• 435
    son birkaç senesini özetlemek gerekirse:

    -berlusconi, kulübü borçlarıyla birlikte satışa çıkarır,
    -taylandlı bir iş adamı kulüple ciddi bir şekilde ilgilenir, ha yarın ha bugün derken bir türlü teklifte bulunmaz,
    -çinli bir konsorsiyumun kulübe talip olduğu söylenir,
    -o konsorsiyumun içinde çin'in en zenginlerinin de yer aldığı ayyuka çıkar (bkz: #2089113),
    -kulübü li yonghong (esas oğlan) ve li han isimli iki çinli iş adamı satın alır,
    -ortada konsorsiyum filan olmadığı ortaya çıkar (ya da li yonghong fena satışa getirilir?),
    -kulübün başına fassone (ceo) ve mirabelli (sd) getirilir,
    -transfere 250 milyon avro harcayarak yeni bir milan oluşturulur,
    -takım, ligde iyi gitmez; hoca değiştirilir (bu kısım önemsiz aslında),
    -li yonghong'la ilgili türlü tevatürler ortada atılır, çin'de adres olarak gösterdiği büroların bomboş olduğu öğrenilir,
    -çin hükumeti futbola akıtılan paradan rahatsız olduğu için regülasyonlara başlar,
    -berlusconi'ye ilk birkaç taksidi ödeyen li yonghong, yeni ödemeleri yapmakta zorlanır,
    -hedge fonlardan (elliott) para bulunur,
    -kulübün ihtiyaçları (oyuncu maaşları, giderler vs.) da elliott tarafından ödenmeye başlanır,
    -li yonghong, gereken ödemeleri yapmadığı takdirde kulübün elliott tarafından devralınacağı öğrenilir,
    -fassone'nin li yonghong'un arkasından iş çevirdiği ve kulüp sahibini değiştirmek istediği rivayet edilir,
    -takım onca transfere rağmen ligde bir önceki sezondan sadece "1" puan fazla alabilir ve şl'ye katılım hakkı kazanamaz,
    -ffp devreye girer ve avrupa ligi'nden men de dahil (büyük olasılık) bir dizi cezanın kapıda beklediği öğrenilir,
    -jorge mendes'in bir sinagapurlu bir iş adamının yardımıyla kulübü satın alacağına dair iddialar ortaya atılır,
    -kulübün ihtiyaç duyduğu 32 milyon avroluk para li yonghong'da olmadığı için elliott tarafından ödenir,
    -bu 32 milyon avro li yonghong tarafından elliott'a 9 temmuz'a kadar ödenmezse kulübün elliott'a devredileceği duyurulur.

    evet, bu muhteşem hikaye zannımca bugün itibariyle bir sona doğru yaklaşıyor. elliott kulübü devralırsa ki kendileri için çok karlı olur -sonuçta li yonghong'un kendi başına ödediği taksitler, yaptığı yatırımlar filan var- bu durumda elliott, 400-450 milyon civarına bir satış gerçekleştirse bile artıya geçer. (li yonghong da kıçını avuçlar.) bunu gören li yonghong, elindeki hisselerin ya tamamını ya da çoğunluğunu satmaya hazırlığındaymış şu an. alıcı hazır bile: şikagolu ricketts ailesi. peki kimmiş bunlar? kendi holdingleri olan, bir baba ve dört kardeşten müteşekkil, güçlü siyasi bağlantılara sahip (demokrat parti), 2013'te satın aldıkları chicago cubs isimli beyzbol takımını 108 yıl sonra şampiyon olmasını sağlayan bir aileymiş. (aynı zamanda wrigley field stadyumunu da yeniden inşa etmişler.) bugün (dün) rickettslar milan'la ilgilendiklerini belirten bir açıklama yayınladılar. büyük ihtimalle kulübün yeni sahibi olacaklar.

    çinlilere gelince kimi bunların beş parasız dolandırıcılar olduğunu kimiyse büyükbaş milyarderler tarafından satışa getirildiklerini iddia ediyor. ne olursa olsun kulübün borçlarını temizlediler, transfer yaptılar ve çin'de de meyvelerini gelecekte verecek "milan china" girişimini başlattılar. imdi rickettslar kulübü satın alırlarsa kulübe -bu yaz- ffp kuralları da işlemeyecekmiş sanırım.

    falan filan...

    edit: şu konuşulan cezaların (45 milyon avro maaş sınırı, 30 milyon avro ceza vs. vs.) bir gerçekliği yok bu arada. (henüz)
    uefa, cezanın şiddetini ayarlamak için li yonghong'un sıradaki hamlesini bekleyecektir. (muhtemelen)
    bu entry'de de niye bu kadar çok parantez kullandım anlamadım. (hayret)
  • 597
    son dönemde doğru transfer politikasına geçmiş olsalar ve serie a'da lider olsalar da geçmişte yaptığı aptallıkların bugün de cezasını çekmekte olan kulüp. en son örneği de bugün gerçekleşti. 32 milyona atalanta'dan kadroya katılan franck kessie sezon sonunda sözleşmesi sona erip barcelona'ya bedelsiz olarak katılacak.

    yaptığı aptallıkları hepimiz az çok biliyoruz ama ben yine de tekrar yazmak istiyorum. yazmadan önce isim yapmış futbolcu transferlerini isteyen, ismini duymadığı oyuncuya bu kim diye kötü gözle bakan taraftarlarımız dikkatini çekmek istiyorum: iyi okuyun.

    çok eskiye gitmeyeceğim bonucci transferinin de içinde olduğu 2017/18 yaz transfer dönemine gideceğim. hazırsanız başlıyorum.

    1) leonardo bonucci: 42 milyona alındı, sadece 1 sezon kadroda tutulup caldara ile takasta kullanıldı. (karşılıklı 35 milyon euro ödediler, caldara şimdi nerede göreceğiz)
    2) andre silva: 38 milyona alındı, sadece 1 sezon kadroda tutulup önce sevilla'ya 3,8 milyona kiralandı sonra 3 milyona frankfurt'a transfer oldu. (oradaki performanı ile yazın leipzig'e transfer oldu 3 milyon akıl alır gibi değil)
    3) andrea conti: 24 milyona alındı, ocakta bedelsiz olarak sampdoria'ya satıldı.
    4) hakan çalhanoğlu: 23 milyona alındı, iyi performans alındı ama kalmak istemedi ve sözleşme sonunda ezeli rakip inter'e gitti.
    5) lucas biglia: 31 yaşında iken 19,7 milyon verildi, karagümrük bedelsiz olarak kadrosuna kattı.
    6) mateo musacchio: 18 milyona alındı, lazio bedelsiz olarak 2021 ocak'ta kadroya kattı. şu anda kulüpsüz. (burada villerral'deki performası yanıltıcı olmuş çünkü serie a ile la liga arasında fiziksel anlamda dağlar kadar fark var. plansızlık...)
    7) ricardo rodriguez: 15 milyona wolfsburg'dan alındı, 250 bine psv'ye kiralandı, 1,95 milyona torino'ya satıldı. (iyi şeyler bekliyordum ondan üzücü oldu gerilemesi)
    8) nikola kalinic: 5 milyona fiorentina'dan kiralandı, ertesi sezon 22 milyona boservisi alınır alınmaz atletico'ya 14,5 milyona satıldı. (büyük zarar olsa da yaklaşık 15 milyon bonservis geliri var buna bir şey demiyorum)
    9) fabio borini: 6 milyona sunderland'den alındı, hellas verona'ya bedelsiz olarak satıldı. şu anda karagümrük'te
    10) matteo pessina: 20 yaşında iken 1,78 milyona atalanta'ya satılmış cidden tebrik ediyorum

