her maçı, kıçlarını sahaya dönerek izlerler. takım kazanmış kaybetmiş pek önemli değildir onlar için. asıl olan taraftarın iyi bağırması,
gazetelerin yarınki manşetlerinde kendilerinden bahsetmesidir. böyle de egoisttirler. inönü'de beş çakan elin oğlunun, takım bok gibi
olduğundan mütevellit,hiç değilse nezaket olsun manasında, objektiflere "taraftar harikaydı adamım, ben böyle bir taraftar görmedim."
tarzı verdiği demeçleriyle sevinç yumağı olup kendi kendilerini dünyanın en iyi taraftarı ilan ederler.
onlara göre
taraftar olmak; tribünden it gibi böğürüp salya saçmaktır, rakibinin hayatta dahi olmayan kurucusununa küfretmek, rakip
futbolcusunun kız arkadaşına, hatta kendi başkanın eşine dahi.. en adice saldırmaktır.
dünyanın
en bok taraftarıdır beşiktaş taraftarı.her halta karşı olmayı bir halt sanan, daha anarşist mi komüsnit mi, hangi halt olduğunu
kendi dahi bilmeyen en gereksiz gürühtur.
kendilerini
taraftar sanıyorlar ya, bu zevatların
taraftar olduğu yerde
alparslan dikmen ne oluyor,çok merak ettim..