bu aralar bizim için, uzanamadığımız ciğerdir. yani mundardır. bu durumun sinede yarattığı derin hüzün haiz olmuş olacak ki; başarı kıstası belirlemekte biraz çıtamız kaymış.
(bkz:
euroleague)
(bkz:
fenerbahçe erkek basketbol takımı)
(bkz:
21 mayıs 2017 fenerbahçe olympiakos basketbol maçı)
(bkz:
euroleague kupası)
kıstası "melih mahmutoğlu'nu oynatarak kupa alma" olarak belirleyenlerle başlayalım. türk sporcu oynatarak şampiyon olma sevdalısı olduğumuzu, inanın fenerbahçe bir kupa alana kadar bilmiyordum. futbola yabancı sınırı getirenlerle mücadele eden zihniyetin ansızın "melih'le oynamazsan ona kupa mı denir?" moduna dönüşmesi "denize düşen melih'e sarılır."cılıktan öteye gitmez.
halet-i ruhiyemizin vehametini ortaya sermek adına bir diğer vaka, "para dökerek kupa aldılar"cılık oynama hadisesidir. bu vakaya ek olarak ülker ile birleşme, sanki fenerbahçe euroleague a lisansını gasp etmiş gibi yaklaşma da eklenebilir. bu bir hüzündür değerli arkadaşlar. yarın galatasaray "biz efes'le birleşme kararı aldık" dese "zil nerede zil" denmez mi? katar'lı bir iş adamı yanlışlıkla bu tarafa seker de galatasaray'ı satın almak suretiyle adam eder mi derken söz konusu halley'e gelince neden karamel kıvamına geliyoruz? işte hüzün. çok para harcayarak gelen başarı, başarı değildir! neden? çünkü euroleague'de çok para dökersen başarı gelir. şimdi bu hüzün değil de nedir? yani ne demek istiyorsunuz? "önemli olan ekpe udoh'a milyonlar vermek değil, alex tyus'a sabretmektir!" başarıyı daha büyük kılmak, daha anlamlandırmak falanlar filanlar. bunları otur konuş. "bak zalgiris'e maşallah" de, "vay vay vay kızıl yıldız'a bak hele, sen bu bütçeyle neler yaratıyorsun." de. bizim bütçemiz yok diyenlere otur bu örnekleri tek tek anlat. o ayrı, bu ayrı. bunlara gerek yok arkadaşlar.
sözlerimi "euroleague kupası da tenekeymiş." diyerek noktalamak istiyor, bol bok atmalı forumlar diliyorum...