• 1176
    bayram tatili sonrası kazan mevcudu 6 kişi olan şubede 3 gün içerisinde 4 kişi birden yakalanarak zaferden zafere koştuğumuz hastalık. 2020 yılında henüz hayatımıza girmesinin 4. ayındayken yakalanmıştım. seni pamuklara sarmalar sararım diyen sezen aksu'nun aksine goygoy olsun diye arıcı kıyafeti denen tam teçhizat örtü içinde karantina otelinden hastaneye, hastaneden başka bir karantina oteline sürüklenip durmuştum. akıntı olmayan gıcık bir öksürük ve ses kısılması haricinde bir belirti olmamıştı. ki o zamanlar yaşanan bilinmezlik ortamında endişelenen çok fazla insan olmuştu hayatta kalıp kalmayacağıma dair...

    bu seferse bir akşam üstü başlayan boğaz ağrısı ve öksürük gece uykudan uyandıracak kadar ileri gitti. ertesi gün öğlen saatlerinde ağrı kesici almayı gerektirecek kadar bir baş ağrısı ve sıcaklıkla devam ettik. bir sonraki gün ise yaklaşık 3-4 gün durmayacak olan bir burun akıntısı başladı. üstelik geçen sefer "beleş" diye klimaya abanırken bu sefer evde olduğum için pervane ile idare etmeme nezle ve soğuk algınlığı arası belirtiler devam etti. ilk belirtinin üzerinden 10-11 gün geçti gün itibarı ile. hala daha her an burnum salya sümük akmaya başlayacak gibi hissediyorum. halsizlikle ilgili şikayetim ilk 1-2 gün hariç olmamıştı ama hala odada izole halde olduğum için günlük hayatta ya da sporda etkisini henüz gözlemleyemedim.

    2022 temmuz ayı itibarı ile gözlemlediğim kadarıyla her 10 kişiden hala daha maskesini çıkartmayan 1 kişi, hayatın her alanındaki mızırlığını bu konuya da taşımış 1 kişi ve tekrar hasta olamayacak kadar yakın zamanda olmuş 1 kişi hariç 7'si covid pozitif. ancak hem tecrübe ettiğim hem de herkesin tecrübe ettiği kadarı ile hastalık neredeyse tamamen ağır bir nezleye evrilmiş durumda.

    sonuçta canlının iki temel güdüsü hayatta kalmak ve bilgi aktarmaktır. bizim üreme dediğimiz olay da aslında temelde bir bilgi aktarımıdır. ağır belirtilere yol açan virüslerin bulaştığı insanla beraber öldüğü bilgisi gelecek yeni virüslere aktarılmaya başlandığında covid-19'da "çok rahatsızlık vermeyeyim ki başıma bir iş gelmesin" diyerek kendini ona göre değiştirmesi beklenen bir olaydır. "virüs zaman içinde mutasyona uğrayıp hafifleyecek" cümlesinin altında yatan gerçeğin şen kardeşler kıraathanesi dekoderinden geçmiş hali de budur aşağı yukarı.

    tabi memlekete gelen ilk parti aşılardan vurulup düzenli olarak tekrarlayan, eylül 2020'den beri vücudunda antikor olan ben yarım günde ayağa kalkarken rahatsızlığından ötürü uzun süre ilaç kullanıp aşı vurulamayan, vurulduktan sonra da vücudunda antikor oluşmayan arkadaşın 5 gün fukara sümüğü gibi yatması arasında da bir korelasyon vardır illa ki de; neyse...
  • 1177
    dip dibe oturduğum ailemin pozitif çıkıp benim negatif çıkmamın saçmalığının üzerinden çok geçmemişken birebir aynı hatta bende birkaç semptomun daha ağır seyretmesine rağmen hala testim negatif çıkıyor. milleti de inandıramıyorsun korona olduğuna..

    semptom gösterirken test negatif çıktı diye kendimi kandırıp spor yapıp daha kötü olmama ne demeli mallık demeli herhalde :)
  • 1178
    sonunda biz de sobelendik. yakın bir arkadaşımla cumartesi yedik, içtik ayrıldık. sabahleyin kendinde bir tuhaflık olduğunu hissediyor ve test yaptırmaya karar veriyor. tabi bu esnada beni de aradı ve durumu anlattı. dün akşam ben de test verdim ve bingo! ikimiz de pozitifiz.

    ağrı sızı olursa parol al, bol meyve sebze ve sıvı tüket. acil bir durumda 7/24 arayın ve 1 hafta da evden çıkmayın diye az evvel il sağlık müdürlüğünden aradılar. şimdilik çok bir şey yok gibi duruyor. sinüzitimi tetikledi ve halsizlik yaptı. burun bir tıkalı bir açık. bir de ara sıra sol kalça kemiğime özellikle birisi vuruyor mu diyeyim, yoksa sivri bir şey batırmaya çalışıyor mu diyeyim öyle bir hissiyat var. onu çözemedim.

    neyse, ben dahil yakalanan herkese şimdiden geçmiş olsun. fakat bu sefer farklı geliyor gibi yılanoğlu. ipin ucu kaçmak üzere. çevremden de son günlerde çok sayıda pozitif haberleri alıyorum.

    iş yeniden çığırından çıkmadan, bir an evvel yetkililerin önlem almaları gerekiyor.
  • 1180
    3 yılın sonunda benimde ilk kez yakalandığım illet. hastalıgın seyri cidden ilginç. şimdiki varyantta tat koku gitmiyormuş, ilk gün çok kötüydum, dün arkadaşlarımla dışarı çıksam keyifle vakit geçirecek kadar iyiydim, bu sabah uyandıgımda boynumdan altı ve kollarımın çok agrıdığını farkettim.

    pozitif çıkmama rağmen yetkililer tarafından aranmadım, parol iç bile denmedi, ben kafama göre takılıyorum. hastasını bile arayıp billgi vermeyen bir sistemden vatandaşı için önlem almasını beklemek fazla iyi niyetli.

    bu arada nişanlımın ailesi ile birlikte mobilya kuruyorken müstakbel kayınpederim hafif burun akıntısı ile eve geldi, 2 gün nerdeyse aralıksız mobilya kuruldu, boya yapıldı, 100 m2 evde saatlerce dip dibeydik, ben, ablam nişanlım pozitif, baba agrısı olmasına ragmen negatif çıktı, testlere güveni bi kere daha sorgulatan bir hareket bu.

    aman diyim sözlük dikkat edin. herkese yakalanmamak için bol şans, ve yakalanana geçmiş olsun.
  • 1181
    iki kez atlatıp tekrar yakalandığım virüs. elin çinli virüsü benim vücudu gecekondu gibi kullanıyor resmen. yer yer 45 dereceleri gören bir yerde bulaşmasını isteyeceğiniz son hastalıktır kendisi. ortalık yanıyor ben yorgan altındayım. maske, mesafe dikkat ettiğim hususlardı. anlaşıldığı üzere bulaşacağı varsa bulaşıyor ne çok rahat olun ne de çok kasın.
  • 1184
    kaçmak buraya kadarmış. baş ağrısı ve ateş şikayetiyle gidip korona kaptığımı öğrendim dün. şu anda bu sıkıntılar yok, sadece boğaz ağrısı ve nezle.

    toplu taşımada hep maske taktım, hijyene dikkat ettim ama yetmedi demek ki. dikkat edin siz de arkadaşlar. hastane covid ve domuz gribi vakaları ile doluydu. bazıları çok çok ağır geçiriyor.
  • 1186
    bu hastalıktan dolayı geçen senelerde birçok tanıdığımı kaybettim. köylüm, komşum, akrabam vs. tabi onların eceli yetmiş ondan da ölmüş olabilirler. bu bir salgındı ve tüm dünya çok yakından yaşadı bunu. ben, mesela gripten bu kadar çok insan öldüğüne şahit olmadım. olmadığını düşünmek aslında bizim olmadığımızı da düşünmek gibi bir şey. nihilizme göre çok doğru bir düşünce yapısı.
  • 1189
    covid ozellikle obezite sorunu olanlar icin cok tehlikeli. munkun oldugu kadar kalabaliktan kacinmali bu kisiler.

    aşı meselesine gelince. 3 doz yaptirdim, simdiki aklim olsa asla yaptırmazdim. çünkü aşınin pozitif etkisinden cok negatif etkisi var. cok kisa sure sonra, fauci şerefsizinin politik gücü azaldiktan sonra, pfizer'in butun dunyayi dolandirdigi ve aşınin insanlarin sagligini tehlikeye attigi ortaya cikacak.

    maalesef wef ve who tum insanligin sagligiyla oynadi.
    myocarditis olusyor aşıdan sonra. neredeyse herkeste gerceklesen bir olay. myocarditis'in ozelligi ise bazen bir kac saat, bazen bir kac gun, bazen de yillarca kalabiliyor. yani rulet gibi, nasil denk gelecegi asla belli degil. asil mesele de burada basliyor, hicbir seyin yok saniyorsun, pat diye kalp krizinden olebilirsin. bunun bir tedavisi de yok, olustugu gibi kendi kendine bir kac saat icinde gecebiliyor veya yillarca sinsice bekliyor. 2022 icinde myocarditis vakasi normalin kat kat ustune cikmis. ki bu kayit altina alinanlar. alinmayan kac vaka vardir siz dusunun.

    bunun anlami asi yaptirinca oluyorsunuz demek degil. myocarditis neredeyse kacinilmaz, ve denk getirir de bir kan pihtisi vs atarsa ölürsünüz demek.

    covid 19 gercek bir hastalik bunun aksini soylemek aptallik. ama who'nun ve hukumetlerin bize yaptirdigi seyler covidden daha tehlikeli bir hal aldi. wef belki de kendisi bu firsati yaratti, fauci'nin wuhan'daki lab'e para yardimi yaptigi biliniyor. belki de kendileri uretti. neyse, komplo teorisi kismi bir yana, bence aşı olmayin, onun yerine kolesterolunuze dikkat edin, kalabalikta olmayin ya da maske takin.
  • 1190
    myocarditis gerçekten yaygnlıaştı mı, öyleyse aşılarla mı yoksa hastalığın kendisinin insanların dolaşım ve solunum sistemlerini yıpratmasıyla mı ilgili; iyi sorgulanması gerek. aşıya karşı bir duruş sergileyenler, bugün hastalık normalleştiyse tamamen aşılar sayesinde olduğunu ve aşılar olmasaydı sağlık sistemlerinin bütün ülkelerde çökme noktasına geleceğini atlıyor.

    ben kendim şu an bir gripla uğraşıyorum ve tam teşhisi elimde yok. nitekim artık ölüm vakaları azaldıysa tedbirli şekilde hayatımıza devam etmeyi, hem kendimizi hem toplumu korumayı öğrenmeliyiz.
  • 1191
    mutasyon varyantlarının artması ve aşının etkin kullanılması ile küresel ölümcüllük seviyesinin düştüğü, yakınlarımın da hastanede uzun süre tedavi alıp zor durumlara düşmesine neden olan illet hastalık. düzmece, kurmaca vs. olduğunu düşünmek bana abes geliyor.

    yine de herkesin fikri kendine tabi. bir de dünyanın şeklini ve ayda amerikan bayrağının nasıl dalgalandığını sormak lazım bazı arkadaşlara.
  • 1193
    misler gibi bir servet dönüşümü, bireysel özgürlüklerin bir daha yerine asla getirilemeyecek şekilde kısıtlandırılması için kusursuz bir rıza inşası için kullanılan virüs.

    bu virüs var, yok değil. ama yaratılan toplumsal histeri belki de virüsten daha büyük zararı verdi. hala maske diyen kafayı yemiş insanlar var. 2 gündür, 4 tane biontech aşısı olmuş 14 yaşında bir kızın pots hastalığından dolayı ayağa kalktığı anda bayıldığı konuşuluyor. ne ugruna? oransal olarak gençler için gripten önemli ölçüde daha ağır olmayan bir virüs ugruna.

    ekonomi hakkında özgür demirtaş'ı, siyaset hakkında atilla taş'ı okuyup tweet atabildiği icin kendini yarı aydın sanan aklı evvellere -abi komplocular yeaa- dedirtme zevkini bahşedip düşünme yetilerinin mülkiyetini aldılar.

    biontech bayraktarlığı yapan pek çok bilimadami (?) -esin senol, bengi baser- gibi kalp krizi, miyokardit iyice salgına döndükçe laflarını yemeye başladılar. korku pompalaması ile çin aşısı yaptıracağım ben demek bile 'bu ne bilimsizliktir' çığlıkları ile karşılanıyordu.

    neyse, yazmak bile beyhude. goldman sachs, jp morgan gibi yatırım bankalarının ceo'ları nasıl daha sonra fed'in başına geçiyor ya da başkanlara danışman olup audit yasalarını esenetecek butün yasaları geçiriyorsa, pfizer'dekiler de dsö'ye geçiyor.

    virüs var olmasına vardır ama korku bombardımanı ile tüm dünyada sıniflar arası ucurumu arttırmak için, bireysel beden ve seyehat ozgürlüğünü kısıtlamak için kullanılmış; bugünkü enflasyonist ortamın da bir numaralı sebebi olmuştur.( tabi dünyada bir numarali sebebi, bizdeki bir numaralı sebebi iktidar malum)
  • 1197
    11 mart 2020'de türkiye'de ilk vakanın görülmesiyle başlayan ve 29 mayıs 2022'de maske takma zorunluluğunun kaldırılmasıyla sona eren pandemi.

    çok tuhaf günler yaşatmıştır. 14 mart 2020 ile 31 mayıs 2020 arasında evden hiç çıkmamıştım. 1 haziran 2020'de sahilde yürüyüş yasağı kaldırıldığında ve kafeler tekrar açıldığında dışarı çıktım. randımanlı yürümeyi bile unutmaya başladığımı fark etmiştim.

    tam bitti bu salgın artık derken asıl pandeminin yazın bitmesiyle 2020-2021 sezonunda yaşanacağını anlamış ve üzülmüştüm. 17 kasım 2020'de kafelerin tamamen kapatıldığı, hafta içi akşam 9'dan sonra ve haftasonları tamamen sokağa çıkma yasaklarıyla geçen bu neredeyse 1 yıllık dönem, 29 nisan-17 mayıs 2021'de ülke genelinde tam kapanmayla zirve noktasını görmüş, haziran 2021'de biontech aşılarının ülkemize gelip 2 doz halinde yapılmaya başlanmasıyla fiilen sona ermiştir. akabinde 1 temmuz 2021'de tüm sokağa çıkma yasakları ve mekan kapatma kısıtlamaları kaldırılmıştır. ben 9 haziran'da ilk doz, 8 temmuzda da ikinci doz aşımı olmuştum.

    1 temmuz 2021'de tüm türkiye gibi uzun süre sonra ilk kez akşam dışarı çıkarken huzur bulmuş gibi hissediyordum. artık cumartesi-pazar ya da akşam 9'da evde oturmak zorunda değildik.

    2021-2022 sezonunda maske takmak dışında bir kısıtlama uygulanmasa da özellikle ekim 2021-şubat 2022 kışında bulaşılardan korunmak için tedbirlerim devam etmişti. maskemi asla çıkarmıyordum ev dışında. aralık 2021'de üçüncü doz biontech aşımı olarak aşı defterini kapattım.

    2 mart 2022'de açık alanda maske zorunluğu ve hes kodu uygulamasından kurtulduk. ben bu süreçte maske takmayı sürdürdüm. ama artık sokakta yürürken maske takmıyordum. ancak özellikle metrolarda maskesiz dolaşmanın travma olacağını aklımdan geçirerek kapalı alanda da maske yasağı kalksa artık metrolarda maskeden vazgeçemeyeceğimi düşünüyordum.

    nitekim 29 mayıs 2022'de maske yasağı tümden kalktı ve ben ertesi gün 30 mayıs'ta 2,5 yıl sonra metroya ilk kez korka korka maskesiz bindim. o gün covid kapmaktan çok korkuyordum. ama kısa sürede maskesizliğe alıştım. travma filan olmamış kısacası. covid-19 benim için resmen 1 haziran 2022'de bitti.

    bir daha da covid endişesi taşımadım hiç. ne ben ne ailem covid'e yakalanmadan atlattık bu iki buçuk yılı.

    şimdi yine hortlayacak, maskeye dönülecek, yeni varyant var diyorlar ama göreceğiz bakalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın