resim
Abdurrahim Albayrak
Görev:As Başkan
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 1628
    acilen geri dönmesi gereken florya mühendisi. liseli elitistler ve onların yansıması olan bir kısım taraftar kendisini küçük görerek istemez ama.

    sadece topcularla tavla oynayıp, iki abilik yapıp, neselerini getirse bile yeter. belki sahada iyi oynayıp oynamamıza etki etmez ama birliği, beraberliği, o kolej havasını yakalamamiza yardımcı oluyor işte.
  • 1631
    her dara düştüğümüzde paçasına yapışmamamız gereken iş adamı.

    ortada bir kriz varsa* bunu yönetmek gerekir, birilerine ihale etmek değil. idarecilerin görevi de yeri geldiğinde krizlerle başa çıkmak, en ufak zararla krizleri ortadan kaldırmaktır. bunu yapamıyorsanız, hemen birilerini sorunu çözsün diye çağırıyorsanız işinizi yapamıyorsunuz demektir. kuruluş gayesine uygun olarak şampiyonlar ligi'ni kazanmayı önüne hedef koyan camia abdurrahim albayrak'a, fatih terim'e, ünal aysal'a kaldıysa* futbolla olan ilişkisini kessin. türk spor kulüpleri belki kişilere dayalı bir yönetim tarzına sahip olabilir, belirli şahıslar olmadan iş yapamaz durumda olabilir ancak dünya futbolunda böyle bir şey yok. kendini "türkiye'nin avrupa'ya açılan penceresi", "dünya kulübü" olarak adlandıran bir camia alaturka kafayla yönetilemez. burda mesele sporcuların, takımların başarısı veya başarısızlığı değil. her sene şampiyon olmak durumunda da değiliz ama zaten büyüklük, dünya kulübü olmak bununla alakalı değil. biz fenerbahçe değiliz, olmamalıyız. gazla, taraftarı kandırmayla, günü birlik galibiyetlerle yetinemeyiz. kulüp zor durumdaysa ona göre bir yönetim şekli belirlersin ve bu durumu da taraftara izah edersin.

    abdurrahim albayrak'ı getirdin diyelim. floryayı, teknik ekibi, oyuncuları düzene soktu ve futbol takımı neticesinde şampiyon oldu. böyle kazanılmış bir "başarı"yı ekip başarısı, kulüp başarısı olarak nitelendirebilir miyiz? yani abdurrahim albayrak olmadan bu takım şampiyon olamıyorsa bu daha büyük bir sorun değil midir? futbol takımının şampiyon olması dışında bu takımın başka sorunları yok mu mesela? hadi abdurrahim albayrak takımı düzene sokup şampiyon yapabiliyor diyelim, futbol takımını abdurrahim albayrak olmadan idare edemeyen yönetim kulübün diğer sorunlarıyla nasıl başa çıkıyor acaba?
  • 1634
    florya'nın bug'ı olan yönetici.

    kendisini ne olarak görürseniz görün bu adam bize faydalı oluyor. başarı ekip işidir ve bu adam o ekipte olmalıdır. siz sanıyorsunuz ki her i love you dediği müthiş top oynuyor.
    bu adam problem çözücü. yabancıların bu ülkede binlerce sorunu oluyor. işte o sorunları bu adam çözüyor. misal melo'nun pırlanta muhabbeti. adam bunu aylarca saklatmayı başarmış. ne zaman melo'yu elde tutamaz hale geldik o gün basına servis edildi. sneijder'le tavla oynaması falan size basit gelebilir ancak sneijder'ın bu kulüpten herhangi biriyle olan iyi ilişkisi onun kulübe olan aidiyetini artırır.

    kısacası köylü diyebilirsiniz, cahil diyebilirsiniz ama bu adam bu takıma yararlı. bunu inkar edemezsiniz.
  • 1636
    kendisinin hasta galatasaraylı olmadığına inandığım yönetici. 12 eylül 2015 galatasaray mersin idman yurdu maçı oynanırken aynı mekandaydık. mekan ile ilgili bilgi vermeyeceğim isteyene özelden yazabilirim. mekan içerisinde farklı yerlerde maçın yayınlandığı ekranlar vardı ama kendisi maç ile hiç ilgilenmedi ve hatta herhangi bir ekrana dönük dahi oturmuyordu. ben ekranı görebilmek için oturduğum yeri değiştirirken kendisinin hiç umursamadığını görmek gözümdeki imajını bayağı bir zedeledi.
  • 1637
    futbolcular ile gerçekten enteresan ve her yöneticinin örnek alması gereken bir ilişkisi olan eski yöneticimiz. kendisinin tavırları, hareketleri, konuşmaları, yakın olduğu siyasi cenah belki insanları rahatsız edebilir. ancak herhalde her galatasaray taraftarı kendisinin futbolcular ile iyi bir ilişkisi olduğunu ve bunun da takıma olumlu bir etkisinin olduğunu kabul eder. yerli futbolcular ile ilişkisi bir yana hiç yabancı dili olmamasına rağmen(ingilizcesi, ''i love you hocam'' seviyesinde) yabancı futbolcular ile ilişkisi de gayet iyi ve açıkçası beni şaşırtan da bu. melo, 13 eylül 2015 inter milan maçında giydiği formayı, yani inter'de ilk maçındaki formayı abdürrahim albayrak'a göndermiş. adam bizden ayrılmasına rağmen hala abdürrahim albayrak ile iletişimini hala sürdürüyor.

    https://instagram.com/...=abdurrahim_albayrak
  • 1638
    fenerbahçeli arkadaşımın fenerbahçeli eşi tarafından söylendiğine göre kendisine ait iş yeri binasında ortalık sarı kırmızıdan geçilmiyor. tablolar, fotoğraflar, yazılar vs. nasıl fanatik değil onu anlamadım. almanya'da çalışırken tek aktivitesinin hafta sonları türk gazetesini alıp bir çay bahçesinde sadece galatasaray sayfalarını okumaktan ibaret olduğunu bizzat kendisi anlatmıştı. adam galatasaray yüzünden kalpten gidecek diye korkan binlerce insan var.

    o fanatik değilse kimse değildir heralde. kişilğini falan tartışabiliriz ama galatasaraylılığı tartışılmaz bence.
  • 1639
    öncelikle abdürrahim abi diyeceğim çünkü davranışlarının hiç birisinde sahte bir ifade olduğunu düşünmüyorum. bu abimizle ilgili çok ilginç bir anım var.

    seneyi tam olarak hatırlayamıyorum bir yaz günü rize'deyken* babam "seni birisiyle tanıştıracağım" deyip park gibi bir açık bahçeye götürdü. orada ilk dikkatimi çeken abdürrahim abi değil mesut yılmaz oldu. abdürrahim abi sürekli kendisine başbakanım diyordu. neyse babam beni abdürrahim abiyle tanıştırmaya götürdü. inanılmaz sıcakkanlı bir insan olduğunu o an bana sıkı sıkı sarılırken anladım. abdürrahim abi elimden tutup mesut yılmaz'ın yanına götürdü ve orada "hangi takımlısın delikanlı ?" diye sordu. ben onun koyu galatasaraylı olduğunu bildiğim için "galatasaray" gibi küçük masumane bir cevap verdim. işte o an ne olacağını tahmin bile edemezdim. elimden tuttu ve kulağıma eğilip "bir yere kaybolma arabamda galatasaray forması olacak. sana bir tane hediye edeceğim" dedi, hani uefa kupasını aldığımızda milyonlarca insanın o sevinci varya sanki havalarda uçuyordum, sanki o günleri tekrar yaşıyordum. ne de olsa galatasaray ile ilgiliydi, sarı ile kırmızının yan yana olduğu bir şey.. bir günde hem dünyanın en mutlu insanı olunup hem de en büyük hayal kırıklığı yaşanır mı demeyin çünkü yaşadım. arabasının yanına gidip bagajı açtığında sadece boş gsstore poşetleri vardı. bana dönüp "hiç kalmamış" dediği an dünyaların başıma yıkıldığını daha dün gibi hatırlıyorum..

    sonucu ne olursa olsun bana o yarım saatte ki heyecanı yaşattı ya o yarım saati hayatımdaki çoğu ana değişmeyeceğimi adım gibi biliyorum. ve eminim ki abdürrahim abinin hiçbir davranışı göstermelik olamaz olmamalı, çünkü gerçek anlamda hayatı galatasaray olan bir insan neyi, ne için, kime göstermek istesin?

    bazı açıklamaları gerçek anlamda siz ne derseniz, saflık mıdır, cahillik midir, enteresan bir şekilde kulübe zarar veriyor ama sanki o olduğunda florya'da her şey güllük gülistanlık oluyor.
  • 1643
    şu adamı birileri floryaya zincirlesin artık her seferinde lise denen statüko bu adamı baypas ediyor taki başları sıkışıncaya kadar adeta imdat butonuna sarılıyor bu lümpenler işler az buçuk düzelse hop kapı dışarı artık bu kısır döngü bitsin gerçi bizde bu bencil taraftar topluluğu oldukça daha çok kapının önüne koyarlar bu adamı nedeni basit sırf siyasi görüşünde değil lümpen beyfendiler gibi akıcı istanbul türkçesi konuşamıyor diye ey bre bencil taraftarlar galatasaraylılık bir duygudur bir düşünce bir mantık aramayın siyasi çekişmelerin içine çekmeyin bu kulübü bu kulübe kendini adıyacak her insan ne görüşte olursa olsun bu kulübe hizmet etmeli
  • 1645
    seveni vardır anlarım da kendisiyle ilgili unutamadığım bir olay var ki adını görünce aklıma gelip sinirimi bozuyor.
    takımın gönüllü abisi, florya'yı çekip çeviren cefakar bir emektar olarak ananların arasına katılmak isterdim eğer hagi'ye dil uzatmamış olsaydı.

    hani o elimizden kayıp giden 18 mart 2011 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası televizyon ekranlarından gheorghe hagi'yi tahkir ederek istifaya davet etmesi olayı... ve allah'ın adaleti 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçı çok daha kritik bir önemi sahipken aynı skorla kendisinin çok sevdiği fatih terimtarafından kaybedilmiştir.
  • 1646
    bu adamın yönetime alınmamasını bi allahın kulu mantık çerçevesinde açıklayamaz. çünkü başkan ve seçilen yönetim ego olarak o kadar yüksek ki başarıda isimleri abdürrahim albayrak'ın arkasında ezilecek diye karşı çıkıyorlar. çünkü amaç galatasaray'ı bir yerlere getirmek değil, asıl amaç reklamlarını yapıp ceplerine dolduracak ortamı yaratmak.
  • 1650
    memleketin özeti bu adamdır.
    mikro türkiye'dir.

    çok ciddi söylüyorum,
    biz ne kadar sevmesek de,
    böyle adamlar ile döndürüyor tüm ülke işlerini...

    mesela fabrikalar, ya da büyük üretim tesisleri...
    kurumsal yapıyı kurarsın, yönetim kurulu oluşturursun,
    okullarda okuttuğun, dil bilen, analitik düşünen, son derece modern bir düşünce yapısına sahip olan gençlerini karar merkezine alırsın,
    mühendislerin, işletmecilerin etkinliğini artırmak istersin;
    fakat bir türlü tam verim alamazsın...

    alt tarafta yer alan çalışanların, eğitimli gençlerini bir şekilde oyalamaya ve geçiştirmeye çalışır;
    laf dinlemezler, başı buyruk olurlar, cezadan anlamazlar.

    sonra bir usta ararsın ve bir haftada üretim sayının 2 katı olduğunu görürsün,
    ustaya "abi" dersin, sarılasın gelir.

    albayrak, yönetime "eyvallah" edip çalışanlara gülümseyen o ustadır.

    bir bakarsın albayrak gibi bir adam gelmiş,
    "hocjam hadi yemeğe gidelum, çocuklar da gelsun" demiş.

    ertesi maçı almışsın.

    iktidarla aran mı kötü?
    hemen dolmuş kaldırsın sana albayrak...

    sırf takım kendisi ile aynı karede poz verdi diye 1 senedir yaptırmadığı metroyu yaptırdı paşam,
    senin ziyaretinin hatrı için...

    buram buram türkiye'dir.

    bu şekilde iş yürüten amatör ülkene, seni kullanmaya çalışan tiplere, oyuncularına, sisteme kızmazsın da,
    bu satırları yazanlara kızarsın...
App Store'dan indirin Google Play'den alın