5626
futbol enteresan bir oyun. hele ki bu iklimde her şey galibiyete endeksli olunca, pislikleri/sorunları hasır-altı/sümen altı etmek kolay oluyor...
evet, kağıt üzerinde şampiyonlar liginde ilk 8'e kalmak büyük başarı... ve bize bu mutluluğu yaşattıkları için önce teknik ekibe ve futbolculara, sonra da kulübün başkanından, malzemecisine kadar emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum...
ama...
34 yaşındayım... kendimi bildiğimden beri galatasaray'ın hemen her maçını takip etmeye çalıştım... 14 senelik çilenin bitişine de tanık olduk, uefa kupasının alınmasına da... fenerbahçe'den 6, chelsea'den 5, bursa'dan 5 yediğimiz maçlar bile gözümün önünde... ve fakat bunca sene takip ettiğim takımımı, 12 mart 2013'deki schalke maçının 2. yarısındaki düştüğü durumun bir benzerine hiç tanıklık etmedim... girizgahda söylediğim gibi her şey skora/sonuca endeksli olduğu için maçlardan sonra "eğer" ile başlayan cümlelere rağbet olmadığını biliyorum...ve fakat eğer schalke'nin olanca baskısı karşısında toplamda 3 pas [maçı tekrar izlerseniz görürsünüz] yapamayan takım bir gol daha yiyip tura veda etseydi eminim herkes fatih hocanın bizim bile dışardan gördüğümüz şeyi nasıl göremediği konusunda hem-fikir olurdu...
evet fatih terim bizim için hatta türk futbolu için çok önemli bir kişi... ve evet yerini doldurabileceğimiz herhangi bir teknik direktör yok... ama bazı dönemlerde öyle ısrarcı tutumu var ki anlamak mümkün değil... bunu daha evvelki dönemlerde -özellikle 2. dönem- de gördük, milli takımlarda da gördük ve bu sene de son maçlara görüyoruz... bugün hep o "fenerbahçe balı" dediğimiz, "şans melekleri ne zaman yanımızda olacak" dediğimiz şey bizim yanımızdaydı ve böyle bir sonuç aldık... ama fatih terim bu oyun anlayışıyla giderse önümüzdeki kalan maçlar hiç de güzel görünmüyor... kapalı savunma yapan anadolu takımlarına karşı savunma anlamında sorunları olan burak, snejder ve drogba ile başlayabilirsin ama üst düzey maçların hemen hepsinde göreceğim sahne schalke maçının 2. yarısı gibi olacaktır... orada da işimiz allah'a kalıyor... umarım fatih terim bu inadından vazgeçer... maç sonrası basın toplantısında söyledikleri, çoğu kişinin "işte büyük hoca olma nedeni bu" falan demesine neden olmuş ama, benim nazarımda hiç de büyük hocaya yakışan bir oyun anlayışı değildi... çıkar drogba'yı, ya da burak'ı, koy yerine deli gibi pres yapan umut'u... veya çıkar snejder'i, koy ortaya yekta'yı veya engin'i... kendi mantığıyla "oyuncuları defansa çekmeme içgüdüsü" dediği şeyi gene yapmış olurdu...
hülasa benim nazarımda son maçlarda büyük kumar oynuyor... dilerim farklı arayışlar içine girer ve bize o tarihin en uzun süren 16 dakikasından sonra, 12 mart 2013'deki schalke maçının bitmek bilmeyen 45 dakikası gibi süreçler yaşattırmaz... yok eğer inadında devam edecekse, umarım şans melekleri yanımızda olur...
evet, kağıt üzerinde şampiyonlar liginde ilk 8'e kalmak büyük başarı... ve bize bu mutluluğu yaşattıkları için önce teknik ekibe ve futbolculara, sonra da kulübün başkanından, malzemecisine kadar emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum...
ama...
34 yaşındayım... kendimi bildiğimden beri galatasaray'ın hemen her maçını takip etmeye çalıştım... 14 senelik çilenin bitişine de tanık olduk, uefa kupasının alınmasına da... fenerbahçe'den 6, chelsea'den 5, bursa'dan 5 yediğimiz maçlar bile gözümün önünde... ve fakat bunca sene takip ettiğim takımımı, 12 mart 2013'deki schalke maçının 2. yarısındaki düştüğü durumun bir benzerine hiç tanıklık etmedim... girizgahda söylediğim gibi her şey skora/sonuca endeksli olduğu için maçlardan sonra "eğer" ile başlayan cümlelere rağbet olmadığını biliyorum...ve fakat eğer schalke'nin olanca baskısı karşısında toplamda 3 pas [maçı tekrar izlerseniz görürsünüz] yapamayan takım bir gol daha yiyip tura veda etseydi eminim herkes fatih hocanın bizim bile dışardan gördüğümüz şeyi nasıl göremediği konusunda hem-fikir olurdu...
evet fatih terim bizim için hatta türk futbolu için çok önemli bir kişi... ve evet yerini doldurabileceğimiz herhangi bir teknik direktör yok... ama bazı dönemlerde öyle ısrarcı tutumu var ki anlamak mümkün değil... bunu daha evvelki dönemlerde -özellikle 2. dönem- de gördük, milli takımlarda da gördük ve bu sene de son maçlara görüyoruz... bugün hep o "fenerbahçe balı" dediğimiz, "şans melekleri ne zaman yanımızda olacak" dediğimiz şey bizim yanımızdaydı ve böyle bir sonuç aldık... ama fatih terim bu oyun anlayışıyla giderse önümüzdeki kalan maçlar hiç de güzel görünmüyor... kapalı savunma yapan anadolu takımlarına karşı savunma anlamında sorunları olan burak, snejder ve drogba ile başlayabilirsin ama üst düzey maçların hemen hepsinde göreceğim sahne schalke maçının 2. yarısı gibi olacaktır... orada da işimiz allah'a kalıyor... umarım fatih terim bu inadından vazgeçer... maç sonrası basın toplantısında söyledikleri, çoğu kişinin "işte büyük hoca olma nedeni bu" falan demesine neden olmuş ama, benim nazarımda hiç de büyük hocaya yakışan bir oyun anlayışı değildi... çıkar drogba'yı, ya da burak'ı, koy yerine deli gibi pres yapan umut'u... veya çıkar snejder'i, koy ortaya yekta'yı veya engin'i... kendi mantığıyla "oyuncuları defansa çekmeme içgüdüsü" dediği şeyi gene yapmış olurdu...
hülasa benim nazarımda son maçlarda büyük kumar oynuyor... dilerim farklı arayışlar içine girer ve bize o tarihin en uzun süren 16 dakikasından sonra, 12 mart 2013'deki schalke maçının bitmek bilmeyen 45 dakikası gibi süreçler yaşattırmaz... yok eğer inadında devam edecekse, umarım şans melekleri yanımızda olur...