(bkz:
#3553902) az önce hakkında böyle bir entry girdiğim deprem. devamını da müsadenizle yazayım. farkındayım böyle yazmak ne kadar doğru ama bilmeyenlerin de bilmesini istiyorum çünkü böyle acizce felakete sürüklenmeyi yediremiyorum.
depremin akabinde zaten doğalgazı kestiler normal olarak ama 3 4 gün hiçbir şekilde su da bulamadık. esas sorun da burada başladı. yiyecek te bulamadığımızdan 1 saat ekmek kuyruğu vardı en az çünkü kimse ama kimse yardıma gelmedi - ha enkaz altındakiler öncelikliydi kabul ediyorum ama oraya da geleceğim -. her eve çıktığımızda artçı depremlerle sarsıldık ki 5 büyüklüğündeydi hepsi düşünün normalde deprem diye insanlar kaçışır biz alıştık, alışamadık da alıştık. ama akşama doğru geri arabamıza indik çünkü gece uykuda yakalanma durumu aklımızdaydı gerçi yine mantıklı değil ama yapacak bir şey de yok.
size şöyle diyebilirim ki dışarısı ayrı can pazarıydı. insanların gidecek yeri olanları daha güvenli olacağını düşündüğü bağevlerine, bizim gibiler arabasına vs. sığındı. imkanı olmayanlar da mahşer gibi olan camilere, sosyal tesislere geçti ya da dısarıda ateş yaktı, ya da bankları naylonla kapatıp orada beklediler falan. tabi lavabo ihtiyacı da var insanı durum. koskoca mahallede 1 2 bilemedin 3 tane o da camilerin lavaboları vardı. su olmadığı için de bir süre sonra kullanılamaz hale geldi. kadın erkek mecbur en temizinde aynı yerde girmek zorunda kaldı en son dışarıda yapıyorlardı falan vahim ötesiydi. biz afedersiniz ama girmemek için su içmedik, az yemek yedik, risk daha da artmasın yukarıya da çıkmayalım diye. olayın böyle bir boyutu da vardı eğer müdahale edilmezse ciddi bir salgın da çıkacak benden söylemesi.
tabi benim malatya' da, hatay'da halamgil ve çocukları oturuyor, yine hatay'da arkadaşlarım var, onların aileleri var. adıyaman ve besni' de annemin tarafı büyük dayılarım, teyzelerim, benim kendi dayımgil var. kahramanmaraş'ta en yakın arkadaşlarım çalışıyor. zaten gaziantep ve ilçeleri hep benim çevrem. onlardan gelen haberler çok daha acı ve trajik idi.
malatya'da halam ve merkezde 9 çocuğu oturuyor hepsinin evi yıkılmıştı ilk sarsıntıda çıktıkları için kurtulmuşlar. yine hataydaki halamgilde öyle. adıyaman ve besnideki akrabalarımızın da evleri yıkılmış ama kurtulmuşlardı. ama maalesef hataydaki üniversite arkadaşım ve aileleri göçük altında enkazda günlerce bekleyip can verdiler, gencecik adamlar bunlar(u: :((((). kimi tüm ailesini kaybetti. allah'ım ne acı bir şey böyle.
halamla oğulları ile konuştuğumda bundan sonra ne yapacağız nereye gideceğiz dediler, gelin bizde kalın dedik ama nereye kadar. hepsi yine eşlerinin akrabalarının köylerine sığınmıştı. daha kötüsü 4 gün boyunca dışarıda enkazda bekledik, maalesef insan sesleri duyduk ama ne gelen ne giden oldu dediler, of ki ne of. ünideki arkadaşlarım için ben buradan, hataydakiler oradan defalarca paylaşımda bulunduk, aradık, taradık yok gelmediler. biri bir yakınım kaybolduğu için benim numaramı bulmuş bir yerden beni aradı falan. zaten o köyleri, oradan gelen haberleri anlatamam size, kurtulanlar da donarak öldüler donarak. kahramanmaraştaki arkadaşım böyle bir şehir kalmadı dedi. o da bizim yanımıza geldi. yine birçok ilçe maalesef yok oldu, nice evlere ateşler düştü, nice aileler bitti, yazarken bile dayanamıyorum.(u: :((() en son oralara da giden arkadaşlarımla bizzat görüştük artık kokular geliyor dediler siz düşünün.(u: :(((()
nitekim bu millet bir şekilde, kendi başına koordine olup, bu süreçte karınca kararınca bir şeyler yaptılar, sağolsun var olsunlar. ama esas yetkililer ve kurumları maalesef ilk 4 5 gün yoktu. evet bunu gözlerimle gördüm yoktu. bence sadece o tvde izlediğiniz yerlere gittiler ve orada da ulaşabildiklerine ulaştılar zaten açıkladıkları onlar maalesef.
sözlük çünkü en son yardıma çıktım, inanın anlatılmaz yaşanır sadece. çadırları öyle atmışlar, çevreden adam topladık biz kurduk. ısıtıcı, hiçbir şey olmamasına rağmen evleri kullanılamaz halde olanlar başında bekledi, kafasını sokacak bir yeri olsun diye. enkazları gördüm size şöyle söyleyeyim lüks semtlerde 10 katlı binalar çökmüş en fazla üsttekiler kurtulabilir. zaten başında bir kepçe bir vinç ya var yok, niye çalışmıyorsunuz belki yaşayan vardır deyince ne yapabilirim abi dedi haklıydı. oralara şerit çekmişler kimse giremiyordu zaten. duyduğuma göre en son dozerlerin girmesi kararı girmiş her yere. şöyle söyleyeyim onbinden fazla bina enkaz olmuş olabilir yıkılan kesin sayısı da yok. siz düşünün felaketin boyutunu, açıklamaların da sadece resmi olduğunu.
halam da dedi, içerisi de dışarısı da ayrı felaket diye. doğruydu buna gözlerimle şahit oldum sözlük. hadi dışarıya attın kendini orası da ayrı can pazarı gerçekten. bize gelirsek daha fazla psikolojim de, takatim de kalmadı. 4 günde 4 saat uyumamışımdır. en son elimden hiçbir şey gelmeyince, annem babam da gitgide hasta olunca kahrola kahrola mersin'deki evimize gelmeye karar verdim. çünkü evin içi ayrı cehennem dışarısı ayrı. bu işin içinde bir mühendis olarak da kimseye evinize rahatça girin diyecek vicdanım yok. bir müddet psikolojik olarak atlatmak için burada kalacağız. ama halen koltuk çökse, kolumu duvara yaslasam kaysa panikliyorum sözlük. yine buraya hatay'dan vs. enkazdan 2 gün sonra çıkıp mecburen her şeyi geride bırakıp gelen komşularımız da var. kızları halen depremden bahsedince kriz geçirip bağırıyor. nasıl bir tramva nasıl kapanacak bilmiyorum sözlük.
halime şükretmek istemiyorum, çünkü empati yapınca benden çok daha zor durumda olan insanlara kahroluyorum her gün. ama bizden vergilerini de almasına rağmen, defalarca söylenmesine rağmen hiçbir önlem almayan, hiçbir hazırlık yapmayan, deprem projelerini reddeden ve planı olmayan esas kişi ve kurumlara asla hakkımı helal etmiyorum. daha beter şeyler yazmak istiyorum da neyse. öyle bir zamandayız ki sözlük, sussan olmuyor, susmasan olmuyor işte.