• 1
    futbolun endüstriyelleşmesindeki baş aktör.

    --- alıntı ---

    önemli bir diğer gelişme ise televizyonun doğrudan yeşil sahalara girmesiyle yaşandı. 1954 yılında ilk kez bir dünya kupası isviçre'den canlı olarak nakledildiğinde, federal almanya'da televizyon aygıtı satışında patlama yaşanıyor ve alıcı sayısı 11 binden 85 binin üstüne çıkıyordu. hiç kuşkusuz futbol oyununun dönüşmesinde en etkili araç televizyon olmuştur. futbolun en kitlesel biçimde insanlara ulaştırılabildiği televizyonun devreye girmesiyle birlikte statlarda takımını canlı izleyerek destekleyen taraftarların yanı sıra yeni bir seyirci tipi de ortaya çıkmaya başladı. artık futbol maçları zaman ve mekân tanımından dünyanın her yerindeki meraklılarına ulaştırılabiliyordu. bu eğilimler soğuk savaş sonra dönemde açıklacak "endüstriyel futbol" çağının da habercisiydi. )

    --- alıntı ---

    tabii ki daha sonra işin içine yayın gelirleri, reklamlar falan girmiştir ki bunlar esas can alıcı noktalardır. futbol izleyicisine yönelik pazar, futbol izleyicisinin tükeceği ürünlerin reklamları ve bugün takımların en büyük gelir kaynağı olan yayın gelirleri futbolun bütün naifliğini silip atmıştır. ancak futbolun kitleselleşmesi açısından da televizyon büyük bir hayati önem taşır. bugün televizyon diye bi şey olmasaydı kaçımız barcelona, real madrid, arsenal, aston villa vs. taraftarı olabilirdik ki?
  • 4
    endüstriyel futbolun para ve güç odakları ile yoğurulmada zirve yaptığı zaman diliminde, hayatımızdaki baş aktördür.

    cine 5 vardı zamanında, evde yer sofrası kurulduğunda, cine 5 de açıksa eğer, yimpaş yozgat - galatasaray alt yazısı ile heyecan yapardık bizler.
    ekran cam gibi parlak, yemek sofraya yeni gelmiş, hem mide hem ruh aç...
    ilk düdük yankılanırdı odada...

    ve ben, işte o akşam tanıştım endüstriyel fubolla.
    ve o'nun kaşar konsomatrisi televizyonla...

    ilk düdükle karıncalanan, şifreye giren televizyon, salonun ucundan bağırıyordu sana;
    paran varsa izlersin...

    babamın futbola merakı minimum olan, annemin sadece çocukları ile ilgilendiği dönemden bahsediyorum.
    evde kimse, çocuk yaştaki bireyin, "para ödesek de izlesek" çığlığını duymazdı.
    duysa da, memur ailede zengine para kazandırmak anlayışı olmazdı, ki gurur duyarım, o cine 5 şifresi alınmazdı.

    sonra başka başka kanallarda gezdi ligimizin yayınları.
    gündüz vakti ve hafta içi trt'de izlenen türkiye kupası maçlarının zevki hiçbirinde yoktu.
    çünkü ücretsizdi.
    çünkü okuldan gelinmiş ve güneş batmadan maça yetişilmişti.

    acayip günlerdi.

    ergenlikte cine 5'in kudretini anladım ben, oturduğum yerde gözümü bozarak çözmeye çalıştığım emanuelle erotik filmlerinin şifrelerinden meme uçlarını görmeye uğraşırken.
    ulan dedim, alalım şu cine 5'i...

    almadık.

    kahvede izledim lig maçlarını, akrabalarda izledim, arkadaş evlerinde izledim, askeri okul gazinolarında bile izledim.
    bir tek evimde izlemedim bu yaşa kadar.

    her yıl digitürk almaya niyetlenirim, ve her yıl bir şeye kızıp vazgeçerim...

    artık vaz geçmelerim paradan değil, başka şeylerden...
  • 8
    son zamanlarda kendini epey bir aşan alet.

    şimdi bu aletle her marka kendince harikalar yaratıyor. biri curve ekranla şaşırtırken öteki ambilight ile kendine hayran bırakıyor.
    bu gelişmelerin sıkıntısı yok değil mi? elbette var. burada marka marka öneri veya eleştiri yapmayacağım ancak alırken cidden ince eleyip sık dokumanız gerekiyor.

    eğer ben smart özelliklerini sonuna kadar kullanacağım diyorsanız android işletim sistemli tv öneriyorum.
    bununla android bir telefonla yapabildiğiniz her şeyi yapıyorsunuz.
    popcorntime'ından tutun sopcast'ine acestream'ına kadar her şeyi açabiliyorsunuz.
    android olmayan smartlarda küçük geliştiricilerin uygulama yazmasını bekliyorsunuz. ancak bu uygulamalar da stabil çalışmıyor.
    digiturkplay bile her smart platformunda yok. ancak android işletim sistemli tv'de digiturk'un yazılım yazmasını beklemiyorsunuz, hali hazırda bulunan android uygulamasıyla işinizi görüyorsunuz.

    not: gece geç saatlerde girmiştim. görülmesi için silip tekrar girdim. amacım tavsiye vermek olduğu için böyle bir şey yaptım.
  • 9
    ülkece televizyona çıkmayı çok abartıyoruz. tamam bundan 20-30 sene önce televizyona çıkmak önemli bir şey olabilir. çünkü o zamanlar televizyonun %99'unu ünlü insanlar oluşturmaktaydı.

    sonraları televizyon yayınları tamamen halka açıldı. gerek fikir almak için gerek halka dayalı reality showları için gerekse başka tür programlar için... kısaca televizyonda ünlüler kadar, hatta gündüz kuşaklarını dahil edince ünlülerden fazla halk yer almaya başladı.

    yine de her röportajda inatla arkadan kadraja girmeye çalışan, anında telefona sarılıp tanıdıklarını arayan hevesli tipler görmekteyiz. en acayip olanı da buydu sanırım: https://media.giphy.com/...xfxAPm0bY2BO/200.gif
App Store'dan indirin Google Play'den alın