• 301
    depremden sonra sosyal medyada müteahhitler tutuklansın diye talepler görüyorum. arkadaşlar tek kişi yada firma sorumlu tutulamaz. bina projelendirilip sahada uygulaması yapılana kadarki süreçte yetkili olan herkesin soruşturulması ve mahkemede hesap vermesi gerekiyor.
    7.9, 7.5 şiddetinde depremde bile proje teknik şartnameye uygun yapılmışsa ve kalite şartlarını sağlayan saha uygulaması yapılmışsa o yapı yıkılmaz.

    sorumlular,

    elverişli olmayan zemine haddinden fazla kat imar izni veren yetkili devlet kurumları
    zemin etüdünü yapan firma ve yetkili mühendisi (en önemli konulardan biri)
    statik projeyi çizen firma ve mühendisi
    belediye’de çalışan statik ofis sorumlu mühendisleri
    beton santrali ve üretim müdürü
    belediye’nin saha uygulama kontrolü için gönderdiği tekniker ve yetkili mühendisi
    yapı denetim firması ve proje yetkilisi
    projenin şantiye şefi
    şirket müdürü ve sahibi (müteahhit firma, varsa müşavir firma)
  • 306
    x şehirde bir yakınım itfaiye eri. ne olur olmaz başı ağrımasın diye detaysız yazıyorum.

    kendisine gelen bir mesaj esnasında yanında idim: "x apartmanı çalışma tamamlandı. 79 ex, 1 yaralı."

    oranlar takribi böyle. afad vefatları çıkarmıyor. eleştirmek için yazmıyorum. yaşayanlara odaklanıyor. vardır bir sebebi. madenciler ve itfaiyeciler kime denk gelirse çıkarıyorlar. çok acı ama bölgede komşusuna başsağlığına gidenlere telefon geliyor, kalkıyor çadır kurmaya gidiyor. kimin kolundan tutup basın sağolsun desen şaşırmaz.
  • 307
    iskenderun'da depremi çok şiddetli yaşamış, yakınlarını kaybetmiş, 6 şubat'tan bu yana hayatının en kötü günlerini yaşayan bir depremzedeyim. çok değil 5 gün önce doğalgaz ısıtmalı, geniş evinde sıcak yatağinda yatıp, istediği zaman banyo yapan, istediği zaman uzanabilen, hayatının anlamı galatasaray'ının maçlarını keyifle izlerken şimdi mezarlık gibi, bir türlü ısınmayan afad çadırında zar zor yaşıyorum. bugün, depremden çok büyük hasar gören 5.kattaki evime çıktım çocuklara bir kaç parça giysi alabilmek için korkuyla da olsa alel acele çıktım. günler sonra evimi o darmadağın haliyle de olsa görmek ömrümden 20 sene daha götürdü.
    herkese bir nasihat : yaşadığımız anların, sahip olduğunuz şeylerin, etrafınızdaki iyi insanların ve ailenizin değerini iyi bilin. çünkü hiç beklenmedik bir anda, saniyeler içinde hayatınız bir anda paramparça olabiliyor.
  • 310
    gaziantep'teki evimizde birebir yaşadığım depremdir sözlük. biraz uzun olacak kusura bakmayın okurken ama ancak toparlanabildim biraz soğumasını bekledim ve her ayrıntısını yazmak istedim, anlayışınıza sığınarak içimi dökmem gerekiyor. pazar gününü trabzonspor maçının heyecanı bittikten sonra sözlükte, sosyal medyada takılırken - ki uzun süredir gece 2-2.30 gibi uyuyordum - bir türlü uyuyamadım. son zamanlarda psikolojik olarak da bir hayli zor dönemden geçiyordum içim içime sığmıyor diyebilirim anlam veremiyorum tabi. ama o gece anlamsız şekilde uykum gelmedi bir türlü. hatta kendime kızıyorum yarın iş var uyumam gerek, nasıl gideceğim bu halde diye ama yok uyumadım. sözlükte entry girdim, bir yazar arkadaşa mesaj yazdım, video falan izledim derken, malum saatte bir gürültü koptu.

