6
galatasaray'ın ve galatasaraylılığın ne anlama geldiğini 4 kıtada anlatan mükemmel bir eserdir.
bana bir marş yaz deseler galatasaray'a dair; içinde galatasaray'ın anlamını, varoluş felsefesini barındırsın bu marşın sözlerinin üstüne çıkamazdım.
her dizesiyle içimde galatasaray'a dair büyüttüğüm derin aşkımı, ona karşı olan mantık dışı bağlılığımı, amansız tutkumu özetleyen sözlere sahip inanılmaz bir marştır bu.
her nerede olursam olayım, ne şartta, ne durumda, fakir ya da zengin, güçlü ya da güçsüz, çocuk ya da yaşlı her ne olursam olayım cimbom! denilince kalp atışlarım hızlanıyorsa...
psikiyatride tanımlanmış bir hastalıktır belki bizim galatasaraylılığımız, bilmiyorum. büyük ihtimalle kategorize edilmiş, belirli eksikliklerden kaynaklanan, belli semptomlarla kendini gösteren bir rahatsızlık da olabilir durumumuz. böyle bile olsa ne farkeder?
hor görülsek de, büyük! ideal sahipleri tarafından küçümsensek de, çevremiz tarafından kafayı bozmakla, fanatiklikle yaftalansak ve 'hayat bu değil, boş işler bunlar' dense de yüzümüze müteaddit kere...
ele güne inat umudumuz, özlemimiz, galibiyet sevincimiz, kıvancımız, gururumuz, hiç sönmeyen göz nurumuz, yüreğimiz, güvenimiz, sonu olmayan sevgimiz, sevincimiz, hayatımız, tükenmeyen inancımızsın sen şanlı galatasaray!
ve sen, sana ve değerlerine karşı en acımasız, en ahlaksızca saldırılar karşısında bile asaletini hiç kaybetme sonsuz kadar. kıran da olsa kırıl sen, fakat bükülme sakın! 'cimbom! cimbom!' diye haykır, sönmesin umutların. çünkü senin adının olduğu yerde umut vardır.
ah ulan ah, bu da böyle bir anımdı işte.
bana bir marş yaz deseler galatasaray'a dair; içinde galatasaray'ın anlamını, varoluş felsefesini barındırsın bu marşın sözlerinin üstüne çıkamazdım.
her dizesiyle içimde galatasaray'a dair büyüttüğüm derin aşkımı, ona karşı olan mantık dışı bağlılığımı, amansız tutkumu özetleyen sözlere sahip inanılmaz bir marştır bu.
her nerede olursam olayım, ne şartta, ne durumda, fakir ya da zengin, güçlü ya da güçsüz, çocuk ya da yaşlı her ne olursam olayım cimbom! denilince kalp atışlarım hızlanıyorsa...
psikiyatride tanımlanmış bir hastalıktır belki bizim galatasaraylılığımız, bilmiyorum. büyük ihtimalle kategorize edilmiş, belirli eksikliklerden kaynaklanan, belli semptomlarla kendini gösteren bir rahatsızlık da olabilir durumumuz. böyle bile olsa ne farkeder?
hor görülsek de, büyük! ideal sahipleri tarafından küçümsensek de, çevremiz tarafından kafayı bozmakla, fanatiklikle yaftalansak ve 'hayat bu değil, boş işler bunlar' dense de yüzümüze müteaddit kere...
ele güne inat umudumuz, özlemimiz, galibiyet sevincimiz, kıvancımız, gururumuz, hiç sönmeyen göz nurumuz, yüreğimiz, güvenimiz, sonu olmayan sevgimiz, sevincimiz, hayatımız, tükenmeyen inancımızsın sen şanlı galatasaray!
ve sen, sana ve değerlerine karşı en acımasız, en ahlaksızca saldırılar karşısında bile asaletini hiç kaybetme sonsuz kadar. kıran da olsa kırıl sen, fakat bükülme sakın! 'cimbom! cimbom!' diye haykır, sönmesin umutların. çünkü senin adının olduğu yerde umut vardır.
ah ulan ah, bu da böyle bir anımdı işte.