nedir evlatcilik? sevdigin birine haketmeyecek durumda olsa dahi hakedenlerin yerini vermek mi kastediliyor burada? bunu yaparaktan bir insan ulkenin en buyuk ve en koklu spor klubunun basinda durabilir mi? ya da su soru daha uygun olacaktir; fatih hoca bunu adam eder alalim bunu diye yangin yapilan isimler uzerinde israr ederek kazandigi zaman da yapilan sey evlatcilik ya da adam kayirma midir? buralarda cizgiyi nereye cekmeliyiz ya da nereden cizgi cekecegimize kim karar verecek? galatasataray futbol takiminda oynayacak oyuncularla alakali bir talimatname olusturulup, pekala bir yonerge haline getirilebilir.
moneyball filmindeki gibi istatistiki verilerle birlikte, oyuncularin en guncel fiziki olcumlerini birlestirip karar veren bir yapay zeka programlayalim, ki pek zor bir is degil, o kararlastirsin. bunu da yapan sirket birilerine daha yakin falan cikar da, hani belki cozum uretilebilir diye sesli dusunuyorum su anda.
bir baska acidan olaya yaklasacak olursak; buradaki evlat tanimi da bir garabettir. bir psikolojinin yansimasi midir, bunu bilemiyorum. ancak insanlara el operek bir yerlere gelmis imasinda bulunmak bu kadar kolay olmamalidir benim dusunceme gore.
selcuk inan evlattir, oyle formayi giymistir demek en azindan butun sureclerde bu kisinin yaninda olup karakterini analiz etmek gerektirir. yoksa cok guzel paketlenmis bir kufurdur bu. hem bir taraftan vefa, saygi, his takiml edebiyati yapilacak, hem de diger taraftan bir oyuncunun ayagi takildiginda cekilip kenara atilacak. sahi bu isler nasil olacak?
yukarda arkadas cok guzel anlatmis, ben de burada ara ara yaziyorum; taraftar takimina destek olur. gonlu kirilir, fazla heyecanlanir, sinirlenir; ama degismeyen sey destektir. yere duseni isliklayarak, karakterine laf ederek yapilan sey destekleme degildir. asil o zaman ihtiyaci vardir oyuncunun size. ki bunu en iyi bilenlerden biri bugun, dun de oldugu gibi, evlatcilikla suclaniyor.
fatih hoca, 2000 senesinde futbolun bir ilim oldugu, oyuncunun psikolojisinin bunun paydaslarindan biri oldugunu anlatiyorken, gelip boyle 20 yil sonra mesnetsiz iddaalarla karsilasmak buyuk kafa karisikligi olusturuyor.
yazinin hicbir yerinde bir biat cabasinda olmadim; ki bunu da aciklamak zorunda degilim. aslina bakilirsa iste bu iddaalarin boyle bir etkisi var; hani asilsiz bir suclamanin cozumlemesini yaparken, durun ben biatci degilim diye kendini savunmak zorunda kalman. diger taraftan da saha icinin konusulmasi yerine, bu tarz konusmalarla senelerin gecip gitmesi.. kime ne faydasi oldugu belli olmayan bir tartisma ortami.
uzun lafin kisasi; evlatcilik iddaasi subjektif, dogrulanabilirlikten cok uzak bir iddiadir. ıddia odagindaki kisinin niyeti bilinmeden asla bilinemeyecek, dolayisiyla asirlarca tartisilabilecek bir seydir. burada onemli olan somut yansimalardir. mesela, ”fatih terim bir menajer araciligiyla kendine biat eden oyunculari oynatip, bu kisilerden belirli bir yuzdeyi kendi aliyor“ somut bir iddiadir, mudahele edilir, yargiya gider konu. yok kisinin tercihleri soz konusuysa, tercih yapmak icin goreve getirdiginiz bir kisinin her tercihi ile alakali boyle soyut tartismalar yurutmek, surec icerisindeki herkesi gereksiz yere yipratir.
cok muallak buldugum iddiadir.