29484
tekrar ve tekrar fatih terim sonrası tufanla karşılaşacak olan takımımız. fatih terim, bu kulübün efsanesidir, çınarıdır. ancak kendi yapabilirlikleri ve potansiyeli doğrultusunda bu kulübe verebileceğini verdi, ve geldiğimiz noktada tatsız bir şekilde görevine son verildi.
fatih terim'in akla gelen onlarca sözünden biriydi, "veda etmeyi de öğrenmemiz lazım". ancak fatih hocamın kendisi de bu veda kavramını bir türlü öğrenemedi. sevgili renktaşlarım, fatih hocam belki güzel bir proje için sabır istedi bizlerden, belki bu projeyi kendi aklında güzel de uyguluyordu. ancak, hepimizin malumu değil mi bu takımdaki oyuncuların potansiyellerine ulaşma olasılıklarının hızlı bir şekilde geriye gittiği, potansiyelli bazı oyuncularımızın bir şekilde takıma bir türlü monte edilemediği? ve yine hepimiz görmüyor muyuz takım 3 yıldır sahada hocanın bize anlattığı şekilde uygulayamıyor? hocanın gördüğü ile bizim gördüğümüz bir türlü örtüşmüyor.
gençleşme ve giderek daha iyi olma hedefleriyle çıktığımız yolda takım bir ileri iki geri top oynuyordu 6 aydır. sahada fizik olarak yetersiz kalırız, tecrübe eksikliği ile hatalar yapar maç kaybederiz bunlar sabır gösterilecek şeyler, ancak çok bariz şekilde takımda özellikle lig maçlarında rakip analizi eksikliği, duran top taktik eksikliği, oyun kurma taktik yetersizlikleri vardı. takımın yapmayı hayal ettiği şey ile, yaptıkları arasında herhangi bir yakınlaşma olmuyordu. bu takımın en önemli potansiyelleri sahada kayboluyor, kendini parlatmayı bırak, sorumluluk verilmediğinden ya da sahadaki sözüm ona "daha tecrübeli" oyuncularin etkisinden gözden kayboluyor, elimizde patlamaya doğru gidiyordu. fatih terim büyük bir efsanedir, ama artık olmadığını kendi görmesi gerekiyordu. takım, günümüzde ekip işi olarak yükseltilir, ama biz her geçen gün daha da terim takımı oluyorduk. yardımcı kabul etmeyen, yardım istemeden her cepheye koşan, hem duran top hem oyun kurma hem pas oyunu hem rakip karşılama konularında en iyisini yapabileceğini iddia eden ve tek adam olarak galatasaray'ı yükselebileceğini düşünen bir kişi olarak fatih terim, malesef günümüzde kazanılamayacak bir savaşa girmişti, ve bu savaşta kaybeden de yalnızca kendisi değil, galatasaray olacaktı.
bu arada, fatih terim bu savaşa daha önce de girmişti, ve kazanmıştı. ama artık ne yıl 1999, ne de yönetim şekilleri, ekip anlayışı, ve futbol kültürü 20 sene önceyle aynı. ben fatih terim'i çok severim, ama keşke kolektif çalışma anlayışına da adapte olabilseydi, kendi sevdiği adamlara değil de, görevini en iyi yapanlara verseydi iş bölümünü. keşke şu anda da, idari bir görev alıp biraz arka planda kalmayı başarabilseydi. ışte o zaman, efsane demek bile yetersiz olurdu. ama fatih terim, ön planda kalmayı, tek sahip olmayı seçti, yenildi.
yeni süreçte, şöyle bir endişem var. fatih terim, evet yapabildikleri ve yapamadıklarıyla belli bir sona geldi şu an için ama, o takımın başındayken emin olduğumuz belki de yegane şey, samimiyetti. gerçekten galatasaray'a aşık bir adam vardı takımın basında, her şeyiyle. umarım, takım idarecileri de bize benzer güveni yakın zamanda verirler, umarım bu ayrılık süreci yalnızca yeni yönetim anlayışı ve fatih terim'in bu kolektif yapıya uyum sağlayamamasıyla ilgilidir. umarım bundan sonra tek adamları değil, ekipleri konuşur ve yükselişe geçeriz. umarım takımım, layık olduğu yerlere tekrar gelir, tekrar sahada aslanlar gibi oynar.
fatih terim'in akla gelen onlarca sözünden biriydi, "veda etmeyi de öğrenmemiz lazım". ancak fatih hocamın kendisi de bu veda kavramını bir türlü öğrenemedi. sevgili renktaşlarım, fatih hocam belki güzel bir proje için sabır istedi bizlerden, belki bu projeyi kendi aklında güzel de uyguluyordu. ancak, hepimizin malumu değil mi bu takımdaki oyuncuların potansiyellerine ulaşma olasılıklarının hızlı bir şekilde geriye gittiği, potansiyelli bazı oyuncularımızın bir şekilde takıma bir türlü monte edilemediği? ve yine hepimiz görmüyor muyuz takım 3 yıldır sahada hocanın bize anlattığı şekilde uygulayamıyor? hocanın gördüğü ile bizim gördüğümüz bir türlü örtüşmüyor.
gençleşme ve giderek daha iyi olma hedefleriyle çıktığımız yolda takım bir ileri iki geri top oynuyordu 6 aydır. sahada fizik olarak yetersiz kalırız, tecrübe eksikliği ile hatalar yapar maç kaybederiz bunlar sabır gösterilecek şeyler, ancak çok bariz şekilde takımda özellikle lig maçlarında rakip analizi eksikliği, duran top taktik eksikliği, oyun kurma taktik yetersizlikleri vardı. takımın yapmayı hayal ettiği şey ile, yaptıkları arasında herhangi bir yakınlaşma olmuyordu. bu takımın en önemli potansiyelleri sahada kayboluyor, kendini parlatmayı bırak, sorumluluk verilmediğinden ya da sahadaki sözüm ona "daha tecrübeli" oyuncularin etkisinden gözden kayboluyor, elimizde patlamaya doğru gidiyordu. fatih terim büyük bir efsanedir, ama artık olmadığını kendi görmesi gerekiyordu. takım, günümüzde ekip işi olarak yükseltilir, ama biz her geçen gün daha da terim takımı oluyorduk. yardımcı kabul etmeyen, yardım istemeden her cepheye koşan, hem duran top hem oyun kurma hem pas oyunu hem rakip karşılama konularında en iyisini yapabileceğini iddia eden ve tek adam olarak galatasaray'ı yükselebileceğini düşünen bir kişi olarak fatih terim, malesef günümüzde kazanılamayacak bir savaşa girmişti, ve bu savaşta kaybeden de yalnızca kendisi değil, galatasaray olacaktı.
bu arada, fatih terim bu savaşa daha önce de girmişti, ve kazanmıştı. ama artık ne yıl 1999, ne de yönetim şekilleri, ekip anlayışı, ve futbol kültürü 20 sene önceyle aynı. ben fatih terim'i çok severim, ama keşke kolektif çalışma anlayışına da adapte olabilseydi, kendi sevdiği adamlara değil de, görevini en iyi yapanlara verseydi iş bölümünü. keşke şu anda da, idari bir görev alıp biraz arka planda kalmayı başarabilseydi. ışte o zaman, efsane demek bile yetersiz olurdu. ama fatih terim, ön planda kalmayı, tek sahip olmayı seçti, yenildi.
yeni süreçte, şöyle bir endişem var. fatih terim, evet yapabildikleri ve yapamadıklarıyla belli bir sona geldi şu an için ama, o takımın başındayken emin olduğumuz belki de yegane şey, samimiyetti. gerçekten galatasaray'a aşık bir adam vardı takımın basında, her şeyiyle. umarım, takım idarecileri de bize benzer güveni yakın zamanda verirler, umarım bu ayrılık süreci yalnızca yeni yönetim anlayışı ve fatih terim'in bu kolektif yapıya uyum sağlayamamasıyla ilgilidir. umarım bundan sonra tek adamları değil, ekipleri konuşur ve yükselişe geçeriz. umarım takımım, layık olduğu yerlere tekrar gelir, tekrar sahada aslanlar gibi oynar.