    geçelim ertesi sezona

    1) lucas paqueta: flamengo'dan 38 milyona alındı, potansiyeli yüksek bir isimdi niyeyse sadece 20 milyona lyon'a satıldı.
    2) mattia caldara: dediğim gibi bonucci ile takasta kullanıldı. bonucci ile takasta kullanacak kadar iyi bir futbolcu ki şu anda venezia'da kiralık...
    3) krzystof piatek: 35 milyona alındı ertesi sezon 24'e satıldı. buna da bir şey demiyorum. iyi performans vermeyen birinden 24 kazanmak kötü iş değil her ne kadar yaklaşık 10 milyon zarar olsa da
    4) samu castillejo: 21,3 milyona villarreal'den alındı, kadroda olsa da kullanılmıyor. la liga bir kez daha göz boyadı...
    5) diego laxalt: favori transferim... 19 milyon euro pozisyonu belli olmayan bir oyuncuya verildi şaka gibi. kiralama+bonservisten 4 milyon euro kazanılabildi. laxalt'tan 4 kazanmak iyi de 19 veren kişiyi futboldan uzak tutmak gerek
    6) gonzalo higuain: karışık burası. 10 milyon verip 1 sezon kiraladılar (burası başlı başına başarı) ama devre arasında chelsea'ye kiralandı. o arada olan şeyi hala çözemedim.
    7) tiemoue bakayoko: 5 milyona kiraladılar, sezon sonu gitti.

    19/20 sezonu vizyona yavaştan geçilen sezon olmuş. leao, theo, bennacer, saelemaekers, zlatan transferleri ve cutone satışı var ama aptallıktan öyle şıp diye kurtulamamışlar. bakalım:
    1) leo duarte: bugün başakşehir'de bile vasat performansı olan duarte için 10,6 milyon verilmiş.
    2) rade krunic: iyi bir rotasyon oyuncusu ama 8 milyon kendisi için fazla bence, tabi üsttekilerin yanında nokta kadar hatalı değil.
    3) manuel locatelli: 14 milyona sassoulo'ya satılmış. (önceki sezon da kiralıkmış belki opsiyonludur tüm suç bu sezonda kalmasın)

    sonrasında öyle hatalı transferler yok, vizyona geçiş var ama önceki vizyonsuzluk sonucu başarı gelmemesi sonucu hakan, donnarumma ve son olarak da kessie'den para kazanamadı kulüp.

    umarım bazı taraftarlarımıza bir şeyler anlatabilmişimdir.
  • 534
    yine el değiştireceğiyle ilgili ortalıkta envai çeşit rivayetin dolaştığı kulüp.

    bu seferki iddiaya göre kulübe talip olan kişi bernard arnault. hani şu christian dior, louis vuitton, givenchy, bulgari, hublot, tag heuer, dom perignon gibi 70 küsur lüks markanın sahibi olan; bill gates ve jeff bezos'tan sonra dünyanın en zengin 3. kişisi olarak gösterilen herif. aslında bu iddia taa yazdan beri söylenegeliyordu ama bu sefer iş daha da dallanıp budaklanmış çünkü zlatan'ın sırf bu satın alımdan haberdar olduğu için milan'ı tercih ettiği hatta teknik direktörlüğe de allegri'nin getirileceği konuşuluyor.

    bunlar iyi hoş iddialar ama bernard arnault daha bir iki sene önce fransa'daki yüksek vergilerden yırtmak amacıyla belçika vatandaşlığına geçiş başvurusu yapmamış mıydı? böyle vatana millete faydası olmayan bir çaşıtın milan'a mı koltuk çıkması bekleniyor? güldürmeyin milanlıları kardeşim.

    öte yandan bu muhabbetin yüksek sesle konuşulmaya başlamasından sonra giorgio armani ağabeyimiz bir açıklama yapmış corriere della sera'ya: "bizim gibi doğma büyüme milanlılar dururken elin fransızına bok yemek düşer..." diyerek milan'a talip olduğunu belirtmiş. iyi de şöyle bir sorun var; armani'nin serveti arnault'unkinin yanında devede kulak kalıyor. birinin sadece 7 milyar avrocuğu varken ötekinin 108 milyar avrosu var.

    neyse, bunlar gerçek olamayacak kadar güzel iddialar bence. aklıma da şu iki üç sene önceki çinli konsorsiyum muhabbetini getirdi. o zaman da göya alibaba'nın falan sahibi olan herifin başı çektiği bir ekip trilyon dolarlık bir konsorsiyumla milan'ı ihya edecekti. sonunda ne oldu? yonghong li diye bir tane soytarı kulübü satın alıp daha ikinci üçüncü taksitte borcunu ödeyemeyip kulübü hedge fona (elliott) kaptırdı :)

    tabii o konu da biraz karmaşık. o olaylar cereyan ederken new york times'ın kol gibi uzunlukta dehşet bir makalesi yayınlamıştı. adamlar bu yonghong li neyin nesidir, kimin fesidir araştırsın diye çin'e muhabir yollamışlar. muhabir bu dallamanın sözde şirket binasını incelemeye gitmiş ama bir de bakmış ki sadece tabela asılı, içeride ne bir masa ne bir sandalye ne de insan var. kimileri şey bile dediydi, güya berlusconi kara para aklamak için bu çinlilerle iş birliği yapmışmış... perde arkasında o varmış... yav kardeşim, o adam hiç öyle şey yapar mı? günahını alıyorsunuz silviocuğumun.

    şimdi ister misin yok christian dior yok armani derken koca milan'ı bizim seher yıldızı külotları teks. san. ve tic. aş. satın alsın? ben beklerim valla.

    https://gss.gs/6Dt.jpg
  • 360
    arasat'ta kalan kulüp. ağustosta 740 milyon avroya* satıldığı çinli konsorsiyum* 100'er milyon avroluk ilk 2 taksiti ödemişti. geriye 320 milyon avro daha ödemesi lazım ve üçüncü taksitin mühleti doldu dolmak üzere. durum şu: çin hükumeti son zamanlarda futbola savrulan pornografik meblağlardan oldukça rahatsız ve bunun yuan'a zarar vereceğini düşünüyor. dolayısıyla içinde devlet bankalarının filan da bulunduğu sino europe sports'a bir ültimatom veriyor. sino europe sports nedir şu entry'de anlatmıştım zamanında:

    (bkz: sino europe sports/#2089113)

    hatta hayırsever reuters şirketin şemasını çıkarmış:

    https://gss.gs/L75.jpg

    tekrar konuya dönelim. hükumetin ültimatomunun ardından konsorsiyum çil yavrusu gibi dağılıyor. misal ödemenin 150 milyon avroluk kısmını yapmayı taahhüt eden china construction bank geri vites yapıyor, ha keza haixia capital de... velhasıl kala kala li yonghong garibim kalıyor geriye. o da ödemeleri yapmakta zorlanıyor. üçüncü taksiti zar zor denkleştirmiş olacak ki* hafta içi önce 20 milyon avroyu yolladı, dün de 30 milyon avroyu ateşledi. yine de 14 nisan'a kadar ödemesi gereken 50 milyon avro var. işi zora benziyor. velev ki bu taksiti kazasız belasız tamamladı, geriye 220 milyon avro kalıyor. o yüzden yanına ortak arıyormuş. ancak bu noktada da işi kolay değil çünkü çin hükumeti bundan sonra bilhassa yurt dışı futbol yatırımlarını sıkı sıkıya takip edeceğini açıkladı. sebebi de şirketlerin yatırım ayağına yurt dışına döviz sızdırması.

    sino europe sports'la ilgili de ta başından beri şaibeler var aslında. zaten birçok aklı başında adam berlusconi'yi bu yüzden eleştirmişti. misal maldini'ye inter'de zanetti'nin icra ettiği cinsten üst düzey yöneticilik teklif edileceği söyleniyordu ki maldini hemen resti çekti. zira inter'inkiyle alakası olmayan bir süreç yaşıyor milan. inter'i alan suning holding son derece aklı başında adamlar tarafından yönetilen, yatırımları belli, adı sanı olan bir şirket. sino europe sports ise sırf milan'ı satın almak için oluşturulmuş bir konsorsiyum. hesaplarının hepsi off-shore. bu off-shore hesapların önce virjin adaları'nda olduğu söyleniyordu, şimdiyse li yonghong'un lüksemburg'da yeni bir şirket kurduğu ve ödemeleri oradan yapacağı söyleniyor. sino europe sports'un çindeki ofislerinin bomboş olduğu ve hiç kimsenin gelip geçmediği de ayyuka çıkmış vaziyette. hülasa kötü kokular geliyor.

    gelelim asıl soruya, oldu da li yonghong... bu arada kendisi sağdaki dayı oluyor:

    https://gss.gs/n2m.jpg

    oldu da li yonghong bundan sonraki ödemeleri yapamazsa ne olacak? berlusconi ve şürekası diyor ki: bugüne kadar yapılmış ödemeler bizde kalır, yani 250 milyon avronun üstüne yatarız. işte burada da insanın aklına şu geliyor, acep berlusconi bir işler mi çeviriyor? yani bu şirket işleri filan tamamen kurmacaydı da ffp'den yırtmak ve etrafından dolanmak için bir katakulli mi tertip etti? hem daha yenilerde galliani, "berlusconi, milan'ı bırakmayabilir..." demişken. ne de olsa silvio'cuğumun nereden baksan 3-5 milyar dolarlık kefen parası vardır, yaşı da 80'e gelmiş ve tüm zevkleri tatmışken ne yapacak o kadar dünyalığı, di mi? şöyle temizinden 250 milyon avroyu böylelikle milan'a sıvasa fena mı olur sanki? elin arapları psg'yi, city'yi ihya ederken iyi; berlusconi yapınca auvvv... tabi bunların hepsi faraziye. yine de soru şu: silvio böyle bir dolap çevirir mi?

    el cevap: amına bile koyar.
  • 344
    çinli konsorsiyuma satışı gene ertelenmiş. herhalde yakın zamandaki onuncu erteleniş filandır bu. geçen sene taylandlı bee taechaubol'a satılıyor derken iş yatmıştı. bu yaz başı çinlilerle görüşmeler başladı, hovarda berlusconi satmamakta diretti: (bkz: #1971124) sonradan gönlü oldu, bu sefer de ciddi bir kalp ameliyatı geçirdi iş gene uzadı... bugün (dün) de çinliler bürokratik işlemlerin tamamlanamadığını öne sürerek iki haftalık erteleme talep etmişler. transfer mransfer zaten hak getire de galliani "bu süreç esnasında toplamda 30 milyon avroyu bulabilecek sponsorluklardan olduk." diye açıklama yapmış. zira kulüp satış aşamasında olduğu içün hiçbir anlaşma imzalanamıyormuş. koskoca milan, üzerine çivi bile çakılamayan sit alanına dönüşmüş vaziyette.

    peki ne oldu da bu hallere düştü avrupa'nın en başarılı 2. kulübü? öyle ya, neredeyse ana haber bültenlerinin sonunda çıkan "yeşilçam yıldızının yürek burkan dramı..." haberlerine konu olacak kıvama geldiler. milan'daki çöküş aslında 2000'lerin ortasında başladı. daha da spesifik bir tarih vermek gerekirse de 7. kez avrupa'nın en büyüğü oldukları 2007 sezonunun akabinde başladı. o kadro şl'yi kazanmasına kazandı ama bu bir pirus zaferiydi. zira kupayı kaldıran takımın ahvali şöyleydi:

    dida: 32 yaşındaydı. bana göre hiçbir zaman üst düzey bir kaleci olmadı.
    nesta: 30 yaşındaydı. gelmiş geçmiş en iyi stoperlerden biridir belki (https://www.youtube.com/watch?v=1o1oogEfZNE ) ama gel gör ki müzmin sakattı.
    maldini: 38 yaşındaydı. ilk şl kupasını kazandıktan 13 sene sonra kazandığı bu kupa kariyerindeki 3. şl kupasıydı. zaten 2 sezon sonra da futbolu bıraktı.
    jankulovski: 29 yaşındaydı.
    cafu: 36 yaşındaydı. bir sezon sonra üst düzey futbolu bıraktı.
    pirlo: 27 yaşındaydı. bu sezondan sonra gerek formsuzluklardan gerek sakatlıklardan bir daha kendine gelemedi. ta ki juventus'a gidene kadar.
    gattuso: 28 yaşındaydı. hiçbir zaman kafasıyla oynayan bir futbolcu olmadı zaten. binaenaleyh yaşı ilerledikçe çabukça formdan düştü.
    ambrosini: 29 yaşındaydı.
    seedorf: 30 yaşındaydı. çok iyi futbolcuydu.
    kaka: 24 yaşındaydı.
    inzaghi: 32 yaşındaydı. çok değişik bir golcüydü. belki de dünyanın komple forvet olmaya en uzak forvetiydi* ama ondaki gol sezisi de hiç kimse de yoktu.

    hesaplamadım ama şu takımın yaş ortalaması kesin 30'un üzerindedir. yedeklerde iş yapabilecek bir tek alberto gilardino vardı ki o da saman alevi gibi geldi geçti futbol dünyasından. sık sık kullanılan 28'lik khaladze'yle, 35'lik serginho'yu da unutmayalım. ha tabii efsanevi costacurta'yı anmazsak da olmaz; o sezon 40 yaşında olan costacurta kariyerindeki 5. şl'yi kucaklıyordu ki ilkini taa 88-89 sezonunda görmüştü. büyük ihtimalle hem kupa sayısı hem de zaman aralığı olarak bu bir rekordur.

    velhasıl, ancelotti yönetimindeki o milan atabileceği son kurşunu atarak o sezon şl'yi kazanmıştı ama koca kadroda kaka ve pirlo dışında ileriye yönelik bel bağlanabilecek tek bir oyuncu bile yoktu. zaten çok da iyi top oynayarak kazanmamışlardı kupayı. misal manchester deplasmanında ezim ezim ezilen takımı kaka'nın şu olağanüstü golü kurtarmıştı: https://www.youtube.com/watch?v=vyAmeDFODtg (tam bir şaheser)

    takımın gençleşmeye ve 2000'lerin başındaki gibi yıldız takviyesine ihtiyacı vardı ama siyasi kariyeri tepetaklak giden keranacı berlusconi para musluklarını kesmişti bir kere. zaten 2008'deki global kriz -hani bizi teğet geçen- işleri iyice arapsaçına çevirmişti. italya bu krizden en fazla etkilenen avrupa ülkelerinden biriydi ki serie a'nın düşüşündeki en büyük etmenlerden biri de budur. o krizin milan'a aksetmesi de kaka'nın real'e satışıyla gerçekleşti. ibrahimoviç'i saymazsak -ki o dönem kariyerindeki ender düşüşlerden birini yaşamasa onu da alamazlardı- milan'ın sahip olduğu adamakıllı son yıldız kaka'dır.

    işler ilerleyen sezonlarda da pek değişmedi. takım güçleneceğine ya çöp oyuncuları ya da büyük takımların artıklarını topluyordu: brezilyalı ronaldo, ronaldinho, robinho, 2. sheva dönemi, 2. kaka dönemi, beckham, zambrotta, emerson, van bommel, torres...

    gerçi taraftarlar bu saydıklarıma bile fit olmuştur o zamanlar çünkü bunlar gelmediğinde hem isimsiz hem de artık burnuna çoktan toprak kokmaya başlamış ihtiyarlara sarıyorlardı: favalli, oddo, yepes, legrottaglie... hele bir ara (2009) kaleci rotasyonları ciddi ciddi şu şekildeydi:

    cristian abbiati: 32
    zelijko kalac: 36
    dida: 35
    marco storari: 32
    flavio roma: 35

    işte bu 2007 sonrası dönemde milan'ın tek bir şampiyonluğu var: 2011-2012. o sezon gelen şampiyonluğun hikayesi de mourinho sonrası öksüz kalan bir inter, yapılanma aşamasındaki bir juventus; kaliteli hoca allegri yönetiminde hayatının futbolunu oynayan kevin prince boateng, robinho ve pato ile her daim belli bir kalitede oynayan thiago silva-ibrahimoviç ikilisi şeklinde özetlenebilir. zaten o thiago silva ile ibo da bir sezon sonra psg'ye paket halinde satılmıştı. yerleri elbette doldurulamadı. bu ikiliyle birlikte allegri de istifa edince milan'ın tabutuna son çivi de çakılmış oldu. ondan sonra evlat kontenjanından seedorf ve flippo inzaghi getirildi tutmadı, sampdoria'da fena gitmeyen mihajlovic getirildi tutmadı, şimdi de eski roma'lı montella getirildi ki bence onun da tutma ihtimali yok. zira elinde içler acısı bir kadro var herifin. koca takımda iş yapabilecek bir tek bacca var ki ona da teklif üzerine teklif geliyor. onun dışında da benim çok beğendiğim bonaventura ve birkaç tane kaliteli genç var: mbaye niang, donnarumma, romagnoli, de sciglio.

    milan taraftarı şu son on seneden genelde galliani'yi sorumlu tutuyor, elbet onun da bu eriyişte payı çok ama baş sorumlu bence berlusconi'den başkası değil. kulübü aldıktan sonra 2000'lerin ortasına kadar çok doğru işler yaptı, milan'ı bir dünya devi haline getirdi ama ondan sonra hem siyasi kariyerinin götün götün gitmesi hem özel hayatındaki çarpıklıklar (reşit olmayan kızla birlikte olduğu için hapis cezası yedi bu adam) hem de italya'daki ekonomik durgunluk kendisiyle alakadar bütün müspet görüşleri yıktı attı. zaten çoğu milan taraftarına göre kulübü 30 küsur senedir sevdiği için filan değil tamamen pr amaçlı elinin altında bulunduruyor.

    demek ki bazı şeyleri tadında bırakmak gerek.
  • 556
    https://bilardisimo.com/dikkat-kirilacak-takim/

    tam bir sene önce bu sıralarda lazio mağlubiyetinin yaralarını sarmaya çalışan milan, juventus maçına hazırlanıyordu ki onu da kaybedip puan sıralamasında 14’üncülüğe kadar gerileyeceklerdi. asıl darbeyi ise birkaç hafta sonrasında, tarihlerine kara bir leke olarak geçen 5-0’lık atalanta yenilgisiyle aldılar. yönetim, maldini-boban ikilisi, futbolcular ve en çok da pioli hedef tahtasındaydı. twitter’da “#pioliout” hashtag’i ikinci defa dünya çapında tt olmuştu. ilki pek tabii ki göreve getirildiği güne tekabül etmişti. giampaolo’nun mahvettiği takımı pioli mi düzeltecekti? keza düzeltememişti de işte…

    pioli seçimine burun kıvırarak yaklaşanlardan biri de bendenizdim. malum kariyeri, en bonkör tabirle bile “vasat” olarak nitelendirilebilecek bir hoca kendisi. genelde göreve getirildiği ilk sıralarda takımları çok iyi performans sergiler ama bu trend kendini düşüşe bırakır, bırakır, bırakır ve pioli kovulur(du). milan’daysa o klasikleşen iyi başlangıcını bile yapamadı, devre arasına kadar takımın başında çıktığı 12 maçta sadece 4 galibiyetleri vardı.

