• 57
    tarih 23 ekim 2012 yer ali samiyen spor kompleksi türk telekom arena, dakika 80lerin sonlarına geliyordu, topun basına selcuk geçmişti, tüm stadyum susmustu. hani hatırlarsınız tarihler 03 kasım 1999'u gösterdigindeki gibi aynı durum vardı bu kez yer ali samiyen'di. dakika 90+4 topun basında ümit davala geçmiş tüm stadyumda cenaze evinde olan sessizlik kadar katı bir hal vardı. agızlar açılmıyor çıt cıkmıyordu nefesler gercek anlamda tutulmustu ve türkiyedeki tüm anneler dua ediyordu, anneler bir tarafa hayatında hiç dua bilmeyen bir insan bile içinden bildigi tüm din ile ilgisi olan herseyi söylüyordu. ümit geldi topun basına önce gerildi.. sonra o topa öyle bir vurdu ki maç öncesinde degil galibiyet, beraberlik için bile kendisine şans tanınmayan galatasaray son dakikada milan'ı yenmiş ve uefa'nın kapılarını sonuna kadar acmıstı.

    yer ali samiyen spor kompleksiydi dakikalar 80lerin sonu.. birkaç maç öncesinde frikiki atmak için yarısan oyuncular başta hamit altıntop, burak yılmaz olmak üzere bu kez topa yanaşmamışlardı bile. o an herkes o frikigi kimin atacagını cok iyi biliyordu. cünkü o ezberletmişti ismini. 7 yasındaki sokakta oynayan cocuga bile , ne zaman mahalle maclarında bir serbest vurus olsa topun basına geçerken ismini söylüyordu ' selçuk inan topun basına geliyor ! ' evet adı selcuk inan'dı topun basına geldi taraftar aynı 13 yıl önce oldugu gibi yine susmustu. ekranları basında olanlar tüm işlerini bırakmıslar maça kilitlenmişlerdi. ertesi güne yetişmesi gereken yemekleri hazırlayan neriman teyze bile bırakmıstı elindeki bıçagı. kocasının çağrısına uyup mutfaktan içeri gelmişti. anlayacagınız hani derler ya 70 milyon diye, 70 milyon insan + milyonla sayıda yagmur damlası o anı izliyordu artık.

    yagmur damlaları izliyordu cünkü maçın baslamasına 1.30 saat kala tüm taneler sanki anlaşmışcasına türk telekom arena stadyumuna toplantıya gelmişlerdi. o gün cluj macında manchester'ı old trafford'da perişan halde bırakan ertesi maçta arena'da braga'ya sahayı dar eden galatasaray'ı durdurabilecek tek şey belkide buydu. saha bataklık ve su dolu. galatasaray'ın kendi kalesine atılmıs bir gol ve ardından dakika 80de burak yılmaz'ın durumu eşitlemesi , ardından umutlar bitti derken tüm ülkenin tekrar umutlanması yine dakikaları 80lerin sonuna getirmişti.

    dedim ki içimden ' hadi be selcuk, hadi be oğlum, biz degil miyiz sabahlara kadar şampiyonlar ligini düşünen, biz degil miyiz geride kalan 7 yıl boyunca bu maçı bekleyen, biz degil miyiz elimizde kareografiler ile sabahlara kadar ugrasan ve hayaller kuran, bizim hedefimiz değil mi yabancı takımları yenmek, at şu golu at da tura cıkalım sabaha kadar kutlayalım ..hadi be selcuk ' sonra selcuk inan geldi.. topa vurdu.. top dısarı cıktı..herkes elleri basının arasında susup bir süre bekledi. o maç 1-1 bitti ve bize büyük avantaj sağlayacak maçı kazanamadık.

