4881
kendisini sevmem için onlarca sebep sayabilirim fakat bunların arasından güveni birinci sıraya koyuyorum.
güven veriyor abicim adam her şeyden önce. maçtan önce zerre sıkıntı yaşamıyorsun kimi oynatacak kimi yedek bırakacak diye. çünkü biliyorsun ki hakeden futbolcu çıkacak sahaya. hafta içi antrenmanlarından en çok çalışan geçirecek formayı sırtına. öyle şu futbolcunun ismi varmış şunu oynatmamız lazım çünkü tonla para vermişiz falan yok. altyapıdan çıkan 100.000 euro'luk futbolcuyla yazın 10 milyon euro'ya transfer edilen futbolcunun ilk 11'e girmek için eşit şansa sahip olduğunu bilmek hakikaten paha biçilemez bir duygu. en çok da futbolcular için.
sen kafanı yastığa, ertesi gün takımın oynayacağı maçı düşünerek koyduğunda biliyorsun ki teknik direktörün o saatte maçla ilgili hazırlık yapıp takımı sahaya en iyi şekilde çıkarma derdinde. çünkü sadece bir teknik direktör değil, bizden birisi. sen o an hangi heyecanı yaşıyorsan o an o da aynı heyecanı yaşıyor. ve her şeyden önce sen bunun bilincinde oluyorsun. ulan kaç tane kulübe nasip olur ki taraftarıyla aynı heyecanı yaşayan, aynı şeylere sevinip aynı şeylere üzülen, olaylara taraftarıyla ortak şekilde tepki veren bir antrenöre sahip olmak? onlarca hoca gelip geçti bu kulübün başından. kaçı adına kalıbını basarsın, takımın başından ayrıldığında cebine giren paraların miktarını değil de kulübün o dakikadan sonra nereye gideceğini düşünen? ben fatih terim adına kalıbımı basarım işte.
evet belki de kendisinden daha taktisyen, daha iyi kadro mühendisi hocalar mevcuttur. daha çok başarı kazanmış, daha popüler, daha bilmem ne... ve hepsi tıpkı doğuştan zengin, ekmek elden su gölden insanlarına benziyor.
fakat ben haftanın 7 günü çalışıp dişini tırnağına takan bir babayı tercih ederim. başarıda da, başarısızlıkta da.
güven veriyor abicim adam her şeyden önce. maçtan önce zerre sıkıntı yaşamıyorsun kimi oynatacak kimi yedek bırakacak diye. çünkü biliyorsun ki hakeden futbolcu çıkacak sahaya. hafta içi antrenmanlarından en çok çalışan geçirecek formayı sırtına. öyle şu futbolcunun ismi varmış şunu oynatmamız lazım çünkü tonla para vermişiz falan yok. altyapıdan çıkan 100.000 euro'luk futbolcuyla yazın 10 milyon euro'ya transfer edilen futbolcunun ilk 11'e girmek için eşit şansa sahip olduğunu bilmek hakikaten paha biçilemez bir duygu. en çok da futbolcular için.
sen kafanı yastığa, ertesi gün takımın oynayacağı maçı düşünerek koyduğunda biliyorsun ki teknik direktörün o saatte maçla ilgili hazırlık yapıp takımı sahaya en iyi şekilde çıkarma derdinde. çünkü sadece bir teknik direktör değil, bizden birisi. sen o an hangi heyecanı yaşıyorsan o an o da aynı heyecanı yaşıyor. ve her şeyden önce sen bunun bilincinde oluyorsun. ulan kaç tane kulübe nasip olur ki taraftarıyla aynı heyecanı yaşayan, aynı şeylere sevinip aynı şeylere üzülen, olaylara taraftarıyla ortak şekilde tepki veren bir antrenöre sahip olmak? onlarca hoca gelip geçti bu kulübün başından. kaçı adına kalıbını basarsın, takımın başından ayrıldığında cebine giren paraların miktarını değil de kulübün o dakikadan sonra nereye gideceğini düşünen? ben fatih terim adına kalıbımı basarım işte.
evet belki de kendisinden daha taktisyen, daha iyi kadro mühendisi hocalar mevcuttur. daha çok başarı kazanmış, daha popüler, daha bilmem ne... ve hepsi tıpkı doğuştan zengin, ekmek elden su gölden insanlarına benziyor.
fakat ben haftanın 7 günü çalışıp dişini tırnağına takan bir babayı tercih ederim. başarıda da, başarısızlıkta da.