    maldini ve boban ikilisiyse pioli’yi başa getirerek yaptıkları seçimden nedamet getirmiş gibi değillerdi. sonradan öğrendik ki pişman olmak bir yana dursun kulüp ceo’su gazidis’le perde arkasında harbediyorlarmış. ama önce devre arası transferlerine bakalım. yine maldini ve boban’ın maharetiyle ve beklenildiği üzere zlatan, aidiyet duygusunu en fazla olarak hissettiğini her fırsatta dile getirdiği milan’ına geri döndü. bu transferin etkilerine ayrıca değiniriz ama bir diğer ara dönem transferi olan kjaer’yı da konuşmak lazım çünkü onun gelişi de çok tepki çekti. itiraf edeyim, tepki gösterenlerden biri de bendim. atalanta’da oynayabildiği birkaç maçta büyük facialara imza atmış ve bir daha forma yüzü görememiş kjaer’nın milan’ın eksiklik çektiği stoper rotasyonuna hiçbir şey katamayacağını düşünmüştüm. yanılmışım.

    sezonun ikinci yarısının başlamasıyla beraber milan’da bir kıpırdama vardı ama tabii ki yeterli değildi. oyun olarak asıl büyük sıçrayışı yapmaları için pioli’nin 4-2-3-1’i tesis edip bennacer-kessie pivotuyla orta sahayı tutması; sol kanadı rebic’e, sağ kanadı castillejo-saelemaekers ikilisine devretmesi ama hepsinden önemlisi de hakan’ı nihayet açıkta oynama zulmünden kurtararak forvet arkasına konuşlandırması gerekiyordu. gönderilen “one season wonder” piatek’in yerine ikame edilen zlatan’ı anlatmaya bilmem gerek var mı? her ne kadar 38 yaşında bile olsa pozisyon alışından, saha içinde arkadaşlarını yönetişine kadar -bakın gol vuruşlarına falan hiç girmiyorum- adam futbol denen bu sporu yalayıp yutmuş, kitabını yazmış… ama yine de onun varlığı çok daha fazla şeyler sundu, sunuyor. onlara en son değinirim. (erteleye erteleye yazı sündü ama olsun.)

    doğru formasyonla doğru xi’in bulunması ve pandemi arası ki bu süreci acayip iyi değerlendirdiler, milan’ın uçuşa geçmesini sağladı. mübalağa etmeyi sevmem ama 5 maçlık şu periyoda bakın: milan 2-0 roma, spal 2-2 milan, lazio 0-3 milan, milan 4-2 juventus, napoli 2-2 milan. yani normal şartlar altında milan’ın şu beş maçtan 3, bilemedin 4, hadi taş çatlasın 5 puan alması falan gerekirdi ve yine normal şartlar altında şu tablo karşısında her şeyin güllük gülistanlık olması beklenir ama milan’da öyle olmadı…

    maldini-boban ikilisiyle gazidis’in gizliden gizliye çatıştığından bahsetmiştim. sebebi şuydu: gazidis sezon sonunda kulübün başına ralf rangnick’i getirip köklü bir devrimin fitilini yakmak isterken maldini-boban ikilisi buna karşı çıkıyordu. hatta maldini bunu gazetecilerin karşısında açık açık söyledi. boban ise maldini kadar yumuşak başlı değildi ve kendilerinden habersiz böyle bir anlaşma için uğraşılmasını bir hakaret sayarak mart ayında istifasını verdi. tabii giderayak “kulüpte kuzey kore benzeri bir diktatörlük inşa ediliyor!” sözleriyle bombardımanda bulunmayı ihmal etmedi.

    sezon sonu yaklaştıkça pioli’nin gidip rangnick’in başa geçeceği kesinleşiyordu ama öte yandan saha içinde coştukça coşan bir milan vardı. ta 6’ncılığa kadar yükseldiler. daha ziyadesi milan artık bir “takım” olmuştu. hakan’ından rebic’ine donnarumma’sından kessie’sine abartmıyorum neredeyse kadronun tamamı (leao dallaması hariç) pioli’yi ne kadar çok sevdiklerini dile getiriyor ve şayet takımdan ayrılırsa çok üzüleceklerini söylüyordu… fakat asıl ağır toplar en son konuştu. zlatan ve maldini ikilisi pioli’nin kovulması durumunda kulüpten ayrılacaklarını açıkladılar. ve nihayetinde böyle büyük bir baskıya dayanamayan ve de iyi gidişata çomak sokmuş gibi olmak istemeyen gazidis, rangnick anlaşmasını iptal etti. geçici hoca olarak takımın başına getirilen pioli’nin övülecek çok yönü var ama bence en büyük fazileti, kovulacağı gün gibi açıkken takımdaki geleceği her sorulduğunda “bilmiyorum…” diyerek geçiştirmesi ve hiç istifini bozmadan işine bakması oldu. tabii sabrı ölçüsünde ödülüne de kavuştu, rangnick gibi marka bir ismi bertaraf ederek takımının başında kaldı.

    sezonu büyük bir iştahla kapatan kulüp ve gazidis, ehil olduğunu ispatlayan maldini’ye direksiyonu verdi ve transferleri de tamamen o yönetti. o da bu güveni boşa çıkarmadı hani. hiç kuşkusuz ki en parlak işi tonali’nin işini bitirmesiydi. inter’le aylar öncesinden söz geçen ve juve’nin de sulandığı tonali’yi çocuktan milanlı olması kozunu da kullanarak ama daha önemlisi çok uygun bir ödeme planıyla takıma kazandırdı. hakan’ı yedeklemek için brahim diaz ve sağ bek için dalot kiralandı. son olaraksa pastanın çileği babında avrupa ligi eleme maçında başlarını döndüren norveçli hauge takıma kazandırıldı. lakin bana göre iki noktaya daha bir şekilde adam alınmalıydı. birincisi sol bekte theo hernandez’in yedeği yok çünkü laxalt gönderildi, ikincisi ise bennacer, kessie, tonali üçlüsünün yanına bir tane daha merkez/defansif orta saha alınabilirdi. gerçi bakayoko için çok uğraştılar ama nedense sonradan vazgeçip krunic’e bir şans daha vermek istedikleri yazılıp çizildi.

    milan sezona gene çok iyi başladı. rio ave’yle oynadıkları ve tarihe geçen avrupa ligi eleme maçı hariç tüm maçlarda oyunlarını dikte ettirmeye başararak namağlubiyet serisini 20’nin üstüne çıkarınca aslında başlarına da belayı almış oldular. şimdi burayı açmak lazım. çünkü anlamsız bir beklenti ortaya çıkmtı milan’la ilgili. kimi serie a şampiyonu kimi avrupa ligi şampiyonu ilan ediyor… daha da kötüsü “milan geri döndü!” gibisinden lakırdayanlar var. bu tarz beklentilerin oluşması ve dillendirilmesi, şu süreçte milan’a yapılabilecek en büyük kötülükten başka bir şey değil. nasıl ki roma bir günde inşa edilmediyse günümüzde futbol kulüpleri için başarılar da öyle bir sezonda gelmiyor. hele rakiplerinizden biri 9 sezondur şampiyon olan juve, diğerleriyse katbekat daha zengin kadrolara sahip inter ve napoli’yse…

    ayrıca ıskalanan bir husus daha. milan iyi takım ama öyle süper bir takım da sayılmaz. tamam, çok iyi gittiler de her oyuncu yüzde 99’unu değil yüzde 100’ünü verdi bunun için. inanılmaz bir konsantrasyon, inanmışlık ve pioli’nin başardığından bahsettiğim takım olabilme duygusu etkiliydi bunda. yoksa rotasyonu çok dar ve bazı bölgelerinde en azından yetenek açısında noksanlık çeken bir kulüp milan. mesela kjaer. neredeyse geldiğinden bu yana formayı sırtından çıkarmadı bu adam. ikisi de hantal olmasından mütevellit romagnoli’yle oluşturdukları tandem hata yapmaya çok müsait. sonra ligin en iyi ve bence dünyanın da sayılı sol beklerinden theo hernandez. geçenlerde dalot oynadı yerinde ama doğru dürüst rotasyonu yok herifin. sağ açığa baktığında da castillejo ve saelemaekers ikilisini görüyorsun. sonra bir de rakiplere bakıyorsun ki juve’nin o bölgesinde kulusevski’yle chiesa birbirini yiyor oynayabilmek için. milan’da üçüncü stoper olarak gabbia gözükürken inter, daha doğrusu conte manyağı, skriniar’ı oynatmıyor bile…

    bunu dün lille’e 3-0 süpürüldükleri için falan demiyorum. hatta olabilecek en iyi zamanda ve en güzel şekilde geldi o mağlubiyet. sonunda beklentiler belki biraz daha düşer ve ayağı daha yere basan hedefler konulabilir önlerine. bana kalırsa ilk 4’e girip şampiyonlar ligi’ne gitmeleri bu sezon için mükemmel bir sonuç olur. daha fazlası için “olursa olur, olmazsa olmaz” gözüyle bakmak gerek. zira unutulan bir nokta da bu takımın ligin en genç (24,9) yaş ortalamasına sahip olduğu. 23 yaşındaki kessie “davranışlarıma dikkat etmeliyim çünkü çoğu oyuncudan daha büyüğüm ve onlara örnek olmalıyım.” diyordu iki üç gün önce. pioli’nin de dediği gibi “genç ama olgun bir kadro bu.” ama her galibiyetten sonra önlerine havuç olarak “scudetto”yu, kaybettiklerinde de “bu takımdan bir nane olmaz.” gibi acımasız eleştirileri koymak insafsızca.

    son olarak zlatan. oyunculuğu bir yana kişiliği ve liderliği çok önemli minvalinde yazmıştım. bu adam takımdan çoğu oyuncu için bir takım arkadaşından çok daha ötesi. bir mit. yanılmıyorsam ilk geldiği sıralardaki torino maçıydı ve leao’nun asistiyle golünü atmıştı. o golden sonra leao’nun zlatan’a bir bakışı var ki… eh yani. epey de gündem olmuştu ve maçtan sonra leao “onunla playstation’ımda oynardım, bu gece ise asist yaptım. hayal kurmaktan asla vazgeçme…” şeklinde paylaştı o fotoğrafı. diyeceğim o ki inanılmaz bir ağırlığı var bu adamın takım üzerinde ve arkadaşları ondan çekindikleri kadar seviyorlar da… o da geçen gün harika bir açıklama yapmış, çok hoşuma gitti. diyor ki: “onların baskı hissetmesine gerek yok çünkü tüm baskıyı ben üstleneceğim. onlardan sadece çalışmalarını ve inanmalarını istiyorum…”

    https://gss.gs/auK.jpg
  • 353
    2015'te başlayan doğru hamlelerin bu sezonda da devam etmesiyle yıllar sonra nabzı atmaya başladı. mihajloviç, geçen sezon oldukça doğru işler yapmış ve takıma belli bir hava getirmişti ama çok da maç verdi. haliyle de kovuldu ki şu an torino'da da yine iyi gidiyor, o başka mevzu.

    sezon öncesi montella'yla anlaşıldığında ben de dahil çoğu kişi burun kıvırdı. pellegrini gibi namlı birinin gelmesi bekleniyordu çünkü. gel gör ki montella sezon başından beri şaşırtmaya devam ediyor. geldiğinde ilk önce dizilişi değiştirdi. geçen sezonun son kısmını saymazsak takım 4-4-2 oynuyordu, bu sezon 4-3-3'e döndüler. diziliş deyip geçmemek lazım; çoğu oyuncunun performansını uçurdu bu değişiklik. bu uçuşu sadece dizilişe bağlarsak bu sefer de montella'ya haksızlık ederiz; insani ilişkilerinin ve insan yönetiminin de hakkını verdi, veriyor herif. hani "oyuncu gelişimine dikkat eden hoca" diye bir şey varsa onun resmidir. şimdi anlatacağım.

    10 sene kadar önce milan yaşlı kadrosuyla tanınırdı. milan lab sağ olsun sakatlık, yorgunluk çekmeden neredeyse 40'ına merdiven dayayan oyuncularla başarıdan başarıya koştular. misal 2007'de şl'yi kazanan takımın yaş ortalaması 31 yıl 34 gündü ki bu hala bir rekordur. lakin sonradan işin boku çıktı; kaka'nın yeri dolmadı, ihtiyar yıldızlar peyderpey emekli oldular ve yönetim gereken mali koltuğu çık(a)madı. nihayetinde de takım cortladı.

    şu anki milan'ın yaş ortalamasıysa 26,1.

    birkaç sene içinde dünyanın en iyi kalecisi olması beklenen 17'lik kaleci donnarumma, yaşına göre harika oynuyor. juventus'un buffon'un veliahtı olarak gördüğü ve nabız yokladığı ama milan'ın babayı gösterdiği biliniyor. önündeki defans hattı genellikle abate, paletta, romagnoli, de sciglio'dan oluşuyor. altyapıdan yetişme 30'luk abate, şu an takımın en yaşlı oyuncularından ve aynı zamanda takımın kaptanı. orta açmayı pek bilmez ama savunması iyidir. yedeği 20'lik calabria, büyük yetenek. sezon başı abate'nin yokluğunda çok iyiydi ama uzun süredir sakat. tandem seçimi de son derece makul. 30'luk paletta pis işleri (kayma, dalma, hava topu, faul) yaparken, 21'lik romagnoli oyun kuruyor. romagnoli'nin geleceği zaten çok parlak, hem milan hem azzurri için. sol bekteyse eskilerin wonderkid'i de sciglio var. ilk sürüme girdiğinde acayip oynuyordu, sonradan çakozladı ama şimdi yeniden parlıyor.

    3'lü orta sahanın regista'sı sakatlanmadan evvel montolivo'ydu. italya-ispanya maçında sakatlık geçirip 6 aylık çürük raporunu alınca montella oraya 18'lik locatelli'yi eklemledi. iyi de yaptı çünkü çoktan sezonun en dikkat çekici oyuncusu oldu bile. kendisini başlığında ayrıca değerlendirmek, sassuolo ve juve'ye yolladığı bazukaları ayrıyeten konuşmak gerek. orta sahanın bir diğer demirbaşı 29'luk kucka. tipik bir box to box, kah orada kah burada. üçüncü eleman içinse stabil biri yok. misal en son oynanan atalanta maçında sosa vardı, bok gibi oynadı. bazen bonaventura'nın orada oynatıldığı da oluyor. chelsea'den kiralık 21'lik pasalic de fena oynamadı oynatıldığında. hatta milan'ın bonservisini almak istediği ama conte'nin bunu veto ettiği haberleri çıktı. son olarak bertolacci'yi de unutmayalım, nihayet bu sezon iyi oynamaya başladı. velhasıl, isim olarak büyük tek bir adam bile olmamasına rağmen montella, orta sahadan müthiş verim alıyor ve sık sık rotasyona gidiyor. bu arada capon honda da bu sezon sonu yüzde 99,9 gidici.

    ileri üçlünün sağındaki 23'lük suso, benim dikkatimi bu sezon çekti ama ne çekti. liverpool bu çocuğu elinden nasıl kaçırmış hayret-i mucip bir hadise. takımın skor üretmede en etkili adamı. üçlünün solundaysa 27'lik bonaventura oynuyor genelde. taraftarın sevgilisi, hocasının bir tanesi. ben ezelden beğenirim zaten. bu hafta içi sözleşmesi de uzatıldı ki değmeyin keyfine. müthiş şutları ve tekniği var. koy trequartista'ya yardırsın, öyle bir adam. dünkü italyan süper kupası finalinde suso'nun ortasında attığı harika sıyırtma görülmeye değer:

    https://streamable.com/ebg2y

    bu sezon takımda geriye giden bir adam varsa o da mbaye niang. 22'lik bu genco geçen sezon çok daha iyiydi. zaten son maçlarda oldukça fazla kesik yemeye başladı. oynadıklarında da 2 kere penaltı kaçırdı. geçen "bir daha penaltı atmam." diye açıklama yapmış. en ilerideyse kimin oynadığı tam belli değil. normal şartlarda bacca orayı kimseye kaptırmaz ama herif arızanın teki çıktı. milan'ın maçı varken aynı akşam sevilla'ya eski takımının maçını izlemeye gidiyor mesela. iyi bir teklif gelirse gözünün yaşına bakılmayacak ilk adam da kendisi. o yokken 26'lık lapadula'yı oynatıyor montella. çocuk koşuyor, zıplıyor filan ama milan'a yakışıyor mu desen ı-ıh... nerede şeva'lar, gilardino'lar, zlatan'lar nerede lapadula...

    işte böyle gencecik ve bir o kadar da potansiyelli bir kadrosu var milan'ın. şanslarına montella da tuttu. öyle böyle tutmadı hem de. takıma kazanma hasletini tekrar aşıladı. misal san siro'da 3-1 geriye düştükleri sassuolo maçını 70'den sonra 4-3 kendi lehlerine çevirmek filan milan'ın unuttuğu şeylerdendi. ya da en basitinden dün akşam oynanan italyan süper kupası finalinde bu takım penaltılarla da olsa juve'yi devirip kupayı aldı ve bu, kulübün 5 senedir kazandığı ilk kupa oldu. hatta galliani gundisi "kazandığım kupalar arasında en anlamlısı buydu." açıklamasını yapmış ki şampiyonlar ligi de dahil görmediği kupa yoktur bu adamın. giderayak berlusconi ve kendisi için iyi oldu bu veda.

    giderayak demişken çinliler 100 milyon avroluk 2. depozitoyu da yatırdılar. milan'a tam olarak sahip olmaları için daha 350 milyon avro yatırmaları gerekse de kulüp üzerinde etkileri iyiden iyiye hissedilmeye başladı. bunun iyi mi kötü mü olduğunu ya da olacağınıysa zaman gösterecek. şu yukarıdaki kadroyu destekleyecek mahiyette işlere imza atıp montella'ya tam özerklik sağlarlarsa ne ala... lakin gelen haberler piyasaya gök görmedik gibi saldıracakları yönünde maalesef.
  • 439
    --- alıntı ---

    avrupa’dan 1 yıl men.
    30 milyon € ceza.
    45 milyon € aşılmayacak maaş sınırı
    sattığın oyuncunun % 70 bedelinde transfer yap.
    milan kulübü başkanı, uefa başkanı'nın çocuğuna denk sayılacak.
    milano belediyesi her yıl 10 bin akçe vergi verecek.
    milano'daki askerler çevre illere çekilecek.
    ac milan takımı, rakip deplasmanlara taraftar götürmeyecek.
    yine ac milan takımının evindeki maçlarda tribünler %50-%50 bölünecek.
    milano'da yaşayan inter taraftarları 5 yıl içerisinde dilerlerse bağımsızlık ilan ederek ayrı bir yönetim kurabilecek.

    --- alıntı ---
  • 351
    sonunda satıldı. hani eskiden gazetelerde "hayatım roman" bölümleri olurdu ya, milan'ın şu son 2 senede yaşadığı alım-satım macerası da tam romanlık oldu. önce geçen yaz taylandlı komprador bee taechaubol almaya niyetlenmişti ama sonradan o iş yattı. bu yaz ise çinliler dadandı kulübe. yaklaşık 2 aydır çin'de enerji sektöründe faaliyet gösteren sonny wu ve konsorsiyumu almak için cebelleşiyordu kulübü. ilkin berlusconi inat etti satmamak için, sonra da kalp ameliyatı geçirdi derken iş uzadıkça uzadı, sürekli ertelendi. lakin arka planda başka şeyler de oluyormuş meğer. sonny wu'nun ekibinde yer alan han li isimli bir başka çinli iş adamı, anlaşmazlığa düştüğü konsorsiyumu bırakıp başka iş adamlarıyla başka bir konsorsiyum kurmuş. yeni konsorsiyumun lideri de yonghong li isimli bir iş adamıymış. anlayacağınız çinli ne kadar iş adamı varsa milan'ın dişlerini kontrol etti bu yaz. hatta bununla da sınırlı değil, dün de bir başka iddia vardı ortada. gene çinlilerin oluşturduğu fosun isimli bambaşka bir grup milan'a talip dediler. grubun pezevengi ise jorge mendes imiş. bereket ki bu söylenti ayyuka çıkmadı zira jorge mendes iliğini kemiğini sömürürdü koca rossoneri'nin, müzede ne kadar kupa varsa dökümcüde eritir satardı. neyse, dün öğleden sonra piyasaya milan'ın çinlilere satıldığı yönünde haberler düşmeye başladı ama adamların nüfuslarıyla orantılı olarak konsorsiyum sayıları var yukarıda gördüğünüz gibi, acaba kim aldı derken han li ve temsil ettiği ekibin bu işin arkasında olduğunu öğrendik. kulübün yüzde 99.9'u için halihazırdaki 220 milyon avroluk borcu da kapsayan 740 milyon avro ödeyecekler. berlusconi söz de almış: önümüzdeki 3 sene içinde 350 milyon avro para akıtacaklar transfere. bu yaz ise 100 milyon avro akıtmayı planlıyorlar ki 15 milyon avrosu çoktan kullanıma hazır halde bu paranın. şu an aklı başında ne kadar futbol adamı varsa aynı açıklamayı yapmakla meşgul: transfer piyasası çıldırdı. demek istediğim şu, hani 100 numaralı adam filminde kemal sunal, babasından aldığı harçlığı azımsarken "bu parayla şey bile çekilmez..." der ya, 100 milyon avroyla da günümüz transfer piyasasında bir bok yapamıyorsun. üst seviyelerde durum böyle. ha, 3 tane sağlam transfer yapılabilir gene de ki bunlardan birisinin cuadrado olacağı söyleniyor. yine de çok umutlanmamak lazım, kadro o kadar zayıf ki 3 ya da 4 adamla çehresi değişebilecek gibi değil. taş çatlasa ilk 3'ü zorlarlar.

    gelelim berlusconi'ye... dile kolay 30 senedir sahibiydi milan'ın. onun döneminde milan; 8 scudetto, 1 italya kupası, 6 italya süper kupası, 5 şampiyonlar ligi şampiyonluğu, 5 uefa süper kupası ve 1 kıtalarası kupa kazandı. 2010'lu yıllara kadar hep süper kadrolara sahip oldu ve janti hocalar tarafından çalıştırıldı. kısacası milan, bir dünya devi haline geldi. işbu sebeplerden ötürü milan taraftarında bu durumla ilgili bir mahzunluk da söz konusu. artık illallah demeye başlamışlardı ama şu an burunlarının direkleri de sızlıyordur. "gidiyor gönlümün efendisi..." modunda olanların sayısı hiç de az değil. lakin çinliler, onursal başkanlık payesini vermeyi düşünüyormuş silvio'ya ki adı onursal olsa belli başlı konularda fikri elbette alınacaktır. misal çinli patron milano'ya gelse ve canı escort kız çekse, danışmak için berlusconi'den daha ehil kimi bulacak ki?

    her şeye rağmen ve her şey için: (bkz: grazie presidente)

    edit: http://gianlucadimarzio.com/...8/milan2-900x444.jpg

    soldaki han li, sağdaki yonghong li imiş.
  • 563
    saka maka 39’luk ibo* ve halen hangi pozisyonda oynadigini milletce kestiremedigimiz hakan calhanoglu ile eski gunlerine (2003-08 olmasa bile en azindan 2010-11 senesine) donmeye calisan kulup.

    sahsen geri donmelerine sevinirim zira ligi domine eden juventus’un bir rakibe ihtiyaci var. eski toprak bir rakibe. oyle napoli roma’larla olacak is degildi. bakalim “mekanin sahibi geri geldi, bebeleri pistten alalim” diyebilecek kivama gelecekler mi?
  • 437
    --- alıntı ---

    uefa’nın milan’a verdiği ceza belli oldu;

    avrupa’dan 1 yıl men.
    30 milyon € ceza.
    45 milyon € aşılmayacak maaş sınırı
    sattığın oyuncunun % 70 bedelinde transfer yap.

    --- alıntı ---

    şu cezanın altından nasıl kalkacaklar merak ediyorum. 30 milyon euro ceza mı olur aq. mustafa cengiz başkanıma helal olsun, dursun kalsaydı 2-3 yıl da biz yerdik.
  • 517
    'galatasaray'a ceza vermiyorsunuz, neden bize ceza veriyorsunuz?' diye gittiniz bizi uefa'ya şikayet ettiniz, acınız büyük diye sesimizi çıkarmadık. şimdi ise 2 aydır uğraştığımız seri'yi almak için bir ton para döküyorsunuz önlerine (!) derdiniz ne la sizin? aradan 20 sene geçmiş, sizi şampiyonlar liginde 4. yapıp üstüne uefa'yı aldık diye mi bütün bunlar? 'lige odaklanın, bir de avrupa'yla uğraşmayın, yorulursunuz' diye size iyilik yapmak istemiştik biz.

    seri kardeşimiz sevdiğimiz bir kardeşimizdir. terbiyesizlik yapmayın, salın çocuğu !!!
  • 488
    sayemizde uefa'dan ceza almaktan kurtulan italyan kulübü. el alem de bunlara güvenip bizim de ceza alacağımızı düşünüyordu.

    düşünsenize ya. allah korusun fenerbahçeli'siniz. kendi aranızda "oğlum milan ceza aldı, galatasaray yırttı. rahat olun milan bunun peşini bırakmaz. muhakkak ceza aldıracaklardır bunlara. milan bu, boru mu amk?" diye konuşun. sonra olaylar olaylar. milan galatasaray'a ceza aldırmayı bırak, galatasaray milan'ı da kurtarsın.

    seneler evvel uefa hagi'nin kırmızı kartında indirime gidince nouma için de indirim talebiyle ufa'ya başvuran bjk'nın babayı alması geldi aklıma.

    yav bunlar eğitiılmezdir yav. bunlar katiyan eğitılmezdir.
  • 616
    origi'yi transfer ettiler para vermeden. renato sanches'i istiyorlar ama halen lille ile anlaşamadılar.
    hakim ziyech listede olan başka bir oyuncu. transfer listesinde güzel topçular var, milan güzel hamleler yapıyor.
    kulübü satın alan ekip,maldini'ye güvendiklerini ve yatırım yapmaya,transfer için para harcayacaklarını belirtti.
    milan geliyor biz geliyoruz, o zaman eski dostlar masada buluşsun.
  • 562
    uefa avrupa ligi 2020-2021 sezonu'nun şampiyonluk adaylarından olduğunu düşündüğüm, eski şaşalı günlerine dönmeye çalışan italyan futbol kulübüdür.

    1 ekim 2020 rio ave milan maçı'nda penaltılarda neredeyse eleneceklerken, şu an yollarına devam ediyorlar. 21 yıl önce aleyhlerine olan durum şimdi lehlerine oldu belki...

    (bkz: 3 kasım 1999 galatasaray milan maçı)

    bize de play-off turunda seribaşı olmamıza rağmen denk gele gele küllerinden doğan, yıllardır avrupa'da iş yapamadıkları için seribaşı olmayan bir rangers fc denk geldi ve grup aşamasına bile kalamadık. kurada maccabi haifa, fehervar veya slovan liberec gelseydi banko gruplara kalırdık bence...

    kabul ediyorum, bizim de elimizdeki kadroyla gruptan çıkmamız zor olurdu ama en azından garanti 6 maç oynayıp genel sıralamadaki durumumuzu biraz olsun düzeltebilirdik. bu işler biraz da şans, kader işi sanki...
App Store'dan indirin Google Play'den alın