• 529
    şu herkesi aynı etkilidi muhabbetine hastayım. kendi ailemden örnek vereyim. benim annem biraz evhamlı bir insan. salgın başladığından evden dışarı çıkmadı. 4, 5 ay oldu yani evden çıkmayalı. teyzemin ise salgından haberi olduğundan bile şüpheliyim. gezmeler, tozmalar gırla. aralarında 4 yaş var. aynen kardeşim herkesi aynı etkiledi.

    işin galatasaray boyutuna gelince. salgından önce 8 maçlık galibiyet serisi, kadıköy lanetine son verilmesi ve sivas deplasmanında berabere bile kalınsa iyi bir oyun ortaya konulması. salgın olmasa taraftar desteğini ardına alan ve hem fizik olarak hem de oyun olarak günden güne iyi duruma gelen galatasaray vura vura şampiyon olacaktı. bunun aksini iddia eden yok herhalde. salgın olunca ne mi oldu? teknik direktörün salgına kapıldı ki senin en büyük silahın. başkanın kötü hastalığa yakalandı, hani şu tek bir sure ile sinerji yaratıp kadıköy galibiyetinde katkısı olan başkanın. stoperlerinin biri yoktu diğeri de gitti. form tutması için yarım dönem beklediğimiz sağ kanat oyuncumuz form tutmuşken yine ara oldu ve eskiye döndü. dönüşte kaptanının ve en büyük ikinci silahının ayağı kırıldı. takımın 2 forveti sakatlandı, diğeri 3 maç ceza yedi. orta sahanın en önemli oyuncusu sakatlandı. 2 puanın göz göre göre çalındı. şimdi tüm bunlar olmuşken çıkıp da herkese aynı şey oldu diyemezsin. buradan erkan can'a selam olsun.

    fatih terim'in ilk yarıdaki hatalarını sabaha kadar konuşalım.
    ilk yarıdaki performanstan hoca yüzde yüz sorumludur. son dakikada kaybedilen puanlar, selçuk ve babel gibi ısrarlar, oyun planı ve fiziksel durum. hepsi doğru. ancak covid olmasa şampiyon olacağımız da doğru. işte papaz her zaman pilav yemiyor. ilk yarıları çöpe atmamak lazım.

    edit: kadıköy lanetini kırdığımız maç 23 şubat 2020, sivasspor deplasmanında berabetr kalınan maç ise 8 mart 2020 tarihinde oynanmıştır.
  • 530
    2019-2020 sezonunda sampiyonlugu kacirmamiza sebep oldugu iddia edilen hastalik.

    velev ki bu onerme dogru olsun, bunun sebeplerini anlamak ve cozum bulmak gerekiyor. mesela sebep maclarin seyircisiz oynanmasi mi? 2020-21 sezonunda da maclar seyircisiz oynanirsa ne yapacagiz, kume mi dusecegiz?

    mesela sebep takim tam forma girmisken ara verilmesi mi? velev ki ligler eylul'de basladi ve aralik'ta 2. covid-19 dalgasi yuzunden liglere bir kac hafta ara verildi. yine 8 macta 1 galibiyet mi alacagiz?

    bu sene darbeye bagli sakatlilklardan cok cektik, insallah seneye biraz daha sansli oluruz, ama kadro muhendisligini de ona gore yapmak lazim. sakatlik gecmisi kabarik olan, citkirildim oldugu bariz olan futbolcu transferinden kacinmaliyiz.
  • 534
    5 ay oldu evden dışarı sırf zevkine adım atamayalı. ama insanımızın umrunda değil. bayram sebebiyle ailemi ziyarete gelirken bile 40 kere düşündüm acabasını, ki aileme 2 saat mesafede yaşıyorum ve ocak ayından beridir görmüyordum kendilerini. ben de bıktım, sıkıldım dört duvar arasına sıkışmaktan anca ülkemin güzel insanı kendini düşünmediği gibi toplumun geri kalanını da riske atmaktan çekinmiyor. umarım herkes şifasını bulur.
  • 535
    salgının 5. ayına girilirken ilk yazdıklarma ufak tefek bir şeyler ekleme ihtiyacı duyduğum lanet hastalık. doktoruz ya hesapta.

