resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Eyüpspor
Yaş:37
Uyruk:Türkiye
  • 6802
    oğuzhan asiltürk'ün merve kavakçı ile ilgili söylediklerini okuyayım derken o haberi değil bir önceki haberi açtım...

    ve öğrendim ki arda turan ile sinem kobal ayrılmış...

    http://haber.gazetevatan.com/...ildi/434184/8/Manset

    yarın öbür gün acaba arda bey '' bir ilişkiye yaşarken sahip çıkmak lazım. bu kız yemek yapamıyordu, yaptığı zaman da bana yemek vermiyordu aç kalıyordum. '' der mi?

    bence der...

    (u: ''bu kulüpte yemek verilmediği zamanlar oldu. büyük kulüpler; kendilerini başarılarla değil duruşlarla gösterir''... a.t)
  • 6803
    az önce %100 futbolda güntekin onay'ın dediğine göre 7 kilo vermiş.

    burada göt göbekten koşamıyordu, orta açamıyordu. sonra taraftar tepki gösterdi mi suçlu oluyordu.

    iyi oyuncudur, galatasaraylıdır ama artık sermeye başlamıştı. gitmesinin her iki taraf için de ne kadar hayırlı olduğunu zamanla anlıyoruz.

    o orada mutlu biz burada. umarım galatasaray'a paralel olarak o da başarılı bir süreç geçirir futbol hayatında.
  • 6804
    önce bir şu haberi okuyalım:

    http://spor.milliyet.com.tr/.../1511276/default.htm

    şimdi ardacım şu sözlükte senin tüm yaptıklarına rağmen hala seven ender insanlardan biriyim. fakat bak şimdi neredeyse kaçarcasına gittiğin ispanya'da da aynı sebeplerden eleştirilmeye başladın. burada her açıklamanda senin özel hayatındaki meşguliyetinden dolayı eleştiren basına salladın. seni taparcasına seven taraftarının gözünden düştün ve taraftar seni haklı yada haksız eleştirdi diye salladın hem de taa ispanyadan. her röportajında türkiyedeki futbol ortamına salladın vs...

    düşün bakalım suç türk basınında, taraftarında veya futbol ortamında imiş?
  • 6805
    http://www.marca.com/...tico/1330766372.html

    marca gazetesinin hakkında yaptığı haber...

    bu da haberin tükçeye biraz çevrilip özetlenmiş hali...
    http://spor.milliyet.com.tr/.../1511276/default.htm

    iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batıracaksın sevgili arda, hem iğneyi hem çuvaldızı başkalarına batırınca olmuyor, hatayı hep başkalarında aradın, taraftarda, takım arkadaşlarında, medyada, klüpte...

    peki şimdi suçlu kim?

    teknik direktör değişikliği yaptığı için atletico madrid de mi? hakkında haber yaptığı için ispanyol gazetelerinde mi? kötü oynadığın bir maç sonrası oyuncu değişikliği sırasında seni ıslıklayan taraftarda mı? lig mi kalitesiz yoksa la liga'yı mı beğenmedin?

    lütfen artık biraz büyü, olgunlaş ve hep örnek aldığın emre abinin yolundan ilerlemekten vazgeç...

    özel hayat her yerde özel hayat, bak mesut almanya'ya gitti milli takım yenildikten sonra gece klübüne eğlenmeye gitti diye haber, liverpool arsenal maçı sonrası gece iki takımın futbolcuları aynı mekanda eğleniyor hoop haber hoop taraftar hareketleniyor ''derbi kaybetmişiz ne işiniz var o gece o adamlarla'' diye... al işte ispanya'da da manşetlerdesin... medya yıpratıyor medya haberleri çarpıtıyor, bazen yaptığı 10 haberin 5i yalan çıkıyor evet haklısın... peki sen kendine dikkat ediyor musun? sen kendini koruyup kolluyor musun?

    inşallah o klüp sana yemek veriyordur da aç kalmıyorsundur sevgili arda...
  • 6806
    profesyonel futbolcu değilim, futbol gibi fiziğe dayalı bir iş yapmıyorum, daha doğrusu gücün, kuvvetin, zindeliğin belirleyici olduğu bir iş yapmıyorum diyeyim. futbolcu da idmanı-maçı olmadığı zaman dilediğini yapsın, içsin-dağıtsın diye de savunmayacağım, ancak aşağıda yazdıklarıma bakarak biraz samimi olmamız gerektiğini düşünüyorum. basında öyle bir kavram yok, o nedenle belki sözlükte bir kısım insana derdimi anlatabilirsem ne mutlu.

    öncelikle, dediğim gibi yaptığım iş kas kuvvetine falan dayanmıyor, bildiğin ofis işi. ancak ciddi anlamda kafa patlatıyorum ve sözlük vb. yerlere de açıkçası kafamı dağıtmak veyahut dinlendirmek için giriyorum. sonuç olarak beyin de bir organımız ve gece hayatı, içki, sigara vs. gibi şeylerden haliyle etkileniyordur. ancak bulunduğum iş yerinde bizim dairede sanmıyorum ki benden daha fazla dışarıda takılan, içen, gecenin bir körü eve gelen 2-3'ten fazla kişi olsun, tüm kuruma yayınca da rakam azdır. öte yandan yaptığım işin kalitesini falan ben takdir edemem, başkaları etsin ama benim yoğunluğumda çalışan da en fazla 2-3 kişidir. diyeceğim odur ki tüm gün hemen hiçbir iş yapmadan oturup, akşam olunca çıkış saatini sektirmeden evine giden ve "düzenli" bir hayat süren yüzlerce insan var. ha var da ne oluyor, öbür gün mükemmel bir profesyonellik anlayışıyla işlerini mi yapıyorlar. hayır, yine yan gelip yatarak, ben arada fırsat yaratıp sözlüğe gireyim derken onlar bakacak sayfa bulamamaktan canları sıkılarak günü geçiriyorlar. ne benim yoğunluğumun ve yaptığım işin doğrudan bir etkisi var akşamki hayatımla, ne de onların. tekrar belirteyim, bir futbolcu ile kıyaslanmaz tabii ki benim fiziksel durumumun işime etkisi ama sanıyorum ki arda da benim kadar "düzenli"! yaşamıyordur. belli bir ölçüde kaldığı sürece kimseyi akşamki hayatı ilgilendirmez, olan kendisine olur, ona üzülürüz, futboluna "net" bir şekilde yansıdığı zaman merak etmeyin zaten onu harcamak için sıraya girenler de işi bizlere bırakmadan halledeceklerdir.

    "profesyonellik" anlayışımızın ne kadar ikiyüzlü olduğunu -kendimce- belirtmek için yazıyorum bunları. üç kuruşluk aklını çalışanına dikte ettirmeye çalışan çoğu patronun yaptığı gibi sabah belli bir saatte gel, iş yoğunluğuna göre hayvan gibi çalışıyormuş gibi görün, daha iyi bir iş olanağı bulunca da vın turizm değil profesyonellik, öyle göstermeye çalışıyorlar ama kelime anlamından bile yola çıkınca 2 dakikada anlaşılacağı üzere bu değil, ilgisi bile yok. ama insanların kafasında öyle bir profesyonellik imajı yaratma çabası sonucunda, biz çalışanlar da işimize geleni kabule hazır olduğumuzdan böyle kalmış. aslen "sahip olduğu bilgi birikimi veya yetkinliği kullanarak ve geliştirmeye çalışarak işini yapma" benzeri bir şeyi biz almışız "para kazandığın mesleğe ihanet etmemek, daha fazla para için o mesleği değiştirmek" gibi çelişkili anlamlara yıkmışız. böyle olunca da türk futbolunda kendini geliştirme ve işine bağlılık konusunda örnek teşkil edecek bülent korkmaz gibilerini "amatör" diye adlandırmışız, gerçek anlamda en profesyonel davranan/yaşayan futbolcuların başında gelirken.

