4701
kötülüğün sıradanlığı'nı hatırlatması ile sıradışı bir heyecan yaşadım. oysa kötülüğün sıradanlığı, bir nazi subayı olan eichmann'ın kötülüğü gayet sıradan, neredeyse hiçbir şey hissetmeden her zamanki işleri yapar gibi yapmasını anlatır. normal şartlarda kötülüğün insan üzerinde ağır bir yük oluşturması, insanı ahlaki bir cenderenin içine alması beklenir. oysa eichmann örneğinde böyle bir şey olmadığı gibi "ben sadece görevimi yaptım" savunusu ön plana çıkar. yapılan büyük kötülükler, fırınlara gönderilen yüzbinlerce insanın eichmann'ın dimağındaki izi gayet de sıradandır ve görev bilinciyle açıklanmaktadır. dolayısıyla kötülük sırandandır der arendt. karşı çıkmaya insanın güç bulamayışı, beyhude bir çabanın içinde olduğundan sebep apatik bir tutum takınması daha ziyade "öğrenilmiş çaresizlik" ile sosyal psikolojideki "self-fulfilling prophecy" ile alakalıdır.