10
her şeyi uçlarda yaşamayı çok seviyoruz.
ortada kötü bir durum varsa, düzeltmek yerine ''siz de bunu yaptınız'' diyoruz. hiçbir zaman işi düzeltme çabasına girmiyoruz. tek çabamız da kendimizi haklı çıkarmak ya da karşımızdakini susturmaya çalışmak. çünkü eleştiriye tahammülümüz yok. halbuki bir anlasak eleştirinin kötü bir şey olmadığını. aksine biz o kadar kötü bir şey bellemişiz ki eleştiri konusunu, yazılıp çizilen tüm olumsuz yazılara, sözlere eleştiri diyoruz. eleştiri iyi veya olumsuz anlamda yapılan, durumu daha da iyileştirmeyi amaçlayan bir aktivitedir. biz de ise sadece iyi anlamda yapılanı makbul olduğu için olumsuzu duyduğumuzda, onu anlamak yerine kalkanlarımızı havaya kaldırıyoruz anında.
o kadar ileri gitmişiz ki, eleştiri denen madalyonun olumsuz yüzünü hakaret boyutlarına ulaştırarak televizyon programları kuruyoruz ve para kazanıyoruz. şark kurnazlığına kaçarak eleştiri adı altında birbirimize hakaretler savuruyoruz ve terbiyesizlikler yapıyoruz. sonra da düşünce özgürlüğü adı altında işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. sanki bir şehri sel basmış da, biz o şehri tekrar ayağa kaldıracağımıza sağlam olan eşyaları yağmalıyoruz. çünkü bize göre bir tek biz varız, bizim inandıklarımız, bizim değerlerimiz, bizim kurallarımız var ve onların uğruna ne varsa yakıp yıkıyoruz. karşımızdakine saygı göstermiyoruz. her iki tarafın da değerlerini yaşaması yerine bencillik yapıyoruz ve sadece kendimizi ön planda tutmaya çalışıyoruz. bir tek biz olalım istiyoruz.
dedik ya her şeyi en uç noktalarda yaşamaya bayılıyoruz. eğer bir gün bu topraklarda karşılıklı sevgi ve saygı hat safhada olacaksa, bu bile en uçlarda olacak. herkes birbirinin açığını bekleyecek ''sen şurda şunu yaptın, burda bunu yaptın'' demek için. yine ''en'' olmaya çalışacağız. geçmişte ''sen şu suçu işledin'' yerine ''ben daha çok iyilik yaptım, daha çok saygılı oldum'' diyeceğiz. bir tek bana mı garip geliyor bilmiyorum ama fair play ruhunun ön plana çıkması için fair play ligi diye bir şey çıkarıp üstüne para ödülü koyuyoruz. işte bu kadar kötü durumdayız aslında. normalde oynadığımız oyunun esas felsefesi olması gereken bir anlayışı biz para ödülü koyarak uygulamaya çalışıyoruz. tıpkı ''otobüslerde yaşlılara yer verene 10 tl veriyoruz'' der gibi.
ortada kötü bir durum varsa, düzeltmek yerine ''siz de bunu yaptınız'' diyoruz. hiçbir zaman işi düzeltme çabasına girmiyoruz. tek çabamız da kendimizi haklı çıkarmak ya da karşımızdakini susturmaya çalışmak. çünkü eleştiriye tahammülümüz yok. halbuki bir anlasak eleştirinin kötü bir şey olmadığını. aksine biz o kadar kötü bir şey bellemişiz ki eleştiri konusunu, yazılıp çizilen tüm olumsuz yazılara, sözlere eleştiri diyoruz. eleştiri iyi veya olumsuz anlamda yapılan, durumu daha da iyileştirmeyi amaçlayan bir aktivitedir. biz de ise sadece iyi anlamda yapılanı makbul olduğu için olumsuzu duyduğumuzda, onu anlamak yerine kalkanlarımızı havaya kaldırıyoruz anında.
o kadar ileri gitmişiz ki, eleştiri denen madalyonun olumsuz yüzünü hakaret boyutlarına ulaştırarak televizyon programları kuruyoruz ve para kazanıyoruz. şark kurnazlığına kaçarak eleştiri adı altında birbirimize hakaretler savuruyoruz ve terbiyesizlikler yapıyoruz. sonra da düşünce özgürlüğü adı altında işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. sanki bir şehri sel basmış da, biz o şehri tekrar ayağa kaldıracağımıza sağlam olan eşyaları yağmalıyoruz. çünkü bize göre bir tek biz varız, bizim inandıklarımız, bizim değerlerimiz, bizim kurallarımız var ve onların uğruna ne varsa yakıp yıkıyoruz. karşımızdakine saygı göstermiyoruz. her iki tarafın da değerlerini yaşaması yerine bencillik yapıyoruz ve sadece kendimizi ön planda tutmaya çalışıyoruz. bir tek biz olalım istiyoruz.
dedik ya her şeyi en uç noktalarda yaşamaya bayılıyoruz. eğer bir gün bu topraklarda karşılıklı sevgi ve saygı hat safhada olacaksa, bu bile en uçlarda olacak. herkes birbirinin açığını bekleyecek ''sen şurda şunu yaptın, burda bunu yaptın'' demek için. yine ''en'' olmaya çalışacağız. geçmişte ''sen şu suçu işledin'' yerine ''ben daha çok iyilik yaptım, daha çok saygılı oldum'' diyeceğiz. bir tek bana mı garip geliyor bilmiyorum ama fair play ruhunun ön plana çıkması için fair play ligi diye bir şey çıkarıp üstüne para ödülü koyuyoruz. işte bu kadar kötü durumdayız aslında. normalde oynadığımız oyunun esas felsefesi olması gereken bir anlayışı biz para ödülü koyarak uygulamaya çalışıyoruz. tıpkı ''otobüslerde yaşlılara yer verene 10 tl veriyoruz'' der gibi.