    aynı mantığın illa ki para kazanılan bir işle ilişki kurmadan da gerçekleşmesini beklerim mesela ben. üniversiteyi sadece tutturabildiğin kadar yüksek ortalamayı tuttur, bir şekilde araya onu-bunu sok, herkesin geçtiği yollardan geç daha afili şekilde, sonrasında işe gir şeklinde gören zihniyete bakın (üniversite, okuyanlar için bir nevi futboldaki altyapıdır aslında). çevrenizdeki kaç kişi okurken "gerçek" anlamda kendini geliştirdi, kaçı çok daha iyisi olabilecekken "seme tavuk" olarak çıktı okuldan ve iş hayatına farkında olmasa da bu şekilde devam ediyor? ben bu ülkedeki en zor girilen lisede okudum, gerçek anlamda "zeki" denebilecek farklılığa sahip arkadaş çevrem oldu. ardından en zor girilen üniversitelerden birinde okudum ve hem gerçek anlamda "zeki" denebilecek farklılığa sahip arkadaş çevrem oldu hem de gerçek anlamda kendini "akıllı" zanneden ama sadece düzenin iyi adamı olabilmiş insanlarla tanıştım. bugün o çok akıllı insanlar üniversiteyi bitirdikten 10 sene kadar sonra "ales" denen sınav için mesela nasıl 60 alacağız telaşındalar, kendilerine de iyi baktıklarını düşünüyorlardır eminim.

    sonuç olarak, alt/orta gelir seviyesinden gelen kendi seviyesinden gelip yükseleni ezmeyi pek sever, üst gelir seviyesindekilere fazla ses çıkaramaz. bu bizim memlekette daha da fazladır. arda turan'ı sevmeyebilirsiniz, sevmek zorunda tabii ki değilsiniz, özellikle gittikten sonra yaptığı açıklamalarına üzülebilirsiniz, ben üzülüyorum. ama erman toroğlu gibi saldırmadan önce nasıl "profesyonel" bir toplumdan arda turan'ı çıkarttığımıza bakmak daha doğru olmaz mı?
  • 6807
    bu akşam saatlerdir ntvspor'un sürekli duyurduğu üzere röportaja çıkmıştır. ispanya'dan bahsederken türkiye'yi anlatmıştır. türkiye'den bahsederken ispanya'yı. bir ara ispanyadaki gazetelerden dergilerden hiç haberimiz yokmuş gibi orada sadece futbol konuşulduğundan bahsetmiştir. sonrada röportaj devam ederken ben gene yanlış bir şey söylemeyeyim dedikten sonra ortamı terk etmiştir.

    ntvspor sunucuları durumu toparlayıcı laflar etmiş. misafirlerinin geldiğini o yüzden terk etmiş olabileceklerini söylemiştir. (u: bu hareketi nontvsporculara bilerek yaptıysa hiçbir şey demiyorum ama pek öyle görünmüyordu.)
    gerçekten çok garipti konuşurken. yüzü gülüyordu ama mutsuz gibi geldi bana. sanki ben neden buradayım ne yapıyorum der gibiydi. bu çocuk ya şu an galatasaray'da olamamanın pişmanlığını yaşıyor. ya da fenerbahçe'ye gidebilir miyim acaba diye düşünüyor. aylardır verdiği demeçlerden yaptığı hareketlerden benim anladığım yurtdışında başarılı olamayacak. oranın şartlarına göre yaşama konusunda e.b.'den bile daha kötü durumda görünüyor zihinsel olarak. kendisini çok severim çok sayarım ama bu halleri hakikaten çok kötü. umarım kendisi için en doğru yolu bulur onu sevenleri daha fazla üzmeden.
  • 6812
    http://www.ligtv.com.tr/haber/ardayla-cok-ozel

    çok memnun oldum kendisi adına, galatasaray hakkında konuşmamayı yorum yapmamayı tercih ediyor, biraz kinayeli konuşuyor bu konuda sanki o ak dedi de biz bok anladık gibi ama biz sen ne dediysen onu anladık ondan kızdık sana... neyse sikilmiş götün davası olmuyor, önümüze bakalım... en azından şimdi yorum yaparken ''yaptığım hatalar oldu... söylediklerim yanlış anlaşılıyor galatasaray'a istemeden zarar veriyorum konuştuklarımla'' demesi bence güzel...

    röportajın bir yerinde de galatasaray ile ilgili bir soruya ''çok iyi oynuyoruz şampiyon oluruz inşallah'' gibi birşey söylemesi daha güzel...

    bırak şu profosyonel futbolcu ayaklarını geleceğin ne getireceği belli olmaz ayaklarını...

    sen bizim için kale arkasında haginin golü sonrası sevinen çocuksun, bu takımın evladısın... öyle de kal!
  • 6814
    şu sözlükte arda turan hakkında yazdıklarım ortadadır. arda turan ile ilgili konularda en haksız göründüğü durumlarda bile çıkıp kendimce adamı savundum. yaşına verdim, basının ibneliğine, türk insanının değerlerine olan nankörlüğüne verdim. umarım arda http://www.htspor.com/...3000-ardadan-adaliya haberinde olduğu gibi şike davası bulunan serdal adalı'ya "başkan görmek isteriz" gibi saçma sapan bir söz etmemiştir. yurt dışında olmak bazen ait olduğun grubun psikolojisini bilmemeyi de yanında getirebilir. ancak bu sadece benim gibi ayı gibi yalnız yaşamayı şiar edinmiş kişilerde olabilir. arda gibi sosyal bir insanın çıkıp da bu kadar kopuk yaşaması bilmiyorum. yani arda bak yine sert konuşamıyorum ama bilmiyorum buraları okuyan eden kankaların var mıdır. yani hiç gerek yok spor dünyasındaki kokuşmuş insanlara geyik de olsa laf söylemene. sana ne serdal adalı'dan abicim sana ne? şakası varsa biz yaparız arda'cım. seninki ciddiye alınır. şakaysa tabi.
  • 6816
    tabii ki gerçekten o duyguyu yaşamadığımız için tam olarak bilemeyeceğiz; ama ben kendi açımdan düşününce, tuttuğum kulübün altyapısına geliyorum ve bu kulüp yaşadığım ülkenin en prestijlisi galatasaray; sonra burada a takıma yükseliyorum, özel hayranlarım, milli takımda vazgeçilmezliğim oluşuyor ve nihayet genç yaşta galatasaray kaptanlığı gibi çok büyük bir onura layık görülüyorum. üstelik bunların maddi karşılığını da az veya çok almış, herhangi bir ekonomik sorunu olmayan bir gencim; işte bu noktada hangi profesyonellik ya da hangi avrupa hayali beni buradan ayrılmaya itebilir ki? o kulüpten beni taraftar ya da başkan döverek atmadığı sürece kölesi gibi hizmet ederim; bunları karın tokluğuna ömür boyu yapmak için can atan milyonlarca genç varken nasıl bir duygu beni başka heyecanlara itebilir? işte bu lanet olası endüstriyel futbol terminolojisinden de profesyonellikten de vazgeçeceğin tek bir an varsa o da bu saydığım vasıflara, değerlere sahip olduğun andır. bir yerde profesyonellikten, maddi hazların aşırılıklarından cayacağın bir kırılma noktası varsa o tam da burasıdır!

    şu an takımın arda'ya ihtiyacı yok ve eminim o da bu kadar yeni bir takımın böyle kısa bir sürede boşluğunu kapatacağını beklemiyordu; ama bugün takıma konsantre bir arda sol kenarda hiçbir şey yapmasa seyir zevki ve coşkuyu arttırırdı. dolayısıyla dünya üzerinde barcelona, manu, real, milan ve belki 1-2 kulüp daha ekleyerek bu kulüpler hariç herhangi bir takıma sırf avrupa birliği bayrağı taşıyor, sırf ispanyol, italyan ligi diye gitmesini asla ve asla anlayamayacağım ve belki hiç birimizin yapamayacağı biçimde kulübe milyon euro'lar kazandırdığı gerçeğini de gözettiğim halde galatasaray'ı, şu ortamı atletico madrid formasına tercih etmesine mantıklı veya duygusal hiçbir anlamlı gerekçe bulamadığım oyuncu. kaldı ki amacı dünya futbol seyircisinin tamamını etkilemekse bile bu yıl şampiyon olup seneye veya sonraki birkaç yıl içinde şampiyonlar ligi kupasını almaya katkı sağlayarak yine istediği etkiyi yaratabilirdi. sanırsın burası honolulu ligi sanırsın galatasaray adı sanı duyulmamış bir kulüp!... öte yandan takım içinde, taraftarla veya yönetim nezdinde yaşadığı sorunlar olduysa bilemem; ancak amiyane tabirle bu sorunların anayı, bacıyı karıştırmayan, şerefi, onuru içermeyen birebir tartışmalardan kaynaklanmış olması halinde ayrılmasına gerekçe oluşturamayacağını söyleyebilirim. ki bu tutumların istisnaları hariç tutularak galatasaray kültürüne çok uzak olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.
  • 6818
    --- alıntı ---

    atletico madrid'te oynayan milli futbolcumuz arda turan, stadyum programı'dan ersin düzen'in sorularını yanıtladı.

    sakatlığının iyi durumda olduğunu ve tam iyileşmeden oynamayacağını söyleyen arda "yarın akşam oynayamayacağım büyük ihtimalle. ama bir dahaki hafta sonu ve beşiktaş ile yapılacak rövanş maçında oynayabilirim gibi duruyor; ama tabi dikkat etmek lazım. önce sağlığı kontrol altına almak lazım. onun dışında bir problemim yok. gayet keyifliyim, mutluyum" dedi.

    "ispanya'da her oyuncu oyun oynamayı biliyor"

    türk futbolu ile ispanyol futbolunu karşılaştıran arda "öncelikle şu var, takımlar beraber hareket ediyorlar, bir disiplin var ve ispanya ligi'nde her oyuncu oyun oynamayı biliyor. yani buradaki sağ ve sol defans oyuncusu da topla iyi işler içerisinde. takım halinde çok kısa mesafede oynuyorlar. artık futboldaki en önemli şey bu. herkes 30-40 metreye indirdi takım savunmasını. bizim ligimizde biraz daha kopmalar oluyor defansla orta saha arasında. bazen görüyoruz üçe beşler, ikiye beşler ispanyada böyle şeyler yakalamak çok zor" açıklamasını yaptı.

    ispanyolca öğrenmeye çalıştığını da belirten arda, nihat kahveci'nin kısa sürede ispanyolca'yı öğrendiğinin hatırlatılması üzerine "onu bilmiyorum, ben nihat abi kadar zeki değilim. ders alıyorum, kamplarla pekiştirmeye çalışıyorum. yeni bir değişiklik hayatta" cevabını verdi..

    "biraz sabır lazım sadece"

    arda milli takım kaptanlığı hakkında ise "ben yeni kaptan değilim sadece bu kadro içinde en fazla ben milli olmuştum. bu da bana layık görüldü. ben de saygıyla severek aldım. ama emre abi, volkan abi, hamit abi, benim fikrim tabi ki heralde milli takım kadrosunun içinde olacaklardır. onlar bizim ağabeylerimiz, bize yol göstericilerimiz. tecrübeli oyuncular. ben bu kamplık kaptan oldum" dedi.

    milli takımdaki değişimi de değerlendiren arda turan "biraz sabır lazım sadece. hani bu maç kaybettik yarın bir tane daha kaybedebiliriz. ama önemli olan hollanda maçına kadar süreçtir. ki bu turnuva olmasa bile , abdullah avcı'ya hep güvenmek lazım. çünkü abdullah avcı, milli takıma uzun seneler yani 5-10-20 sene hizmet edecek kaliteye ve güce sahip, karizmaya sahip. o yüzden sabırlı olmak lazım" diye konuştu.

    "bizim gaza ihtiyacımız var"

    türk insanının duygularıyla hareket ettiğini de söyleyen arda "öncelikle taktiksel bilgi taktiksel oyun, hücum anlamında, savunma anlamında ne yapmamız gerektiği önemli. bizim için birinci mantelite bu olmalı. ama ikincisi biz duygularıyla hareket eden insanlarız. bu bizim gerçeğimiz, türk insanının gerçeği. o yüzden bizim bu gaza az da olsa ihtiyacımız var. tabi ki ben de duygusal bir insanım. ülkemin formasını giyerken tüylerim diken diken oluyor. sahaya çıkmak beni heyecanlandırıyor. yani her milli maça böyle çıkıyorum ama bu hisleri yaşamak tabi ki farklı duygular içeriyor" dedi.

    fatih hoca babam

    fatih terim'in sık sık görüştüğünün altını çizen başarılı futbolcu şunları söyledi:

    "fatih hocayla aramız çok iyi çok iyi. inanılmaz. biz de çok iyi gidiyoruz türkiye liginde. o yüzden yani hepimizin keyfi iyi o manada. hocamın zaten başarısının bizlerin söyleyeceği bir şey yok. bizim de aramız çok iyi yani hiçbir sıkıntımız yok. fatih hoca babam…ben hocamı çok seviyorum hocamın da beni çok sevdiğini düşünüyorum. çünkü ben kimseye yanlış bir şey yapmadım. kimseye ihanet etmedim. yani o yüzden saygı çerçevesi içinde her şey çok güzel geçti benim kariyerim için de. şimdi belki de gs için çok daha hayırlısı oldu benim gitmem. çok daha iyi oynuyor, çok daha iyi gidiyor. belki de, ben olsaydım böyle şeyler olmazdı. hep iyi yönde olumlu yönde bakmak lazım. ama fatih hocanın başarılı olacağına hep inanıyordum. sezon başında da bir inancım vardı. bu kaostan sadece fatih hoca çıkartabilirdi. o da yaptı zaten"

    "ilk küfür yediğimde gitmeyi kafama koymuştum"

    galatasaray'dan ilk ayrılık kararını ne zaman verdiğini de söyleyen arda "kendi taraftarımdan ilk küfür yediğim zaman gitmeyi kafama koymuştum. ayrılık nedenimde kesinlikle maddiyat yok. zaten daha az kazanıyorum galatasaray'da kazandığımdan. ben kariyerimi düşünerek hareket ettim. beni zaten bilen bilir. yıllarca galatasaray'da boş mukaveleye imza attım.

    türk pasaportlu futbolcuların avrupa piyasasında yeterli ilgiyi görmediğini belirten arda "ben şöyle bir şey söylemiştim: 'türk pasaportuna sahip olduğum için bu bonservis bedelleriyle avrupa'ya gitmem zor.' türkiyenin 70 milyonluk bir potansiyeli var ve en pahalı futbolcusu 12 milyon euro. şimdi bizim ülkemiz avrupa 3. oldu hiç kimse avrupa'ya gidemedi doğru düzgün. hamit abi nuri almanya liginde oynayıp da gittiler. ben hala bu söylediğimin arkasındayım yani. türkiye ligi az izleniyor. biz galatasaray’da büyük işler yaptığımız zaman, önemli işler yaptığımız zaman buradaki insanlar buna öyle bakmıyorlar. şimdi burak yılmaz’ın 30 tane golü var inanılmaz. ama hala burak yılmaz’ı insanlar araştırıyorlar şüpheyle bakıyorlar. burak bunu hollanda’da belçika’da atsaydı ne olurdu? lukaku belçika’da attı ne oldu, şimdi chelsea’da. şimdi burak’ın yaptığı performansı kim yapabilir. avrupa’da bir messi bir ronaldo. inanılmaz oynuyor inanılmaz birisi. ben böyle düşünüyorum benim fikrim bu" dedi.

    "kazanmaları için dua edeceğim"

    galatasaray-fenerbahçe derbisinde gönlünün sarı-kırmızılı ekipte olduğunu açıklayan milli futbolcu "ben galatasaray’ın kazanmasını çok istiyorum. kazanmaları için de dua edeceğim. hayırlısı olsun. fair-play çerçevesi içinde, güzel şekilde, futbola döndürecek güzel, keyifli bir mücadele olsun.galatasaray ligde daha avantajlı gibi duruyor ama play-off sistemi var ne olacağı belli olmaz. avantaj galatasaray’da gibi duruyor ama sadece avantaj çok dikkat etmemek lazım" dedi.

    --- alıntı ---*

    video için: http://www.trtspor.com.tr/...x?id=3098&cid=-1
  • 6825
    kusura bakmayın ama yazmadan duramayacağım. bazı taraftarlarımız arda'yı hala efsane gibi görüyor.

    anlamıyorum ben de, ne yaptı da bu adam bu kadar değer görür oldu? ulan lincoln iki maça çıkmadı, diğer iki maçta da isteksiz oynadı diye adamın anasını sikmediğimiz kaldı çok afedersiniz. bu adam her milli maçta coşup ardından sakatlanır, sahada mahkeme duvarı suratıyla gezinir, derbilerde varlık gösteremez, sakatlığı boyunca kendine iyi bakmaz, florya'dan çok açılışlarda-doğum günü partilerinde görünür olmuştu. ali sami yen stadında kendisine yapılan protestonun acısını ve öfkesini manisa'ya gelen deplasman taraftarından çıkaracak kadar karakterliydi(!) lan bu adam.

    günün birinde aman geri dönmesin. yemin ediyorum türkiye'ye geri döner de takımın havasını bozar diye fenere, beşiktaşa gitmesini falan istiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın