ben "evlatçılık" tabirini doğru bulmuyorum. hatta epey de yanlış buluyorum. :)
ceyhun'a takan ve sürekli ona forma veren mancini, colin kazım'a takan hagi, necati'ye takan gerets ya da servet'i çok beğenen feldkamp gibi her hocanın güvendiği adamlar vardır. fatih hoca'nın da kendine göre tuttuğu isimler var.
mesele "evlatçılık"sa
vedat inceefe,
aykut erçetin,
eray işçan,
mert korkmaz,
tugay kerimoğlu,
kerem inan,
evren turhan,
hayrettin demirbaş,
ilyas kahraman,
feti okuroğlu,
serkan aykut gibi bu kategoride nitelendirilebilecek isimler takımdan
fatih terim tarafından gönderildi. hatta, henüz 15 yaşındayken yerel seçmelerde fatih terim tarafından keşfedilen
emre aşık da, bir şekilde fatih terim'in takımı çalıştırdığı dönemde takımdan ayrıldı. hatta artırıyorum, o döneme dek bir tek feldkamp tarafından kesilen
sabri sarıoğlu'nu tamamen kesmese de ikinci plan atan ikinci teknik direktör de terim'dir. ve mesele evlatçılıksa yapılan tercihlerin doğruluğu elde edilen şampiyonluklarla ortadadır.
bugünse yapılan hatalı kadro seçimleri var. ama bu evlatçılık değil bana göre.
ekleme: ikinci döneminde bülent korkmaz, arif erdem ve hakan ünsal'ı kadro dışı bırakmışlığı da var tabi.