• 183
    11 ağustos 2013 galatasaray fenerbahçe maçı
    hakem: bülent yıldırım
    rakip formasyonu: 4-2-3-1
    galatasaray'ın formasyonu: 4-2-3-1 / 4-1-4-1
    fenerbahçe'nin ilk 11'i: mert, hasan ali, alves, bekir, topuz, topal, emre, kuyt, cristian, sow, webo
    galatasaray ilk 11'i: muslera, hakan balta, semih kaya, gökhan zan, eboue, amrabat, melo, selçuk inan, hamit, sneijder, drogba
    skor: 1-0
    goller: didier drogba (99.dakika)
    oyuncu değişiklikleri: 81. dakika hamit altıntop - erman kılıç, 81. dakika amrabat - umut bulut, 108. dakika sneijder - emre çolak
    sarı kart: 28. dakika amrabat, 37. dakika hamit, 49. dakika gökhan zan, 80. dakika melo, 115. dakika drogba, 120. dakika muslera / 46. dakika mehmet topuz, 59. dakika alves, 62. dakika webo, 120. dakika caner
    kırmızı kart: 64. dakika alves

    hakem bülent yıldırım düdüğünü ortalama 50 kez çalarak oyunu durdurdu. maç öncesi istatistiklere baktığımızda özellikle bülent yıldırım'ın ortalama 70-90 arası düdük çalma oranıyla maçları yavaşlattığını görebiliyoruz. lakin süper kupa mücadelesinde beklenilenin aksine daha az sayıda karar ile maçı yönetmiş olup, maçın seyrini etkilemiştir. bülent yıldırım maçta galatasaray aleyhine 6, fenerbahçe aleyhine 4 sarı kart ve 1 kırmızı kart toplamda ise 11 kart göstererek maçı tamamladı.

    maç sonuna baktığımızda galatasaray %58, fenerbahçe ise %42'lik topla oynama oranına sahip olduğunu görüyoruz. keza bu oran özellikle 90 dakika boyunca orta sahadaki topa sahip olma oranına da yansımıştır. galatasaray rakip ceza alanına 53 kez top attı ve bunun 18'i başarılı oldu. fenerbahçe ise ceza alanımıza 19 kez top attı ve bunda sadece 5 kez başarılı olabildi. galatasaray rakip kaleye 32 şut denemesinde bulunarak 12 tanesini isabet ettirdi. fenerbahçe ise çektiği şutların sadece 3'ünde isabetlik oranına sahip oldu.

    galatasaray toplam 25 kez gol girişiminde bulundu. ceza alanına ulaşan atak sayısı 40 olduğu gibi ataklarda ortalama pas sayısı 4 olarak belirlenmiştir. aynı şekilde rakip fenerbahçe ise 6 kez gol girişiminde bulundu. ceza alanımıza ulaşan atak sayısı 9 olarak istatistiklere yer edinmiştir.

    takımımız savunma bölgesinde 66 kez pas denemesinde bulunmuş ve bunların 65'inde sonuç almıştır. orta alanda ise 254 pas denemesinin 229'u adrese ulaşmıştır. hücum sırasında ise 93 pas pasan takımımız, 81 kere istediği sonuca ulaşmıştır. ileriye doğru atılan 164 pasta 135 tanesi sonuç bulmuş olup, yanlara 159'da 152, geriye ise 89'da 87 isabet oranıyla pas trafiğini tamamlamıştır.

    en çok pas verenler sırasıyla; selçuk (67/63), melo (52/50), hakan balta (47/45), sneijder (43/35), eboue (39/36), gökhan (38/35), amrabat (36/31), semih (31/28), hamit (28/25), muslera (16/16), drogba (10/7), erman (5/4), umut (1/0)

    en çok pas alanlar sırasıyla; selçuk (67/63), melo (51/50), sneijder (50/44), amrabat (40/31), hakan (40/39), gökhan (35/33), hamit (33/29), eboue (31/30), drogba (29/19), semih (25/25), muslera (6/6), erman (5/5), umut (1/1)

    hücum bölgesinde pas istatistiklerine bakarsak eğer sneijder'ın 19/16, amrabat'ın 16/14 oranla maçı bitirdiğini görebiliriz. özellikle bu iki oyuncu ceza alanına top sürme konusunda başarılı olduğu gibi, 4-2-3-1 formasyonunda istatistik bakımından son derece başarılı bir performans ortaya koymuştur. özellikle sneijder'ın maç içerisinde fazla insiyatif aldığını görebileceğimiz gibi istatistiklere de bu yansımıştır.

    kısaca maçın değerlendirmesini yapacak olursak; galatasaray'ın hazırlık maçlarını ele alarak dany yada chedjou'nun defans tandeminde bulunacağı tahmin ediliyordu. fatih terim, amrabat'a güvenerek yabancı sınırı nedeniyle hakkını defanstan yana kullandı ve yine felsefesi olan "hücum" oyununda hamle yapmış oldu. gökhan zan'ın özellikle 2012-2013 senesinde hele ki schalke 04 maçının rövanşında son dakikalarında ve real madrid maçlarındaki performansıyla ne kadar iyi bir yedek stoper olduğunu gören bizler, fenerbahçe maçında yine aynı tarzda oynadığına şahit olduk. maçtan önce hakan balta sorusu nedeniyle tedirgin olunması gayet doğaldı. hakan balta 11 ağustos akşamında oynadığı futbol ile neredeyse taraftarların %90'ını şaşırtarak iki sene önceki performansını hatırlatarak son derece iyi bir oyun sergiledi ve bu performansını didier drogba'ya yaptığı asist ile süsleyerek kapanışı yaptı.

    maç içerisinde ilk 5 dakika gayet hızlı bir oyun gördük fakat 5. dakikadan sonra oyunda belli bir kopukluk görmeye başladık. özellikle fenerbahçe orta sahası, top sneijder yada selçuk'a geldiğinde yoğun pres uygulamaya çalışarak pas trafiğini bozmaya çalıştı. belki de fatih terim bunu düşünerek amrabat'ı oyuna dahil etti ve belli bir dakikadan sonra pas trafiği amrabat kanadına doğru yüklendi. amrabat'ın ilk yarı boyunca çalışanlılığı, isteği ve hırsı zirvede olduğu gibi, son tercihleri ve bitirişi bir o kadarda ters orantıda devam ediyordu. ilk yarı performansı tatmin edici olmaması aslında hazırlık maçlarını izleyen seyirciler için normal karşılandı. çünkü galatasaray bu dönem hazırlık maçlarında özellikle ilk yarıda beklenen performansı göstermeyip, ikinci yarıda çok farklı bir kimlikle sahaya çıkıp maçı domine etmesini bildi.

    ikinci yarının başlamasıyla ilerleyen dakikalarda fizik gücü ve kondisyon farkını net olarak görmeye başladık. fenerbahçe, alves'in kırmızı kart görmesinden sonra fizik olarak çökmeye başlamış olup galatasaray tarafından yoğun bir baskı altına tutuldu. maç öncesi maçın iddia tabiriyle üst olarak bitmesi bekleniyordu. açıkcası galatasaray eğer beceri konusunda gününde olsaydı ve maç genelinde çektiği 30'dan fazla şutta kaleye isabet eden topları bonkörce harcamasaydı skorda en az iki fark kaçınılmazdı. bir başka değinmek istediğim nokta ise şutlardır. mert günok gibi boya sahip olan kalecilerin en sevdiği nokta ise yukarıdan gelen toplardır. özellikle kalecilik deneyimi olan kişilerin bu konuda ne demek istediğimiz hakkında aklında fikir oluşmuştur. belli ki hocamız fatih terim oyuncularına uzaktan vur emri vermiş ve oyuncularda buna göre hareket ederek kaleyi yoklamıştır. bunu ilk dakikalarda sneijder'ın ortasıyla gelişine vuran didier drogba'dan anlayabiliriz. takım içerisindeki hücum oyuncularının neredeyse hepsinin şut konusunda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz fakat 120 dakikalık zaman dilimi içerisinde en azından yerden bir kaç başarılı şut denemesi olmuş olsaydı skor tablosu çok erken dakikalarda değişebilirdi. tabii olay sadece bundan ibaret değil. antrenmanlarda çalışılmış olan duran top yada pas organizasyonlarıyla şanssız bir şekilde harcanan pozisyonları unutmamalıyız.

    galatasaray görüldüğü üzere oyuncularında dediği gibi başarılı bir kamp dönemi geçirmiştir. wesley sneijder, didier drogba gibi oyuncular 2012-2013 döneminin ikinci yarısında güçlerinin yarısını bile sahaya yansıtmadan en az 9 puan kazandırdığını düşünürsek, sağlam bir kamp dönemi geçiren bu oyuncular 2013-2014 döneminin yeni transferleridir. felipe melo'nun transfer hikayesinin kısa sürede son bulması galatasaray için büyük bir avantaj olmuştur. şuan oynanan futbola baktığımızda taraftar gözünde soru işareti olan noktalar sol bek ve kanatlardır. yabancı sınırı engeli olsa bile fatih terim ve ekibinin en iyi şekilde sistemi oturtacağı konusunda inancımız tam. galatasaray'ın iki senedir yakaladığı bu güzel rüzgarın aynen devam edeceğini tahmin etmemiz kaçınılmazdır. güzel günler görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz. zira rakiplerimiz şunu unutmamalıdır ki; bu sefer daha tehlikeliyiz.

    son olarak, ne çaktı be didier drogba?

    hatam varsa affola... saygı ve sevgilerimle,
App Store'dan indirin Google Play'den alın