italyan basketbolunun efsanesi dönüyor.
özellikle 90'lı yılların ikinci döneminde (1995-2002 arası) tozu dumana katan bir ekolden bahsediyoruz. antoine rigaudeau, dominique wilkins, predrag danilovic, radoslav nesterovic ve tabii ki koç ettore messina ile söz konusu dönemde 4 lig, 2 kupa, 1 kupa galipleri kupası ve 1 euroleague kazanmışlardı. italyan basketbolunun şu anki ortalama hali insanları yanıltmamalı; bologna'nın kinder olduğu döneme tekabül eden bu süreçte italyan basketbolu, avrupa basketbolunun göz bebeğiydi hatta 1 numarasıydı (abartmış olmayız).
2000 yılında bir kırılma yaşamıştı bologna. takımın abisi, lideri, her bir şeyi olan danilovic bir anda basketbolu bırakma kararı almış, bu kararı şok etkisi yaratmıştı. ek olarak, şu an adını hatırlayamadığım bir bologna figürünün doping sebebiyle basketboldan men yemesi bir anda takımdaki dengeleri alt üst etmişti. aynı zamanda 2000 yılı bologna'nın sahipliğinin el değiştirdiği de bir sene olmuştu. takımda yaşanan bu köklü değişiklikler neticesinde bologna, zoraki olarak revizyona gitmişti. normal şartlar altında bu kadar iyi bir spor takımının komple bir değişikliğe gitmesi, topyekun bir revizyona şahit olması beraberinde sıkıntılı sezonları da getirir. amma velakin gelin görün ki bu durum italyanlar için tam tersi bir etki yarattı. en azından o sezon için.
david andersen, manu ginobili, marko jaric, matjaz smodis ve rashard griffith gibi hayvani bir beşli bologna ekibine dahil oldu 2000-2001 sezonunun başlangıcında. bu oyuncu grubunun ekibe katılımıyla birlikte bologna o sezonu "triple crown" ile taçlandırdı; euroleague, lig ve kupa şampiyonlukları. takip eden sezonda da euroleague finali, lig finali ve kupa şampiyonluğu gelmişti.
2003 sezon başlangıcı ise bir ekolün sonunun fitilini ateşledi. messina'nın ayrılışı, ginobili'nin nba yapması ve finansal sorunlar kulübü derinden sarstı. ayrıyeten benetton treviso'nun italyan basketbolundaki ağırlığı (hatta roma'nın), montepaschi siena'nın gün geçtikçe daha da büyüyen bir figür oluşu vs. bologna'yı arka plana itti (2007'de araya sıkıştırılmış bir lig şampiyonluğu ve takip eden sezon kazanılan bir eurochallenge şampiyonluğu mevcut).
aradan geçen onca senenin ardından 2018, birtakım güzel şeylerin start'ını verdi. iyi oyuncu eklemeleri,
aleksandar djordjevic'in sezon içerisinde koç koltuğunu devralması, mali açıdan önünü görebilen bir bologna... zaten bu olumlu gelişmelerin sonu
fiba şampiyonlar ligi şampiyonluğu oldu.
italyan temsilcisi önümüzdeki sezon
eurocup'ta mücadele edecek hatta organizasyona şampiyonluk (en kötü final) parolasıyla girecek.
milos teodosic hamlesi başlı başına bir mesaj zaten. ayrıca lega basket serie a'nın sayı kralını, safi skorer frank gaines'i de kadroya kattılar. benim asıl anlamadığım, amath m'baye'yi nasıl kaptırdılar pınar karşıyaka'ya, hala düşünüyorum bunu ama vardır herhalde bir bildikleri.
olimpia milano'nun çılgın yatırım yaptığı bir italyan basketbolunda zirveyi kapabileceklerini düşünmüyorum şu an için ancak önümüzdeki seneler neden olmasın. ayrıca eurocup'ta şampiyon ya da finalist olamasalar bile
wild card'ın önemli adaylarından biri konumundalar.
euroleague yönetimi bu tip yatırımları ödüllendiren bir kafa yapısına sahip. en taze örneği için bakınız, zenit st. petersburg.
italyan basketbolu geri dönme eğiliminde. son şampiyon venezia'sı, yıllardır zaten yatırımı aksatmayan milano'su, bir seviyeyi tutturan sassari'si ve trento'su, son olarak da senelerin köklü nostaljisi bologna. asvel'in euroleague'e geri dönüşü sonrası bir şeyler olacak italya'da da. tarih tekerrür demek değil miydi zaten a dostlar...
bir marco belinelli vardı buralarda:
https://youtu.be/OHVQi4j1MNE :(