resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Eyüpspor
Yaş:37
Uyruk:Türkiye
  • 2301
    bozduğumuz gençlerden biridir. kendisini bozduk efendim. bir sene öncesine kadar gülen, sahada vızır vızır gezinen, oradan oraya koşan çocuk gitti yerine kirli sakallı, kalın belli bir ağır abi geldi. yüzü de gülmüyor artık.

    kendisi türk toplumu ortalaması olarak ne kadar geri kafalı olduğumuzun göstergesidir.

    şimdi en baştan başlayalım, bugün istatistik yok, analiz de yok, bugün kıçtan sallama günü dostlar, beğenen okusun, beğenmeyenin de canı saolsun.

    kendisine kaptanlık ve 10 numara verildi. yanlış anasını satayım, yerden göğe kadar yanlış. çünkü bizim hoşgörülü ve kültür mozayiği ülkemizde takım kaptanı olmak demek "hacı" olmak demek. takım kaptanı yemez içmez osurmaz seks yapmaz. adam olur, baba olur, ağır olur vs vs.

    kendisini metin oktay'dan feyz alıp eleştirenlere kafa göz girişmek istiyorum. metin oktay karakterinin dışında en başta 40'ların, 50'lerin çocuğuydu. yani o dönemde yaşamış olmak bile aslında bize doğrudan etki ediyor. arda turan 90'ların sonu, 2000'lerin başında genç olmuş biri. bu konuda daha fazla açıklama yapmıyorum.

    arda turan kişisini önce 10 numara ve kaptanlıkla yeni metin veya büyük kaptan ilan edip duygu mastürbasyonu yaptık, sonra da kendisinin un ufak ezilmesini kayıtsızca izleyip bir de kızdık. neymiş efendim sinema peşindeymiş ruh yokmuş. bu tezahüratı yapanların üzerine benzin döküp yakmak istiyorum.

    olum psikolojik sorunlarınız mı var? bu adam genç yahu. bok gibi para kazanan deli dolu bir genç adam*. bırak eğlensin, sinema kapatsın orada burada sürtsün. onun bunun bacısına sarkmadıktan, diskolarda yerlerde sürünüp maçlarda antrenmanlarda kaybolmadıktan sonra ne yaparsa yapsın yahu.

    kendisine gereksiz anlamlar yükledik, ve bunu yaparken kendi karakterini ve duygularını hiçe saydık. öküz gibi bir sosyal psikolojik çember oluşturduk. garibimin galatasaray sevgisi yüzünden ne dediysek hı dedi ama en sonunda o da postayı koydu. şu dakikadan sonra arda niye böyle oldu falan fişman demeyin artık. şu dakikadan sonra gitmelidir arda. 66 numara arda'yı koruyamadık çünkü, o arda önce 33, sonra 11, sonra 10 numara olmalıydı bence. burada kendisine sinema peşinde, ruh yok diyenlere bir kez daha abanmak istiyorum. şimdi orhan baba eşliğinde faça atıp tuvalette kendinizi tatmin edebilirsiniz; taraftar adı altındaki ergen sabiler...

    arda turan, sana karşı hiçbir zaman ayrıca bir sempati duymadım, ne bileyim karakter olarak uyuşmuyoruz belki. ama seni bir galatasaraylı ve galatasaray oyuncusu olarak sevdim ve önemsedim. seni genç kız gibi değil profesyonelce sevdim, anlamaya çalıştım. seni çok iyi anlıyorum arda turan. taraftarın bilimum öküzlüklerinde sonuna kadar sen haklısın. biz de böyle koyun bir milletiz işte. seni yanlız başına bile bırakamadık. illa karıştık, illa anlam yükledik, illa bilmemne... herşeyin en iyisini biliyoruz ya...

    şimdi lütfen git; eski genç ve mutlu günlerine geri dön... takım sensiz de başarılı olur merak etme, yeter ki sen mutlu ol, kurtar kendini bu kamuoyundan...
  • 2307
    sezonu erken açmanın ve yaşadığı sakatlığın etkisiyle sezon sonunda büyük bir form düşüklüğü yaşayan, küskün kaptan..

    severiz, canımızdır, ciğerimizdir ama kim olursan ol senin bu takımın kaptanı olarak taraftara küsmeye hakkın yoktur. kaldı ki bugüne kadar bu taraftar hep senin arkanda oldu kah "büyük kaptan arda turan", kah "sanmasınlar seni yalnız, biz buralardayız" söylemleriyle , hala da oluyor. işler iyi giderken can ciğer kuzu sarması, kötü gidince de hemen "küstüm, boz!". yok öyle bi dünya! aynı şey kaptanına çirkin şekillerde yüklenen taraftar için de geçerli. lakin onlar adı üstünde; taraftar. sense büyük galatasaray'ın daha bu yaşta "büyük kaptan" lakabını almış futbolcususun, senin olayları daha olgun karşılaman, küskünlüklerden uzak durman gerekir. bir grup taraftarın yaptığı tezahüratlara alınıp bunu tüm taraftarlara nasıl mal edersin?

