olabilitesi son derece doğal olan taraftardır.
oynadıkları dönemde,
hakan şükür'ü sevmeyen taraftar da gördüm;
bülent korkmaz için ''çok çirkef, gitse de kurtulsak artık'' diyenine de şahit oldum. hiç karşılaşmadım ama eminim ki hagi'yi bile sevmeyen galatasaray taraftarı olmuştur zamanında.
arda turan, şu an galatasaray futbol takımının kaptanlık köşkü teslim edilmiş bir futbolcumuzdur. kimse sevmek zorunda değil. ne bileyim, oynadığı futbolu beğenmiyorsundur, tipine gıcıksındır, sevgilisini kıskanıyosundur. belki sırf sırtında 10 numaralı formayı taşıyor diye ona içten içe kin besliyor olabilirsin.
amma şöyle de birşey var. dediğim gibi, kendisi şu anda takımın kaptanı. sevmek zorunda değilsin ama, eğer ''ben iyi bir galatasaraylıyım'' diyebiliyorsan
saygı göstermek zorundasın. bunun koşulu ya da bahanesi yok. galatasaray takımının kaptanı, kendi evinde oyundan çıkarken ıslık seslerine maruz kalıyorsa - ki ben hala ıslıklananın arda olduğuna inanmıyorum, sadece alkışlayan kesimin ıslıklandığını düşünüyorum.- büyük terbiyesizlik yapılmış demektir. kadıköy'deki maçlarda arda küfür yiyince, niye sinirleniyoruz o zaman biz? sen kendi takımının kaptanına böyle yaparsan, elin oğlu kuyruğuna teneke bağlar, oynar.
tek taraflı düşünmemek lazım hiç bir zaman. eleştirilere bakıyorum da; ''senede bilmemkaç maça gidiyorum, şunu alıyorum-bunu yapıyorum vs vs...'' söylemleri var. ulan, senin benim maça gittiğimizin toplamı kadar, adam o formayla maça çıkıyor. senden-benden artısı, adamın allah vergisi bir yeteneği var. bu sayede biz tribündeyken, o sahada mücadele ediyor takımı için. şüpheniz olmasın, arda eğer futbolcu olmasaydı; belki de bizim gibi şu anda burada yazıp çiziyor olacaktı.
eleştiri yapalım tabii ki, kimse kusursuz değil. arda'nın hataları var. ama bu hatalarını, onu itin götüne sokarak kimse düzeltemez. amacınız üzüm yemek olsun, bırakın bağcının yakasını...