    ilk anda anlam veremedim, çünkü bazen gürültü gelir geceleri bizim oralarda, duraksadım önce. ama birkaç saniye içinde deprem olduğunu anladım. yok böyle bir şey. anlatılmaz ama bir taraftan seni oradan oraya savuran bir güç, bir taraftan kafanın içine içine vuran bir ses. normalde deprem yönetmeliği vs. okulunu okumuş, mühendisliğini bitirmiş, ne yapmak gerektiğine dair ciddi anlamda bilgisi olan ben ne yaptığımı bilemedim, şoka girdim resmen. annem ile babamı uyandırmaya gittiğimi hatırlıyorum. sonra kendimi 2 kat yalın ayak aşağıya inerken buldum. yani kesin yıkıldı dedim, kesin öldüm dedim ve yıkılsa merdiven boşluğundan sağ çıkmak da imkansız falan. neyse dışarıya çıkmışım, dışarıda kar varken yalın ayak basa basa koşuyorum, karşıda bir adam napıyor diye bana bakıyor çünkü kimse yok. durdum birdenbire anne baba diye bağırdım sadece. ve başlangıç bitiş bu süre rahat 1 dakikadan fazla ve artarak sürdü bitmek bilmedi derken nihayet deprem durdu. o an da aklımdan geçenleri yazmak istemiyorum çok korkunçtu. daha sonrasında fark ettim o an da elimdeki telefonu öyle bir sıkmışım ki camını çatlatmışım düşünün. babam, annem uyanmış, babam anneme demişki gitme kurtulamayız, yapacak bir şey yok diye öyle bir deprem yani. tabi inin diye bağırıp apartmanı da uyandırmışım farkında olmadan.

    sonra bir aptallık daha yapıp bizimkilere bakmak için geri döndüm ard arda 7 şiddetine yakın artçılar vurdu yine. botumu falan aldım durmadım, annem babam da aşağıdaydı zaten. yorgunluk, uykusuzluk, şok hali, şaşkınlık, korku yani her şey ama her şey vardı üzerimde. erkek kardeşim askerde ankara'daydı. kızkardeşime, eşine ulaşana kadar aklım gitti geldi. en yakın arkadaşım kahramanmaraş'ta idi ona da ulaştım falan, o yağmurun altında bir süre bekledikten sonra kendimizi taksi durağına ancak atabildik. inanılmaz bir süreçti.

    sabahında herkes arabasını çıkarmış, binasından uzaklaşırken, kar yüzünden babam garajdan arabayı çıkaramadığı için mecbur eve girdik ki çıkmayalım dedim ama yapacak bir şey de yok. biraz bir şeyler atıştırtık tabi sallantı devam ediyor. geri çıktık dışarı, yağmurun etkisi ile kar biraz temizlendi, nihayet arabayla bir yere geçtik bekliyoruz tabi neyi bekliyoruz, elimizden hiçbir şey gelmiyor falan. neyse babam da sıkıldı, kadercilik anlayışı, ego vs. ağır basıyor maalesef (!), evime çıkacağım diye tutturdu. bağırdım, çağırdım dinletemedim. tutamadım annemle birlikte çıktılar. ben de bir şeyler bulma umuduyla bankamatikten para çekmeye gittim. tam da o anda ikinci aynı şiddette deprem oldu bina üstüme geldi geri gitti kıpırdayamadım hemen anneme babama ulaştım telefonla, çabuk acilen inin yoksa gelip sürükleyerek indireceğim babamı dediğimi hatırlıyorum , elim ayağım boşaldı resmen.

