• 203
    gecen macta kimmich ve diger oyuncunun top kullanma becerileri dusuktu. bu macta goretzka ile oynayacaklar. bu nedenle daha tehlikeli olup ve hatlari daha iyi kirabilirler. cok dikkatli olmasi lazim okan hocanin. takima bir sistem oturtmaya calisiyor genlere bir sey islemeye calisiyor yunan postacioglu gibi bunu yaparken fazlaca dikte eder mi bilemiyorum. ama ne yaparlarsa yapsinlar hedef mac bizim icin bu mac degil united ve kopenhagen maclaridir. cok kirilmadan donsek kafidir.
  • 205
    kaybedecek bir şeyimiz yok, hedef maçımız değil, rakip bölüm sonu canavarı. çıkıp eğlenmeye bakmalı futbolcular. baskı altında değiller, beklentiler düşük. zaten ilk maç dünya genelinde bu yüzden ses getirmişti. bayern'in bizi farklı yenmesi değil bizim zorluk çıkarmamız şok etkisi yaratıyor.
    sakatlıksız ve bol futbol şanslı bir maç olması dileğiyle.
    istediğim 11 şu şekilde.
    günay
    sanches nelsson abdülkerim
    boey torreira kaan angelinho
    kerem zaha
    icardi
    3421 hem kanatlara yardım hem göbeğe yardım hem de defans kalabalığı. alan ve adam savunması için ideal gibi geliyor.
    ancak okan hocam kendi bildiğini yapacaktır ve başarıya ulaşacaktır. inancım tam.
    allah yardımcımız olsun.
  • 206
    oyunun her anını 0-0 gibi, hatta 1-0 gerideymiş gibi oynayan bir rakibe karşı oynayacağız. böyle bir kültürleri var yıllardır.
    ve bu huyları zaman zaman avrupa'nın baş/başaltı takımlarını dahi rencide edebildikleri skorlara erişebilmelerini sağlıyor.
    bizim buna cevap verebilmek için öncelikle fiziken maç sonuna kadar ayakta kalabilmemiz şart.
    ikinci olarak, bazı maçlar vardır takımın yarıdan fazlası vasat oynarken, iyi oynayan 3-4 kişi sayesinde sonuca gidebildiğiniz, maalesef bu onlardan değil...
    burada takım halinde gerek hücum ederken, gerekse savunma yaparken belli bir standardın üzerine çıkılması şart.
    bir de lütfen; bireysel hata olmasın ve oyuncu sayısı olarak eksilmeyelim.
    elbette tüm bu yazdıklarım olursa maçı kazanırız demiyorum, diyebilmek için de yetmez zaten ama bir şekilde oyunun içinde kalabiliriz demek zor değil en azından.
    günün sonunda, 100 kişinin 100'ünün de mağlubiyet yazabileceği bir maç oynanacak.
    ama galatasaray'ın o yapılamayanları yapma kültürü de yok mu, bir yandan bu da içimizde tatlı bir heyecanın sürekli aportta beklemesini sağlıyor.
    umarım ilk maçta oyun olarak aldığımız lezzete yakın güzel bir maç olur, ve iyi bir sonuçla evimize döneriz.
    bu sezon, özellikle her şampiyonlar ligi arefesinde dile getirdiğim benim açımdan öne çıkması gereken en önemli düşüncem ise şu; olası bir normal mağlubiyette (ki 6 maçın içindeki en masumu olur bu akşamki) taraftar olarak bunun lige sirayet etmemesini, oyuncuların ayakta ve moralli kalmalarını sağlamalıyız. devam eden bir lig yarışı var, ve seneye yeniden bu arenalarda boy göstermek istiyorsak şampiyonluk elzem.
    bunun bilincinde hareket etmeliyiz...
  • 207
    şampiyonlar liginin açık favorisi city. buna en yakın takım bayern. city dışında hiçbir takım yenilmez gözükmüyor ama bunların dışında şampiyonlar liginde başına gelebilecek en zor maç. city deplasmanından bile daha korkutucu bir deplasman. burayı kazanabilen takım kupanın da favorilerindendir mantıken. rıza'nın hakeme ''hocam, o kadar da değil'' dediği sahne geldi aklıma. iyi oynasak da kazanması güç. başımız dik sahadan ayrılsak kafi benim için.
  • 209
    içerde oynadığımız maça nazaran daha zor geçecek karşılaşma. ben yine ilk maçtaki gibi okan hocanın oyunundan taviz vermeyeceğini yine baskı yapacağını düşünüyorum. riskleri elbette var ancak başka türlü kazanmayı hayal edebileceğimiz bir oyun alışkanlığımız yok maalesef. umarım bir tarih daha yazdığımız bir gece yaşarız!

