http://www.mackolik.com/...araya-gol-atmak-icinaysal'la olan ilişkisini demet akalın ile ibrahim kutluay'ınkine benzettiğim başkan. konu ne olursa olsun alakasız biçimde aysal'a bağlayabiliyor. bu yönüyle sözlükteki terimci arkadaşlara benzetiyorum.
"yönetim kurulunun tecrübesiz isimlerden oluştuğu yönündeki eleştiriye yanıt veren dursun özbek, "ünal aysal çok mu tecrübeliydi? bir yönetimin tecrübeli olması için çalışması lazım. mazbatayı daha aldığımızda bu söylenmişti" ifadelerini kullandı."
"türkiye'de futbol hacminde oynayacak oyuncunun belli olduğunu kaydeden dursun özbek, "real madrid ile hazırlık maçı yapıyoruz, 82 bin kişi geliyor. sneijder'in bonservis parasını hala ödüyorum. denayer, carole ve rodriguez, ligin yıldızları olacak" değerlendirmesinde bulundu."
"uefa ile gelecek hafta görüşecek heyet, ikna etmeye çalışacak. bu sene 17 milyon dolar artı verdim. ayağımı yorganıma göre uzatıyorum. uefa'ya 'affet' diye gitmiyoruz. kulübü, istediğimiz çizgiye getirmeye çalıştığımızı uefa'ya anlatacağız. transfer yine yapabilirdik. kendi şirketlerimize nasıl sahip çıkıyorsak, galatasaray'a da öyle sahip çıkıyoruz. artık adili gibi oyunculara para vermeyeyim. 44-45 futbolcu olmasın."
mesela yukarıda aynı röportajdan alınma üç ifade var. ilkinde özbek röportaj genelindeki "biz de top oynadık" tadında devam ettirdiği tecrübeli olduğu izlenimini ani bir dönüşle bozarak aysal'ın "da" tecrübesiz olduğunu belirtme ihtiyacı duyuyor. bunu söylediğine göre taraftar olarak çıkarıyoruz ki tecrübesiz aysal, tecrübesizliğine rağmen özbek'in gözünde iyi işler yapmış ki özbek'in tecrübesizliğin bir eksik olmadığını anlatmaya çalıştığı bu örneğe layık olabilirmiş.
ikinci ifadede madrid'le yaptığımız maça 82 bin kişinin geldiğini söylerken bunun adamların geleneksel kupası olduğunu falan hesaba katmadan işi galatasaray'ın büyük bir marka oluşuna bağlıyor. yine alakasız bir anda, bahsettiği marka değerini oluşturan etmenlerin başında sneijder, drogba transferleri gelmiyormuş gibi aysal dönemi transferlerinden olan sneijder'e ödediği bonservisten yakınıyor. başkanımızın ifadesi anlaşılmaya uygun olmasa da son cümleyle artık "hala bonservisini ödediğimiz" pahalı sneijder transferi yerine carole, rodriguez gibi ucuz gençlere yönelip başarıyı bu yolla sağlayacağını söylüyor. bu durumda ilk ifadede yer alan aysal tecrübesizliği, başkan'ın kendi ifadesiyle hala bonservisi ödenen sneijder transferine neden olmuyor mu; anlaması güç.
üçüncü ifadede ise mali durumun kötülüğünden bahsederken işi durduk yere adili'ye getiriyor. başkan futbolu takip etmeye başlayalı bir yıldan uzun zaman oluyorsa onun da bizim kadar bilmesi lazım ki -her ne kadar plan işlemese de- adili'nin alınış nedeni türk statüsünde oynama ihtimalinin olmasıydı. oysaki özbek döneminde yapılan ve hakan balta'nın orta saha oynaması pahasına ilk on bire girememesinden pek fazla fırsat bulamayacağını anladığımız jem paul karacan için bu bahane dahi işe yaramaz. yine elbette tecrübesizlik kıstasında ortak olduğunu söyleyip bununla kendini kurtardığı aysal'ın bu transfer başarısızlığında tecrübesizliğinin etkisi yok mudur, varsa aynı tecrübesizlik özbek başkan'ın da benzer hatalar yapmasına neden olmaz mı bilinmez.
velhasıl bu adamın konuşmalarını dinlemek, röportajlarını okumak gerçekten kafamı karıştırıyor. anladığım kadarıyla tecrübesizlik aysal'da da olan hem iyi hem kötü bir şey. bizim başkan ise tecrübeli ama tecrübesiz olsa da aysal da tecrübesizdi zaten. bir de aysal sneijder ve adili'yi aldırdı, uefa'ya hala yalvarıyoruz. sabri de evladımız.