    örneğin manisa deplasmanında* çoğu her hangi bir oluşumdan bağımsız stada gelmiş taraftarlar , bir çoğu ailecek maça gelip seni destekleyen insanlar ve babasının omuzlarında büyük bir heyecanla* seni tribüne çağıran minik galatasaraylılar için tribünlere en azından bir el sallamak, alkış yapmak bu kadar mı zordu? bence bu o kadar da zor olmamalı. açıklamaların iyi hoş da biraz daha olgun olmanı beklerdik senden..

    yine de sanılmasın ki sana olan inancımızı, sevgimizi yitirdik, sana küstük. biz küsmedik arda turan, küsmeyiz de sen bazı abilerin* gibi yapıp kalp kırmadıkça.
    senden tek istediğimiz her zaman yaptığın gibi o formanın hakkını vermen, bir de "büyük kaptan" lakabına yaraşır şekilde olgun davranman. yoksa merak etme, "sanmasınlar seni yalnız, biz -hala- buralardayız".
  • 2308
    eleştirinin de, birine hayran olmanın ya da birini çok sevmenin de ne demek olduğunu bilmiyoruz. gerçekçi olalım; ilişkilerimizde, dostluklarımızda, düşmanlıklarımızda, aile içi tutunduğunuz tavırlarda ve daha bir çok yaşanmışlıkta bilmiyoruz bu kavramların ne olduğunu. birini çok sevebilirsiniz, ama bu o insanın her şeyi doğru yaptığı anlamına gelmez. aynı şekilde birinden nefret edebilirsiniz, bu da o insanın her şeyi yanlış yaptığı anlamına gelmez. eleştiri yaparken ya da birini savunurken gözü kapalı davranmak ne kadar doğrudur, bir düşünün. yapılan eleştiriyi ya da savunmayı bağnazlıktan ayıran şey, onun mantık çerçevesi içinde olmasıyla doğru orantılıdır. arda turan'ı da eleştirirken ya da bir şeylere karşı savunurken mantık çerçevesi içinde hareket etmek gerek.

    eskiye dönüp bir düşünmek gerek, arda'nın a takımda kendini göstermeye başladığı günü hatırlayan kaç kişi var, bilmiyorum. o zamanlar kabarık saçlı, top sakallı genç bir futbolcuydu arda. tek bir galatasaraylı tanımıyorum ki, arda'nın oynadığı maçı izleyip bu genç adama dikkat etmemiş olsun. gelecek vaat eden, aklıyla ayakları arasındaki bağ oldukça kuvvetli olan bir galatasaraylı -arda turan. kendisinin galatasaraylılar için ne kadar önemli olduğunu görmek istiyorsanız, bu başlıktaki ilk sayfaya gidin ve birkaç entry okuyun. yakın geçmişe kadar da bu duyguları hepimiz paylaşıyorduk, öyle değil mi?

    olayların bu seviyeye -yani arda turan'a sert eleştiriler yöneltme evresine- gelişinin nasıl olduğunu düşünmek gerek bir de. ben, arda'ya kaptanlık verilmesiyle fitilin ateşlendiği görüşündeyim. haldun üstünel'in, arda'nın kaptanlığını açıklarken beyan ettiği cümleleri hatırlaylım; "biz arda'ya lincoln'ün değil, metin oktay'ın formasını veriyoruz" bu basit bir cümle gibi görünse de, biraz düşününce taşıdığı yükü farkedemeyecek biri yoktur içimizde. kaldı ki, bu açıklamadan ve verilen yeni sorumluluklardan sonra, arda turan'daki değişim kendini hissettirdi. önceden gülen, eğlenen, futbola eğlence katan arda gitti; yerine yüzü asık, sahadaki görevi sadece yapmış olmak için yapan, futbolu sıradanlaşmaya başlayan arda geldi. geçen yılla bugünü karşılaştırdığımızda bunu görmemek imkansız.

    arda turan'ın galatasaray'da ulaşmak istediği bazı mevkiler vardı, kaptanlık da bunların başındaydı belki. galatasaray kulübü yöneticileri, arda henüz yirmili yaşların başındayken, galatasaray için büyük sorumluluk demek olan kaptanlık bandını arda'nın koluna geçirdi. yetmedi cebine giren parayı da iki katına çıkardı. kulübün de, taraftarın da düşünüğü şey, arda'nın buna layık olduğu ve bu görevi kaldırabileceğiydi. evet, arda bu göreve layıktı belki, ama bu yükün altından kalkamadığını hepimiz görüyoruz. yönetimin suçlu olduğu noktanın burası olduğunu düşünüyorum. kaptanlığın ve 10 numaranın arda'ya verilmesi, lincoln kazığının etkilerini hafifletmek içindi -en azından ben öyle görüyorum- ama aceleyle verilmiş bu karar, galatasaray futbol kulübünü arda'dan etti belki de.

    peki tüm suç kulüp yöneticilerinde mi? elbette hayır, burda suçlu olan bir diğer grup da galatasaray taraftarıdır. neden suçluyuz? arda'yı bu kadar pohpohladığımız ve şımarttığımız, zaman zaman galatasaray futbol kulübünden daha fazla değer verdiğimiz için suçluyuz. kaptan olduktan hemen sonra "büyük kaptan arda turan" dediğimiz için suçluyuz. bir düşünelim, büyük kaptan yakıştırmasını hak eden bülent korkmaz galatasaray'a nasıl emek verdi. kısaca eskiye göz atın. tekmeye kafa sokmanın ne olduğunu, uefa finalinde çıkık kolla oynamanın ne ifade ettiğini bülent korkmaz sayesinde öğrenmedik mi? "o da topu şişiriyordu" denilen bülent korkmaz, galatasaray futbol takımına futboldan çok daha fazlasını öğretmiştir. kaptanlığının ilk ayını doldurmamış arda'yla hayatının yaklaşık yirmi yılını -yani arda'nın yaşamı kadar bir süreyi- galatasaray'a vermiş bülent korkmaz'ı aynı kefeye koymaya gönlünüz ne kadar razı geliyor? arda büyük kaptan olmayı ne zaman hak etmiştir?
    bir diğer hata da, arda'yı metin oktay'la aynı kefede değerlendirmek oldu. oynadıkları zamanlar ve şartlar arasında uçurum olsa da, galatasaray'ın en büyük sembolü metin oktay, nasıl arda'yla aynı platformda değerlendirilebilir? kimse kusura bakmasın ama, arda'nın bir metin oktay olması için -ki yok öyle bir ihtimal- kaç fırın ekmek yemesi gerektiğini hesaplayamayız. zamanında hepimizin yaptığı hatalar bunlar. "büyük büyük kaptan, arda arda turan" diye tezahürat yaparken, photoshopla metin oktay ve arda turan'ı aynı kare içine alırken bu hatalara ortak olmadık mı?

    kulüp ve taraftar hatalıdır, ama kendine en büyük kötülüğü yapan ve eski arda'nın çok uzağında olmasına sebep olan en büyük etken, arda'nın bizzat kendisidir. biraz gerçekçi olalım, sakat sakat sahaya çıktı diye kimse büyük futbolcu ilan edilemez. hatta o sakat haliyle oyuna girmekte ısrar edip, sahada yokları oynayarak takıma zarar veriyorsa, o futbolcu değerini yitirir. arda'nın son haline bakalım; kilo almış, beli kalınlaşmış, "takımın abisi" tavırlarına girmiş, futbolunu bencilleştirmiş bir arda yok mu karşımızda? arda kısaca bana şunu anlatmaya çalışıyor; " ben galatasaray'da istediğim her şeyi elde ettim; takımın kaptanıyım, cebime giren para güzel, tarafta da galatasaraylı olduğum için beni seviyor. önümde galatasaray'la ilgili bir hedef kalmadı" arda'nın bende uyandırdığı düşünce aynen bu şekilde. evet arda kaptanlığı hak etmiştir -zamanında hepimiz bunu düşündük-, evet arda'nın kazandığı para iyidir -ki hak etmiştir bunu da-, evet galatasaray taraftarı arda'yı seviyor -büyük bir kısmı o sevgiden vazgeçse de bu böyle- ve evet, ne yazık ki arda'nın galatasaray'la ilgili hedefi kalmamıştır. arda'nın özel hayatı beni ilgilendirmiyor. istediği kişiyi kendisine sevgili olarak seçebilir, onun için sinema kapatabilir, istediği gece kulübünde eğlenebilir... emre belözoğlu'yla arasındaki abi-kardeş ilişkisinden nefret etsem de, abi dediği insanlar da beni ilgilendirmiyor. ben sadece, taraftarın gösterdiği sevgiye layık olmayı başarabilen arda'yı beklerim sahada. arda'nın bana izletmek zorunda olduğu da budur.