    (bkz: bugün günlerden galatasaray)
  • 212
    12 nisan 2022 bayern münih villarreal maçının birebir aynısı geliyor bu akşam. yoğun baskı yeriz, atarlarsa bir tane atarlar. 85 gibi zaha yada tete ile kontradan bir tane atarız ve 1 puanı alırız. yemin ederim istanbul'daki maçtan beri aklım sadece bu villarreal macinda. elbette kazanmak için çıkacağız ama içimden bir ses bu maçın 1-1 biteceğini söylüyor ve villarreal macinin aynısı olacakmış gibi düşündürüyor. onun dışında oynanan bahislerle ve oranlarla ilgili de bir twit gördüm dün, adam mevcut oranlar üzerinden örneklerle anlatmış. bu maçta 1-1 veya 2-2 gibi bir skor şaşırtmamalı demiş iyice gaza geldim. neden olmasın? neden 85. dakika kontradan bulduğumuz golle hayatı zindan etmeyelim münihlilere? ve bu golle gayriresmi de olsa gruptan ciktigimizi ilan etmeyelim?
    başarılar aslanlar.
  • 213
    kesinlikle ama kesinlikle açık futbol, kontrolsüz hücum futbolu oynamamamız gereken bir maç. tuchel’in karakteristik özelliği geçiş hücumu, bunu oynamak için de o kadar çok silahı var ki, şu anda saymanın alemi yok. ilk maç gözümüzün önünde, yenilen goller kaptırılan toplardan geldi, takım yorgundu evet ama set hücumu denemez bunlara. 4 kasımda oynanan dortmund maçını ve golleri izleyin kazanılan toplarla direkt kaleye giden bir oyun oynuyorlar. zaten geçiş hücum akışkanlığını sağlamak için sağ ayaklı coman sağda, sol ayaklı sane solda oynuyor ki ters kanatta oynadıklarını hepimiz biliyoruz. yokuş aşağı rakip kaleye koşarken bir fazla pas, ters ayakla içeri kat eden ekstra bir dribbling bu oyunda istenmiyor. bu atlet oyunculara karşı deplasmanda önde basmak ve savunmayı ileride kurmak ciddi bir hata olacaktır kanaatindeyim.

    bayern savunmada isim isim bakınca ne kadar kaliteli olsa da hemen her takıma pozisyon veren ve goller yiyen bir takım. bizim oyun karakteristiğimiz ve oyuncu yapımız oyunu tutmaya müsaade eder mi, bunu başarabilir miyiz gibi sorular okan hoca için ciddi bir sınav olacaktır. şuradan mağlup ayrılmanın hiç mi hiç önemi yok, haber değeri yok zaten. ama ben rakibe göre bir oyun izlemeyi, yenilirse de bundan yenilmeyi görmek isterim.

    maç ile ilgili tek dileğim moral bozmayan aksine ilerisi için, sezonun kalanı için moral kazandıran bir maç olması. rasyonel düşünceyle, kuralar çekildiğinde hepimiz bu maça 0 puanı yazmıştık zaten.

    güzel bir strateji ile puan beklediğim maç, sakatlık uğursuzluk olmasın bize yeter.
  • 217
    futbol ile ilgili aklımın başında olduğu yıllar 2000'li yılların başıydı. playstation oyunları sayesinde de avrupa futbolunu yeni yeni tanımaya başlıyordum. sanırım fıfa oynamaya başladığım tarihler 2002'li yıllar falandı. bu oyunları oynayana kadar dünyadaki en güçlü takımın galatasaray olduğunu zannediyordum. sonra oyunlar sayesinde büyük takımların oyuncularını görünce ben de türk takımlarını yerme dönemi başlamıştı. en etkilendiğim takımlar arasında da juventus vardı. trezeguet, del piero, nedved ve buffon gibi son derece üstün, ikon topçuları vardı adamların. o sıralarda galatasaray'da ikinci fatih terim dönemi başlamıştı. hatta imza töreninde anneme bu adam babam gibi, ona çok benziyor demişim. büyük umutlarla fatih terim takımın başına gelmişti. ben çocuk aklımla uefa kupasını kazandık, şimdi de şampiyonlar ligini kazanırız diyordum. ne kadar da safça düşünceler imiş.

