5818
işyerinde baydığım saatlerde futbol bloglarını okumaya alışkanlık etmiştim. ekseriyetle sağ kolonda verilen linklerden seke seke galatasaray sözlük ile tanışmış oldum. o dönem şöyleydi böyleydi demeye lüzum yok zira bu kadar büyümesi, kalabalıklaşması, duyulan ilgi zaten anlatıyor bunları.
2010-2011 sezonu. hatırlatmaya gerek yok. ali sami yen'in son zamanları. içimizde burukluk, özellikle istanbul'da yaşayan sözlük yazarları hiç bir maçı kaçırmamaya dikkat ediyor. her anı yaşamak amaç. hatıraları pamukla sarmak sarmalamak. galatasaray'ın da durumu içler acısı. kıvırcık gitmiş, eski dost gelmiş ama yok. olmuyor. evden gitmek yetmiyormuş gibi, acı bir veda söz konusu. hak ettiğini verememek koyuyor insana.
bu şartlar altında başladım sözlükle haşır neşir olmaya. herkesin başka bir sevme biçimi vardı galatasaray'ın. kimisi "ulan biz neler gördük" edasında tecrübeli, sakin; diğeri modern, avrupai sabırsız; bir başkası gelenekçi, olmuş varken riske ne gerek var diyen. araya karışan irlandalılar var tabii ki. irlandalılar hariç hepsiyle arkadaşlık kurdum. mutluyum.
istanbullu sözlük yazarlarının yaptıkları halı saha maçıyla da ilk kez yüz yüze geldim burada yazdıklarını okuduğum kişilerle. sonra maç önü zirveler falan, devam ettik. sözlük dolayısıyla müthiş arkadaşlıklar, dostluklar edindim. benden çok daha yaşı küçüklerden bir çok şey öğrendim.
tcoskun'un destansı arşivi, ykaraca'nın ince mesajları, hagi'nin galatasaray aşkı, captano'nun bilgisi, zizonkovac efsanesi, vuyovic'in, cagsoy'un, jose'nin, kavazli'nin, hadomer'in, barfly'nin, feanor'un ve daha burada adını tek tek yazmaya yetmeyecek bir çok adamın emeklerinin bir bir erimesini izlemek artık koymaya başladı.
taklitler asıllarını yaşatır diye bir laf vardır ama artık taklit etmekten bıkmayan, utanmayan adamlar üremiş. sendika ağızı herkesi almış yürümüş. fm'ci taraftar hareketi zaten iktidarda. zamanında şu maça bilet bulamıyoruz dediğimizde, "ben fazladan almıştım lazım olur diye" cevap alırken, adı kiralama olan karaborsacılık neredeyse normalleşmiş. trollük gurur meselesi olmuş ancak herif hakkını bile veremiyor, kıçına başına bulaştırıyor.
dokunulmazlar konusu var mesela. dokun kardeşim. dokun ama altını doldur, argümanın kuvvetli olsun, yazı dilin düzgün olsun sabaha kadar konuşalım. galatasaray herkesten yücedir. ama galatasaray'ı galatasaray yapan değerler, kişiler vardır. hiç bir şekilde bu kişilerle dalga geçilemez. burda bir kısım gerizekalılar "eleştiri" ile "dalga geçme" arasındaki farkı bilmiyorlar. gurur duyduğun kupaları kazandıran, senin öğrendiğin galatasaraylılığı oluşturan adamlarla "asfdfgadsafd" tarzıyla "eleştiri" adı altında dalga geçmeye kalkmaya haddin yoktur. kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, ama çok afedersin eşşekler gibi saygı duyacaksın. dalga geçmek demişken bir de şu konuya gireyim; "emre cholaq cnmss yhaa <3" tarzı şeyler var. sen en basitinden bunu yaparak, pendik mağlubiyeti sonrası tesis çıkışında, arabası içindeki rüştü'yü tekmeleyen hıyardan hiç bir farkın yok ergen beyincikli kardeşim. zira sen bunu yaparsan başkası anasını siker. tekrar söyleyeyim; eleştirmek ile dalga geçmek arasındaki fark.
skor taraftarlığı, müşteriliğe falan hiç girmeyeceğim. sonra gireriz.
bugün inci sözlük entryleri gördüğüm sözlükte, entry sayısına göre yorum yapanlara da yorum yapmıyorum. nicelik - nitelik farkı iyice ayırt edilmeli. buna da sonra gireriz.
bugün itibariyle sözlüğe çok değerli "bilgiler" kazandırmış yazarların aylardır değil entry girmek, online bile olmaması sorgulanmalı. moderasyona bu kadar geçirilirken yazarların neler yaptığına, burada neler paylaştığına bir bakılmalı. herkes futbolu, basketbolu, voleybolu bilmek zorunda değil. kendinizi zorlamayın. okuyun. öğrenin. farklı olmaya çalışacağım diye ak ile boku birbirine karıştırmayın. her şeyi moderasyona bağlamak yerine onların işlerini kolaylaştırın, sonra eleştirin. twitter'da 140 karakterde yaptığın goygoyu, burada yapman malesef takipçi getirmez arkadaşım.
galatasaray sözlük uzatmaları oynuyor. burayı ayakta tuttuğunu sanan bazı arkadaşlar ise çöplüğe çevirdiğinin farkında değil. çözüm eskisi gibi bilgi paylaşan, adam akıllı bir dille galatasaray'ın iyiliği için tartışmalar yapan eski yazarların aktif olmasıdır. bu iş öyle 2-3 günde olacak değil. zaman ve sabırla bu iş çözülür. böylelikle çürükler zamanla silinir gider.
