7122
galatasaray'ın " içini - dışını" birçok insandan çok çok iyi bildiği ve bu işe yeni soyunan sözde "yöneticileri" daha göreve geldiği ilk gün cebinden çıkaracağına emin olduğu için imparator için aslında bu, beklenen bir sondu. er ya da geç...
fatih terim yeni yetme bir hoca değil... o da biliyordu her göreve gelişinde olduğu gibi yine lise kafasının ve "kurumsalcıların" onu çekemeyeceğini, sadece çıkış dönemi için getirildiğini ve sonra bir köşeye atılmak için dört gözle fırsat kollanacağını... daha bunu ilk sezonda "bülent tulun krizi"ne çözüm getirmeyen ve daha sonra üstüne adnan öztürk ile alevlendiren galatasaray yönetimi adeta kanıtlamıştı bile... o dönemde takımı toparlayacak başka bir adam yoktu ve fatih terim nasıl olsa gönül adamıydı, o "hallederdi"... (aslında hiçbirinde olmayan yürek onda vardı desek daha doğru da neyse...) ancak o kurumsal yapıdan, borsadan, ıvırdan zıvırdan önce galatasaray'ı düşündü, bence bu teklifi de ondan kabul etti ve inanın bu zamana kadar olan onlarca şeye karşı çok fazla sustu... hem de kendisinden beklenmeyecek kadar çoook...
fatih terim, geceleri sabahlara kadar florya'da taktik - strateji çalışırken,(o zaman herkes sağda solda tozuyordu ya neyse...) futbolcularını yaz kış demeden öz evlatları gibi her koşulda kendisinden fazla düşünürken, takımı sıfırdan toparladığı zor günlerde taraftarların sevincini hayal ederek motivasyon sağladı.
ancak kurumsalcılara yaranamadı.
(bkz: #977770)
ilk ft sezonunun sonunda yazmıştım bu entryi.
fatih terim'den önce onun "yakınındaki" bir çok çalışana itibarsızlaştırma kampanyası ile kulüpten saygısızca uzaklaştırma eylemi en son geldi hocada son buldu. başında da dediğim gibi beklenen son buydu. aslında plan da buydu. yönetimin iki sezonun değerlerini bir anda yok ederek en başarılı "elemanı" göndermesi, o kişilerin burada kalmaları halinde gelecekte de bu entryi daha çok çöp kutusundan çekip çıkartacağım gibi gösteriyor... tabi yine yazdıklarım belalı entryler arasına girmezse....
fatih terim yeni yetme bir hoca değil... o da biliyordu her göreve gelişinde olduğu gibi yine lise kafasının ve "kurumsalcıların" onu çekemeyeceğini, sadece çıkış dönemi için getirildiğini ve sonra bir köşeye atılmak için dört gözle fırsat kollanacağını... daha bunu ilk sezonda "bülent tulun krizi"ne çözüm getirmeyen ve daha sonra üstüne adnan öztürk ile alevlendiren galatasaray yönetimi adeta kanıtlamıştı bile... o dönemde takımı toparlayacak başka bir adam yoktu ve fatih terim nasıl olsa gönül adamıydı, o "hallederdi"... (aslında hiçbirinde olmayan yürek onda vardı desek daha doğru da neyse...) ancak o kurumsal yapıdan, borsadan, ıvırdan zıvırdan önce galatasaray'ı düşündü, bence bu teklifi de ondan kabul etti ve inanın bu zamana kadar olan onlarca şeye karşı çok fazla sustu... hem de kendisinden beklenmeyecek kadar çoook...
fatih terim, geceleri sabahlara kadar florya'da taktik - strateji çalışırken,(o zaman herkes sağda solda tozuyordu ya neyse...) futbolcularını yaz kış demeden öz evlatları gibi her koşulda kendisinden fazla düşünürken, takımı sıfırdan toparladığı zor günlerde taraftarların sevincini hayal ederek motivasyon sağladı.
ancak kurumsalcılara yaranamadı.
(bkz: #977770)
ilk ft sezonunun sonunda yazmıştım bu entryi.
fatih terim'den önce onun "yakınındaki" bir çok çalışana itibarsızlaştırma kampanyası ile kulüpten saygısızca uzaklaştırma eylemi en son geldi hocada son buldu. başında da dediğim gibi beklenen son buydu. aslında plan da buydu. yönetimin iki sezonun değerlerini bir anda yok ederek en başarılı "elemanı" göndermesi, o kişilerin burada kalmaları halinde gelecekte de bu entryi daha çok çöp kutusundan çekip çıkartacağım gibi gösteriyor... tabi yine yazdıklarım belalı entryler arasına girmezse....
