• 6429
    şuursuzca baskı yapmanın hücum etmek anlamına gelmediğini artık anlaması gereken takımdır, topçusuyla, taraftarıyla ve hocasıyla.

    fatih terim'e sevgi ve güvenim tam, lakin hocam elli memleketten maç izliyoruz paralı kanallar ve internet yayınları sayesinde. oraların da büyük takımıyla küçük takımı maç yapıyor. ama hiç birisi bizim gibi puan kaybetmiyor.

    hücum oynamak 9 kişiyle diğer sahaya geçip başı kesilmiş tavuk gibi oradan oraya topla koşturmak değildir. ama bizim yaptığımız şey tam olarak bu. ha bire dönüyor top bir o kanada, bir bu kanada. açık yok, boşluk yok adamlar hipnotize olmuşlar gelen her topa vuruyorlar. malzemeci kenardan al-iç diye su şişesi atsa dönüp voleyi vuracak şişeye de. arada sırada top ayaklarına inerse öne doğru iki pas yapıyorlar, o zaman da bizim yarı saha çayır-çimen, sallana sallana gelip pozisyon buluyorlar.

    önce biraz sabır, biraz denge, biraz rakibi uyutma taktiği lazım. adam bilenmiş, ismini sorsan "vurdurma" diye cevap verecek, sen de kalkıp takımı üstüne üstüne gönderiyorsun be fatih hocam. saçma sapan skorların müptelası, +7 gol olurcuların dostu arsenal, real madrid gibi takımlar bile bizim gibi yüklenmiyor.

    rakibin bu kadar ölümüne kapanıyorsa yapılacak şey bence kanatlara yaymak falan değildir. stoperler bütün hafta kafa topu çalışmış oluyor. yalçın ayhan, joseph boum, armand deumi gibi sıradan stoperler maç kahraman olup çıkıyor onlarca ortayı kafayla savuşturdukları için. hızlıca kanada inip de rakibi dengesiz yakalayabileceksen avantajdır kanada oyun yaymak. yoksa 9 kişi ceza sahasındayken kenardan orta yapsan ne olur göbekten verkaç yapsan ne olur? hiç farkı yok. kanada yaymana gerek yok uzaktan şut asılacaksın. başka çare yok buna.

    selçuk inan'ın, hamit altıntop'un ayakları çok düzgün bu konuda. birer pas deneyin, top dönüp dolaşıp tekrar size gelirse mesafe tanımaksızın asılın diyeceksin bu adamlara başka yolu yok. o kadar kalabalıktan geçer mi demeyin, amaç zaten ampul gibi doksana asmak değil ki. çarpa çarpa, seke seke girsin. sahasına gömülen takımlara ibret olurcasına üç bant yapa yapa, tıngır mıngır girsin.

    madem tahtaya çakılmış çivi gibi çakıldınız oraya yan yana, aranızdan çarptıra çarptıra geçiririz bozuk para gibi o topu diyeceksin. çarpan topun kaleye yönelmesine de gerek yok. ayaktan, baştan seken topların bazıları elbet bizim forvetlerin önüne de düşecek. kanattan çok güzel orta yapıyoruz cidden, rakip stoper de süzülen topun gelişini ölçerek, hesabını kitabını yaparak vuruyor kafayı. şuursuz doldur boşaltın 90 dakikaya yayılması ne zamandan beri hücum anlayışı oldu?

    çok acayip gerçekten topa sahip olma oranımız neredeyse %101 olacak, orta sayısı çift hanelerde, ama şut girişimi yok. kaleyi tutan şut/çekilen şut oranını gösteren istatistik ilk yarı/ maç sonucu tahmini gibi, 1/2. şut atmadan nasıl gol atacağız birisi bana anlatsın. topla beraber çizginin geçilmeye çalışıldığı sporun adı amerikan futbolu. uyandırayım.

    hamit altıntop ve selçuk inan gibi adamlar varken her maç 15 tane şut çekmemiz lazım. kendi girer, çarpar girer, çarpar forvetin önüne düşer. olasılıklar çok. armut gibi oradan oraya top sürükleyip, kontra ataktan gol yiyip çıkartmak için yırtınmanın neresi hücum futbolu? şutsuz hücum mu olurmuş?
App Store'dan indirin Google Play'den alın