8354
2013-2014 sezonuna iyi bir başlangıç yapamadığı ortada... çok iyi başladığın bir maçta 6 gol yemeyi geçtim, kesin kazanabileceğin maçları beraberlikle sonuçlandırmayı da geçtim, hatta 1 gol atıp net 10 gol pozisyonu kaçırmayı bile geçtim... bunlar futbol dahilinde normal karşılanabilecek şeyler deyip sindirmeye ve unutmaya çalışıyorum. ama... tff denen basiretsiz oluşumun ve onun piyon başkanının yazıp yönettiği senaryoyu yaşıyor olmayı hazmedemiyorum! şu anki duruma bakıyorum ve öfkem içime sığmıyor; güzel giden her şey tek bir hareketle nasıl boka sarabilir?
"galatasaray ve diğerleri" durumunda şimdi "diğerleri" tarafına geçip, uzaktan galatasaray'a bakıyorum... 2 sene üstüste şampiyonluk, şampiyonluğu pekiştiren süper kupalar, şampiyonlar liginde müthiş bir başarı ve çok iyi geçmiş, yine bir kupayla ödüllendirilmiş, bir hazırlık dönemi! takımın başında türkiye'nin en iyi teknik direktörü, kulübün başında gelmiş geçmiş en iyi başkanlardan biri ve futbol takımında oynadıkları mevkilerin en iyileri mevcut... çok fazla ürkütücü değil mi? üstüste 3 şampiyonluk ihtimali bir yana, 4. yıldızı takıp atacağınız fark bir yana! gerçekten ürkütücü! buna bir "dur" demek lazım!
"galatasaray'ı nasıl durdurabiliriz?" diye düşünenler için en büyük koz, gündemden hiç düşmeyen "terim-aysal krizi"... açıkcası ben hiç inanmamıştım gerçekte böyle bir kriz olduğuna. tamam, bazı problemler olduğunun sinyali vardı ama en azından "kriz" değildi benim gözümde. sonunda beklenen noktaya getirildi durum, gerçekten bir kriz yaratıldı. ve sanki aylardır basının yazdığı şeyler doğruymuş da sonunda gün yüzüne çıkmış gibi davranıldı! oysa her şey milli takımın dibe vurmasıyla başladı. "avcı" kişilik istifa etti, takım sahipsiz kaldı... ve her zaman olduğu gibi, "milli duygular" sömürüsüyle yeni bir girişim başlatıldı. hani konu "milli" olunca herkesin boynu kıldan ince ya!
fatih terim en iyi türk hoca ya, galatasaray'a hizmet ediyor olması haksızlık, milli takım dururken! zaten bu ülkeye en büyük başarıları getiren de milli takım, o yüzden onun önceliği olmalı... sonuç olarak, galatasaray'ın ürkütücü grafiğinin panzehiri bulundu: "milli"yetçilik. e peki, o yerden yere vurduğunuz, 11 maç ceza verip tribüne yolladığınız adama muhtaç olurken hiç mi utanmadınız? ha pardon, bunları yaparken de amacınız zaten meyve veren ağacı taşlamaktı değil mi? haksızlık yapıldığını zaten biliyordunuz... çünkü o zaman da amacınız "durdurmak"tı! şimdi bir taşla iki kuş vurdunuz; galatasaray tekledi, milli takım yükselişe geçti. oh ne ala!
spor programlarının yakın geçmişteki konularını hatırlıyorum da, "bu galatasaray önümüzdeki 10 yılı domine eder, kimse de önüne geçemez" deniliyordu. şimdi bakıyorum, "ne olacak bu galatasaray'ın hali?" temalı programlar yapılıyor. bu durumda da tff için "mission completed" diyebiliriz!
ha belki fatih terim eninde sonunda gönderilecekti, ünal aysal gerçekten de istemiyordu ama böyle gitmiş olmasını gerçekten içime sindiremiyorum! bu takımı böyle bir psikolojiye sürüklemeye hiç kimsenin hakkı yok! bu durum işine geliyor bile olsa, sana dayatılan bir senaryonun üstüne tüy dikmek olmaz! yarın öbür gün o piyon arkadaş çıkar da "terim'e böyle bir teklif yapmamı ve onu göndermek için elini güçlendirmemi aslında ünal aysal istedi" derse hiç şaşırmam. adamın yalan limiti yok... sınırsız yalan, sınırsız yalakalık...
sonuç olarak, galatasaray futbol takımı, el birliğiyle istenilen noktaya çekilmiştir. ama bu takıma bunu reva görenler unutmasınlar ki, galatasaray'ın büyüklüğü adından, ruhundan gelir. bu çevirdiğiniz dolaplar da, gün olur götünüzde patlar!
"galatasaray ve diğerleri" durumunda şimdi "diğerleri" tarafına geçip, uzaktan galatasaray'a bakıyorum... 2 sene üstüste şampiyonluk, şampiyonluğu pekiştiren süper kupalar, şampiyonlar liginde müthiş bir başarı ve çok iyi geçmiş, yine bir kupayla ödüllendirilmiş, bir hazırlık dönemi! takımın başında türkiye'nin en iyi teknik direktörü, kulübün başında gelmiş geçmiş en iyi başkanlardan biri ve futbol takımında oynadıkları mevkilerin en iyileri mevcut... çok fazla ürkütücü değil mi? üstüste 3 şampiyonluk ihtimali bir yana, 4. yıldızı takıp atacağınız fark bir yana! gerçekten ürkütücü! buna bir "dur" demek lazım!
"galatasaray'ı nasıl durdurabiliriz?" diye düşünenler için en büyük koz, gündemden hiç düşmeyen "terim-aysal krizi"... açıkcası ben hiç inanmamıştım gerçekte böyle bir kriz olduğuna. tamam, bazı problemler olduğunun sinyali vardı ama en azından "kriz" değildi benim gözümde. sonunda beklenen noktaya getirildi durum, gerçekten bir kriz yaratıldı. ve sanki aylardır basının yazdığı şeyler doğruymuş da sonunda gün yüzüne çıkmış gibi davranıldı! oysa her şey milli takımın dibe vurmasıyla başladı. "avcı" kişilik istifa etti, takım sahipsiz kaldı... ve her zaman olduğu gibi, "milli duygular" sömürüsüyle yeni bir girişim başlatıldı. hani konu "milli" olunca herkesin boynu kıldan ince ya!
fatih terim en iyi türk hoca ya, galatasaray'a hizmet ediyor olması haksızlık, milli takım dururken! zaten bu ülkeye en büyük başarıları getiren de milli takım, o yüzden onun önceliği olmalı... sonuç olarak, galatasaray'ın ürkütücü grafiğinin panzehiri bulundu: "milli"yetçilik. e peki, o yerden yere vurduğunuz, 11 maç ceza verip tribüne yolladığınız adama muhtaç olurken hiç mi utanmadınız? ha pardon, bunları yaparken de amacınız zaten meyve veren ağacı taşlamaktı değil mi? haksızlık yapıldığını zaten biliyordunuz... çünkü o zaman da amacınız "durdurmak"tı! şimdi bir taşla iki kuş vurdunuz; galatasaray tekledi, milli takım yükselişe geçti. oh ne ala!
spor programlarının yakın geçmişteki konularını hatırlıyorum da, "bu galatasaray önümüzdeki 10 yılı domine eder, kimse de önüne geçemez" deniliyordu. şimdi bakıyorum, "ne olacak bu galatasaray'ın hali?" temalı programlar yapılıyor. bu durumda da tff için "mission completed" diyebiliriz!
ha belki fatih terim eninde sonunda gönderilecekti, ünal aysal gerçekten de istemiyordu ama böyle gitmiş olmasını gerçekten içime sindiremiyorum! bu takımı böyle bir psikolojiye sürüklemeye hiç kimsenin hakkı yok! bu durum işine geliyor bile olsa, sana dayatılan bir senaryonun üstüne tüy dikmek olmaz! yarın öbür gün o piyon arkadaş çıkar da "terim'e böyle bir teklif yapmamı ve onu göndermek için elini güçlendirmemi aslında ünal aysal istedi" derse hiç şaşırmam. adamın yalan limiti yok... sınırsız yalan, sınırsız yalakalık...
sonuç olarak, galatasaray futbol takımı, el birliğiyle istenilen noktaya çekilmiştir. ama bu takıma bunu reva görenler unutmasınlar ki, galatasaray'ın büyüklüğü adından, ruhundan gelir. bu çevirdiğiniz dolaplar da, gün olur götünüzde patlar!