    o gün o kadar zor geçti ki mecbur korka korka nadiren aralıkla eve çıktık akşama doğru çünkü benzin de yoktu o gün dışarıda donarak, aç aç ölmeyelim dedik bu kez. sonra teyzemler de bizim oraya gelmişti, bir arkadaşta iş yeri arabası ile gelince klimayı rahatça açtılar annemle babamı battaniye ile orada ısınsın bir şey olmasın diye yolladım bir de arada zehirlenmesinler diye kontrol ettim. ben ise kendimden vazgeçtim donma tehlikesi geçirdim. en son sabaha doğru yakın bir hastanenin aciline biraz ısınmak için her şeyi göze alıp girdim. ve orada bayılmışım artık.

    istisnasız 4 gün böyle geçti. bu arada hani amerikan tarzı afet filmlerinde millet arabada kaçışır ya hiçbir yer boş kalmaz sokaklarda aynen öyle bir senaryo düşünün diyebilirim. size tvlerde ne anlattılar bilmiyorum ama o yaşadığım 4 5 günün devamını aynı başlıkta başka bir entryde anlatacağım ki daha net görülsün diye. şimdilik burada noktalıyorum.
  • 311
    (bkz: #3553902) az önce hakkında böyle bir entry girdiğim deprem. devamını da müsadenizle yazayım. farkındayım böyle yazmak ne kadar doğru ama bilmeyenlerin de bilmesini istiyorum çünkü böyle acizce felakete sürüklenmeyi yediremiyorum.

    depremin akabinde zaten doğalgazı kestiler normal olarak ama 3 4 gün hiçbir şekilde su da bulamadık. esas sorun da burada başladı. yiyecek te bulamadığımızdan 1 saat ekmek kuyruğu vardı en az çünkü kimse ama kimse yardıma gelmedi - ha enkaz altındakiler öncelikliydi kabul ediyorum ama oraya da geleceğim -. her eve çıktığımızda artçı depremlerle sarsıldık ki 5 büyüklüğündeydi hepsi düşünün normalde deprem diye insanlar kaçışır biz alıştık, alışamadık da alıştık. ama akşama doğru geri arabamıza indik çünkü gece uykuda yakalanma durumu aklımızdaydı gerçi yine mantıklı değil ama yapacak bir şey de yok.

    size şöyle diyebilirim ki dışarısı ayrı can pazarıydı. insanların gidecek yeri olanları daha güvenli olacağını düşündüğü bağevlerine, bizim gibiler arabasına vs. sığındı. imkanı olmayanlar da mahşer gibi olan camilere, sosyal tesislere geçti ya da dısarıda ateş yaktı, ya da bankları naylonla kapatıp orada beklediler falan. tabi lavabo ihtiyacı da var insanı durum. koskoca mahallede 1 2 bilemedin 3 tane o da camilerin lavaboları vardı. su olmadığı için de bir süre sonra kullanılamaz hale geldi. kadın erkek mecbur en temizinde aynı yerde girmek zorunda kaldı en son dışarıda yapıyorlardı falan vahim ötesiydi. biz afedersiniz ama girmemek için su içmedik, az yemek yedik, risk daha da artmasın yukarıya da çıkmayalım diye. olayın böyle bir boyutu da vardı eğer müdahale edilmezse ciddi bir salgın da çıkacak benden söylemesi.

    tabi benim malatya' da, hatay'da halamgil ve çocukları oturuyor, yine hatay'da arkadaşlarım var, onların aileleri var. adıyaman ve besni' de annemin tarafı büyük dayılarım, teyzelerim, benim kendi dayımgil var. kahramanmaraş'ta en yakın arkadaşlarım çalışıyor. zaten gaziantep ve ilçeleri hep benim çevrem. onlardan gelen haberler çok daha acı ve trajik idi.

    malatya'da halam ve merkezde 9 çocuğu oturuyor hepsinin evi yıkılmıştı ilk sarsıntıda çıktıkları için kurtulmuşlar. yine hataydaki halamgilde öyle. adıyaman ve besnideki akrabalarımızın da evleri yıkılmış ama kurtulmuşlardı. ama maalesef hataydaki üniversite arkadaşım ve aileleri göçük altında enkazda günlerce bekleyip can verdiler, gencecik adamlar bunlar(u: :((((). kimi tüm ailesini kaybetti. allah'ım ne acı bir şey böyle.

    halamla oğulları ile konuştuğumda bundan sonra ne yapacağız nereye gideceğiz dediler, gelin bizde kalın dedik ama nereye kadar. hepsi yine eşlerinin akrabalarının köylerine sığınmıştı. daha kötüsü 4 gün boyunca dışarıda enkazda bekledik, maalesef insan sesleri duyduk ama ne gelen ne giden oldu dediler, of ki ne of. ünideki arkadaşlarım için ben buradan, hataydakiler oradan defalarca paylaşımda bulunduk, aradık, taradık yok gelmediler. biri bir yakınım kaybolduğu için benim numaramı bulmuş bir yerden beni aradı falan. zaten o köyleri, oradan gelen haberleri anlatamam size, kurtulanlar da donarak öldüler donarak. kahramanmaraştaki arkadaşım böyle bir şehir kalmadı dedi. o da bizim yanımıza geldi. yine birçok ilçe maalesef yok oldu, nice evlere ateşler düştü, nice aileler bitti, yazarken bile dayanamıyorum.(u: :((() en son oralara da giden arkadaşlarımla bizzat görüştük artık kokular geliyor dediler siz düşünün.(u: :(((()

    nitekim bu millet bir şekilde, kendi başına koordine olup, bu süreçte karınca kararınca bir şeyler yaptılar, sağolsun var olsunlar. ama esas yetkililer ve kurumları maalesef ilk 4 5 gün yoktu. evet bunu gözlerimle gördüm yoktu. bence sadece o tvde izlediğiniz yerlere gittiler ve orada da ulaşabildiklerine ulaştılar zaten açıkladıkları onlar maalesef.

    sözlük çünkü en son yardıma çıktım, inanın anlatılmaz yaşanır sadece. çadırları öyle atmışlar, çevreden adam topladık biz kurduk. ısıtıcı, hiçbir şey olmamasına rağmen evleri kullanılamaz halde olanlar başında bekledi, kafasını sokacak bir yeri olsun diye. enkazları gördüm size şöyle söyleyeyim lüks semtlerde 10 katlı binalar çökmüş en fazla üsttekiler kurtulabilir. zaten başında bir kepçe bir vinç ya var yok, niye çalışmıyorsunuz belki yaşayan vardır deyince ne yapabilirim abi dedi haklıydı. oralara şerit çekmişler kimse giremiyordu zaten. duyduğuma göre en son dozerlerin girmesi kararı girmiş her yere. şöyle söyleyeyim onbinden fazla bina enkaz olmuş olabilir yıkılan kesin sayısı da yok. siz düşünün felaketin boyutunu, açıklamaların da sadece resmi olduğunu.

    halam da dedi, içerisi de dışarısı da ayrı felaket diye. doğruydu buna gözlerimle şahit oldum sözlük. hadi dışarıya attın kendini orası da ayrı can pazarı gerçekten. bize gelirsek daha fazla psikolojim de, takatim de kalmadı. 4 günde 4 saat uyumamışımdır. en son elimden hiçbir şey gelmeyince, annem babam da gitgide hasta olunca kahrola kahrola mersin'deki evimize gelmeye karar verdim. çünkü evin içi ayrı cehennem dışarısı ayrı. bu işin içinde bir mühendis olarak da kimseye evinize rahatça girin diyecek vicdanım yok. bir müddet psikolojik olarak atlatmak için burada kalacağız. ama halen koltuk çökse, kolumu duvara yaslasam kaysa panikliyorum sözlük. yine buraya hatay'dan vs. enkazdan 2 gün sonra çıkıp mecburen her şeyi geride bırakıp gelen komşularımız da var. kızları halen depremden bahsedince kriz geçirip bağırıyor. nasıl bir tramva nasıl kapanacak bilmiyorum sözlük.

