355
ekim ayı içinde türk futbolunun yakın geleceğinin kaderi çizilecek.
galatasaray şampiyonlar ligi h grubundan çıkmak için kesin kazanması gereken maçlara çıkacak- braga ve cluj ile istanbul'da iki maç oynanacak. bu maçların kazanılamaması galatasaray'ın gruptan çıkma şansını mucizelere bırakır. ayrıca bu yoğun tempo içerisinde orduspor yenilgisinin üzerine ligin üst yarısından eskişehirspor, gençlerbirliği, ve kayserispor ile oynayacak galatasaray.
fenerbahçe ise türbülanslı bir dönemde, aykut kocaman zaten istifanın kıyısında, aziz yıldırım ve alex de çok tartışılır durumdalar. fenerbahçe ekimde gladbach ve ael limassol deplasmanlarına gidecek, ligde de beşiktaş, bursaspor ve antalyaspor ile oynayacak. bu 5 maçta hem ligden hem avrupa'dan kopma ihtimali mümkün fenerbahçe'nin, bu da yanında teknik direktör değişikliği, takım kaptanı alex'in ayrılışı hatta yıldırım'ın gidişi demek dahi olabilir.
beşiktaş performansı itibarıyla hala kapalı kutu, yer yer umut veriyorlar taraftarlarına. ancak gaziantepspor yenilgisi de gösterdi ki ne olacakları hala bir hayli belirsiz. onlar da ligin çok zor 5-6 takımından 4'üyle oynayacak: sivasspor, fenerbahçe, trabzonspor ve kasımpaşa. direk rakipleriyle oynayacakları bu 4 maçta alacakları sonuçlar sezonun kaderinin ne olacağını gösterecektir- beşiktaş şampiyonluk yarışı verecekse bu maçlarda çizeceği bir kör-topal görüntü umutları erkenden öldürecektir.
a milli takım 12 ve 16 ekim'de dünya kupası elemeleri grubundaki direk rakipleri romanya ve macaristan maçlarına çıkacak. bu maçlarda yaşanacak herhangi bir puan kaybının telafisi inanılmaz zor olur. selçuk inan, nuri şahin, emre belözoğlu gibi oyuncularla ilgili yapılan tercihler devam eder ve puan kayıpları buna eklenirse federasyon daha da fazla baskı altında kalacak.
***
şöyle bir senaryo yazayım.
galatasaray savunmasında problemler yaşıyor. braga ve cluj maçlarında baskılı oyuna rağmen yenilen basit gollerle puanlar kaybedip şampiyonlar ligi'nde hayal kırıklığı yaratıyor. ligde de yoğun tempodan puan kayıpları yaşanıyor, ve taraftar beklentilerinin boşa çıkmasıyla geçen senenin güzel havası dağılıyor. fenerbahçe avrupa ligi ve ligde tepetaklak gidiyor, aykut kocaman gönderiliyor, alex'in devre arasında ayrılacağı kesinleşiyor, hatta belki aziz yıldırım dahi börevi bırakıyor. beşiktaş 4 zor maçında puan kayıpları yaşıyor, ve taraftar umutlarının gereksiz şişirildiği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor. milli takım içeride romanya'ya vasat futbolla kaybederek şansını daha grubun başından inanılmaz zorlaştırıyor, selçuk inan hala yedek ve emre belözoğlu milli takımın hala en önemli kozu. haliyle medyada inanılmaz eleştiriler yapılıyor, abdullah avcı topun ağzına geliyor. zaten mide bulandıran federasyon da bu "uyanık" basın tarafından dahi eleştirilmeye başlıyor. galatasaray'ın elenmesi ve fenerbahçe'nin ael limassol mağlubiyetleriyle uefa sıralamasında hemen arkamızda olan kıbrıs rum kesimi önümüze geçiyor ve zaten sınırda olduğumuzdan türkiye ligi şampiyonu artık şampiyonlar ligi'ne direk gitme hakkını kaybediyor.
bu mümkün değil diyebilir miyiz?
***
kasım başında karşımızdaki tablo ne oluyor farkında mısınız?
türkiye böylece 2 yılda 2 takımının avrupa'ya alınmadığı bir futbol ülkesi olmuş.
milli takım son 3 uluslararası turnuvaya katılamamış, önemli maçları hep kaybetmiş.
bazı oyuncular ve teknik ekip milli görevlere "torpille" getiriliyor.
federasyon başkanı ülke tarihinin en kötü kulüp başkanlarından biri,
ve tamamen siyasi iktidarın futbola karışması sebebiyle seçilmiş.
şike davası kökten çözülmek yerine içselleştirilmiş, 2011 senesinin şampiyonu belirsiz, hukuki değil.
son şampiyon galatasaray takviyelere rağmen şampiyonlar ligi'nde başarılı olamamış.
sıradaki şampiyon ise şampiyonlar ligi'ne gitmek için 2 öneleme geçmek zorunda.
transferde 30 milyon euro bonservis ödemesi yapan fenerbahçe'nin teknik direktörü kovulmuş,
kaptanı kulüpten kaçarak ayrılıyor, başkanı sallantıda. harcamaların karşılığı sıfır.
beşiktaş iflasın eşiğinde, biri üflese batacak. beşiktaş'ın bir çocuğu daha tribünlerde yuhalanıyor.
***
her açıdan, her taraftar için korkunç senaryolar bunlar.
ve işin kötü yanı bu olayların hepsi inanılmaz olası. yani hikaye yazmıyorum, bir ay sonra bugünlerde bunların hepsi 2 günlüğüne gündeme oturup yerini bir sonrakine bırakmış olabilir.
şike meselesinde uefa'dan, yargıtay'dan çıkabilecek kararlara hiç girmiyorum!
sonumuz son değil beyler. olacaklardan korkuyorum.
galatasaray şampiyonlar ligi h grubundan çıkmak için kesin kazanması gereken maçlara çıkacak- braga ve cluj ile istanbul'da iki maç oynanacak. bu maçların kazanılamaması galatasaray'ın gruptan çıkma şansını mucizelere bırakır. ayrıca bu yoğun tempo içerisinde orduspor yenilgisinin üzerine ligin üst yarısından eskişehirspor, gençlerbirliği, ve kayserispor ile oynayacak galatasaray.
fenerbahçe ise türbülanslı bir dönemde, aykut kocaman zaten istifanın kıyısında, aziz yıldırım ve alex de çok tartışılır durumdalar. fenerbahçe ekimde gladbach ve ael limassol deplasmanlarına gidecek, ligde de beşiktaş, bursaspor ve antalyaspor ile oynayacak. bu 5 maçta hem ligden hem avrupa'dan kopma ihtimali mümkün fenerbahçe'nin, bu da yanında teknik direktör değişikliği, takım kaptanı alex'in ayrılışı hatta yıldırım'ın gidişi demek dahi olabilir.
beşiktaş performansı itibarıyla hala kapalı kutu, yer yer umut veriyorlar taraftarlarına. ancak gaziantepspor yenilgisi de gösterdi ki ne olacakları hala bir hayli belirsiz. onlar da ligin çok zor 5-6 takımından 4'üyle oynayacak: sivasspor, fenerbahçe, trabzonspor ve kasımpaşa. direk rakipleriyle oynayacakları bu 4 maçta alacakları sonuçlar sezonun kaderinin ne olacağını gösterecektir- beşiktaş şampiyonluk yarışı verecekse bu maçlarda çizeceği bir kör-topal görüntü umutları erkenden öldürecektir.
a milli takım 12 ve 16 ekim'de dünya kupası elemeleri grubundaki direk rakipleri romanya ve macaristan maçlarına çıkacak. bu maçlarda yaşanacak herhangi bir puan kaybının telafisi inanılmaz zor olur. selçuk inan, nuri şahin, emre belözoğlu gibi oyuncularla ilgili yapılan tercihler devam eder ve puan kayıpları buna eklenirse federasyon daha da fazla baskı altında kalacak.
***
şöyle bir senaryo yazayım.
galatasaray savunmasında problemler yaşıyor. braga ve cluj maçlarında baskılı oyuna rağmen yenilen basit gollerle puanlar kaybedip şampiyonlar ligi'nde hayal kırıklığı yaratıyor. ligde de yoğun tempodan puan kayıpları yaşanıyor, ve taraftar beklentilerinin boşa çıkmasıyla geçen senenin güzel havası dağılıyor. fenerbahçe avrupa ligi ve ligde tepetaklak gidiyor, aykut kocaman gönderiliyor, alex'in devre arasında ayrılacağı kesinleşiyor, hatta belki aziz yıldırım dahi börevi bırakıyor. beşiktaş 4 zor maçında puan kayıpları yaşıyor, ve taraftar umutlarının gereksiz şişirildiği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor. milli takım içeride romanya'ya vasat futbolla kaybederek şansını daha grubun başından inanılmaz zorlaştırıyor, selçuk inan hala yedek ve emre belözoğlu milli takımın hala en önemli kozu. haliyle medyada inanılmaz eleştiriler yapılıyor, abdullah avcı topun ağzına geliyor. zaten mide bulandıran federasyon da bu "uyanık" basın tarafından dahi eleştirilmeye başlıyor. galatasaray'ın elenmesi ve fenerbahçe'nin ael limassol mağlubiyetleriyle uefa sıralamasında hemen arkamızda olan kıbrıs rum kesimi önümüze geçiyor ve zaten sınırda olduğumuzdan türkiye ligi şampiyonu artık şampiyonlar ligi'ne direk gitme hakkını kaybediyor.
bu mümkün değil diyebilir miyiz?
***
kasım başında karşımızdaki tablo ne oluyor farkında mısınız?
türkiye böylece 2 yılda 2 takımının avrupa'ya alınmadığı bir futbol ülkesi olmuş.
milli takım son 3 uluslararası turnuvaya katılamamış, önemli maçları hep kaybetmiş.
bazı oyuncular ve teknik ekip milli görevlere "torpille" getiriliyor.
federasyon başkanı ülke tarihinin en kötü kulüp başkanlarından biri,
ve tamamen siyasi iktidarın futbola karışması sebebiyle seçilmiş.
şike davası kökten çözülmek yerine içselleştirilmiş, 2011 senesinin şampiyonu belirsiz, hukuki değil.
son şampiyon galatasaray takviyelere rağmen şampiyonlar ligi'nde başarılı olamamış.
sıradaki şampiyon ise şampiyonlar ligi'ne gitmek için 2 öneleme geçmek zorunda.
transferde 30 milyon euro bonservis ödemesi yapan fenerbahçe'nin teknik direktörü kovulmuş,
kaptanı kulüpten kaçarak ayrılıyor, başkanı sallantıda. harcamaların karşılığı sıfır.
beşiktaş iflasın eşiğinde, biri üflese batacak. beşiktaş'ın bir çocuğu daha tribünlerde yuhalanıyor.
***
her açıdan, her taraftar için korkunç senaryolar bunlar.
ve işin kötü yanı bu olayların hepsi inanılmaz olası. yani hikaye yazmıyorum, bir ay sonra bugünlerde bunların hepsi 2 günlüğüne gündeme oturup yerini bir sonrakine bırakmış olabilir.
şike meselesinde uefa'dan, yargıtay'dan çıkabilecek kararlara hiç girmiyorum!
sonumuz son değil beyler. olacaklardan korkuyorum.