    tarih 7 kasım 2012 yer cluj arena sahada 11 aslan başlarında fatih terim ve tarihi yine değiştirmek için gidiyorlar. nisanlara mayıslara ulaşmak için gidiyorlar. cluj'la , brag ile degil , borissia ile real madrid ile ve belki barcelona ile psg ile karsılasmak için gidiyorlar. arkalarında yine yağmur olacak ama bu kez dua'lardan olusacak . 70 milyon izleyemeyecek belki maç star'da değil diye ama 70 milyonun dua'ları yanında olacak yağacak. biliyorum elinizden gelen yapacaksınız ama yetmez. herşeyinizi verin cocuklar. ter yetmez . kanınızın son damlasına kadar savasın. şimdi size son sözüm hani milan macından sonra atılmıstı ya bir başlık, işte aynen öyle :

    yolun açık olsun cimbom'um

    http://fotocdncube.fanatik.com.tr/...fft11_mf1433949.Jpeg
  • 235
    maçı rumelihisarüstü'nde bakar restaurant adlı bir mekanda izledik. bizim buradakilerin tabiriyle şükrü baba'da, rakı eşliğinde.

    maç çok güzeldi zaten, izin verselerdi boğaziçili aslanlar'a katılıp sarı kırmızı falan çekerdik belki ama olmadı. çok eğlendik, kafalar kıyak oldu, her şey çok güzeldi. maç bitti, hesapları ödedik, tam çıkacağız, kafamı sol tarafa döndürdüğümde işler güçler dizisinin salih abi'sini gördüm. biraz daha gözlerimi kısıp dikkatli baktım, aynı masada murat cemcir ve sadi celil cengiz'in de oturduğunu farkettim.

    masa oldukça kalabalıktı, buna rağmen gidip fotoğraf çektirdi arkadaşlar. bir arkadaşımın üzerinde galatasaray forması mevcuttu. murat cemcir'le kol kola girip fotoğraf çektirecekken, masadan birisi "murat abi fenerlidir yalnız" dedi. bunun üzerine bizim arkadaş "dur o zaman ben formayı çıkarayım murat abi giysin öyle çekinelim" dedi. o an bi sessizlik oldu, herkes murat cemcir'in yüzüne baktı.

    aldığımız tepki tam olarak;

    "oldu amuğagoyim" idi.

    (bkz: bu da böyle bi anımdır)
  • 92
    annem ile babamın tartışma konusuydu şampiyonlar ligi maçlarını izlemem ilkokul çağında,
    avrupa'nın türlü devleri ile oynarken galatasaray'ım, ertesi gün saçmasapan bir sınav varsa yatağa yollardı annem, dokuz yaşındaki çocuğun ne işi var bu saatte ayakta diyerekten.

    bebekken dahi, evden kaçırıp kırmızı bayraklara sararak beni sami yen'e götüren babam, konu eğitim olduğunda hak verir gibi görünmek durumunda kalıyordu anneme, zor zamanlardı..

    daha doğru düzgün cep telefonu bile yokken ülkemde, cep televizyonlarının hayalini kurduğumu hatırlıyorum o dönemde, annem beni ranzanın alt katında uyuyor sanırken, yorganı çekmiş üstüme, sesini sonuna kadar kısmış, galatasaray'ı devler karşısında izlediğimi hayal ederek.

    sonraki gün, okula gittiğimde, karşımızdaki takımın dünya haritasındaki yerini bulmaya çalıştığımı hatırlıyorum mesela, galatasaray'ın nereye seyahat ettiğini, ve tabii orada kırmızıyı takip etme şansına sahip insanların nereden geldiğini anlayabilmek için, bana coğrafyayı bile sevdiren şeydin be galatasaray vesselam.

    biz büyüdük en nihayetinde hep beraber, galatasaray da büyümeye devam etti, ben okumaya devam ettim, annem de, "oğlum senin yetiştirmen gereken makalen yok mu, neden maça gidiyorsun" diye sormaya.. fakat bizler için özgürlük, galatasaray'ın maçına gitme hakkına sahip olmaktı, bir yetişkin olmanın en güzel tarafı sanki galatasaray'a ortaklıktı.

    şimdi ise yeni bir stad, bambaşka umutlar ve kötü bir başlangıca rağmen, biliyoruz ki daha önümüzde gidilecek upuzun bir yol var..

    cluj da, braga da, benim o yorganın altında, elimdeki minicik televizyonla, galatasaray'ın karşısında izlemenin hayalini kurduğum devler değil, ali sami bey'in sözlerini ve hedefini hatırlamak dahi, bu grupta geri dönmek için yeterli..

    gerekirse, "tükenmez umudun" diye gireriz tüm nevizade,
    benim ikinci turda istediğim kura malaga,
    sonrası deplasman, endülüs tekrar feth edilsin diye;
    ve ama işte galatasaray..
  • 240
    günler öncesinden istiklal caddesinde bir mekanda yer ayırmış ve 15 kişi 3 saat önceden mekanda olmuştuk. bir şeyler değişecekti,değişmeliydi. kimse kötü bir şey düşünmek istemiyordu. maça 1 saat kala telefonum çaldı. annem boşanma dilekçesini verdiğini söyledi. ne yalan söyleyeyim o anda 6 yaşındaki kız kardeşimden başka bir şey düşünmedim. ne maç kaldı aklımda ne başka bir şey. o esnada ya ben ölmeliydim ya da biri ölmeliydi başka bir yol yok gibi geldi gözüme. atomik süper insana anlattım olan biteni. ne söylediğini hala hatırlamam çünkü zaten kimin ne dediğinin önemi yoktu ben anlatsam biraz olsun rahatlasam yeterliydi. neyse ki düşündüğüm gibi oldu anlatınca toparladım biraz. aslında çok da mutlu günler geçirmedim ben sözlük. içime atmayı öğrendim çok şükür. kendi kendime biraz düşündüm. bu gecelik de olsa içime atacaktım.

    maç başladı sözlük.milletin yarım biralarına bile salça oldum. burak golü atana kadar tek bir an aklımda değil maça dair. beni kendime getirdi. burak o gece 3 tane attı. resmen benim için attı. aslında ben öyle sanıyormuşum. maç çıkışı tekrar annem aradı. istemeyerek de olsa açtım. direkt kardeşim başladı konuşmaya. 'alo abi kazandık'. kuzenlerimle beraber o da izlemiş maçı. kendisi bile bilmiyordur bu galibiyetin ne anlam ifade ettiğini ama ben çok iyi biliyorum. biraz büyüsün o da öğrenecek.

    ne büyüksün galatasaray!
  • 216
    galatasaray'ın a her macta yaptigi gibi topa sahip olma oranini yuzde 65 lere getirdigi mac. 90 dakika içinde topun oyunda kaldıgı süre 53.12 saniye bunun 33.38 saniyesinde topa biz sahip olmuşuz ve bunu deplasmanda yapmışız. cruj sadece 19 dakika topla oynayabilmiş.

    galatasaray toplamda 628 pas yapmış buda 3.2 saniyede bir pas, 4.2 saniyede bir pasarılı pas demek. %78 pasarılı pas oranımız var. cruj ise sadece 200 basarılı pas yapabilmiş. %50 isabetli pas oranı. bu oranın sebebi iyi pres yapmamız.

    en cok pas alan futbolcumuz selçuk inan. 80 kere arkadaşlarından pas almış. 96 kez top kullanıp 80 isabet ile %83 isabetli pas oranını yakalamış ama genede en iyi olamamış onu geçen %86 isabetli pas oranı ile yekta kurtulus. yekta 77 pasın 66'sını arkadaşlarına göndermiş.

    ve emre çolak selçun'dan sonra en fazla topla buluşan futbolcu. 67'de 50 isabetli pas ile %76 gibi isabetli pas oranı yakalamış.

    en cok top kaybını umut ve muslera yapmıs kullandıkları topların %50'sini rakibe vermişler.

    cris içinde ayrı bir parantez açmak lazım. kulladıgı 56 pasın 49 tanesini arkadaşlarına geçirmiş.

    toplamda 110 km koşmuşuz cruj bizden 4 km fazla koşmuş.sampiyonlar liginde bu sezon ortalamamız 113 km. ortalamamızın 3 km altında kalmışız.
  • 232
    hayatım boyunca unutamayacağım bir maç oldu. maçın olduğu saatler evimden çıkalı yaklaşık 20 saat olmuştu , ankara'dan çıkıp new york'a gelmişti, yorgunluk had safhadaydı, bir de bunun üstüne new york'tan yapacağım uçuş kötü hava koşulları sebebiyle ertesi güne ertelenince iyice moralim bozulmuş, sinirleri gerilmişti.

    üstelik kasırga sebebiyle çevredeki oteller de doluydu ve o gece havalimanında kalmak zorundaydım. daha da bitmedi, ertesi günkü uçuşlar için de pek umut yoktu , kuvvetle muhtemel ertelenecekti ve nerede ve ne şartlarda kalacağım hiç belli değildi. yani kısacası herşey kötüye gidiyordu.

    daha sonra ise ilk olarak amerika'ya indiğimde uzun süre çalışmayan telefonumu zor da olsa çalıştırdım. o zor şartlar altında aklım bir yandan da maçtaydı. biteli de epey olmuştu. sonunda türkiye'den yakın bir arkadaşıma ulaştım. maçı 3-1 kazandığımızı öğrendim. gerçekten o an öyle mutlu oldum ki , bir süre bütün sıkıntılarımı unuttum. moralsizlikten bir şey yemiyordum , galibiyet haberimizle , gittim güzel bir yemek yedim , kendimce o şartlar altında kutlamamı yaptım. bu moralin üstüne bir de öbür gün uçak buldum. ohhhh mis gibi oldu.

    gerçekten benim için unutulmaz bir gece ve unutulmaz bir maç oldu sevgili renktaşlarım. amerika'da da bulduğum ilk fırsatta maçın görüntülerini izledim. inşallah hep birlikte daha nice zaferlere...
  • 217
    cluj – galatasaray : 1-3 eğrisi doğrusuna denk geldi

    muhteşem anadolu’da söylenen sözlerden biridir “eğrisi doğrusuna denk geldi”. bunu söyleyen herkesin amacı farklıdır. kimi laf sokmak için söyler, kimi bir gerçeği tespit etmek için. benim demem o ki; aslında daha iyisi de olabilirdi ama bugüne kısmetmiş. bu galibiyeti istanbul’da çok daha kolay alabilirdik, saha pisin olmasaydı.

    cluj kim açıkmertkorkusuz? evet. cluj kim usta? cluj’u tanımamak elbette benim cahilliğim. romanya futbolunda ben hala şıtau bükreşteyim tabii ki. ama bana hak verin, bu cluj’un eski şıtau bükreşle alakası var mı, şimdiki şıtau bükreşin kendi geçmişiyle ilgisi yokken.

    cluj’u, braga’yı abartmak endüstriyel futbolun tuzakları. benzeri bir tuzak da “orası şampiyonlar ligi” klişesinde var. bırakın geçmiş başarılarını falan, ne oynuyor bu takımlar? çok etkili oynuyorlar da benim mi haberim yok? mesela manu, real madrid, barcelona falan bu tip takımlara karşı “ulan ya, şampiyonlar ligi başka bir seviye” diye düşünüp savunmaya mı ağırlık veriyor. vurup geçiyor adamlar. haa, evet celtic dün barcelona’yı yendi.

    maç bir başladı ki, galatasaray önde oynuyor. hoca, hani ibb maçındaki gibi kapanacaktık. galatasaray’ın alışılmış önde oynamasından bazı farklar vardı. bu defa rakibi kendi ceza sahasına itmedik, cluj kendisi çıkmıyordu. sanırım başka türlü oynamayı bilmiyorlar. galatasaray golü bulduktan sonra da öne çıkmadı cluj. ikinci devrenin başına kadar. biraz çıktıklarında golü de buldular zaten ve yine kapandılar. çok tuhaf bir takım yahu.

    bu maç şunu net şekilde gösterdi ki; galatasaray aklını kullanarak, telaş yapmadan oynadığında sıradan takımları çok kolay yenebilir. ibb maçı ve cluj maçı kanıt.

    elbette fatih terim’in galatasaray’ı gerçek karakterine, saldıran, ısıran takım karakterine ilerleyen zamanda geçecektir. takımın uyum sorunu henüz bitmiş değil. dişliler tam verimle çalışmaya başladığında saldıran ve fakat aynı zamanda mantıklı bir galatasaray ortaya çıkacak. işte o zaman 96-2000 galatasaray’ından daha etkili bir takım olacak.

    dikkat ettim de, yazının burasına kadar kimseye çakmamışım. dün gece yazıya başladığımda herkese çakmıştım da sildim hepsini.
    ama pas geçmemem gereken tipler var. emre çolak’ı ilk 11 görünce takımı desteklemek desteklememek arasında kararsız kalan galatasaraylı, sana söylüyorum. defol git. başka takım falan da tutma. futboldan direkt uza, başka şeylerle ilgilen. aptal herif.

    üç gol atmış burak yılmaz’ın gol sevincine kafayı takan, sen de bir önceki paragraftakinin yanına, hadi koçum. uğraştırmayın beni.

    cluj’u geçtik diye havaya girmeye gerek yok. dandik bir takımı yendik. cluj’u yenmemiz değil, yenememiz haber değeri taşır. fakat, bu maç galatasaray’ın böyle dandik takımlarla aynı kefede olmadığının kanıtıdır, topçuya, hocaya, taraftara güven verir. galatasaray avrupa’nın süperstar takımlarından değilse de, ikinci kategori takımlarındandır ve bu takımlar her zaman bir üsttekileri tehdit ederler. şampiyonlar ligine katılmayı, bu ligde her sene gruptan çıkmayı başarma istikrarını sağlamak çok önemli.

    önümüzdeki maçlara bakalım.

    *
  • 7
    bu maça gitmek isteyen arkadaşları bilgilendiriyim.

    romanya vize istiyor.daha schengen'e bile geçmediler. dolayısıyla ayrı romanya vizesi alıyorsunuz. vizeyi kendiniz almak isterseniz çok evrak isteniyor. ama aracılar var vizeci.com tarzı sadece pasaportunuzla 80 -100 dolar arasına vize alıyorlar. schengeniniz varsa transit olarak 3-4 gün kalabiliyorsunuz ama başka bir schengen ülkesine geçmek zorundasınız.

    ulaşım için türlü alternatifler mevcut. en hesaplısı otobüsle gitmek yenikapı'daki otobüs terminalinden otobüsler kalkıyor.cluj kentine kadar gidiyor yalnız gümrükte beklemler falan 24 saati buluyor. ücret 50 € gidiş-dönüş 100€'ya gelir. trenlede gidilebilir ama bükreşten cluj'a tekrar trene binmek gerekir.istanbul-bükreş yaklaşık 21 saat sürüyor trenle. 2. mevki 38,8€ , 1.mevki 58,2€

    http://www.tcdd.gov.tr/home/detail/?id=233

    birde bükreş'ten cluj'a tren ile gitmek lazım. bildiğim kadarıyla otobüs yok. bükreş cluj arasınıda trenle gitmek lazım oda yaklaşık 25-30 €'dur. 8,5 saat sürüyor.

    http://www.infofer.ro/

    arabayla gitmeyi hiç tavsiye etmem bulgaristanden geçmek sakat ve romanya karayolları çok eski genelde tek gidiş tek geliş.

    uçakla gitmek isterseniz thy ,pegasus bükreş'e kadar gidiyor. tarom ile uçmak gerekirki istanbul bükreş-bükreş cluj uçabilesiniz. buda minimum 250€'yagelir.

    bence en mantıklı çözüm yenikapıdaki otobüs firmalarıyla görüşüp cluj'a gidecek direk otobüs ayarlamak. böylece otobüs gereksiz yerlerdede durmaz 20 saatlere varmadan cluj kentine gidilebilir.fiyattada indirim yapılabilir.

    istanbul'da yaşayan sözlük sakinleri otobüs ayarlama işine girerse ben de ankara'dan katılmayı düşünebilirim.

    edit:vbesen'e teşekkürler.uçak fiyatları dönemsel değiştiği için.şöyle bir alternatif daha var.

    istanbul-bükreş gidiş dönüş 190tl(pegasus). bükreş-cluj 60tl(otobüs).

    otobüs için:

    http://www.autogari.ro/...3-15794.aspx?lang=en
  • 229
    artık unutulması gereken ve önümüzdeki 6 puandan min 4 puan almadığımız müddetçe de hiç bir anlam ifade etmeyecek maçtır. ben bu gruptan çıkacağımıza inanıyorum lakin ikisi de zor maç gençler manu yenilmek istemeyecek en kötü beraberlik için gelecek, braga ise götü darda kalmış vaziyette evinde bizi ağırlayacak. biz zoru severiz gerçi ama yine de kaybettiğimiz puanlara yanmamak elde değil!
App Store'dan indirin Google Play'den alın