    sonuca gelecek olursak, arda'ya kızgınım. kendisini tüketmekte hevesli olduğu için kızgınım. bu taraftar futbolcusuna değer verir, ama değer verdiği futbolcu o sevgiye layık olmayı bilmeli. aksi takdirde, ne yazık ki acımasızca küfrü yer. eleştiri yaparken, arda'nın bu takıma daha önce kattıklarını düşünmek; savunurken de arda'nın şu anki durumunun kötü olduğunu kabul etmek ve göz önünde bulundurmak gerek.
    arda için söyleyebileceğim tek şey, önüne geçmezse kendisini bitirecek olduğu. emre belözoğlu örneğini göz önünde bulunduralım. o da kendisini yavaş yavaş bitirmedi mi? şimdi nerde olduğunu ve galatasaray taraftarı için ne ifade ettiğini biliyoruz. umarım arda için durum aynı olmaz. umarım kendisini toparlar ve eski arda olarak futboluna devam eder. bir emre belözoğlu vakasına daha şahit olmayı kaldırmaz bu yürek.
  • 2309
    dün gece rüyama girdi bu çocuk. ben kendisinin çok büyük futbolcu olduğuna inanmayanlardanım. iyi futbolcu mu? evet. ama büyük bir yıldız değil. olsun, yinede galatasarayımızın göz bebeği. veya en azından benim için öyle. bana göre yetmişinci dakikadan sonra şişmesi onun kadar teknik ekibin de hatası. son uğradığı haksızlık nedeni ile baya içim acımış demek. uzun uzun sohbet ettik. çok keyifli bir sohbetti. gündemde ne varsa konuştuk. dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. umarım aynı rüyyayı o da görmüştür.

    ilginç olansa şu. dün gece ahırkapıda benim kadar içip yatağı zor bulan bir adamın o matizlikle gördüğü rüyyayı bu kadar net hatırlaması.
  • 2310
    kendisi hakkında ilk defa bu kadar eleştirisel bir yazı yazacağım son birkaç haftaki ve bu haftaki oyunuyla beni kendisinden soğutan süper! yıldızımız...
    bugün 8 mayıs 2010 galatasaray antalyaspor maçı sözlükte kendisi hakkında hiçbir eleştiri yapılmayıp yine günah keçileri barış,aykut,mustafa sarp hatta oynamayan gokhan zana fatura kesilmesini dogru bulmuyorum... tamam içimizden geldi, tamam galatasaray aşkı öyle böyle değil hatta tamam taraftar sana sırtını döndü...

    fakat top oynamamana rağmen hocan sana güvenerek seni dakikalarca sahada tuttu... hırs, istek göremiyorum sende... dünyanın sayılı yıldızlarından biri olabilecekken belki sırtına yüklenen ağır yüklerden bilemem ama kendini geliştirme yönünü saldın gitti.. ben oldum tavırların beni benden alıyor... hep dediğim önünde kendi mevkinin en iyileri arasında gösterilen kewell'ı bir öğretmen olarak değil mevkinde bir rakip olarak gördün hep...

    bugün oyun tarzını git gide benzettiğin hasan şaş vari oynu yavaşlatarak bir gol attırdın yine ama şunu bilir şunu söylerim arda belki türkiyenin en iyi topçusu fakat rijkaard'ın sisteminde verimli değil... üstüne üstlük kendisinde kendini bu sisteme alıştırmak yerine kendi sistemini oturtma çabaları var...

    bugün hiç beğenmedim seni kaptan, bu moral bozukluğu olayı da çok ama çok uzadı... o heyecanı gerçekten duymayacaksan daha, gözünü karart ve git bakalım... seni arda yapan bu taraftar gibisini bulabilecek misin? durarak oynadığın oyunla, bu ben oldum tavirlarinla o kendini layik gordugun yerlerde barinabilecek misin?

    yeteneginden ve de galatsarayliligindan kimsenin suphesi yok ama icindeki heyecandan, hevesten şüphe duymaya başladım... umarım 66'lı günlerine geri dönersin be arda... içimizden olan arda turan'a geri dönersin...
  • 2315
    eğer giderse avrupada da başarılı maçlar çıkartırsa* herkes onu tebrik etcek ve haklı gurur duycaktır. anlamıyorum sozluk yazarlarında genel bir tehdit vari durum olusmus. birinin gidip basarılı olma durumu goz onune alınarak takımdan gonderilmemesi kanatine varıyorlar. kucuk bir arastırmanın sonucu:

    joao alves de assis silva #382841
    bu adam gittikten sadece 3 ay sonra spormax kanalında premier lig özetlerini izlerken bulacaksınız kendinizi. manchester city vb. bir takımda golleri sıralayacak. o zaman oturup dertlenmek düşecek bize.

    elano #276339
    ama eminim bizden giderse gittiği yerde onu çok güzel şekillerde izleyeceğiz ve üzüleceğiz. dilerim bu durum yaşanmaz.

    frank rijkaard #358697

    rijkaard bugün takımdan ayrılsa, iddia ediyorum önümüzdeki sezon juventus, milan yada liverpool takımlarından birinin başına gider...muhtemelen milan ile avrupa kupalarında boy gösteriyor olur.
  • 2321
    galatasaray kendisinden kat kat kaliteli adamları da görmüştür ama o kaliteli adamların bile yapmadığı kaprisler artık galatasaray taraftarını usandırmıştır. bu takım galatasaray, bu taraftar da galatasaray taraftarı, bu taraftar ve takım, hagi, prekazi , tugay gibi yeteneklerinin yanında hırsıyla oynayan yenilgiyi kabul etmeyen kendisini değil takımı düşünen gerektiğinde tekmeye kafa sokacak adamları gördü. zaten arda'nın eleştirilen tarafı da bu. gücünü hırsını takım için kullanacağına, taraftara karşı ve takıma karşı kullanmıştır ve görüldügü gibi hiç kimsenin sonsuz kredisi yoktur. kimse uzun yıllar galatasaray'a hizmet vermeden büyük kaptan olamaz kaldı ki arda kaptanlığı bile kaldıramamıştır. ben arda'ya büyük kaptan dersem geçmişteki büyük galatasaray kaptanlarına hakaret etmiş olurum. ben artık sahada o umursamaz pas atmakta geciken top kaybeden hırsını kaybetmiş yüzü gülmeyen arda'dan rahatsız oluyorum. galatasaray senden önce de büyük takımdı senden sonra da büyük takım olacak. mutlu olacağın yere bizleri kendinden daha çok soğutmadan gitmen dileğiyle...
  • 2322
    saha içinde ve saha dışında yaptığı bir çok hata vardır, doğrudur. son zamanlarda, özellikle medyanın ağzını bir karış açıp beklediği kozları tek tek verdi, üzülerek söylüyorum bunu.

    lakin taraftar ile arasında ki diyalogdan bakacak olursak olaya, işler yolunda giderken hep büyük kaptan'dı o, aslandı, kaplandı. hep, gururla göğsümüzü kabartandı milli takımda. bir futbolcunun eleştirilme hakkı her zaman vardır. ama arda hiçbir zaman gerçekten futboluyla eleştirilmedi, eleştirilemedi. o'na hep farklı muamele yapıldı, çünkü o sıradan bir oyuncu değildi, herkes farkındaydı bunun.

    neler yapılmadı ki, üzerine bir metin oktay misyonu yüklendi, ve akabinde dünyanın en kusursuz insanı olması beklendi. şu an en gezegenin tozunu attıran futbolcu olan messi ile karşılaştırıldı, yetenekleri yüzünden değil, sadece aşağılık kompleksimiz yüzünden. sonra arda yerden yere vuruldu haliyle. sanki bu adam dedi, "ben messi'den iyiyim". sonra artistlendi denildi, ve sürülmeyi bekleyen koyunlar gibi rotamızı oraya çevirdik.