    *herhalde artık bakanlık tarafından paylaşılan verilere bel bağlamamak gerektiğini herkes anlamıştır. benim ilgimi çeken son günlerde valilerin, bakanlığı yalanlarcasına açıkladığı yüksek sayılar. ya siyasi bir ayak kaydırma var ya da artık valilerin halk sağlığını koruma adına riske girip ateşten gömleğe razı olma durumu başladı. bir şekilde mülki amir olarak insanların aklını başına toplamasına en çok onların ihtiyacı olabilir.

    *virüs mutasyon geçirdi filan, bu henüz klinik karşılığından emin olduğumuz bir şey değil. ölüm oranları aynı seyrediyor çünkü.

    *yüzde yüz, kesinlikle emin olduğumuz ve şu ana kadar gerçekten belirleyici tek bir faktör var; bulaşma sırasındaki virüs yükü hastalık şiddetiyle doğrudan ilişkili. muhtemelen salgının başlarında virüsten habersizken hastalananların daha ağır, karantinanın yoğunlaştığı dönemde hastalananların daha hafif geçirmesinin en büyük sebebi bu. mutasyon filan olmayabilir yani.

    *bu ne anlama geliyor? basit. eğer maske, mesafe, hijyen üçlüsüne dikkat ederseniz hastalığı kapsanız bile muhtemelen daha hafif geçirirsiniz. ama "ne de olsa hastalanacağız alalım da bitsin" derseniz yoğun bakım istatistiklerine katkıda bulunmanız muhtemel.

    *"geçirenler tekrar geçirmiyor, dünyada sadece 100 mükerrer vaka bildirilmiş" dedi bir hasta maskesini indirirken. salgının başlarında ağır bir grip gibi atlatmıştı. valla o zaman ben çok şanslıyım çünkü bir mükerrer vaka sadece ben biliyorum. ilkinde ayakta, neredeyse ateşsiz, iki kuru öksürükle atlatmıştı. ikincide yoğun bakımın kapısından döndü. ilki karantinanın sıkı olduğu günlerdi, ikincide ise ortak alanda gönlünce dolanırken kapmıştı (bakımevi sakini, 58 yaşında gencecik adam)

    *aşı gelmezse ki yakında görünmüyor, hepimiz evet hastalanabiliriz, ama işte nasıl ne zaman ve ne kadar hastalanacağımız bize bağlı.

    *geçtiğimiz hafta ailemi ziyaret etmeye şehir dışına gittim. gitmeden önce 2 hafta evde, iş yerinde terör estirdim, son gün evde hızlı antikor testi yaptım ama yine de oradan ayrılıp 4-5 gün geçene kadar yüreğim ağzımdaydı. sizlere tavsiyem, imkanınız varsa yaşlılarınıza gitmeyin. giderseniz en azından ilk 2 gün filan biraz daha mesafeli olun.

    *kış ayları daha zor olacak çünkü birbirimizin suratına hohlayacağız. ayrıca belli oldu ki devlet neler olup bittiğini bizden ilelebet saklayacak. o yüzden kendi ohal'inizi ilan etmenizi salık veriyorum. bir de ilk yazımda "devlet salgına hantal ancak beklenenden daha düzgün cevap verdi" demiştim. onu geri alıyorum. para derdi başlar başlamaz tüm önlemleri bıraktı, işsizlik ödeneği adı altında halkını açlığa mahkum etti.

    *ha bir de doktorlar tavandan döner alıyor filan dediler, inanmayın. 3 ay tavandan vermişler şimdi döner dağıtmıyorlar. 2 aya eşitlerler aldığı-verdiği, sonra eksiye geçmeye başlar.

    *temaslılara kesinlikle test yapılmıyor. semptomu olmayana test yapılmıyor. tabii semptom beğendirebilirseniz.

    şimdi gelelim benim önerilerime; yani kendi hayatımda da uyguladığım kuralları anlatayım. ne idealidir ne de %100 can kurtarır ama elimizdeki en iyi strateji bu gibi.

