resim
Elano Blumer
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:43
Uyruk:Brezilya
  • 1158
    futbolun matrix öğretisi'nin bize kakaladığı düşüncelere kurban gitmiş çapı ve kendisi world class yani dünya çapında olan dokuz numaramızdır elano ralph blumer . her ne kadar ben kurban gittiği deyişime inanmasam da , onu çok fazla sevmeme çok fazla inanmama , onunla gurur duymama rağmen geldiğinden beri elinde zırhlarıyla konuşan ve yazan karalama politikasının şovalyeleri elano üzerinde bir çok politika ürettiler . kah istatistiklerini çıkardılar ortaya , kah şöyle kah böyle , yok efendim brezilya milli takımında ne işi var bilmem ne . hatta bokunu çıkardılar andre santos'un yedeği dediler lan , yuh arkadaşım .

    sonuç olarak elano her ne kadar potansiyelini açığa çıkarmış olsa da hep akıllarda dolanan o avare deyişler kaldı . allahlaştırılan bir alex'in yanında ancak oynadığı maçın 2 katı kadar gol atması lazım bir şeyleri değiştirmek için . ama bu önyargıları yıkmak atomu parçalamak kadar zor olduğu için o çevrelere hiçbir zaman yaranamayacak bu adam . benim gibi topa ilk dokunduğu andan şu ana kadar hep inanan insanları hiç şaşırtmadı , kötü oynadı ama bir pas attı pozisyona soktu . maçı özetlerden izleyen şeytan ridvanımsı amipler bu adamı 90 dakika izlemedikleri için bok atıp durdular 9'a .

    asist mi ? asist öncesi pas mı ? diye sorsam sizlere ne cevap verirsiniz bilmiyorum ama benim cevabım ikincisi olacaktır . şöyle ki , asist genellikle pozisyonun içerisindeki futbolcuların yaptığı iştir . asistten bir önceki pas ise genellikle pozisyonu yaratan pastır . işte elano blumer budur . bir ortasaha pozisyon yaratır hücum oyuncusu atar . düz mantığı budur bu işin . ha ben burda yazıyorum ama bir şeyleri ispat etmek için değil . çünkü biliyorum ki ekranlardaki sidik torbasi kadar beyni olmayan insanlar bildiklerini okuyacaklar , bazılarımızda onlara inanacak görev tamamlanacak . görev nedir mi ? (bkz: futbolun matrix öğretisi)
  • 689
    22 kasim 2009 galatasaray manisaspor maci'nda oyunda kaldığı süre içinde gerek defansa gelip yardımda bulunan, gerek kilit çalım ve paslarla ataklar hazırlayan oyuncumuz, gayet güzel oynadı bugün, ancak orta sahada oynasa, sağ kanatta da keita oynasa daha iyi olurdu sanki.

    gelecek ve gelmekte olan tepkiler için baştan edit: acaba oyundan çıkana kadar galatasaray'ın pas dağıtımını hangi oyuncu yapıyordu biri bana anlatabilirse sevinirim, iyi oynamak demek, direk skora yönelik oynamaksa, o zaman evet bok gibi oynamıştır, fakat arkadaşlarına pozisyon hazırlamalarında yardımcı olacak pasları da bu arkadaştan başka atan olmamıştır.
  • 1545
    15 haziran 2010 brezilya kuzey kore maçında, maçı bıraktım, elano'yu ve oyun yapısını analiz ettim. ve 2 büyük fark gördüm bizdeki oyun anlayışıyla brezilya'daki oyun anlayışı arasında.

    bir kere, bu maçta elano'nun mevkisini iyi tahlil etmek lazım. elano, 4-2-3-1'e yakın tarzdaki brezilya takımında forvete yakın sağ kanat, forvet arkası ve forvet mevkilerinde görüldü sıklıkla. tabi en çok görüldüğü yer sağ kanattı. özellikle maicon'la gayet iyi anlaştılar. zaman zaman forvet mevkisinde gol aradı ve sonunda attı da. demek istediğim şu: bu adam bu maçta, galatasaray'daki gibi bütün orta saha yükünü kaldırmak gibi bir sorumluluk üstlenmedi. takımın ana roldeki oyuncusu değildi. arkasında gilberto silva ve felipe melo gibi 2 tane taş gibi ön libero vardı. yanında kaka ve hatta zaman zaman da robinho vardı. daha da ötede, arkasında maicon vardı. hal böyle olunca, kalitesi de ortaya çıktı. bizde orta sahanın ortasında, hatta zaman zaman ön liberoda oynatılmaya çalışılan elano, bütün sezon görmediğim kadar çok, ceza sahası içinde görüldü belki de bu maç. yani, kendisini ana oyun yönlendirici şeklinde değil de, bitirici pasların adamı olarak kullanmaya çalışırsak, işte o zaman asıl elano'yu izleme şansı bulabiliriz.

    ikincisi, usta bu adam sevdiği adamlarla oynayabiliyor. o golden sonra robinho ile sevinişleri olsun, oyundan çıktıktan sonra kaka ile yaptıkları, jest, mimikler olsun, bana kewell-elano sevincini hatırlattı. hatırlayın, kewell'ın sakatlanmadığı o dönemler, belki de elano'nun en verimli oynadığı dönemlerdi. dolayısıyla, kafa yapısı kendisine yakın, anlaşabileceği adamlar lazım elano'ya. mustafa sarp'lar, barış özbek'ler değil.

    ilk yarıdaki oyununu beğenmeyenler olmuş. onun için de diyebilirim ki, ilk yarıda, en az, dünyanın en iyi oyuncularından birisi olan kaka kadar oynamıştır. ama eminim, real madrid taraftarı kaka'yı bu kadar eleştirmemiştir. neyse 2. yarı cevabını verdi zaten kendisi.

    sözün özü, elano'yu kullanış biçimimizi tamamen değiştirip, arkasına oyunu yönlendirecek 2 ön libero diktiğimiz zaman, tadından yenmez.
  • 2797
    türkiye’de oynarken aktif olarak brezilya milli takımının formasını giyen son futbolcu olabilir. benim hatırladığım en son o.

    aynı şekilde, türkiye’de oynayıp da performansıyla brezilya milli takımına girebilen futbolcu var mı, hiç bilmiyorum.

    edit: andre santos da o dönemler davet alıyormuş. brezilya forması giyen son isim santos olabilir.
  • 913
    19 aralik 2009 galatasaray genclerbirligi macinda takım arkadaşlarının kendisine pas atmak yerine, kendi etrafında bir tur dönüp mehmet topal'a pas attıkları insan evladı. tabi mehmet topal daha iyi bir oyun kurucu ve pası mehmet topal'a atan kişi ise çok iyi bir 10 numaradır öyle ki ceza sahası ön çizgisinde kaleye şut çekmeyi aklına bile getirmez. gerçi bu başka bir yere yazılacaktı ama neyse. okudunuz zaten.

    ayrıca; (bkz: kötüleneceğini bile bile entry girmek)
  • 1281
    elano blumer, bu futbolcuya 2 şekilde bakar insanlar. birinci grup shaktar'da tanıyıp manchester city'de tapmaya başlayan insanlardır. bu insanlar elano'ya neden çok büyük sevgi besledi çünkü adam hem takım oyunu oynuyor hem de teknik özellikleriyle bireysel işler de yapıyordu. city'de oynarken yanında dietmar hamann, stephen ireland, martin petrov, michael johnson, gelson fernandes gibi ortasaha oyuncuları. micah richards, nedum onuoha, vedran Ćorluka, richard dunne, javier garrido gibi de defans oyuncular vardı. bu oyuncularla top oynayan bir ortasaha oyuncusu olan elano blumer defanstan top alacağı zaman ona top atacak defans oyuncularıyla ya da defans oyuncuları ona top atarken o yerini alırken şuankinden faha farklı düşünüyordu. kaldı ki city'de biraz daha hücuma yakın oynadığından dolayı hücum organizasyonlarında attığı pasları, alacağı pozisyonları ve hücum varyasyonlarındaki arkadaşlarının pozisyonlarını şimdikinden daha farklı organize ediyordu. peki bunları neden galatasaray'da yapamıyor bu adam. öncelikle ingiltere premier lig'i sonuncusu portsmouth ile türkcell süper lig lideri bursaspor maç yapsa bursaspor alır diyebilir miyiz? ben diyemem. italya serie a sonuncusu livorno ile bursaspor maç yapsa sonuç ne olur? ingiltere premier lig'inden championship'e düşen takım ile bizim süper lig şampiyonumuzun aldığı para hemen hemen aynı ise, hakem demeden, başkan demeden maç sonu görmüyorsak bu lig ile premier lig arasında uçurum vardır. dolayısıyla futbol kaliteli futbolcuyla oynanan bir oyunsa, bu fark oyuncu kalitesine de yansır. elano'yu 8 formamın 4'ünün onun forması olmasını sağlayacak kadar sevmemin sebebi futbolcu olmasıdır. topçu değil futbolcu. şöyle ki; hani bahsettim ya lig kalitesi diye işte bu kalite sadece aynı takımda oynayan futbolcuların oyununu değil, oyuncuların rakipleriyle arasındaki oyununu da etkiler. nasıl elano'nun stephen ireland ile oyununu bir kalite belli ediyorsa, manchester city'nin de arsenal,chelsea vb. karşısında oynadığı maçlar da bu kaliteyi belli eder. yani sözün özü elano galatasaray bünyesinde oynarken kendi kalitesini belli ettiği gibi, galatasaray'a karşı oynayan antalya gibi takımlar da elano'nun kalitesine etki eder. ingiltere'de oynarken kendisine rakip olan ve kendisinin takımındaki futbolcular ile bu ülkedekiler arasında uçurum vardır. bunun farkında kendisi de. kendisine topçu değil futbolcu dememin sebebi harry kewell, milan baros gibi futbol bilgisiyle bu lige monte olmuş olmasıdır, cristian baroni ve benzeri amipler gibi çirkeflikle değil. baktı ki türkiye liginde oynanan oyun tekme tokat futbol, gitti ek antrenmanlar yaptı, gitti boğuşmalara başladı. bunu kendisi için yaptı çünkü kendisi bu lige ayak uydurursa galatasaray bu ligde ilerler, kendisi milli takımda oynarsa galatasaray dünyada duyulur.

    diğer oynadığı kulüplerde de total futbol oynamamıştır kendisi, sistem farklılığı vardır arada. esasında suç kendisini getirende. bu ülkede total futbol,sistem, 4 3 3, ideoloji, düşünce, takım oyunu, duran top organizasyonu, futbolun güzelliği, isim yapma bilmem ne olmuyor kardeşim. ceylan gibi seke seke top oynacak adam getireceksin alex gibi, ya da ülkedeki çirkef sürüsünden birilerini alacaksın. yani futbolcu değil topçu alacaksın. bu paragrafta yazdıklarımı birçok arkadaşım daha önce gündeme getirdi ancak bunları yukardaki paragrafla yoğurarak okursanız bu adam ne diyor diye daha iyi anlarsınız. takım oyunu oynamak, yanında oynayan adamların sıçıklarını temizlemek, tekmeden yılmamak yerine ileri gidip bir gol atsa maçın adamı olacağını düşünmeyen bir adamdır kendisi çünkü. onu o mevkide oynatan hoca da günü kurtarmak derdinde olmadığından eski elano'yu izleyemiyoruz. bu sene de izleyemeyeceğiz zaten ama dünya kupasında oynarsa nasıl farklı olacaktır hepimiz göreceğiz.

    unutmadan bir de ikinci grup var bir de. bunlar rıdvan dilmen ve saz arkadaşları. messi'den başka yabancı futbolcu bilmeyen. türkiye sınırları içerisinde 1980'lerin futboluyla günümüz futbolunu harmanlamaya çalışan suratsızlar. bunlara birşey söylemeye gerek yok, zira hepimiz ne olduklarını biliyoruz bu tip insanların. biz galatasaray olarak kurulduğumuz zaman başladık ingilizlere kafa tutmaya, kurulduğumuzda başladık hedefimiz yabancıları yenmek diye.o yüzden dünya futboluyla iç içe olmak zorundayız, o yüzden galatasaray türkiye'dir deriz. bu galatasaray artık hadi gülüm, hadi hayatım, yallah tazyik gibi oyun mantalitesiyle oynamak yerine elano gibi takım oyuncularıyla bir yere gelebilir.

    elano'nun oyundan çıkıp da takımın gidişatının düzeldiğini ya da aynı doğrultuda gittiğini görmedim bu sene. bu bile galatasaray futbol takımının bariz bir eksikliğinin göstergesidir. çok kötü denildiğinde, bu adam ne işe yarar denildiğinde, bu bildiğimiz elano değil denildiğinde bile bulutların arkasında çıktı onun oyuna katkısı. tekrar söyleyip kapanışı yapmak gerekirse bu ülkede alışık olmadığımız bir oyuncu tipidir elano, bu ülkenin alışık olmadığı bir oyunun oyuncusudur elano. çünkü bu ülkede futbol dendiğinde akla kavga, dövüş, şike, mafya, tekme tokat futbol, futbol sadece sahada kazanılmaz, eyyam, anasının nikahı gibi kavramlar geldiği için futbolun bir kollektif bir iş olduğunun farkında insanlar bir şekilde düşüş yaşıyor. 35 yaşındaki hagi ek idman yapıyorsa, 32 yaşındaki harry kewell ek idman yapıyorken aydın yılmaz'a gel sende şut çalış dediğinde aydın yemekhaneye kaçıyorsa, ümit karana şut çalış denildiğinde sırıtıp gidiyorsa bu ülkede futbola farklı bakılıyordur. ben brezilyalı bir futbolcu olsam, hemde dünya çapında değeri olan bir futbolcu olsam galatasaray'a gelirmiydim. ya da bu ligde devam eder miydim bilmem ama bu adam giderse bir baraj doldururuz ağlayarak gibime geliyor.
  • 1424
    futbola bakışımızın ne durumda olduğudur elano nun başarısız gözükmesi. orta saha da tek başına oynuyor adam. ne arda geri geliyor, ne mehmet topal oyuna katkıda bulunuyor. daha önce kaç kere yazdım bilmiyorum elano nun iyi gözükmesi için yanınaki adamların kaçak güreşmemesi gerekiyor. ki bu durumda guti transferi geliyor gündeme. arda yerine guti yle aynı ortasaha da oynasa elano şu takım en az 10 puan daha fazla almış olurdu.

    hala elano ya sallayıp o adamı satmayı düşünüyorsak gerçekten şuursuzuz. bir adamın dilini konuşmadığı bir ülkeye tam olarak uyum sağlaması 2 sezon alır. parayı harcadıysak ondan geri dönmek kar etmek değildir, daha fazla para harcayıp daha fazla risk almaktır.
  • 1465
    kendisi hakkında acımasız eleştiriler devam etmekte, yönetim dahil herkes elano'nun dünya kupasında iyi performanslarını dört gözle beklemekte ve gelecek bir teklifle onu satmak için sabırsızlanmaktadır...

    herkes elano'dan çok umutluydu, lincoln travmasını atlatamayan taraftarın sarılmak istediği can simidiydi. yedek olarak başladığı ve sonradan oyuna girdiği kayserispor maçında attığı gol beklentileri daha da üst noktaya çekti. fakat arkasından gelen "yetersiz"* performanslar kısa sürede onu eleştirilerin odak noktası haline getirdi...

    7,5 milyon euro'ya bir oyuncu getiriyorsunuz ve takıma tüm sezon boyunca neredeyse hiç katkı sağlamıyor. türkiye gibi istatistiklerin, alex de souza'nın kıstas alındığı bir ligde gerçekten hiç kimseyi memnun etmeyecek bir sezon elano için...

    bizim açımızdan durum böyle. peki elano açısından durum nasıl acaba?...

    1-) takımın orta sahada en kaliteli futbolcusu elano. yanında oynayan oyuncular ayhan akman, barış özbek, mustafa sarp, mehmet topal. bu oyunculardan ayhan akman ve mehmet topal üst düzey futbol oynamış olanlar**. ama birinin yaşı 32'ye gelmiş, biri hala onu etkilemiş olan sakatlığın korkusunu taşıyor. kısacası ona eşlik edebilecek kimse yok takımda...

    2-) bu oyuncuların hiçbiri topa önde basamıyor, rakibi ısıramıyor, alan parselleyemiyor, topu kullanamıyor. topu ileriye taşımaya çalışan kişi elano. takımı pozisyona sokmaya çalışan da elano. takım arkadaşları rakibe pres yapmıyor, onu da yapmaya çalışan elano. kısacası takımın tüm yükünü orta sahada elano taşımaya çalışıyor. elano bunların hepsini yapmaya çalışıyor ama doğal olarak belli bir seviyenin üzerine çıkamıyor. bu yükün altında eziliyor. sonuç olarak maçın 60. dakikasında dördüncü hakem tabelayı kaldırıyor ve elano kenara geliyor...

    3-) takımın orta sahada topla oynayabilen tek oyuncusu elano. onun saha içerisinde olduğu bölümle onun kulübede olduğu zaman dilimlerinde galatasaray'a bakın. birinde yetersiz de olsa top dolaştırabilen, pas yapabilen bir galatasaray varken diğerinde servet çetin, caner erkin gibi oyuncuların şişirdiği toplarla pozisyon üretmeye çalışan bir galatasaray var. pas trafiğinin en kilit noktası elano'nun ta kendisi. ama ilginçtir bazı zamanlar arkadaşları kendisine pas atmaya çekiniyor ya da kasıtlı olarak atmıyor...

    elano açısından bu takımda taraftarın istediklerini, yönetimin arzu ettiklerini yapabilmek inanın çok zor. bu takımda lampard'ı, gerrard'ı, xavi'yi koysanız elano'nun yerine ve çevresine gene barış-ayhan-mustafa gibi oyuncuları monte etseniz elano'nun yapabileceklerinden çok daha fazlasını yapamaz...

    ayrıca elano'nun türkiye'de ilk sezonu olduğu gerçeği gözden kaçıyor. acaba ilah yerine koyduğunuz, hala alex'le, hagi'yle karşılaştırdığınız lincoln geldiği ilk sezon neler yapmış?...

    kısacası orta sahamızın en kaliteli, en zeki, en teknik oyuncusu elano'dur. baros, neill ve keita nasıl bu takımın satılmayacak yabancılarıysa elano'da onlardan biridir. çevresine ona eşlik edebileceği oyuncuların eklenmesiyle gerçek elano'yu bizlere seyrettirecek ve onu hiç acımadan eleştirelere tokat gibi bir cevap verecektir...
  • 1743
    elano bu sezon manchester city'de forma giymeye devam etseydi ve biz sabaha karşı galatasaray.org'a girdiğimizde şu fotoğrafla karşılaşsaydık.

    http://www.galatasaray.org/...8__206Elano_GSDA.jpg

    eminim ki sözlük şu an yıkılıyor olurdu. hem orta saha hem ayağı düzgün vay vay ne olurdu buranın hali. anlatmak istediğim şudur ki aradığımız adam aslına elimizde var yeter ki kafasını futbola vermesini sağlayalım.
  • 1354
    four four two dergisinin son ayki sayısında röportajı bulunmaktadır. bu röportajda ''şişman veya zayıf farketmez, ronaldo idolümdür'' diyerek beni tekrar fethetmiştir. ropörtajdan bazı kesitler şöyle;

    '' onunla(lucescu) bir sorun yaşamadık ama sadece bazı zamanlarda, özellikle çok ihtiyaç duyduğum bazı anlarımda onu bir teknik direktör, bir arkadaş gibi yanımda bulamadım. yanımda daha çok olmasını isterdim''. ''city'e transferimde lucescu çok yardımcı oldu''.

    '' ...galatasaray'a geldim ve artık devamlı oynuyorum. hocanın mantalitesini anlyorum, arkadaşlık çok üst seviyede. dürüst olmak gerekirse city'de bu tip şeyler tam oturmamıştı. devamlı oynayamadığım gibi arkadaşlıklarda da sıkıntı çekiyordum.''

    ''galatasaray ile 3 yıllık kontratım var ve burada çok mutluyum.'' (mutluluğunu yerim senin*)

    '' 4 3 3 sisteminden gayet mutluyum. bence gayet iyi bir sistem. teknik direktörümüzün tecrübelerinden, taktik vizyonundan kimsenin şüphesi yok. 4 3 3 hem atağa kalktığınızda, hem savunmaya çekildiğinizde çok işe yarıyor.''

    '' hemen hemen bütün pozisyonlara adapte olduğumu söyleyebilirim, ortasahada pozisyon ayırt etmiyorum. benim için önemli olan şey oynamak. bir pozisyon seçecek olursam ortasahanın ortasında, takımı yönetecek, atakları başlatacak şekilde oynamayı seviyorum.''

    '' elbette fırsatını bulduğumda kaleye şut çekiyorum ancak galatasaray'da daha farklı görevlerim var.''

    bunların yanında elano da örnek aile yaşantısı olan futbolcularımızdan birisi. karısıyla 5 yıllık evli olmasına rağmen 14 yıllık bir aşk yaşamış eşiyle. en büyüğü 4 yaşında olan iki kızı var elano'nun. onlar için; '' eşimle beraber, kızlarımı uyurken her seyredişimde tanrıya şükrediyorum'' diyor.

    röportajdaki en can alıcı nokta ise; '' rijkaard'ı ben tartışmam, siz de tartışmayın''.

    adamımsın elano!
  • 804
    türkiye'ye gelmiş bu kadar yetenekli bir futbolcuyu bu tarz konularla gündeme getiren herkese yazıklar olsun...

    köşe yazarlarına, spor basınına, spor yorumcularına, hatta kendi yeteneklerini sorgulamaya çalışan taraftarlarımıza koca bir yuh...

    lincoln, lincoln. alın lincoln'ünüzü tepe tepe kullanın. 5 ay brezilya'dan dönmeyen, deplasmanlara gitmeyen, maç seçen adamlar bize lazım zaten...

    lincoln'ü sahiplendiğinizin %1'i kadar sahip çıksanız ne olur sanki? daha türkiye'de 4. ayını yaşayan bir futbolcuya bunları yapmak ne kadar doğru, onu da oturun bir düşünün bakalım...
App Store'dan indirin Google Play'den alın