217
cluj – galatasaray : 1-3 eğrisi doğrusuna denk geldi
muhteşem anadolu’da söylenen sözlerden biridir “eğrisi doğrusuna denk geldi”. bunu söyleyen herkesin amacı farklıdır. kimi laf sokmak için söyler, kimi bir gerçeği tespit etmek için. benim demem o ki; aslında daha iyisi de olabilirdi ama bugüne kısmetmiş. bu galibiyeti istanbul’da çok daha kolay alabilirdik, saha pisin olmasaydı.
cluj kim açıkmertkorkusuz? evet. cluj kim usta? cluj’u tanımamak elbette benim cahilliğim. romanya futbolunda ben hala şıtau bükreşteyim tabii ki. ama bana hak verin, bu cluj’un eski şıtau bükreşle alakası var mı, şimdiki şıtau bükreşin kendi geçmişiyle ilgisi yokken.
cluj’u, braga’yı abartmak endüstriyel futbolun tuzakları. benzeri bir tuzak da “orası şampiyonlar ligi” klişesinde var. bırakın geçmiş başarılarını falan, ne oynuyor bu takımlar? çok etkili oynuyorlar da benim mi haberim yok? mesela manu, real madrid, barcelona falan bu tip takımlara karşı “ulan ya, şampiyonlar ligi başka bir seviye” diye düşünüp savunmaya mı ağırlık veriyor. vurup geçiyor adamlar. haa, evet celtic dün barcelona’yı yendi.
maç bir başladı ki, galatasaray önde oynuyor. hoca, hani ibb maçındaki gibi kapanacaktık. galatasaray’ın alışılmış önde oynamasından bazı farklar vardı. bu defa rakibi kendi ceza sahasına itmedik, cluj kendisi çıkmıyordu. sanırım başka türlü oynamayı bilmiyorlar. galatasaray golü bulduktan sonra da öne çıkmadı cluj. ikinci devrenin başına kadar. biraz çıktıklarında golü de buldular zaten ve yine kapandılar. çok tuhaf bir takım yahu.
bu maç şunu net şekilde gösterdi ki; galatasaray aklını kullanarak, telaş yapmadan oynadığında sıradan takımları çok kolay yenebilir. ibb maçı ve cluj maçı kanıt.
elbette fatih terim’in galatasaray’ı gerçek karakterine, saldıran, ısıran takım karakterine ilerleyen zamanda geçecektir. takımın uyum sorunu henüz bitmiş değil. dişliler tam verimle çalışmaya başladığında saldıran ve fakat aynı zamanda mantıklı bir galatasaray ortaya çıkacak. işte o zaman 96-2000 galatasaray’ından daha etkili bir takım olacak.
dikkat ettim de, yazının burasına kadar kimseye çakmamışım. dün gece yazıya başladığımda herkese çakmıştım da sildim hepsini.
ama pas geçmemem gereken tipler var. emre çolak’ı ilk 11 görünce takımı desteklemek desteklememek arasında kararsız kalan galatasaraylı, sana söylüyorum. defol git. başka takım falan da tutma. futboldan direkt uza, başka şeylerle ilgilen. aptal herif.
üç gol atmış burak yılmaz’ın gol sevincine kafayı takan, sen de bir önceki paragraftakinin yanına, hadi koçum. uğraştırmayın beni.
cluj’u geçtik diye havaya girmeye gerek yok. dandik bir takımı yendik. cluj’u yenmemiz değil, yenememiz haber değeri taşır. fakat, bu maç galatasaray’ın böyle dandik takımlarla aynı kefede olmadığının kanıtıdır, topçuya, hocaya, taraftara güven verir. galatasaray avrupa’nın süperstar takımlarından değilse de, ikinci kategori takımlarındandır ve bu takımlar her zaman bir üsttekileri tehdit ederler. şampiyonlar ligine katılmayı, bu ligde her sene gruptan çıkmayı başarma istikrarını sağlamak çok önemli.
önümüzdeki maçlara bakalım.
*
muhteşem anadolu’da söylenen sözlerden biridir “eğrisi doğrusuna denk geldi”. bunu söyleyen herkesin amacı farklıdır. kimi laf sokmak için söyler, kimi bir gerçeği tespit etmek için. benim demem o ki; aslında daha iyisi de olabilirdi ama bugüne kısmetmiş. bu galibiyeti istanbul’da çok daha kolay alabilirdik, saha pisin olmasaydı.
cluj kim açıkmertkorkusuz? evet. cluj kim usta? cluj’u tanımamak elbette benim cahilliğim. romanya futbolunda ben hala şıtau bükreşteyim tabii ki. ama bana hak verin, bu cluj’un eski şıtau bükreşle alakası var mı, şimdiki şıtau bükreşin kendi geçmişiyle ilgisi yokken.
cluj’u, braga’yı abartmak endüstriyel futbolun tuzakları. benzeri bir tuzak da “orası şampiyonlar ligi” klişesinde var. bırakın geçmiş başarılarını falan, ne oynuyor bu takımlar? çok etkili oynuyorlar da benim mi haberim yok? mesela manu, real madrid, barcelona falan bu tip takımlara karşı “ulan ya, şampiyonlar ligi başka bir seviye” diye düşünüp savunmaya mı ağırlık veriyor. vurup geçiyor adamlar. haa, evet celtic dün barcelona’yı yendi.
maç bir başladı ki, galatasaray önde oynuyor. hoca, hani ibb maçındaki gibi kapanacaktık. galatasaray’ın alışılmış önde oynamasından bazı farklar vardı. bu defa rakibi kendi ceza sahasına itmedik, cluj kendisi çıkmıyordu. sanırım başka türlü oynamayı bilmiyorlar. galatasaray golü bulduktan sonra da öne çıkmadı cluj. ikinci devrenin başına kadar. biraz çıktıklarında golü de buldular zaten ve yine kapandılar. çok tuhaf bir takım yahu.
bu maç şunu net şekilde gösterdi ki; galatasaray aklını kullanarak, telaş yapmadan oynadığında sıradan takımları çok kolay yenebilir. ibb maçı ve cluj maçı kanıt.
elbette fatih terim’in galatasaray’ı gerçek karakterine, saldıran, ısıran takım karakterine ilerleyen zamanda geçecektir. takımın uyum sorunu henüz bitmiş değil. dişliler tam verimle çalışmaya başladığında saldıran ve fakat aynı zamanda mantıklı bir galatasaray ortaya çıkacak. işte o zaman 96-2000 galatasaray’ından daha etkili bir takım olacak.
dikkat ettim de, yazının burasına kadar kimseye çakmamışım. dün gece yazıya başladığımda herkese çakmıştım da sildim hepsini.
ama pas geçmemem gereken tipler var. emre çolak’ı ilk 11 görünce takımı desteklemek desteklememek arasında kararsız kalan galatasaraylı, sana söylüyorum. defol git. başka takım falan da tutma. futboldan direkt uza, başka şeylerle ilgilen. aptal herif.
üç gol atmış burak yılmaz’ın gol sevincine kafayı takan, sen de bir önceki paragraftakinin yanına, hadi koçum. uğraştırmayın beni.
cluj’u geçtik diye havaya girmeye gerek yok. dandik bir takımı yendik. cluj’u yenmemiz değil, yenememiz haber değeri taşır. fakat, bu maç galatasaray’ın böyle dandik takımlarla aynı kefede olmadığının kanıtıdır, topçuya, hocaya, taraftara güven verir. galatasaray avrupa’nın süperstar takımlarından değilse de, ikinci kategori takımlarındandır ve bu takımlar her zaman bir üsttekileri tehdit ederler. şampiyonlar ligine katılmayı, bu ligde her sene gruptan çıkmayı başarma istikrarını sağlamak çok önemli.
önümüzdeki maçlara bakalım.
*