resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 254
    dergimize bu ay verdiği röportajda küçükken karnını doyurmak için bazen bakkaldan bir şeyler arakladığını, oralarda futbolcu olamıyorsanız kötü yollara başvurmanızın kaçınılmaz olduğunu anlatmış. bu adamın bu kadar doğal birisi olduğunu tahmin edemiyordum açıkçası. babası öldüğünde futboldan vazgeçen fakat annesinin "babanın vasiyeti bu, futbolda başarılı ol da başka ne yaparsan yap" sözleri üzerine futbolcu olan lincoln... şimdi milyonların sevgilisi, lüks içinde yaşadığı varsayılan, sahada yaptığı top sektirmeleri sebebiyle şımarıklıkla suçlanan lincoln... öyle güzel açıklamış ki bunu da:" taraftar her hafta bütçesinden para ayırıp bizi seyretmeye geliyor, onların gözlerine hitap etmek kurallar dahilinde yapıldığı müddetçe beni mutlu eder."
    tam bir galatasaraylı o artık, lincooooooln lincooooooooln...
  • 2358
    su disiplinsiz lafina da hastayim mk. sanki hepimiz cok disiplinliymisiz gibi... superiz lan hepimiz.

    her sabah yatagini toplayan, gunde 5 kere diş fircalayan, bugunun isini yarina birakmayan, her sabah tiras olan, hic sakiz cignemeyen adamlariz ya bunlari yapmayanlara disiplinsiz diyoruz.

    deplasmana gitmezdi dediginiz lincoln genclerbirligi'ne uzaydan koydu zaten. o gol olmasa sampiyonluk neredeydi hacılar?

    disiplinsiz misiplinsiz. futbolu sevdiren adamdi lan lincoln.

    maradona, ronaldo, ronaldinho, beckham, ibrahimovic, cantonazaten super tertemiz cocuklar ya...

    yektagibi efendin olacagina lincolngibi disiplinsiz olsun da sampiyonluk gor, futbol izle kardesim.

    ne oldu bir şey mi dediniz? duyamadık.

    http://www.futbolingo.com/...0/cassio_lincoln.jpg
  • 1560
    gün itibariyle 31 yaşını doldurmuş olan eski oyuncumuz.

    daha hiçbir şey yerinden oynamamış, her şey yerli yerindeyken hayal ederdim. dört senelik sözleşmenin 2 senesi geride kalırken, kalan o iki sene o kadar az gelirdi ki. 36 yaşına kadar yol biçerdim kendimce futbol yaşantısı için ona, o kadar az gelirdi ki. futbolu bizle bırakacağını, en son bize selamı çakacağını, en son bizim onu alkışlayacağımızı, futbola elvadasıyla sarı kırmızılar içinde buluşacağını düşündüğüm zamanlardı. az gelirdi kafamda bizle olacağını tahmin ettiğim yılların sayısı. sanki bir soluklanma kadar.

    peki şimdi?

    hayale bıraktı düşünceler yerini, düş düşü çağırdı kayboldu buralardan.

    peki şimdi?

    (gbkz: dalga kıransız bir çocuk bütün limanlar, kahramansız bir film gibi solar romanlar).*

    peki şimdi?

    bir yerlerde canı yansa canı yanacak;
    bir yerlede kırılsa un ufak dağılacak;
    bir yerlerde kaybolsa çıkıp delice arayacak;
    bir yerlerde mutlu olsa sevinçlerini paylaşacak birileri var hala buralarda...

    ama hala az geliyor sihirbaz! seni en fazla 5-6 sene izleyebilecek olmak. evet sarı kırmızı içinde değil; evet bu toprağın üstünde, bu havanın altında değil belki. olsun az geliyor işte. dedim ya soluklanma kadar.

    ama sen bir soluklanmamıza bile izin vermiyorsun. günler geçip gidiyor, sen hala futbolu susuz bırakıyorsun. her gün biraz daha azaltıyorsun soluklanmaların süresini. hadi artık oyna şu oyunu yeniden. hadi artık soluklanma vakti, yeter yorulmalar. alkışlasın artık birileri seni tekrardan. ve dilerim ki; bir daha hayatın boyunca burdaki güzel günlerin gibi hiçbir şeyin yarım kalmasın.

    feliz aniversario...
  • 2292
    oyuna birşey katması için gözlerinden ateşler çıkarması, akrep vuruşuyla goller atması gereken futbolcu. yoksa başka türlü yaranamaz bu ülkedeki futbol alimlerine.
    oysa ki bu gözlerin hagi'den sonra gördüğü oyuna direk etki eden yegane oyuncudur ve ne şanslıyız ki galatasaray forması giymiştir kendisi. ne zaman adını görsem içim burkuluyor, yüreğim acıyor yeminle.
  • 236
    lincoln un bu kadar basarili olmasinda 3 etken vardir gozumde
    1.taktigimizin * ona cok uygun olmasi, arkadaki onliberolarin onun savunma yukunu azaltmasi, kanatlarin atak yonunde hucumu ara paslari seven birebirde basarili oyuncularimizin * olmasi,
    2. kesinlikle ve kesinlikle herr skibbe, kalli gibi boyle duygusal oyunculara kendi disiplini altina almak yerine, ona istedigi ozgurlugu vermesi,
    3. * lincoln e bu kadar uygun bir es bulunumazdi galiba, ayni seyleri ayni anda dusunuyorlar galiba, kosu yoluna ince paslari cok iyi degerlendiren, aralara cok guzel kosular yapan arkasindaki oyunucuyu rahatlatan bir yapisi olan baros lincoln icin bicilmis kaftandir... gecen sene yerinde sabit nonda, son vurusta yeteneksiz hakan sukur ve de bu ise pek yatkin olmayan umit karan la yapamadigi varyasyonlarin hepsini bu sene baros la yapmistir.
    bu konuda bir tesekkur de, adnan brothers feat ustunel e borcluyuz hepimiz pivot tarzi forvet beklerken ilgilendikleri 3 isim oliviera, fred ve baros bu taktige, lincoln e cok uygun isimlerdir.

    bu 3 etkenin yani sira artik takimin da lincoln un liderligini kabul etmesi, bizi ve takimimizi cok daha yukselere tasicaktir.
    yani kisacasi (bkz: na sar et méne o'lura ca lis se nind éol urr...)
  • 1534
    vay arkadaş demek iki çalım atan, ara pası yapan her oyuncu arkasından bu kadar ağlatacak dedirten adamdır. hayır bu adam belki hagi'nin görmediği sevgiyi gördü, oynamadığı zamanlarda bile adama bağrıldı, sahadaki 11 adam unutularak. sonra arkadaş siki taşağına denk seneyi bitirdi bir daha da gözükmedi. hadi büyük kaptan hatalı, değil ama hadi herşeyi o bok etti diyelim, be kardeşim rijkaard gelsin konuşalım dedi beyzade götünü kaldırıp kampa gelmedi. hala neyin lincoln'u.

    napmış bu adam 20 maçta 8-10 gol, 15 küsür asist. hadi sayılar herşey diyelim, açın bakın arda ne yapmış ilk yarıda. o baktığınız istatistiklerden sonra birde arda başlığını açın, 2 maç kötü oynadığında millet ne yazmış. istatistikler aynı, biri 22 diğer 30 yaşında, arda öz evladımız senin benim kadar galatasaraylı diğeri fener maçındaki kavgada orta sahada olanları izliyor, sonra arda'ya yabancı düşmanı ne oldum delisi diyin, lincoln'e de keşke gelse diyin. seven sikilir, siken sevilir mi diyim; kör ölür badem gözlü olur mu diyim valla bilemedim.
  • 240
    bir çok gol sonrası "asisti yapan" cümlesinin öznesi, gözümüzün nuru.

    dile kolay; milyon dolarlar verilip, nice umutlarla, hem de kulübün maddi açıdan oldukça sıkıntılı olduğu bir dönemde geldi cassio lincoln. 10dan beklenen, galatasaray orta sahasındaki yıllardır süren boşluğu doldurmaktı. nice on numaralar gelmiş geçmiş, ancak hepsi akıllarda kalmamıştı. hagi gibi yaşayan bir efsanenin ardından o takımda oynamak ve 10u özleyenlerin özlemlerini dindirmek hiç de kolay iş değildi hani.

