• 136
    10 kişi olduktan sonra oyunu iyi tuttuk, vasatın hafif üstü oynadık diyebilirim, sabri takımın en iyisiyken bir asistle oynamasına rağmen ayhan takımın kötüsüydü. maçın başında gol yemesek daha kolay bir galibiyet alabilirdik.

    bu arada yamulmuyorsam bu sezon geriden gelip kazandığımız ilk maç oldu.

    edit: yamuluyormuşum, kasımpaşa maçını unuttuk.
  • 137
    barış'ın gereksiz yaptığı iş sonrası, oyun düzenimizin bozulduğu, belkide yapılcak değişikliklerin seyrinin değiştiği, arda'nın sakallarını kestikten sonra eski haline yavaş yavaş döndüğü, kewell'ın aslanlar gibi 90 dakika mücadele edebilceğini birkez daha gösterdiği ayrıca çok güzel bir asist ve güzel bir futbolla oynadığı, sabrinin daniel alves'in türkiye şubesi olduğu, ayhan'ın ise beni tatmin etmediği, sonucunda zor bir deplasmandan 3 puan ile döndüğümüz maç olmuştur. teşekkür ediyor, ve yürüye durun diyorum.
  • 143
    diyabakır kalecisinin ceza sahası dışında elle oynadığı ve kırmızı kartı yemediği, bir penaltımızın verilmediği, mendoza denen elemanın en az 3 kere elle oynadığı ama sadece bir sarı kart aldığı, şener denen çirkefin kasti tekmelerinin görülmediği bariz bir hakem katliamına sahne olan maçtır. tahmin ettiğimiz gibi ligden çekileceğiz ayağı yapıp bizi katakulliye getirmeye çalıştılar. buna rağmen çıkıp şener gibiler halen hakem diye ağlıyorlar. bu kadar ağlak camia olur. sonucunda söke söke aldığımız bir maçtır. maçın yıldızı ise kesinlikle harry kewell'dır. ikinci golden önce yaptıkları her şeyi açıklıyor aslında.
  • 144
    maç sonrasında açıklama yapan diyarbakırsporlu şener, ilk yarıda es geçilen bir kırmızı kart olduğundan, ilk yarıda maçın kopabileceğinden, buraya futbol oynamak için geldiklerini -ki kendi sahalarındalar- ama futbolu düşünemediklerini söyledi. hakemlerden şikayetçi oldu. hepsine eyvallah da, futbolu nerede oynadı bu adamlar? barış'ın ayağına basan, iki kişi girişen ben miydim acaba? futboldan bunu mu anlıyorlardı?
  • 145
    "iyki beşiktaş değiliz" diye içimden geçirdiğim karşılaşma olmuştur...
    düsünsenize biz beşiktaş olmuşuz, bir sifir gerideyiz, maçı çevirmemiz imkansız gibi birşey olur...

    "iyki galatasarayız" krizli dakikalar yaşamış olsakta kazanmayı bildik.

    ama kafamda soru işaretler oluşmuştur... bu barışı riijkard neden dışarı almadı anlamış değilim. adam genç, asabi delikanlı. arda'yı alıyorsun sarı kartı olunca, biliorsun huyunu, e bu barışı çözemedinmi be riijkardım. neyse böylece huyunu öğrenmiş oldu, artık aynı hatayı yapmaz bizim hocamız.

    maçın adamı sabri, kewell, mehmet topal ve arda'dır kanımca.

    gökhan zan'ı sevenler vardır, tamam milli takım oyuncumuz ama bugün bir adamdan top çaldığnı görebildinizmi? karşı takımın oyuncusuyla koşuyor... gölge gibi birsey. ben her oyunda özellikle gökhan zan'a dikkat ediyorum, genelde karşı takımın hücümü hep gökhan'ın yerinden geliyor. ona bazı yenilen golleri yüklemek istemiyorum ama çogu zaman cok pasif kalıyor. hocamız buna el atması gerekir.

    bugünün şaşırtanı: tobias linderoth**
  • 148
    son lig maçında galatasaray'ı hiç beğenmemiştim. benden başka herkes iyi oynadığımızı söyledi, yazdı. acaba bende her zamanki gibi bir anormallik mi var? diye çarşamba maçını bekledim. takım deplasmanda dinamo'yu 3-0 la geçtiğinde de beğenmedim oynanan oyunu. yazmadım maç yazısını, bekledim millet ne yazmış diye. bana göre sezonun en kötü futbolunu oynamışlardı. galibiyete limon sıkmayalımdı.

    haftaya ercan yalama'sının küfürüyle girdik. hatta diyarbakırspor'a anında motivasyon şalışmalarını başlattılar. akıllar galatasaray'a bir çelme taktırmak üzerine çalışmaya başlamıştı.

    diyarbakır'daki galatasaray maçının tansiyonu elden geldiğince düşürülmüştü. muhtemelen bilet fiyatları pahalıydı, o yüzden maça ilgi yoktu. halbu ki diyarbakır'ın çoğu galatasaray'lıydı.

    galatasaray'ın kötü oyunları devam ediyor. iddiamda ısrarlıyım, gökhan ile servet'le iyi oyun kurmamız çok zor. nitekim bu maçta ilk defa kaleciyi hiç beğenmedim. demek topu bize verme diyor bizim stoperler. o da bu maçta bütün topları sıradan küçük takım kalecileri gibi degajlarla oyuna sokmaya çalıştı. tabi ki çoğunda sokamadı.

    barış özbek, arı gibi çalışarak formayı kaptı. 3 maç üst üste oynama lüksü bize pahalıya patlayacaktı az kalsın. surinam'lının takıma ve lige tam konsantre olabilmesi için bir sezonu geçirmesi gerekecek. hoca'nın elinde bir şablon var, isimler yeri boş. oraya maçtan maça isimleri yazıyor, oyunu planlayıp idare ediyor. oynattığı takımdan da planlarına uyulmasını bekliyor. kara şimşeğe fener maçının devre arasında söz geçirememişti, bu maçta da barış'a. 70. dakikada klasik oyuncu değişiklik dakikamız. barış çıkacağını anladı, en iyisi ben kendim çıkayım, taraftarın yüreğini ağzına getireyim dedi. sarı kartlı futbolcu, topa bilerek elle dokunuyor, biz ne yazalım bu konuda? çevik ama akılsız futbolcumuzu neremizde saklasak.

    elano blumer, mustafa sarp'ın olmadığı bir takımda vasatın altında bir takımla oynanan maçta yedek kulübesinde oturuyor. sen kalk brezilya milli takımında oyna, maçın son 5 dakikasında fasülyeden oyuna gir. uyum sorunu falan palavra, surinam'lının sisteminde bu futbolcuya, yer ve ihtiyaç yok. biz boşuna beklemeyelim blumer'i. oynayacak olsa oynatırlar, demek yereli değil.

    baros'un sakatlığının en fazla nonda'yı üzdüğüne eminim. 2 maç daha oynasın manda yiyicisi'ni yok sayabilirsiniz. ihtiyaçtan oynayan adamımız, sakatlanıp oturacak. sakatlanmamak içinde aynı böyle oynayacak, daha doğrusu oynayamayacak. bereket derbiler atlatıldı, hatta keita'nın yokluğu da kayıpsız geçildi.

    maçın sonlarında diyarbakırspor ilk kez gol pozisyonuna girdi. mendoza ilk devre gereğinden fazla koştuğundan dermansız vuruşu leo'nun şaşkın bakışları arasından dışarı gitti. sabri'nin gol çizgisinde durup da bu pozisyona ofsayt istemesi ilginçti.

    takımda kewell, topal ve biraz da arda dışındakiler keyifsiz bir maç izlettirdiler. 10 kişi kaldıktan sonra koskoca galatasaray'ın tek bir pozisyon bile üretememesi ileriki maçlarda başımızı ağrıtacak. galip gelindikten sonra iyimser taraftarlar için sorun yok, ancak benim gibi iyi oyun peşindekileri tatmin etmez. dün beşiktaş'ın sıçan gibi sinmiş futbolunu seyrettikten sonra, bizim de son 20 dakikada mecali olmayan bir takımdan bile korkarak maçı bitirmemizi ben içime sindiremedim.

    arda'nın gol atmasını çok istiyordum, umarım morali havası yerine gelmiştir. arda tamamdır, artık çıkışa geçmiştir, topal tamamdır, geçen maçla beraber çıkıştadır. ancak ayhan'daki irtifa kaybı devam etmektedir, son yılların en kötü futbolunu oynamıştır.

    oyun kurucusuz, orta saha kalabalık, gol yememek birinci vazife, nasıl olsa atarız ana felsefe. netice tamam, nerdesin hatice? 3 maç 3 galibiyet, oyun? önemli değil, 3 puan olsun bizim olsun! ben başka alemlerdeyim beni tabela kesmez, hatta bana göre bu gece maç berabere bitti. fazladan 2 puan yazdılar. bu hafta maçlar yok, daha sonra da en güzel maçımızı oynayacağız-beşiktaş fenerbahçe maçını- lider çıkabiliriz yani.

    ne yapalım futbolumuz bu kadar işte.
  • 149
    galatasaray'ın özellikle ilk yarıda ne yaptığının belli olmadığı, futbol oynamadığı maçtır. biz buna top tepmek diyoruz. hatta o bile fazla, 2 metre yanındaki adama atacağı pası kısa düşüren oyuncular, kafası nerede belli olmayan bir arda, kelimelerin kifayetsiz kalacağı bir barış, çok çok kötü bir ayhan-mehmet ikilisi, daha kimi sayayım yani. kaleciden aldığı topu aralarında çevirmelerine kızdığım orta saha-defans bölgesi bu maçta onu bile beceremedi. aslında bu maçı sistem, taktik, teknik olarak da eleştirmek mümkün değil, çünkü bu kavramlardan herhangi biri sahada yoktu. önce dinamo maçında sonra bu maçta rakiplerin ciddi anlamda yetersiz olmaları dolayısıyla galip geldik. dinamo maçında kimse oyuna takılmadı, ama sanırım bükreş maçında sezilen tehlikeyi bu maçta oyuncular en sistemden anlamayan adamın bile gözüne soktu. ilginç bir şekilde çok top gelmemesine rağmen bana leo franco bile biraz tutuk geldi. yani takıma biri büyü mü yaptı, üç kulhuvallah bir elham mı okudu, tavşan götü mü gömdüler sahaya bilmiyorum ama takımın kewell hariç bütün oyuncuları üzerinde bir ağırlık ve isteksizlik var. istekli olan adamın da ayarı yok barış örneğinde görüleceği üzere. neyse blogda detaylı kurcalarım nasıl olsa kısaca son cümlelerimi yazayım, sabri yine çok iyiydi, takımın kewell ile birlikte futbol oynayan tek oyuncusuydu, kendisine buradan pozitif enerjilerimi gönderiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın