6430
eveeettt 20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçının zafer sarhoşluğu hafiften dağıldıysa takım hakkında konuşma zamanı gelmiştir. dost acı söyler misali biraz kızdıracak aşağıdaki fikirler ama mağlup olduğunda değil galipken bunları yazmak önemli.
en sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim bu takım dün akşamki* gibi oynarsa bu sene ne ligde ne de avrupada hiç bir şey elde edemeyiz. evet bu gruptan çıkarız ama 2. turda bize çıkacak istisnasız ilk takım çeyrek finalin kapısını açmış olur.
öncelikle kalede fernando muslera nedense bana bu sene hiç güven vermiyor. şöyle tek başına kurtardığı bir maçı hatırlamıyorum. geçen sene ile kıyaslarsak büyük bir aşağı doğru düşüşü var.
defansımız zaten evlere şenlik. yeni transferler ujfalusi sakat olmasa ömrü billah bu takımda oynayacak kapasitede değil. bir de buna beklerimizin özellikle ebuoe'nin müthiş formsuzluğu ve isteksizliği eklenince orta sahamızı geçen her top kalemizde tehlike yaratıyor. bazı arkadaşlar hamit'e saydırıyorlar ama benim tribünden izlediğim kadarı ile hamit ebuoe'yi kollamaktan henüz kendinden beklenen katkıyı yapamıyor. bu arada albert riera'ya ayrı bir parantez açmak gerekir ki 30 yaşından sonra devşirilerek sol bek oynayıp bu kadar katkı verebileceğini kendisi dahil hiç kimse beklemiyordu sanırım.
orta sahamız bu sene futbol değil de sanki santranç oynar gibi. kim olursa olsun fark etmiyor. selçuk, melo, yekta, emre aldıkları topları ilk anda dikine oynamamak gibi bir alışkanlıkları oluştu nedense. defans selçuk'a veriyor selçuk melo'ya melo defansa defans tekrar selçuk'a bu kısır döngü böylece sürüp gidiyor. bu arada tribünden ya da tv'den maçı izleyen galatasaraylılar neredeyse çıldıracak gibi oluyorlar. oysa ki kadromuzda bulunan forvetler'in hepsi* önüne atılacak 10 toptan en az 6 - 7 tanesini kontrol ederek tehlikeli atak yaratabilecek kapasitede adamlar. ama anlaşılmaz bir şekilde yan pas - geri pas fantazisinden vazgeçmiyor takım. bırakalım da bu pas oyununu 8 yaşından beri o oyunu oynamaya alıştırılan barcelona oynasın. biz o işi be-ce-re-mi-yo-ruz. barcelona da böyle sıkıcı pas oyunu oynuyor ama o adamlar bu paslaşmaların akabinde 2 dikine pasla kaleci ile karşı karşıya kalıyorlar. bizim daha böyle bir gol attığımızı hatırlamıyorum. bizim oyunumuz daha çok şöyle cereyan ediyor "yan pas, yan pas, geri pas, yan pas, yan pas, dikine pas, rakip stoper topu alır ve hızlı kontra atak olarak bizim kaleye döner". burada fatih terim gibi bir futbol dehasına futbol öğretmeye kalkarsam çarpılacağımın farkındayım ama hocanın da bunları görmesi gerekmiyor mu artık? topu bloklar arasında hızlı aktararak 2'ye 1 ler yaparak ceza sahası civarına indirmek ve bu civardan şutlarla ki bol miktarda uzaktan sert ve isabetli vuruşlar yapan oyuncumuz mevcut takım içerisinde gol aramamız yani direkt sonuca gitmemiz daha kolay değil mi bu oyuncularla? bence galatasaray futbol takımının oynayacağı futbol budur. hızlı, kanatlardan gelen ortalar ve uzaktan atılan şutlarla direk sonuca giden bir oyun yapısı. tam olarak premier league style
ofans hattımız ise istanbul'un havası gibi ne zaman yağacağı ne zaman duracağı belli değil. gerçi orta saha ve kanatlardan gelen adamların katkısı olmadan* çok bir şey beklemekte haksızlık olur. ama birbirlerine alıştıkça daha iyi olacakları kesin.
ez-cümle bir an önce bu hantal, ağır organizasyonu bırakarak daha hızlı, coşkulu ve akıcı bir futbol oynamamız bizim hedeflerimize çok daha sağlam adımlarla ilerlememizi sağlayacaktır.
sürç-ü lisan ettiysek affola.
en sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim bu takım dün akşamki* gibi oynarsa bu sene ne ligde ne de avrupada hiç bir şey elde edemeyiz. evet bu gruptan çıkarız ama 2. turda bize çıkacak istisnasız ilk takım çeyrek finalin kapısını açmış olur.
öncelikle kalede fernando muslera nedense bana bu sene hiç güven vermiyor. şöyle tek başına kurtardığı bir maçı hatırlamıyorum. geçen sene ile kıyaslarsak büyük bir aşağı doğru düşüşü var.
defansımız zaten evlere şenlik. yeni transferler ujfalusi sakat olmasa ömrü billah bu takımda oynayacak kapasitede değil. bir de buna beklerimizin özellikle ebuoe'nin müthiş formsuzluğu ve isteksizliği eklenince orta sahamızı geçen her top kalemizde tehlike yaratıyor. bazı arkadaşlar hamit'e saydırıyorlar ama benim tribünden izlediğim kadarı ile hamit ebuoe'yi kollamaktan henüz kendinden beklenen katkıyı yapamıyor. bu arada albert riera'ya ayrı bir parantez açmak gerekir ki 30 yaşından sonra devşirilerek sol bek oynayıp bu kadar katkı verebileceğini kendisi dahil hiç kimse beklemiyordu sanırım.
orta sahamız bu sene futbol değil de sanki santranç oynar gibi. kim olursa olsun fark etmiyor. selçuk, melo, yekta, emre aldıkları topları ilk anda dikine oynamamak gibi bir alışkanlıkları oluştu nedense. defans selçuk'a veriyor selçuk melo'ya melo defansa defans tekrar selçuk'a bu kısır döngü böylece sürüp gidiyor. bu arada tribünden ya da tv'den maçı izleyen galatasaraylılar neredeyse çıldıracak gibi oluyorlar. oysa ki kadromuzda bulunan forvetler'in hepsi* önüne atılacak 10 toptan en az 6 - 7 tanesini kontrol ederek tehlikeli atak yaratabilecek kapasitede adamlar. ama anlaşılmaz bir şekilde yan pas - geri pas fantazisinden vazgeçmiyor takım. bırakalım da bu pas oyununu 8 yaşından beri o oyunu oynamaya alıştırılan barcelona oynasın. biz o işi be-ce-re-mi-yo-ruz. barcelona da böyle sıkıcı pas oyunu oynuyor ama o adamlar bu paslaşmaların akabinde 2 dikine pasla kaleci ile karşı karşıya kalıyorlar. bizim daha böyle bir gol attığımızı hatırlamıyorum. bizim oyunumuz daha çok şöyle cereyan ediyor "yan pas, yan pas, geri pas, yan pas, yan pas, dikine pas, rakip stoper topu alır ve hızlı kontra atak olarak bizim kaleye döner". burada fatih terim gibi bir futbol dehasına futbol öğretmeye kalkarsam çarpılacağımın farkındayım ama hocanın da bunları görmesi gerekmiyor mu artık? topu bloklar arasında hızlı aktararak 2'ye 1 ler yaparak ceza sahası civarına indirmek ve bu civardan şutlarla ki bol miktarda uzaktan sert ve isabetli vuruşlar yapan oyuncumuz mevcut takım içerisinde gol aramamız yani direkt sonuca gitmemiz daha kolay değil mi bu oyuncularla? bence galatasaray futbol takımının oynayacağı futbol budur. hızlı, kanatlardan gelen ortalar ve uzaktan atılan şutlarla direk sonuca giden bir oyun yapısı. tam olarak premier league style
ofans hattımız ise istanbul'un havası gibi ne zaman yağacağı ne zaman duracağı belli değil. gerçi orta saha ve kanatlardan gelen adamların katkısı olmadan* çok bir şey beklemekte haksızlık olur. ama birbirlerine alıştıkça daha iyi olacakları kesin.
ez-cümle bir an önce bu hantal, ağır organizasyonu bırakarak daha hızlı, coşkulu ve akıcı bir futbol oynamamız bizim hedeflerimize çok daha sağlam adımlarla ilerlememizi sağlayacaktır.
sürç-ü lisan ettiysek affola.