    1. çevrenizi daraltın. sosyalleşmek bir ihtiyaç ve bunu bir iki yıl ertelememize imkan yok. ancak bunu sınırlamak kimseyi öldürmez. benim sürekli görüştüğüm bir kaç arkadaşım var, sosyal mesafemi onların yanındayken biraz salıyorum, aynı masada yemek, maskesiz konuşmak gibi. çünkü hastalanırsa bana bulaştıracak kişi sayısı çok az olursa virüs kapma ihtimalim otomatik olarak düşüyor. kesin çözüm değil ama insanı delirmekten koruyor.

    2. gezme tozmalarınızı sonlandırmayın ama sınırlayıp tarzını değiştirin. biz eşimle zaten motosiklet kullanıcısıydık, şimdi daha tenha neresi varsa gezmeye gidiyoruz. uzak masaya oturup garsonun her gelişinde maske takıyoruz. çatal bıçağı bardağı da sildiniz mi, tamamdır. e artık aşçı yemeğin içine öksürüyorsa şansınıza küsün zaten.

    3.iş yerinde fırsatınız varsa yemekleri toplu yemeyin. masada fermuar düzeninde oturun ve mümkünse cam kapı hep açık olsun. öğle araları, molaları mümkünse açık havada ve biraz mesafeli geçirin. çay kahve içmiyorsanız maske de takabilirsiniz. sizi maske taktığınız için eleştiren olursa onları kendinizden koruduğunuzu söyleyin. örneğin ben hastalara " bugün bu odaya sizden önce 25 kişi girdi, ben olsam maskemi çıkarmam" veya "ben sağlıkçıyım en çok virüs bende" diyorum. hepsi mum gibi oluyor. siz de kontranızı böyle belirleyebilirsiniz "valla metrobüsle 19 durak geliyorum istersen maskemi çıkarmayayım" işe yarayabilir.

    4. az önce bahsettiğim huzur evinde ikinci salgındaki vakaların (46 kişi) yarısı semptomsuzdu ve pek çoğu 70 yaş üstüydü. burada yine bir iyi bir kötü haber var. kötü haber; herkesten kapabilirsiniz. iyi haber, virüs kapıp hastalanmamak bile hala mümkün. gerçi ben semptomsuzların ortak alanda az vakit geçiren hastalar olduğunu düşünüyorum ama olsun, yine ilk dediğime geliyoruz.

    5. hastalıkla ilgili haberleri takip ettiğiniz twitter hesapları filan varsa onları da salın. önemli bir gelişme veya önlem olursa duyarsınız, emin olun. artık bilgi fazlalığı ve dağınıklığı dışında bir işe yaramıyorlar. şu kalp tutulumu örneğin, her gripte olabilen perikarditi insanlar kalp sektesine uğruyormuş gibi yazmışlar. bakın ben yıllar önce viral bir hastalık sırasında perikardit geçirdim ve bundan tesadüfen haberim oldu. 3 gün antiinflamatuar içmek dışında hiç bir şey yapmadım. komik de bir hikayesi var bir gün bir başlığa uyarsa yazarım. myokardit dedikleri de kalp kası tutulumu, hastaların hiç birinde kardiyak bir sonuca yol açmamış. yani bilgi fazlalığı bu işte.

    6. hastalıktan haberdar olun ama sürekli yanınızda da taşımayın. önlemlerinizi alışkanlık haline getirin ve gündelik hayatınıza devam edin.

    şu yukarıdaki beş maddede farkındaysanız önlem almak ve ihmal etmek oranlarını ideale taşımayı öneriyorum. bunu tıbbi sağlığınızdan çok ruhsal sağlığınızı için yapıyorum. çünkü insan tamamen güvende olamaz, tamamen güvende hissetmeye çalışırsanız takıntıdan hareket edemez hale gelirsiniz. önlemlerinizi çok iyi alın, kabul edilebilir, aksi çıkarsa kafanızı duvarlara vurmayacağınız minik serbestliklerle de ruh sağlığınızı koruyun, bir iki arkadaşı veya ortamı güvenli bölge ilan etmek gibi.

    yani önlemlerinizi hatırlayıp hastalanmayı unutarak yaşamınıza devam edin. kendinize iyi bakın. hastalanırsanız da korkmayın hepiniz aslan gibi adamlarsınız :-) *

    hahahaha notu: iş arkadaşım (52) 4 ay sonra, antikoru pozitifken ve immunplazma veri tabanına kayıtlıyken, 2. kez covid oldu. biz de inanmakta güçlük çektiğimizden teste biraz geç gitti. test sonucunu cumartesi günü öğrendik. geçen hafta boyunca temaslıydık; şimdilik iyiyiz, bakalım ne olacak?
  • 536
    benim de 6 aydır doğru dürüst kazanç yapamadan yaşamama sebep olan sağlık sorunu. müzik sektöründe çalışıyorum. konserler vs zaten durdu, öte yanda tam yatırım yapıp hayatimizin işlerini ortaya koyacağımız sırada işi gücü unutturdu. ben üzülmeyi falan bir kenara bıraktım ve;
    *sosyal çevreyi daralttım. ortağım, en yakin dostum {esiyle yasiyor-evden kendi isini yapiyor) ve eşim dışında cok az insanla (calistigim studyoya gelen muzisyenler) görüşüyorum.
    *maske sokakta sürekli yüzümde.
    *kendi aracımla ya da yürüyerek gitmeyeceğim hiç bir yere gitmiyorum.
    *buradaki bir çok insandan fazla yakınımı kaybetmiş olabilirim. en son sektörden bir dostumun intiharıyla sarsıldık. zor toparlıyorum.
    *lütfen yeni sisteme uyarak kendimize, sevdiklerimize mukayet olalım. hastaligin bir de psikolojik yönü var. oradan da vuruyor lanet olasıca. unutmayalım. zor durumda olanlara psikolojik olarak yalniz olmadiklarini (fiziken yaninda olamasak da) hatirlatalim.
  • 537
    beni ev hayatına iyice alıştıran virüstür.

    çevremdekiler normal hayatlarına döndüler. bana akıl bile veriyorlar "olum ne olacak, çık dışarı yaşa hava ne güzel bak!" diye. ben evdeyim. zaten iş güç de yoktu öncesinde şimdi ise ilginçtir hiçbir şekilde iş aramak da istemiyorum. içimden gelmiyor. cv'imde örümcek ağları var.*

    tanıdıklarım tatillere gitti. kalabalıklara girip işlerini hallediyorlar. bense evde tek başıma temizlik, bulaşık, yemek yapma, film izleme ve bol bol uyuma işleri yapıyorum. çok fena alıştım buna. sonrası iş hayatına dönüşüm çok zor olacak*. bu salgın başlamadan önce yüksek lisans ve konferans katılımım için çalışma hayatıma zaten 2016 yazından beri ara vermiştim. akademik derecemi yükselttim tam iş hayatına yeniden başlayacağım derken salgın başladı. biraz silkelenebilsem cv'mi falan güncelleyip iş aramaya başlayacağım. ilk olarak da burada galatasaray sözlük iş ağı başlığına yazacağım*.

    iş demişken aklınızda bulunsun reklamcı-grafik tasarımcı ve yönetim bilişim sistemleri uzmanı olarak iş seçeneklerim mevcut. bunların bütünleşik şekilde uygulanmasında da varım*. grafik tasarım işleri için freelancer lazımsa bana ulaşabilirsiniz. 3d, 2d, animasyon, video ne lazımsa bana ulaşabilirsiniz zamanım bol*. belki ufak tefek de olsa bu sıralar bir şeyler kazanabilirim.

    gülüp durduğuma bakmayın sinirden ve sıkıntıdan bunlar hep.

    hayat eve sığar uygulamasından haritayı kontrol ediyorum sık sık. bir aralar ne güzel olduğum bölgedeki renkli şekiller gitmiş tertemiz olmuştu harita. son zamanlarda yoğunluk ciddi şekilde artmaya başladı. ben evdeyim hep. alışverişimi de çoğunlukla carrefour ve migros'un online sitelerinden yapıyorum ve gelenleri de kafayı yemiş gibi temizliyorum. bence olması gereken bu. insanların rahatlığını görünce ben mi delirdim acaba diye düşünmüyor değilim. kimin doğrusunu yaptığını da zaman gösterecek. umarım ben yanlışını yapıyorumdur da benden farklı yapanlar sağlık sorunları yaşamaz.

    herkese sağlıklı günler dilerim.
  • 538
    5 ay oldu yaşam tarzımızı ciddi şekilde değiştireli ve yakın zamanda da devam ettirecek gibi gösteren lanet. ben ve eşim bir şekilde idare ediyoruz, sosyal hayatımızı daralttık, görüştüğümüz insanlar, gittiğimiz yerler artık çok az, ama 2.5 yaşındaki kızımı zaptetmek gerçekten çok zor. evdeki aktiviteler bir yere kadar... geceye doğru hava serinlediğinde ve caddeler de tenhalaştığında üçümüz çıkıp bir hava alıyoruz ve her çıktığımızda evimizin dibindeki parka bakıp "baba bak nereye geldik" cümlesini duyuyorum.

    bu lanet şeyin hem fiziksel hem de psikolojik etkilerini yetişkinler bir şekilde atlatır ama özellikle küçük çocukların gelişimlerine, sosyal yaşantılarına çok zarar veriyor.
  • 540
    dün gece korkusunu yaşadığım virüs. bayram vesilesiyle bir haftadır köydeyim. burada önlem, sosyal mesafe, maske vesaire hak getire. yine önlemini alıyorsun, kendi hanenden çıkmamaya çalışıyorsun ama belli de olmuyor işte.

    dün gece biraz ateşlendim, akşam oturduğumuz yerde soğuk yemiştim muhtemelen ondan. belki de covid. bilmiyorum. korkudan uyuyamadım sabaha kadar. evde yaşlım var, üstüme kalacak vebal. allah kimseye yaşatmasın herkes tedbiri üst seviyede alsın.
  • 541
    1 haziran 2020 itibariyle, 2.5 aylık evden dışarı adım atmama/karantina sürecimi, patronun da ''iş yerini açıyoruz, gelmek istemeyen olursa muhasebeye bildirsin yollarımızı ayırırız.'' söylemiyle birlikte bitirmiştim.

    evli değilim, ailemle birlikte yaşıyorum. takdir edersiniz ki insan 2.5 ay boyunca evde kafayı yiyor. her gün marmaray ve metrobüsle işe gittiğim için de, artık sosyal hayatıma dönmekte de bir sıkıntı görmedim. elbette dışarıda çok dikkatliyim. maskeyi düzgün şekilde takıyorum, ellerimi sürekli sabunla yıkıyor, dezenfektan ile desteklendiriyorum. eve geldiğimde de her gün tabii ki duş alıyorum.

    açıklanan rakamlara/verilere bir gram bile inanmıyorum onu da belirteyim.
  • 542
    yaptığım iş gereği vaka takibine oldukça müsaitim. tabi bu sadece yaşadığım il için geçerli diğer illerdeki anonsları takip edemiyoruz. bakanlığın yayınladığı veriler ne kadar doğru bilmem ama ramazan’da günlük 20-30 arası şüpheli vaka çıkarken -manisa- şimdilerde 7-8 bandında seyrediyor. gerçi son günlerde yine pozitif vaka sayısı ve karantina sayısı arttı ama umarım tedbirlere elden geldiğince riayet edilir yoksa günlük 1000 vaka civarı ile yazı atlatırsak kış günü okullar açıkken çok daha tehlikeli bir hale geliriz.
  • 543
    muhtemelen temmuz ayinin 2. haftasi yakalandigin ve 2 haftadir evde odada izole geçirdiğim rahatsizlik.

    yurtdışında yeni başladığım işyerinde sorumsuz insanlar ve klimanin son ayar açık olması sebebiyle benim bulunduğum departman %60 rahatsızlandı. covid pozitif.

    89lu birisi oksimetrede kan oksijen orani düştüğünden hastaneye kaldirildi 1 hafta orada hem oksijen verildi hem de göz önünde tutuldu.
    deneysel bir tedavi yapılmış karnına iğne ile, ciğerleri dolduğundan 2 3 gün zor nefes aldı. şimdi evde o da izolasyonunda.

    diğerlerimiz nispeten hafif geçiriyoruz (klimadan üşüttük sandığımız hafta hepimiz dökülüyorduk işyerinde).
    bende hafif ateş oldu ama 37 yi çok geçmedi aslında kırıklık diyebiliriz.
    2 hafta geçti boğazda gıcık devam etmekte, çok konuşursam öksürük başliyor. yorgunluk var tabi doğal olarak.

    oda izolasyonu sebebiyle yemek kapıya konuyor sen aliyorsun, ayri tuvalet kullanımı vs vs. evin içinde birşey gerekti maske ve eldiven ile temas asgari gidilip aliniyor ve odaya dönüş.
    ayni odada da virus daimi olacağında kullanılmayan başka yerde duruyorum bir süre ki havalansın.

    sinsi gibi gitti saniyorsun tekrar hissetiriyor, bu sebeple damlalik d vitamini ve c vitamini ile takviye yapiyorum.
    ilk hafta bilmemne cold ilacindan her ogunden sonra aldım. yoksa başlar daha yıpratici geçebilirdi.
    nurofen in daha güçlüsü.standart grip soğuk algınlığı ilacı.

    evdekiler de test oldu neyse ki tek pozitif benim. mesafeli durmak, sürekli havalandırma sayesinde muhtemelen kurtardık.
    şimdi ilgili birimlerden de 2.test için haber bekliyorum ki negatif görüp rahatlayalim

    ekleme: işyeri harici maskeyle olan ve elleri yikayıp steril etmeme rağmen yakalandım, yani sosyal mesafe ve asosyallik önemli.
  • 545
    rusya'nın ilk aşıyı geliştirdiğine, rusya sağlık bakanlığı'nın onayladığının, putin'ın kızının da aşıyı olduğuna dair haberler düşüyor son dakika olarak, inşallah gerçektir, artık normale dönmeye ihtiyacımız var bütün dünya olarak.

    edit:

    --- alıntı ---

    rusya devlet başkanı vladimir putin, ülkenin ilk koronavirüs aşısını geliştirdiklerini duyurdu.

    putin, yakında toplu üretime başlamayı amaçladıkları aşının kendi kızına yapıldığını da söyledi. kızının ateşinin ilk gün 38'e çıktığını, sonraki 37'ye düştüğünü ve kaldığını kaydetti:

    "aşının oldukça iyi çalıştığını ve güçlü bir bağışıklık yarattığını biliyorum ve tekrar ediyorum; aşı gerekli tüm kontrolleri geçti."

    moskova'daki gamaleya ensititüsü'nün geliştirdiği aşının rusya sağlık bakanlığı tarafından onaylandığı açıklandı.

    rusya sağlık bakanı mikhail murashko, geçen ay sonlarında, rusya'nın covid-19 aşı çalışmalarında klinik test aşamasının başarıyla sonuçlandırdığını söylemişti.

    aşının insanlı testlerinin iki aydan kısa bir sürede tamamlandığı belirtiliyor.

    ancak bazı uzmanlar, rusya'nın aşı çalışmalarında hızlı davranmasına şüpheyle yaklaşıyor.

    --- alıntı ---

    kaynak: bbc
  • 549
    ben astrezaneca / oxford işbirliğindeki aşının daha erken geleceğini düşünüyordum. ancak rusya çaaat diye bombayı bıraktı. yalnız ilginç olanı daha önce aşıların güncel durumlarını gösteren hiçbir bilmisel makalede bu aşıyı görmemiştim. hatta new york times'ın vaccine tracker'ından da birçoğu görülebiliyor orda da göremedim.
    link: https://www.nytimes.com/...vaccine-tracker.html
    daha önce paylaşıldı ise göremedim; paylaşan arkadaş kusura bakmasın.

    edit: evet detaylar belli oldu. bir internet sitesi açmışlar. https://sputnikvaccine.com/...ine/clinical-trials/
    görüldüğü üzere faz 1-2 yi geçmişler. faz3 ü beklemeden rusya onayı vermiş. ancak uluslararası standartlara göre böyle bir durum sözkonusu olmaz tabii ki. faz3 çalışmaları ise güney afrika, brezilya ve rusya'da 12 ağustosta başlayacakmış. ilginç bir karar rusya adında. geniş kitlelerde denenmeden uygulamak gerçekten büyük risk.
App Store'dan indirin Google Play'den alın