    bütün bu beklentiler arasında yeni geldiği ülkeye alışmak işin zor kısımlarından birisiydi. daha çok bir zaman geçememişti ki teknik d.rektörle yaşanan sorun ve kadro dışı kalmanın sonucu olarak, en basit tabirle “çocuk gibi” küstü lincoln. hakan şükür ile birlikte gösterdiği davranış, kalli tarafından otorite boşluğu olarak nitelendirilmiş ve çok önemli bir maç olan bjk dersinde cezası kesilmişti geçtiğimiz sezon. küskün çocuğumuzun tavrı kalli takımı bırakıp gidinceye kadar devam etti. tabi bu arada lig de bitmek üzereydi ve bu saatten sonra toparlanmasını beklemek mucize olurdu. nitekim öyle de oldu. ligin sonlarında bir kaç kritik maçın alınmasında büyük katkıları olsa da, herkesin aklında ciddi soru işaretleri vardı lincoln ile ilgili. ama taraftarın gözünde öyle bir yeri vardı ki, sadece onu sahada görmek bile, sevgi gösterilerinin zirve yapmasına mani değildi.

    takvimler 23 ağustos 2008’i gösterirken 2008-09 sezonun ilk karşılaşması ali sami yen cehenneminde galatasaray ile denizlispor arasında başlıyordu. sezona damgasını vuracaklarının ilk sinyallerini veren isimler teker teker gollerini atmaya başlıyordu ve sırası henüz gelmeyenler bir sonraki haftaları beklemek zorunda kalacaklardı.

    çünkü ligin ilk yarısında galatasaray toplam 38 golle ligin en yüksek sayısına ulaşacak ve bu gollerin 21 tanesinde lincoln imzası olacaktı. oynadığı mevkiye göre yadsınamayacak bir gol sayısına ulaşacaktı lincoln. tam 7 gol. bunun yanında arkadaşlarına gol attırmak ise onun için daha eğlenceli bir uğraştı sanki, tam 14 golün pasını vererek türkiye süper liginin ilk yarı itibariyle asist kralı olacaktı.

    oynadığı futbolla herkesi şaşırtan bir lincoln vardı artık sahada. almanya’da izlemeye alıştığımız şık gollerini ve asistlerini her hafta bizlere sergiliyordu artık. çoğu maçta “man of the match” ünvanını almadan sahadan çıkmaz olmuştu. geldiği günden itibaren alex de souza ile kıyaslanmaya başlanan lincoln, gösterdiği performansla bu kıyaslamada hak ettiği değeri görür olmuştu. çoğu çevreler tarafından maça damgasını vuran isim, maçı çeviren adam, takımın beyni, alex’in koşan modeli gibi daha bir çok kavramın başrol oyuncusuydu artık.

    iyi biliyoruz ki lincoln’un çok farklı bir karakteri var. bunun farkında olan skibbe ise durumu avantaja çevirmiş gibi görünüyor. sanırım bu sene doğru yapılan işlerin başında skibbe – lincoln anlaşması var. lincoln olaylardan çok çabuk ve derinden etkilenebiliyor. üzerine yüklenildiği zaman performansında düşüklükler gösterebiliyor. fakat üzerine sorumluluk yükleyip, ona güvendiğinizi gösterdiğiniz zaman ise canını dişine takmaktan zevk alıyor. en yakın örneğini hertha berlin maçında gösterdi bizlere. hasan şaş, ümit karan ve ayhan akman’ın yokluğunda takımın kaptanı olarak çıktı sahaya. oynadığı oyundan aldığımız tat hala damağımızda. bir maçta yapılabilecek bütün hünerlerini gösterdi bizlere. uzun yıllar unutamayacağım maçlar arasına benfica ve hertha berlin de girdi artık. daha göreceğimiz çok güzel maçlar var bu sene, bundan da çok eminim.

    kewell, arda ve baros ile çok iyi bir uyumu var lincoln’ün. zeki oyuncular, böylesi yetenekli kişiler sanırım birbirlerini daha iyi anlıyorlar. yerden oynanan toplarda bu dörtlünün karşısında dayanabilmek gerçekten çok zor. yeter ki galatasaray orta sahası defansına yardımcı olsun, ve savunma oyuncuları biraz daha dikkatli olsunlar. galatasaray gol yemediği sürece bütün maçlarını kazanacaktır. bu noktada de sanctis’e de büyük işler düşüyor.
    http://vincasports.blogspot.com/...-cassio-lincoln.html
  • 1486
    siyah krampon giymeye başladıktan sonra performansındaki ve kuvvetindeki düşme gözlerden kaçmamıştır.

    ilk geldiği sezonun ilk 6 haftasında, yani beşiktaş maçı öncesi kadrodan çıkarılıncaya kadar oynadığı futbol hatırlanırsa ikili mücadelelerde ayakta kalan, attığı şutlar sert ve isabetli olan, ortayı tam istediği noktaya kesebilen, sadece ara pasları olmayan komple bir oyuncuydu.

    kramponları beyaz ve saçları kısaydı, çok sevdirmişti o zamanlar kendini.

    son sezon yaptığı onca asist ve oyun zekasıyla hepimizi büyülemeyi başarmış fakat profesyonel olamayışı, takım içindeki gruplaşmalara kurban gitmesine neden olmuştur.

    geldiği ilk sezon oynadığı 6 haftalık futbolunu türkiye'de kaldığı sezonlar içerisinde de oynayabilseydi, hagi'den sonra gelmiş en büyük futbolcu diyebilirdik ama o profesyonellik lincoln'de olmadığından:

    (bkz: yaşandı bitti saygısızca)
  • 561
    başarı gerçekten istemek midir? yıllarca peşinden koşulan bir kız...... sadece onu bir kerecik daha görmek için geçtiği yolu beklemek ?.... aşklada mı ilgili yoksa? her insanın bir dayanma noktası vardır, dünyaları verecek kadar seviyo olsanız bile o insanın sınırlarını geçmeye kalkarsanız geri itilirsiniz..

    etrafımızda gördüğümüz herşey değişir dünya döndükçe de değişecektir tek sabit, aynı kalan ise insan psikolojisidir, çıkarlar söz konusu olduğunda her insan önce kendini düşünür bu yaradılışımızda vardır.

    bana göre uefa kupasından elenmemize tutun ligdeki konumumuz, adeta yenilgilerle fenerbahçeyle yarışmamızın sebepleri basit hatalar biraz da şanssızlıklar sonucu olmuştur. herkes şapkasını önüne koymalı yaptığı doğruları veya yanlışları tartmalıdır.

    günah keçisi ilan edilmemelidir lincoln bana göre. futbol değil hayatın kendisi nankör çünkü yaptıgınız iyi şeyler tek kötü bir durumda silinir insanlar tarafından ve geri getirmesi zordur.

    lincolnun maç seçtiğini daha önce söylemiştim ama tek başına bu lincolnu suçlu yapmaz, hagiyle kıyaslamakta yanlıştır çünkü hagi bambaşka bir yapıya sahipti yaptığı işe gerçekten saygı duyan biriydi.taraftar, medya, bizler hepimizin bir hastalığı var o da anlık durumlara göre yorum yapmayı alışkanlık haline getirmişiz analiz etmiyoruz tek taraflı düşünüyoruz hep, futbol tek taraftan bakılmayacak kadar komplike fiziğe, psikolojiye zaman + sabıra dayalı bir oyun; tabiki gerçekten iyi sonuçlar bekleniyor ise. anlık sevinçler bizleri tatmin etmiyor bu gayet net. lincoln gerçekten bu takımda kalbiyle oynamak istiyor mu bunu samimi şekilde onun ağzından öğrenmesi gerek sorumlu kişi her kim ise .... ondan sonrada kararlar vermeli gelecek günler için.
App Store'dan indirin Google Play'den alın