    çok klişe olacak biliyorum, ama arda turanciddi anlamda galatasaray'ın çocuğudur, evladıdır.

    son zamanlarda maruz kaldığı muameleye ben kalsam, dakika durmam burada, kimse kusura bakmasın. çünkü taraftar taraftarlığını yeterince yapamadı, medya nereye sürdüyse oraya gitti çoğunluk. evladını kazanmak için kılını kıpırdatmadığı gibi, kaybetmek için elinden geleni de yaptı. önce ıslıkladı, sonra adına besteler yaptı.

    o gün, malum protestoyla galatasaray evladını kaybetti belki de, farkında değil. aslında hata arda'da fazlasıyla dayandı bu kompleksli, alaturka, yozlaşmış beyinlere. arda, zorla evinden, ailesinden soğutuldu, kendisi de bunun verdiği moral bozukluğu ve gençliğinin verdiği duygusallıkla ön ayak oldu bu duruma.

    neymiş, sinema salonu kapatmış, geziyormuş, tozuyormuş. yahu sen evladının gezmesini, tozmasını, arada bir eğlenmesini istemez misin? bir şeyler kötü etkiliyorsa yaşantısını, futbolunu, yönetim ya da hoca çeker köşeye, konuşur.

    bunu, duyduğunuz zaman ayaklarınızın kesildiği, ne kadar onur verici bir şey olduğunun farkında olduğunuz "büyük kaptan" diye seslenilen yerden, olabildiğince alaylı bir şekilde duyacaksam, bana seslenilmesin bir daha oradan.

    bir an önce git arda, bu taraftar seni hak etmiyor çünkü.
  • 2324
    çok açık biçimde baskıyı kaldıramamıştır. bunun kaptanlıklıkla falan değil, dikkat çekici oyunu ile ilgisi vardır.
    galiba geçen bahardı, daha önce de olabilir, bir gazetenin internet sitesi ahlaksız arda diye yazmıştı, sebebi ile arda'nın bir kızla öpüşmesiydi.
    genç yaşta yeteneğinle bu kadar sıyrılırsan, hele ki türkiye'de, attığın adım gündeme taşınır. tamamen normal bir yaşam sürsen de, en ufak bir hareketin abartılır olay olur.
    bunların hepsini gördük, sinema olayı da işin adeta simgesi oldu. arda bunların hepsinden etkilendi ve ciddi ciddi alınıp bozuldu. o alındıkça işler kötüye gitti, o kötüye gittikçe, medya çoştu.
    hali hazırda, medya çok açık biçimde arda'yı oynatmamaya kararlı, gönderme kararını da onlar aldılar. hani direnelim buna, kulak tıkayalım demek isterdim ama arda için, yenilgiyi kabul etmeliyiz. burda kaldıkça daha mutsuz edecekler, her gün daha da çok üzerine gelecekler.
  • 2325
    arda turan'ı geçen sezonlarda birazcık olsun takip eden herkes bilir ki, arda 10 numarayı giymeyi hiç bir zaman istememiştir.kaptanlık konusundaysa lincoln olayında sabri ile birlikte gösterdikleri tepkiden sonra yönetimden gerekli sert cevabı almıştır taktir edersiniz ki galatasaray kaptanlığını medyanın önünde sorgulamak kimsenin* haddine değildir. ancak bu sezonun başında ne hikmetse metin oktay'ın adı kullanılarak ardaya 10 numara giydirilmiş, kaptanlık verilmiştir. yönetim tarafından metin oktay misyonu yüklenmesiyle,taraftarın da büyük kaptan yakıştırmasıyla arda'yı türkiye'de ulaşabileceği en üst noktaya getirmişizdir el birliğiyle.ve evet biz tüm bunları yaparken adamın kendisini unutmasına sebep olduk.*onunla bununla kıyaslayacağız diye arda'yı kendisinden ettik.halbuki arda'yı arda gibi kabul etseydik, ne metin oktay'ın galatasaray sevdasıyla ne bülent korkmaz'ın büyük kaptanlığıyla kıyaslamasaydık belki o da kendinden geçmezdi bu kadar.üstelik metin gibi olabilmek için ağları yırtan golü atınca "benim attığım golün değeri karşı takımın büyüklüğündendir" diyebilmektir, karşı takımın tribününe hareket çekmek değil.ama bu hareketin akabinde tribünde kuduran da yine bizleriz.yani sahadakinden metin gibi olabilmesini beklerken kendimizin ne gibi olduğuna da bir dönüp bakmamız gerekir.mesele ardayı 66 olarak sipsi olarak kabul etmekteydi, kaldıramadığı aşikar olan misyonları yükleyip ardından düşmüşler paranın peşine diye pişkin pişkin böğürmekte değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın