• 951
    annemi babamı özler gibi özlediğim.

    tribününe 5 metre mesafede oturup demlene demlene tezahürat yapardık. maça gitmek de, dönmek de, dönmeyip taksim'e gitmek de çok keyifliydi. maça saatler varken gidilirdi ki, maç öncesinde eski açığın arkasındaki ortam kaçırılmasın.

    şimdi aç susuz, alkolsüz, muhabbetsiz, insanlık dışı hallerle maça gidiyoruz tt arena'ya. eskiden maça giderken galatasaray formalı birini görünce kendimizden bilirdik, şimdi "metroya binişte potansiyel rakip" olarak algılıyoruz renktaşlarımızı. eve dönebilelim diye maç bitmeden çıkmak zorunda kalıyoruz.

    stadın çevresinde 5 liraya sıcak limonata satan simit sarayı dışında hiçbir şey yok. içinde de durum vahim, bardakta sıcak cola turka 4 liradan satılıyor. yiyecekler çok kötü ve aşırı pahalı.

    biraz daha anlatırsam gözlerim dolacak. yemin ediyorum çok özledim sami yen'i.
  • 952
    çocukluğum, gençliğim, evim, yuvam, özlediğim hatta en çok özlediğim.. stada girdiğin an kokusu ve ruhuyla insanı aşık ederdi. -di'li geçmiş zaman kullanmaya bile alışamadım, alışılmaz. daha 2 yaşında sami yen'e gitmeye başlamış, alpaslan abi ile burada maçlar izlemiş biri olarak oldukça şanslıyım ama doyamadım sana be sami yen. yok aslında ağlamıyorum gözüme ali kırca'nın şiiri kaçtı.
  • 958
    seni çok özledim be oğlum, neler yaşamadım ki seninle. hagi'yle beraber ben de tükürdüm erol ersoy'a yeni açıktan, ben de casillas'a küfür ettim eski açıktan real'e 2-0'dan 3-2 koyduğumuz maçta, ben de su attım kapalıdan 5 maç ceza aldığımız fenerbahçe maçında, ben de havalara uçtum sabri bordeaux'ya 90. dakikada takınca, ben de ağladım sinirden hamburg'a 2-0'dan maçı verince, benim de kalbim duracaktı eski açığın buz gibi beton zeminine sırtüstü yatıp karşı yakanın takımının denizli'de 16 dakikada gol atmaması için dua ederken, seni çok özlüyorum mabedim.

    edit: imla (uyarı için bomba transfer'e teşekkürler)
  • 964
    eskiydi, modern değildi filan ama farklı bir havası vardı. bu hava hiç bir zaman arenada olmayacak gibime geliyor. tabi ki arenayı da seviyoruz ama anlatmak istediğim şey farklı. ali sami yen tek tip bir stat değildi. stada girdiğinizde her tribün birbirinden farklı yapısı, ahengi vardı. stat tamamen sarı kırmızıydı. bizim renklerimizle bezenmişti. birisi açık, üçü kapalı olan tribünleri vardı. eski açık zaten stattan bağımsız bir ada gibi duruyor güney cephede tüm asaletiyle. bütün koltuklar kırmızı değildi, kapalıda avea yazısının olduğu yerlerin sarı koltukları, numaralının ve kapalı alt'ın kahverengi koltukları vardı. eski açığın sarı direkleri, yeşil çatısı. içeriyi turuncu gibi loş tutan o ışıklar. yeni açıkta yağmur yağınca yaşanan çaresizlik. kar yağınca kapalıya alınan yeni açık seyircisi. stadın dışındaki binalar. gol olunca binaların tepesinde yanan meşaleler. meşaleyi yakan adamların gülümsemeleri bile görünüyordu sanki. o kadar yakın değiller ama gülüştüklerini görebiliyor, ya da öyle bir şey hissediyorduk. katlı otoparktan sadece eski açık tarafına atılan golleri görebilen seyirciler ile içeride-dışarıda bir aile ortamı vardı sanki. farklı bir havası vardı sami yen'in.
  • 965
    küçücüktüm ufacıktım.. dünya tozpembeydi ama hiç birşey e5'ten her geçişte, arabanın arka koltuğunda, cama suratımı dayayıp, nefesimle oluşturduğum buhu nun ardından hayran gözlerle mabede bakmak kadar güzel değildi.. en büyük eğlencem o 15 saniyelik yol boyunca yeşil çimleri merdiven çıkışlarından görmekti.. sanırım ben o kocaman yapının yanında küçücük bir çocuk olmayı sevdiğim için galatasaraylı olmuştum.. gittiğim ilk maç bir siirtjetpaspor maçı jardel'li hagi'li popescu'lu super kupa'lı kadro . biletimi kontrol ettirdim, üstümü arattım, eski açığın merdivenlerini çıktığım hızla çıkamam bidaha herhangi bir merdiveni, ordaydım işte duvarların ardından bakarken kurduğum hayali yaşamaya gelmiştim ..

