1907
galatasaray taraftarının bir kısmının futboldan ne kadar anladığını bize göstermiş oyuncudur. ben yazmaktan yoruldum, bir kez daha anlatayım, arkadaşım sen bu adamı 20 yaşında aldın, bak 20 yaşında, senin üniversite okumak için başka şehre gitmekten korktuğun yaşta bu adam brezilya'dan galatasaray'a geldi ve elinden geleni yapmaya çalıştı. kimseyi tanımadığı bir ülke, kimseyi tanımadığı bir takım, verilen sağlam bir bonservis, altında kalmamak için uğraştığı ümitler... adam çalıştı, belli ki yetenekli, hamza hoca geldiğinden beri her maç üstüne koyarak oynuyor, elbette dünya çapında bir sol bek değil ancak, yokluktan riera'yı devşirdiğin, hakan'dan verim almaya çalıştığın bölgede gayet de iyi performans gösterdi. kötü oynadığı maç yok mu? bir sürü var, ama iyi oynayıp hatalarını düzeltme sinyali verdiği ve kritik işler yaptığı da bir sürü maç var. bi sabredin, belli ki adam yetenekli, dünyanın en iyi üç-beş sol beki arasına giremeyeceği aşikar ama bu gelişim eğrisiyle devam ederse ve kendisine sabredilirse 3-4 seneye bu ligin en iyi sol beki olacağı ve kupa 1 için de gayet yeterli olacağı ortada. rica ediyorum bu adamın gitmesini isteyenler 28 yaşın altında, bu adamdan daha kaliteli ve bizim alabileceğimiz kaç tane sol bek olduğunu söylesinler?
filipe luis, azpilicueta, clichy, kolarov, marcelo... hangisini alabiliriz? hiçbirini... telles'i gönderdikten sonra gelecek oyuncunun bizde telles'in beğenmediğiniz(!) performansını dahi gösterebileceğini garanti edebilir misiniz? hayır... peki telles yerine alacağınız oyuncuya kaç para vereceksiniz? minimum 5 milyon. diyelim ki gönderildi, yerine genç bir adam almanız çok zor, o mevkide zaten yeterince az adam yetişirken, biz de bu mali krizdeyken yerine getireceğin adam en az 27-28 yaşında, orta halli, belki bizde iyi oynar umuduna sarılarak getirilecek vasat bir sol bek olacak. o tip transferlerin ne kadar tuttuğunu biz iyi biliyoruz.
gerçekten bazen şu sözlükte yazılanları okuyunca hayattan soğuyorum. eksikleri olan, bu eksiklerini kapatma eğilimi gösteren daha 22 yaşında yetenekli bir adamı, takımı defalarca sabote eden, zerre kadar pozisyon almayı bilmeyen, sözleşmesinin bitmesine yakın ağlaklık yaparak üç-beş maç koşan, yeniçeri ağası sabri beyle kıyaslayıp bir de sabri'yi daha iyi bulanlar var sözlükte. ben bu sezon sabri'nin oynadığı neredeyse bütün maçları izledim, birileri telles'le sabriyi kıyaslayıp sabrinin kanadının kale gibi savunma yaptığını söylüyorsa, ya ben futboldan zerre kadar anlamıyorum, ya siz çamura yatıyorsunuz beyler.
telles, bruma, sneijder, muslera, melo, yasin, sinan gümüş, semih, ve chedjou bu takımın bugünü ve yarınıdır. bu oyuncuların yanlarına adam gibi bir transfer politikasıyla, genç, dinamik, yetenekli adamlar koyarsanız, sakatlıklar harici iskeletenizi bozmadan uzun süre birlikte oynamalarını sağlayabilirseniz, hem birlikte oynayarak gelişirler, hem birbirlerine alıştıkları için saha içerisinde rahat olurlar, hem de siz gerçek bir takıma sahip olursunuz. tesadüf ve şansa bağlı olmayan büyük başarılar da ancak uzun süre birlikte oynayan takımlarla elde edilir.
düşündükçe sinirlerim tepeme çıkıyor, he amk satalım, her sene aldığımız bir oyuncuyu zerre sabretmeden, futbol cahili kafalarımızla satalım, yerine yenisini ararken bir tomar para harcayalım, yeni gelen oyuncuya da eskisine yaptığımız gibi ilk hatasında "bu bozuk çıktı yeaa" muamelesi yapıp onu da satalım, evet böyle böyle şampiyonlar ligi'ni eninde sonunda alırız amk. hey allahım aklımıza mukayyet ol...