    konuyu getirmeye çalıştığım maç 2003 yılının eylül ayında italya'da oynanan juventus- galatasaray maçı. o maç öncesi takımların kadrolarını defterime yazıp karşılaştırma yapıyordum. çok heyecanlıydım. ama her türlü juventus kazanıyordu. gözümde çok büyümüştü adamlar. bizim ilk 11 hiç umut vermiyordu. mondragon, bülent, de boer, hakan ünsal, sabri, prates, ergün, pinto, prates, hasan şaş, hakan şükür ilk 11'deydi. adamlar zaten yukarıda bahsettiğim isimlerden oluşuyordu.

    maça 5 dakika kala falan beni heyecandan titreme tutmuştu. sanırım bunda şampiyonlar liginin müziğinin etkisi de vardı. ne yapacağımı bilemiyordum. maç öncesi takımı olumlamaya baslamiştim. bülent korkmaz korkusuz gözüküyordu. pirates'in frikikler harika idi. sabri genç yetenekti. de boer barcelona'dan gelmişti. hakan şükür'ün bol forması rüzgardan sallanıyordu. benim de elim ayağım durmuyordu. star tv açıktı ve maçı bekliyordum. neyse maç başladı. juventus maçın hemen başında golü bulmuştu. del piero ile. ağlamak üzere idim. anneme okula gitmek istemediğimi falan söylediğimi hatırlıyorum. ama çok geçmeden hakan şükür krallığını yapmıştı ve imkansız bir olay gerçekleşip beraberliği yakalamıştık. çılgınlar gibi bağırıp bir o yana bir bu yana koştuğumu hatırlıyorum. dakika 20 falandı. ve maç dakika 80'e kadar falan bu skor ile gitmişti. ben aşırı umutlanmıştım. beraberlik bile iyiydi. cihan haspolatlı'nın oyuna girdiğini hatırlıyorum. hiç sevmezdim kendisini. fatih terim'e çok kızmıştım.
    (bkz: 17 eylül 2003 juventus galatasaray maçı)

    ancak son dakikalarda del piero yine sahneye çıkmıştı. bir çocuğun umutlarını çöpe atan golü atmıştı. ulan ne takımlardı. o maçla beraber avrupa takımları ile aramızdaki farkın çok ama çok açıldığına tanık olmuştum.son dakikalarda ergün'ün ortası da sonuçsuz kalmıştı. o sırada maçı izlemeyi bırakan babama çok fena gol kaçırdık diye kandırmaya çalışmıştım. babamın lucescu olsaydı yenilmezdik dediğini hatırlıyorum.

    bugünkü bayern maçı öncesinde de aynı çocuksu duyguları en tepede hissetmesem de yine de yerimde duramıyorum. belki o gün trezeguet için del piero için nedved için o maç benim önemsendiğim kadar önemsenmemişti. bugün de yüksek ihtimalle sane, kane ya da müller tarafından bu maç bizim önemsediğimiz kadar değerli değil. zaten olmasın da. şampiyonlar liginin de önemi bu. önemsenme isteği ve galibiyet umudu.

    her şeye rağmen icimzde bir yerlerde galibiyet umudunu küçücük de olsa muhafaza eden bugünkü galatasaray takımına teşekkür ediyorum. umarım vurduğunuz gol olur. kolay gelsin.
  • 218
    münih maçların ilk yarısında akan oyunda boşluklar bulamadığı sürece gol atmakta zorlanıyor. kendilerine karşı cesaretle başlayıp kendi oyununu oynayan her takıma karşı maçların ikinci yarılarını süpürerek galip gelmeyi başardılar. fiziki açıdan mevcutta daha üst düzey bir takım olduğunu sanmıyorum.

    bugünkü kadromuzda özellikle hücum silahlarımızdan bir kısmının ikinci yarıya hazır ve kurgulanmış bir şekilde oyuna katkı vermeleri lazım. min jae - upamecano ikilisi birebirde ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, münih skoru bulamadıkça öne çıkacaklardır. bu diri bir kerem için, barış alper için iyi bir fırsat. zaha'nın geçtiğimiz maçtaki tutukluğunu atmasını bekliyorum. gerektiğinde united maçındaki gibi uzun toplarda topu tutma, yön verme, nefeslenme ve belki de bitirme fırsatı bulabileceği bir defans yapısına karşı oynayacak.

    kopenhag'ın united'dan alacağı olası bir 3 puan için bugünkü alınabilecek 1 puanın önemi çok büyük. artık gruplardaki maçların yarısı bitti diğer yarısı başlıyor. mevcut durumda 2.lik için en avantajlı durumda olan takım bizsek oyunu kuralına göre oynayıp bu avantajı korumaya devam etmemiz lazım. bu maçın iyi bir yanını düşünürsek 4. maçlar sonunda grubun ve şampiyonanın en iddialı takımıyla uzun bir süre görüşmemek üzere bir daha maç yapmıyoruz. :)

    ilk maçtaki gibi gururla anacağımız bir maç olsun başka bir şey istemem...
  • 220
    herkes kendine göre, bir önceki maça göre; taktik kurgudan bahsediyor, aynı baskıyı yapıp yapamayacağımızdan bahsediyor vs vs. ben de bu yorumların içinde kaybolmuştum ki resmi hesabımız maç saati münih'in hava durumunu paylaştı. -1 derece diyor. bu sivastan alışkın olduğum bir maç havası olduğu için, taktik vs konuşmalarının içinde bu hava durumunun da mutlaka konuşulması gerektiğini düşünüyorum. bu soğukta nasıl bir taktik disiplin olacak, nasıl ikili mücadeleler yaşanacak gerçekten merak ediyorum. fiziksel güç çok önemli. maç tamamen fiziksel savaşa dönerse maç kimin lehine döner kestirmekte zorlanıyorum. münih bu havalarda oynamaya alışkın mı orası da ayrı konu. bizim takım yılda 1 veya 2 kez böyle bir havada maç yapıyor. her ne olursa olsun galatasaray'ımın bayern deplasmanından nasıl galibiyetle çıkabileceğini düşünmek bile inanılmaz bir keyif. vurduğunuz gol olsun aslanlar.
  • 221
    içeride 3-1 yenildiğimiz maçtan önce kafa kafaya oynayacağımızı tahmin ediyordum açıkçası. maçı beraber izlediğim beşiktaş’lı arkadaşıma da “ya 1-1 biter ya 3-1 yeniliriz” demiştim. “2-1 olmaz mı” diye dalga geçmişti. 2’yi yersek 3’ü de yiyeceğimizden emindim ki nitekim öyle oldu. ancak devre arası konuşurken o maçı kazanmanın ihtimalinin bile ne kadar gurur verici olduğunu konuşmuştuk.

    şimdi döndük almanya’ya geldik. kafamda kerem’i ikinci devre kullanıp maça sağda ziyech, solda zaha, icardi’nin arkasında barış’la çıkma fikri var. geçtiğimiz sezonun sonunda fener’e 3 attığımız maçtaki düzenimizin bir kopyası. barış muhtemel 11’lerde hep var ancak sağ kanatta barış’la dahi davies’i fiziken sindirmemiz mümkün değil. dolayısıyla davies’i fiziken değil teknik ve zekayla sindirmek gerekli diye düşünüyorum. barış’ı ise kimmich ve stoper hattını yormak için merkezde kullansak daha makul gibi geliyor. oyun istediğimiz gibi giderse 55-65 arası yıpranmış (inşallah) bayern merkezinin başına kerem belasını atarak skora gidebiliriz. bu sayede kerem’in enerjisini daha ekonomik kullanarak son vuruşlarda daha yüzdeli bitirebiliriz.

    düşünmek bedava. ilk maçtan beri de bu maçı düşünüyorum. bayern’i yenmek olmayacak iş değil bunu gördük. takım ve hoca bizi deplasmanda bayern’i nasıl yeneriz diye düşündürtüyorsa bu bile benim için henüz bu yapılanmanın ikinci senesinde çok kıymetli ve yeterli. kazanacağız, öyle görünüyor.
  • 223
    ben önsezilerine fazla önem veren ve genelde de gerçekleşecekleri önden tahmin edebilen bir insanım. hayatımda radikal kararlar almadan önce, elimdeki somut verilerin yanında önsezilerimi de mutlak bir enstrüman olarak kullandım. birkaç gündür bu maç için içimde tatlı bir heyecan var. istanbul'da oynadığımız münih maçı gibi, rakibe göre daha iyi oynayıp, puan-lar alarak döneceğimize ciddi şekilde inanıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın