yapmıyorsun. sadece izliyorsun, izleme birader. kalabalıksın, tribündesin. bir insanın sosyal olup, kendini geliştirebildiği ve etrafındaki bir takım şeyleri de değiştirebilceği, en azından bu güce sahip olduğu bir yerdesin.
ilk adımı sen at, elbet kafayı çevirip "ne oluyo orada ?" diyen çıkacaktır.