gereksiz bir benzerlik kurmak istiyorum.
arsene wenger kariyerinde üç lig şampiyonluğu ve ülke genelindeki fa community shield ve fa cup başarıları harici
arsenal 'de geçirdiği yıllardaki galibiyet oranı ne ise, abdullah avcı'nın 2014-2019 arası
başakşehir kariyerindeki galibiyet yüzdesi hemen hemen benzer özellikler taşımaktadır. wenger %58 galibiyete takımıyla sahipken, avcı ise ikinci başakşehir döneminde %55 gibi bir galibiyet oranına sahip olmuştur.
wenger bir kenara, avcı başka kenara; asıl diyeceklerimi yazayım iyisi mi!
başakşehir'i itici kılan siyasi odaklı bir yapılanma eseri olduğu düşüncesiydi. futbol mentalitesi olarak avcı, taktik teknik işlerini biliyor gibi gözüküyor ve kariyerinin bazı dönemlerinde (özellikle milli takım) istatistik görüşü zayıflıyordu. ancak futbol dünyasında çoğu ülkede hâlâ futbolu parlak oyuncuların teknik direktörlüğü daha cazip geliyordu. bu yönüyle yeteneklerini ganyan bayisinde çürüten sergen bile abdullah avcı'dan daha çekici ve bir nebzeye kadar idare süresi olarak katlanabilir biri olarak karşımızda duruyordu.
peki, abdullah avcı'nın fenerbahçe transferi bizim için ne anlama gelmektedir? avcı 2004 yılında galatasaray' da gençleri eğitirken, başakşehir'de şampiyonluk mücadelesi verirken de boş biri olmadığını kanıtlamasına kanıtlıyordu fakat hep bir şeyler eksikti. kekremsi o tat başarı problemiydi. tıpkı bizimde kimi zaman hayatımızda bu duyguya dahil olduğumuz şekliyle, avcı başarı yönüyle ecnebilerin deyimiyle
howling success konusunda tatmin olamıyordu. olmama duyumsaması berbattı, hezeyan dolu günler, kritikler durmadan kulağa çarpıp duruyordu. fenerbahçe fısıltıları eğer gerçekleşirse, avcı'nın başarı hikayesi olur mu? şeytanın bu sefer gerçekten bacağını kırıp, o kupayı havaya kaldırıp kaldırıp' işte başardım' diyebilir mi? sezon başında beşiktaş macerasına direkt atılım göstermesi, benim bu soruma sanırım cevap veriyor. ali koç'un futbol aklı olmadığını, popüler bir döngüselliğin kollarında takımı istenilen yere getiremeyeceğine iki senedir şahidiz ve avcı direktörlüğü bu başarısızlığa sadece renk getirebileceğini düşünüyorum.
zaman senaryoların çözümünde asıl direktör olmaya devam edecek. vakti gelince, konuşulması gereken yerde elbette gereken yorumları yine hep beraber yapıp, vaziyeti değerlendireceğiz.