3899
kurumsallık denen olgu aslında kapitalist düzene dayanıyor. kapitalist düzen de newtoncu dünya düzenine. buna göre duygulardan arındırılmış, sırf kar etmek üstüne kurulmuş vahşi bir hayat. kar edemeyen ceo gönderilir, başarılı olamayan adam gönderilir. a b kişileri, olayları farksız. tek bir amaç var kar etmek. kapitalist çünkü. emperyalizmin ortaya çıkışı, sömürünün ortaya çıkışı bunlarla alakalı.
bu vahşi düzenden artık bunu ortaya çıkaran ülkeler bile yavaş yavaş vazgeçiyor. dünya artık daha feminist bir düşünce tarzına yol alıyor. feminizm kadın hakları yeaa değil. bunu pek çok kimse henüz bilmiyor. feminizm anaç bir düşünce tarzı en kaba tabirle. duyguları öne çıkaran, insan ilişkilerine önem veren insancıl bir yaklaşım. yanlış aksettirliyor o ayrı.
bizim gibi doğu kültürlerini en iyi yansıtan fikir belkide. biz batıdaki gibi sabah kahve sırasına giren insanlar değiliz usta. biz sabah çay söyleriz, dükkana işyerine gelir. gel al derse çaycı bize de mi amk deriz. akdenizliyiz kardeşim biz. duygularımız var bizim. bu da utanılacak bir şey değil. ünal aysal değil feriştahı gelse değiştiremez bunu.
fatih terim demek ruh demek, ünay aysal makine düzeni. makine mi olacağız? yoksa endüstriyel futbola karşı metin oktay mı diyeceğiz? ben ruhsuz takım istemiyorum arkadaş. lucescu dar kadroyla şampiyon olurken, gerets'in 16 dakikasında, 2008 yılında 6'da6 yaparken, 2011 yılında biz herkesi sikerken ruhumuzla savaşıyorduk. aslan nihat, baba gündüz, metin oktay, coşkun özarı, bülent korkmaz, hakan şükür, hasan şaş, elmander, melo isimleri farklı sadece ruh aynı. ve ben bu ruhu istiyorum sürekli kar eden şirket değil. şirket olacaksa öncelik olmasın. ruhu tamamlasın sadece.
üzgünüm ama ünal aysal'ın biçtiği çuval bu mızrağa uymaz. fatih terim'den en çok faydalanan kendisiydi. yaptığı o kadar hata görmezden gelindi başarılardan dolayı. şimdi başarısızlık aşikar. çok uzun süre kalacağını sanmıyorum. bu kadar ah aldı. kendisi ve akıl hocası. elbet çıkar bi yerden.
bu vahşi düzenden artık bunu ortaya çıkaran ülkeler bile yavaş yavaş vazgeçiyor. dünya artık daha feminist bir düşünce tarzına yol alıyor. feminizm kadın hakları yeaa değil. bunu pek çok kimse henüz bilmiyor. feminizm anaç bir düşünce tarzı en kaba tabirle. duyguları öne çıkaran, insan ilişkilerine önem veren insancıl bir yaklaşım. yanlış aksettirliyor o ayrı.
bizim gibi doğu kültürlerini en iyi yansıtan fikir belkide. biz batıdaki gibi sabah kahve sırasına giren insanlar değiliz usta. biz sabah çay söyleriz, dükkana işyerine gelir. gel al derse çaycı bize de mi amk deriz. akdenizliyiz kardeşim biz. duygularımız var bizim. bu da utanılacak bir şey değil. ünal aysal değil feriştahı gelse değiştiremez bunu.
fatih terim demek ruh demek, ünay aysal makine düzeni. makine mi olacağız? yoksa endüstriyel futbola karşı metin oktay mı diyeceğiz? ben ruhsuz takım istemiyorum arkadaş. lucescu dar kadroyla şampiyon olurken, gerets'in 16 dakikasında, 2008 yılında 6'da6 yaparken, 2011 yılında biz herkesi sikerken ruhumuzla savaşıyorduk. aslan nihat, baba gündüz, metin oktay, coşkun özarı, bülent korkmaz, hakan şükür, hasan şaş, elmander, melo isimleri farklı sadece ruh aynı. ve ben bu ruhu istiyorum sürekli kar eden şirket değil. şirket olacaksa öncelik olmasın. ruhu tamamlasın sadece.
üzgünüm ama ünal aysal'ın biçtiği çuval bu mızrağa uymaz. fatih terim'den en çok faydalanan kendisiydi. yaptığı o kadar hata görmezden gelindi başarılardan dolayı. şimdi başarısızlık aşikar. çok uzun süre kalacağını sanmıyorum. bu kadar ah aldı. kendisi ve akıl hocası. elbet çıkar bi yerden.