2010-2011 sezonu. hatırlatmaya gerek yok. ali sami yen'in son zamanları. içimizde burukluk, özellikle istanbul'da yaşayan sözlük yazarları hiç bir maçı kaçırmamaya dikkat ediyor. her anı yaşamak amaç. hatıraları pamukla sarmak sarmalamak. galatasaray'ın da durumu içler acısı. kıvırcık gitmiş, eski dost gelmiş ama yok. olmuyor. evden gitmek yetmiyormuş gibi, acı bir veda söz konusu. hak ettiğini verememek koyuyor insana.
bu şartlar altında başladım sözlükle haşır neşir olmaya. herkesin başka bir sevme biçimi vardı galatasaray'ın. kimisi "ulan biz neler gördük" edasında tecrübeli, sakin; diğeri modern, avrupai sabırsız; bir başkası gelenekçi, olmuş varken riske ne gerek var diyen. araya karışan irlandalılar var tabii ki. irlandalılar hariç hepsiyle arkadaşlık kurdum. mutluyum.
istanbullu sözlük yazarlarının yaptıkları halı saha maçıyla da ilk kez yüz yüze geldim burada yazdıklarını okuduğum kişilerle. sonra maç önü zirveler falan, devam ettik. sözlük dolayısıyla müthiş arkadaşlıklar, dostluklar edindim. benden çok daha yaşı küçüklerden bir çok şey öğrendim.
tcoskun'un destansı arşivi, ykaraca'nın ince mesajları, hagi'nin galatasaray aşkı, captano'nun bilgisi, zizonkovac efsanesi, vuyovic'in, cagsoy'un, jose'nin, kavazli'nin, hadomer'in, barfly'nin, feanor'un ve daha burada adını tek tek yazmaya yetmeyecek bir çok adamın emeklerinin bir bir erimesini izlemek artık koymaya başladı.
taklitler asıllarını yaşatır diye bir laf vardır ama artık taklit etmekten bıkmayan, utanmayan adamlar üremiş. sendika ağızı herkesi almış yürümüş. fm'ci taraftar hareketi zaten iktidarda. zamanında şu maça bilet bulamıyoruz dediğimizde, "ben fazladan almıştım lazım olur diye" cevap alırken, adı kiralama olan karaborsacılık neredeyse normalleşmiş. trollük gurur meselesi olmuş ancak herif hakkını bile veremiyor, kıçına başına bulaştırıyor.
dokunulmazlar konusu var mesela. dokun kardeşim. dokun ama altını doldur, argümanın kuvvetli olsun, yazı dilin düzgün olsun sabaha kadar konuşalım. galatasaray herkesten yücedir. ama galatasaray'ı galatasaray yapan değerler, kişiler vardır. hiç bir şekilde bu kişilerle dalga geçilemez. burda bir kısım gerizekalılar "eleştiri" ile "dalga geçme" arasındaki farkı bilmiyorlar. gurur duyduğun kupaları kazandıran, senin öğrendiğin galatasaraylılığı oluşturan adamlarla "asfdfgadsafd" tarzıyla "eleştiri" adı altında dalga geçmeye kalkmaya haddin yoktur. kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, ama çok afedersin eşşekler gibi saygı duyacaksın. dalga geçmek demişken bir de şu konuya gireyim; "emre cholaq cnmss yhaa <3" tarzı şeyler var. sen en basitinden bunu yaparak, pendik mağlubiyeti sonrası tesis çıkışında, arabası içindeki rüştü'yü tekmeleyen hıyardan hiç bir farkın yok ergen beyincikli kardeşim. zira sen bunu yaparsan başkası anasını siker. tekrar söyleyeyim; eleştirmek ile dalga geçmek arasındaki fark.
skor taraftarlığı, müşteriliğe falan hiç girmeyeceğim. sonra gireriz.
bugün inci sözlük entryleri gördüğüm sözlükte, entry sayısına göre yorum yapanlara da yorum yapmıyorum. nicelik - nitelik farkı iyice ayırt edilmeli. buna da sonra gireriz.
bugün itibariyle sözlüğe çok değerli "bilgiler" kazandırmış yazarların aylardır değil entry girmek, online bile olmaması sorgulanmalı. moderasyona bu kadar geçirilirken yazarların neler yaptığına, burada neler paylaştığına bir bakılmalı. herkes futbolu, basketbolu, voleybolu bilmek zorunda değil. kendinizi zorlamayın. okuyun. öğrenin. farklı olmaya çalışacağım diye ak ile boku birbirine karıştırmayın. her şeyi moderasyona bağlamak yerine onların işlerini kolaylaştırın, sonra eleştirin. twitter'da 140 karakterde yaptığın goygoyu, burada yapman malesef takipçi getirmez arkadaşım.
galatasaray sözlük uzatmaları oynuyor. burayı ayakta tuttuğunu sanan bazı arkadaşlar ise çöplüğe çevirdiğinin farkında değil. çözüm eskisi gibi bilgi paylaşan, adam akıllı bir dille galatasaray'ın iyiliği için tartışmalar yapan eski yazarların aktif olmasıdır. bu iş öyle 2-3 günde olacak değil. zaman ve sabırla bu iş çözülür. böylelikle çürükler zamanla silinir gider.