    yıllar geçti ben büyüdüm söylendiği gibi "her köşende bir anım var" dicek kadar şey yaşadım ali sami yen'de..

    kocaman oldum.. dünya artık tozpembe değildi siyahlar griler girmişti araya, hatta ele geçirmişti dünyamı .. ufak tefek güzel şeyler vardı ama hiçbiri -bu sefer- arabanın ön koltuğunda cama suratımı dayayıp nefesimle oluşturduğum buhu nun ardından hayran gözlerle mabede bakmak kadar güzel değildi .. gittiğim son maç bir şekerspor maçı .. 18 yaşımın son günleri .. yani çocukluğum artık bitiyor .. ali sami yen'e de veda .. düşününce çok anlamlı .. çocukken sevinçten ağlayarak girdiğim evime bu kez çocukken üzüntüden döktüğüm son gözyaşlarıyla giriyordum .. o gün gördüğüm hiç birşeyi hatırlamıyorum ne kadro aklımda ne maç ne gösteriler ben veda ettiğimi de hatırlamıyorum aslında ..

    o yoldan geçerken hala ben aynı hayali görüyorum dün de gördüm bugün de gördüm..

    o araziye - arazi mi ne arazisi - artık ne dikerler bilemem .. asla da bilmicem çünkü orda ali sami yen var beni başka bişey görmicem ..
    sevgilim bile duymadu bunu daha ve ben ona değil sana söylüyorum ali sami yen duyuyosun biliyorum "seni çok seviyorum". . .

    bu da hayatımda sahip olduğum en güzel fotoğrafımdır sen ben ne güzel gülmüşüm bak senleyken ..
    http://a1.sphotos.ak.fbcdn.net/...416896_2303946_n.jpg
  • 967
    yıkımı sürerken bir kez ve son defa gittim oraya. içim el vermedi. son maç öncesi hoşçakal şarkısı çalındı ya hani... işte o an içten ağladım, yüzlerce anı, mutluluğun yaşandığı o alan yok oluyor diye. ilk maçım vanspor maçıydı, hayal meyal hatırlarım, hagi gol atmıştı biz babamla 5 dk erken çıkmıştık maçtan 90da vanspor'un golü gelmiş. geçen senelerde öğrendim bunu*. leeds maçına yeni rakı sokmuşlardı babamlar bizim sırt çantalarımızla, polis aramamıştı bizi küçüğüz diye. saysam kaç satır kelime çıkar.

    işte böyle bir yer ali sami yen.

    bu da yıkımı sırasında gittiğimde çektiğim, elimde olan son fotografı...

    http://farm7.static.flickr.com/...107_34eea2b387_b.jpg
  • 970
    belki bazılarımız son kez gördüler seni ve her köşende anıları canlandı teker teker. seninle mutlu olup, seninle üzüldükleri zamanları hatırladılar. sana hoşçakal diyebildiler.
    bazılarımız, sen hiç görmemiş olanlar... ben mesela. onların içi acıdı. o inanılmaz yeri, müthiş güzelliği hiç göremeyecekleri için. yeni stadımızla avutmaya çalıştılar kendilerini. eskisinden daha iyi olacak, çok güzel olacak diyerek. ama hep bir şeyler eksik kaldı. eski maçlar izlendiğinde içinde bir burukluk oldu o bazılarının. o havayı soluyamadıkları için. sevemediler bir türlü yeni stadı. aynı hava orada yoktu çünkü. olamazdı.
    ne takımlar yendik biz. ne sevinçler yaşadık. tüm taraftarlar omuz omuza ne maçlar izlendi ali sami yende. mabedlerin mabedinde. ve çıkıp bizden ona hoşçakal dememizi istediler. gözünün yaşına bakmadan sözü tam da burada devreye giriyor işte. gözümüzün yaşına bakmadan yıktılar ali sami yenimizi. yıllar da geçse onun yerini tutamayacak hiç bir stad.
  • 971
    neden yıktılar ki seni? o kadar üzülüyorum ki amk. geçen sene ikinci yarı taraftar gene meşale'de toplanıyordu. bu sene de aynı mı bilemem. seni yıktılar ve dağıttılar bizi. mekansızız, evsiziz artık. yurdumuz yok. nefesi beş kuruş etmez eli halkın parasını tutan magandaların güç gösterisine, artistliğine kurban ettiler seni. şimdi o magandalar senin karşılığında aldığımız beton yığınına aha da burayı biz verdik diye yazdırıyor.

    işte böyle orospu bir dünyada yaşıyoruz. kim derdi ki ali sami yen stadı'nı yıkacaklar, yerine yapılana da bu stad bilmem kime aittir diye yazılacak diye.bunu beş sene önce söylesen dalga geçerlerdi kimin gücü böyle bir şeye yeter ki derlerdi. ben ömrümde sadece dört kere tribünlerine ayak basabildim. 3ünde galibiyet birinde mağlubiyet gördüm ama önemli değildi. belki de hayatımın en güzel anlarını yaşatan yer bu stadyumdu. yalnız da değilim, kimbilir benim gibi kaç tane insanı dertlerinden tasasından çekip aldı bu stadyum. kaç tane insana yaşama enerjisi yeni bir güç kattı. işte bu kadar maneviyatla dolu bir yapıyı kahpece anlaşmalarla, yavşak oyunlarla elimizden aldılar. bir de sanki hiç hak etmemişiz gibi yeni bir stad verdiler gözümüze bunu bağışladıklarını soka soka.

    galatasaray'ın, türkiye'nin en büyük tanıtımı olan bu stadyumun, milyonların gönüllerini ferahlatan galibiyetleri aldıran bu eşsiz yapının mükafatını bize böyle verenlerin allah belasını versin. bize kan kusturup kızılcık şerbeti içiren adamların vicdansız ruhları umurumda bile değil artık. eminim ki bu yapılanlar cezasız kalmaz ve herkes layığını bulur. ama artık ali sami yen stadyumu yok. mecidiyeköy'deki muhteşem atmosfer repliği artık tarihe karıştı ve hiç bir şey onu geri getiremeyecek.

    seni yıkan dozerin anasını sikeyim ulan.
  • 974
    hani böyle eski ama güzel arabalar vardır. biraz hasarlı biraz boyası dökük falan. sonra bişeyler olur dersin ki ben değiştirsem ya bu arabayı hem imkanımda var. tamam biçok anın vardır ilk çocuğunun doğumuna yada belki şampiyonluk maçına yetişmek gibi ama yenide de olur hem onda hiç sorun yaşamam diye düşünürsün. halbuki gerçek hiçte öyle basit değildir.ertesi gidersin araba güzeldir boyası capcanlıdır. oturursun bi gariptir. alıp ilk kullandığında muhteşemdir, saat gibidir ama bişey eksiktir. başta alışma süreci dersin sonra kendine bile itiraf edemezsin ama bişey eksiktir işte. eskisinden kurtulmayı hayal ederken bi anda ona giderken bulursun kendini ama son anda aklına gelir ki o gaflet anında eski ama senin olan o arabayı hurdacıya satmşsındır. bir daha asla o arabaya binemezsin, o hisleri bi daha asla yaşayamazsın...
  • 975
    2. fatih terim döneminde bir malatyaspor maçıyla tanıştım.yeni transferlerimiz revivo,abel xavier ve suat usta ilk kez taraftarımızın karşısında çıkıyordu.o gün istanbul'da inanılmaz bir kar yağışı vardı ve tüm yollar kapalıydı.vapur seferleri iptal edilmiş,otobüsler ise zar zor ilerleyebiliyordu.ben o gün ilk kez gidecektim çocukluğumun rüyalarını süsleyen,mabedimiz ali sami yen stadına.sabah çıktım üsküdar'daki evimden ve maç saatine 3 saat kala ulaştım mecidiyeköy'e.bir an önce içeri girmek için sabırsızlanıyordum ancak kapılar daha açılmamıştı.kendimi korumak için soğuk ve kar'dan bir kahvehaneye girdim ve oturdum 1 saat kadar.bu sırada maçın iptal edilebileceği konuşuluyordu.çayımdan son yudumıu aldım ve hızla koşmaya başladım.içimde hiç duymadığım kadar büyük bir heyecan,ne soğuğu hissediyordum dışarıda ne de eve geri dönüş çilesinin bana vereceği eziyeti.bir tek şey vardı aklımda,ali sami yen .ve kapılar açıldı.o kötü hava koşullarında rağmen binlerce büyük galatasaray taraftarı akın etmişti mabedine.biletimi okuttum ve içeri girdim.soğuk,eski ve karanlık koridordan tribüne doğru ilerledim.sadece görmek istiyordum,o ışıltılı yeşil çimleri,eski açığı,kapalıyı,maratonu...sonunda ulaştım.ilk girdiğim anda çimlerin üzerini küreyen stad görevlileri ve hoparlörlerde çınlayan şarkımız...4 sene üst üstte şampiyon olduk,avrupa'nın kralı olduk. içimde çocuksu bir sevinç,gözlerimde yaş,seni seviyorum arkadaş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın