resim
Ahmet Yılmaz Çalık
Mevki:Stoper
Doğum:26.02.1994
Ölüm:11.01.2022 (27)
Uyruk:Türkiye
  • 658
    ülkemiz futbol zihniyetinin örneğini gözler önüne seren "defans".

    8033 entrym arasında en ofsaytı bu: (bkz: #2143725) yani bu demek oluyor ki bu entrynin tersi çoğunluğun görüşü. gerek zamanında bana edilen "yerli sevici" hatta buradan siyasi partiye falan bağlama ithamlarını dahi umursamadığımdan meselenin of veya on olmadığını ve bunu takmadığımı ispatlayabileceğimi düşünüyorum, buradaki sorun ülkemizdeki genel futbol zihniyeti.

    sadece buradan bile rahatlıkla çıkarılabilecek sonuçları yazıyorum:

    1) bahsedilen maçta çok kötü pozisyon alıyordu ama kendisi için istisnai bir maç oynadığı için normalde yapamayacağı acayip müdahaleleri ucu ucuna yapıyordu. çok yanlış yerde durup böyle iyice esneyip uzayıp ayağının ucuyla son anda müdahale ediyordu. bu ne demek? örnek vermek gerekirse bir kaleci düşünün, şut çekildiğinde çok yanlış bir yerde duruyor ama acayip uçarak kurtarıyor. burada bakılması gereken şeylerden biri ahmet'in o ucu ucuna müdahaleleri istikrarlı yapabilme ihtimali... bariz bir şekilde istisnai bir durumdu. o berbat pozisyon alma ve zamanlamaları öyle uzayarak son anda müdahalelerle anca 5-10 maçta 1 belki telafi edebilirdi. genelin stoper değerlendirmesi ve oyun görüşü zayıf olduğu için(evet bu bir itham) bunu göremediler, düşünemediler.

    2) ülkemizde beğenilen stoper tipi her topa paldır küldür giren sürekli kayarak müdahale eden stoper tipidir. her topa paldır küldür girersen beğenilirsin bu ülkede. halbuki gerek kalecilikte gerek stoperlikte pozisyon alma ve zamanlama, müdahale yeteneğinden daha önemlidir. çünkü yanlış pozisyon alırsanız müdahale zorluğu çok artar. ancak çok özel fiziğe ve yeteneğe sahipseniz o müdahaleyi yapabilirsiniz. eğer doğru pozisyon alırsanız zamanlamanız çok iyi olmasa bile, fiziğiniz ve yeteneğiniz üst seviye olmasa bile o topa müdahale etmesi çok daha kolaylaşır. bu mevkilerde istenen temel özellik de durdurmadır.

    3) durumu size şöyle anlatayım. üst düzey stoperler(mesela godin) atağı başlamadan bitirirler. bu aynı yangın çıkmadan önlemini alıp yangın çıkmasını engellemek gibidir. doğru pozisyon alırlar, doğru yerde dururlar. rakip orta sahanın pas açısını kapatırlar ve pas ihtimalini düşürürler. topu alan adam bakınca "yok orayı godin kapatmış oraya atmayayım" derler ve farklı bir seçenek ararlar. bizde çok sevilen defanslar ise orayı kapatmaz top oraya gider sonra oraya paldır küldür bir müdahalede bulunurlar. bizde yangını söndüren aslında yangının çıkmasındaki sebep olsa bile kahraman ilan edilir. örneğin adanaspor maçındaki ahmet çalık. mesela yahu defansta 5 kişiyiz orada sadece 1 adanasporlu oyuncu var o da ahmet'in bölgesinde. ahmet berbat bir pozisyon alıyor top o adama rahatlıkla ulaşıyor adam pozisyona giriyor ahmet şutun önüne güç bela geçiyor ve şutu engelliyor. ama aynı durumda bunu başaramadığı sırf bizde 4-5 maç var. örneğin kayseri maçı... muslera'yı da bu kadar iyi yapan iyi pozisyon almasıdır.

    4) en önemli şey bir felaket oluşmasını engellemektir. felaket olduğunda onu engellemek ayrı bir şeydir ayrı bir özelliktir o da iyidir ama felaket olduğunda çoğu zaman kötü şeyler olur. kahramanlık da nadir yapılabilen bir şey olduğundan kahramanlıktır. bu yüzden bahsedilen maçta ahmet çalık'ın yaptığı kahramanlık gibi görülse de aslında felaketin oluşmasına önlem almaması ve felaket oluştuktan sonra bu kahramanlığı 10 maçın 9'unda yapamaması durumun çok kötü olduğunu gösteriyor.

    5) pozisyon alma ve zamanlama yapmaya doğal yeteneklerinizin kısıtlı olduğu şeyleri bile yapabilmenize olanak sağlar. örneğin fabio cannavaro boyu 1.76 olmasına rağmen hava toplarına çok hakimdi. hele ki boyuna oranla muazzam hakimdi. bunu neredeyse tamamen pozisyon almasına ve zamanlamasına borçluydu.

    6) pozisyon alma ve zamanlama ülkemizde neredeyse hiç önemsenmez. tamamen toplu oyuna odaklanılır. altyapılarda da bunların eğitimi özel olarak verilmez. bu sebeptendir ki milli takımlarımız hemen her zaman stoper sıkıntısı çekmiştir ve böyle giderse çekecektir. futbol tarihimize bakıldığında bir sürü çok iyi forvet, kanat, orta saha, santrafor sayılabilirken stoper denilince bülent korkmaz denildikten sonra durup düşünülmesi de bunun ispatlarındandır.

    7) bülent korkmaz demişken bülent kaptanın kariyerini de ele alalım. bülent korkmaz kariyerinin ilk yarısı çok eleştirilen bir oyuncuydu. birçoğumuzun yaşı da yetmediğinden bülent korkmaz hep efsane defansımızmış gibi hatırlanır ama aslında hiç de öyle değildir. bülent korkmaz olgunlaştıktan sonra çok iyi defansa evrilmiş bir oyuncudur. kendine çok hakim olamaması sebebiyle yine çok agresif oynasa da belli bir dönemden sonra sürekli saldırmanın doğru olmadığını, belli zamanlarda geride durmanın pozisyon almanın daha önemli olduğunu fark etmiştir ve kariyeri değişmiştir. dediğim gibi yine pozisyon hatası yapmıştır, kendini kaybetmiştir ama eskiye oranla bu durum çok azalmıştır. bu da onu çok iyi bir stopere evirmiştir, hem de fiziği gittikçe düşmesine rağmen. benzer şekilde her ne kadar o dönem orta sahanın solunda olsa da benzer bir değişim ergün penbe için de gelişmiştir. en formda zamanları öncesi kulübümüzden gençlerbirliği vey gaziantep'e gönderilmesine ramak kalmışken kulüpte kalmıştır. bunu kendisi de şu anda çıktığı programlarda söylüyor. o da tekniği her daim çok iyi, bilekleri her daim çok iyi olmasına rağmen mental olarak kendini geliştirdiğinde özel oyuncuya dönüşmüştür.

    8) topsuz oyunda istisnalar hariç her zaman avrupa çapında kötüydü takımlarımız. hala da öyle. toplu oyunda topsuz oyunumuza göre çok daha iyi olmamız bizi tarih boyu "ya aslında çok iyi oyuncular da oynayamıyorlar" kisvesine sürüklemiştir. mesela hamzaoğlu döneminde bile bunun güzel bir ispatı var. atletico madrid maçlarını tekrar açıp dikkatli izleyin, iki takım arasındaki en bariz farkın topsuz oyun olduğunu görürsünüz. topu ayağına aldığında iki takım arası uçurum olmadığını görürsünüz. atletico madrid'in her daim bu kadar dayanıklı ve güçlü olmasını sağlayan şey topsuz oyundur. topsuz oyunda bu kadar iyi oldukları için dünyada her takıma rakip olabilirler. bireysel olarak bakıldığında(özellikle birkaç sene önceki atletico madrid'in) dünya çapında kadrosu olmadığını görürsünüz.

    9) arda atletico madrid'e ilk transfer olduğunda ilk maçları ülkemizin çoğu hevesle izledi. orada en çok göze çarpan şey juanfran'ın ne kadar çöp bir futbolcu olduğuydu. doğruydu da. bu herif nasıl futbolcu olmuş durumundaydık hepimiz. ben de. ama sonra simeone onu topsuz oyunda müthiş geliştirdi ve önceleri açıkta oynarken atletico madrid için faydalı bir sağ beke dönüştü. şampiyonlar liginde bile çok iyi maçlar çıkardı. tabii yine yıldız olamadı ama o juanfran ile bu juanfran arasındaki fark net uçurum. bunun en önemli sebebi de topsuz oyun.

    ben daha ne diyeyim...
App Store'dan indirin Google Play'den alın