    halime şükretmek istemiyorum, çünkü empati yapınca benden çok daha zor durumda olan insanlara kahroluyorum her gün. ama bizden vergilerini de almasına rağmen, defalarca söylenmesine rağmen hiçbir önlem almayan, hiçbir hazırlık yapmayan, deprem projelerini reddeden ve planı olmayan esas kişi ve kurumlara asla hakkımı helal etmiyorum. daha beter şeyler yazmak istiyorum da neyse. öyle bir zamandayız ki sözlük, sussan olmuyor, susmasan olmuyor işte.
  • 312
    gercekten soylenecek soz bulamiyorum. yuzyilin felaketi deseler dogru. 17 agustos’ta ailemle beraber yazliktaydim ve sansa depremden etkilenmedik ama binlerce vatandasimizi kaybettik. onu da unutmadim.

    6 subat depreminde ise amerika’da klasik pazartesi is gunune hazirlaniyordum. ilk depremin saat gece 4 sularinda olmasi nedeniyle burada askam 9-10 gibi haberim oldu. istanbul ve ankara’da yasayan akraba ve arkadaslarima durumu haberdar ettim. orada saat gece 4 olmasi sebebiyle istanbul-ankara civarinda yasayan bir cok tanidigim muhtemelen uyuyordu.

    depremden sonra is ve arkadas cevremden bana ulasan nasil destek olunabilir diye soran insanlar oldu. benim ailemden ve arkadaslarim iyi ancak annemin bir arkadasinin oglu ve 4 yasindaki cocuguyla beraber gelini halen enkaz altindaymis. bir de bir arkadasimin hukuk fakultesinden bir arkadasi ne yazik ki vefat etti. sozlukte de yazar arkadaslarimizdan childofbodomu kaybettik.

    suan hali hazirda buradaki amerikalilara durumun vehametini anlatmaya calisiyorum. onlara surekli nerelere bagis yapilabilir, nasil yardimci olunabilir anlatmaya calisiyorum. soz konusu avrupa ulkesi olunca facebook’ta bayragini degistirip sarkilar soyleyenler, “we stand with xyz” diyenler ne yazik ki 25 binden fazla insanin vefat ettigi, yuzbinlerce insanin enkaz altinda kaldigi bu depremler serisinde cok ilgili olmadi. ben de elimden geldigince cevreme ve etrafima bir dakikalik dahi olsa anonslar yapip durumun vehametini anlatmaya calisiyorum. benim gibi bazi lejyoner arkadaslarim da gofundme sayfalari actilar onlara bile yonlendiriyorum. cok elimden birsey gelemiyor ama geldigi kadarini da burada depremzedelere yollamaya calisiyorum.

    turkiye’de oldugu gibi burada da bana hayat durdu. o guneydogu’nun subat sogugunda insanlar evsiz assiz nasil dayanabiliyor inanin icin gidiyor. daha da yazardim ama toparlayamiyorum.
  • 320
    japon mühendis ve deprem uzmanı yoshinori moriwaki türkiye ve japonya’daki inşaat mühendislerinin arasındaki farkı şöyle anlattı.

    türkiye’de mühendis ve mimar 4 sene üniversitede okuyor diplomasını alıp imza yetkisine sahip oluyor.
    japonya’da üniversiteden sonra mühendis ve mimar 2 sene staj yapıyor ve ardından çok zor imtihanlara giriyorlar.
    bu imtihanı yüz kişiden 7 kişi geçebiliyor. ve ondan sonra imza yetkisi alabiliyor.

    bunun nedeni, inşaat mühendisliği ve mimarlık çok önemli. çünkü bina yapıyorsunuz, hata yaptığınızda yüzlerce insanın hayatına mal olabiliyor.

    bir de japonya’da en küçük inşaat şirketinde bile muhakkak inşaat mühendisi çalışması gerekiyor yoksa şirkete izin yok.

    edit: entry başlığı silindiği için burayı taşıdım.
  • 322
    dün gaziantep nurdağı'nda ikra nur isimli bir kız kurtarıldı. 13-14 yaşlarında. havuz medyası haberi şöyle geçiyor; işte ikranur'un mutluluğu!

    ben size anlatayım ikra nur'un mutluluğunu.

    ikra nur annesi durdane'yi depremde kaybetti.
    ikra nur babası tevfik'i depremde kaybetti.
    ikra nur kardeşi eymen'i depremde kaybetti.
    ikra nur kardeşi abdulkadir'i depremde kaybetti.
    ikra nur kardeşi irem nur'u depremde kaybetti.

    bütün çekirdek ailesini kaybetti bu kız. hiçbir haber kanalında ikra nur'u kurtardık ama 3 kardeşini, annesini babasını kurtaramadık diyeni gördünüz mü? işte propaganda budur, siyaset budur. enkazdan çıkarken mutluydu çünkü bilmiyordu henüz kaybettiklerini. kimse de sonradan gidip sormayacak, ikra nur iyi misin kızım, mutlu musun demeyecek. nurdağı'na neden günler sonra gelebildiklerini anlatmayacaklar ikra nur'a. mucize diyecekler, 132 saat sonra enkazdan çıkardık diyecekler. ama ilk 100 saat nerdeydiler hiç cevap vermeyecekler. ya da şöyle diyelim, şimdilik.
  • 323
    ölü sayılarını hep düşük gösterdiler, maalesef ölü sayısı daha çok artacak.
    yıkılan binalar 10-15 katlı.
    yıkılan bina sayısını 6300 açıkladılar, ağır hasarlı buna dahil değil. bir hesaplayın bakayım bu enkazlarda depremden önce ne kadar insan yaşıyordu, ne kadarı kurtuldu, ne kadarı uykuda depreme yakalandı.
    belkide en yüksek can kaybının yaşandığı bir deprem olarak tarihe geçecek. binalar sağlam yapılsaydı veya bu kadar çok katlı yapılmasaydı can kaybı bu denli yüksek olmayacaktı.

    suçlular muhakkak cezalandırılmalı (en alttaki belediye yetkilisinden en tepedeki adama kadar).

    bu çürük binalardan para kazananlarında mal varlığına el konulmalı, sadece hapse atmak yetmez.
  • 324
    entry okuma kilavuzu: uzun degil. lütfen sonuna kadar okuyun.

    ke$ke ya$anmasaydi demek istemiyorum, allah'in bir yazgisi. ayriyeten olaya bilimsel olarak yakla$tigimizda. bölge bir fay hattinin üzerinde yer aliyor, yani deprem kaçinilmaz. o yüzden ke$ke bu kadar can kaybi ya$anmasaydi demek istiyorum, fakat, o da allah'in yazgisi. zira vade doldu ise, vakit, saat geldi ise, ne 1 saniye ileri, ne de bir saniye geri. allah-u teala emanetini geri alacaktir.

    ancak..

    hiç mi suçlu yok? kadere boyun eyecegiz, rabbim öyle istedi, diyecegiz, amenna. allah'a havale edecegiz. bu i$in uhrevi boyutu. ancak bu i$in bir de dünyadaki adalet boyutu var. cenab-i hakk el-alim sifati ile zaman ve mekan farketmeksizin her $eyin, öncesini ve sonrasini bilendir. yani her $eyden haberdardir. depremlerde büyük can kayiplarina mal olan müteahhit ihmalkarliklarini allah önceden bilmiyormuydu? elbette biliyordu. ihmalkarlik hafif bir ifade oldu belki ya$anan can kaybinin yaninda. hirsizlik, ahlaksizlik diyelim. yurtdi$ina kaçmak üzere iken yakalanan haysiyetsizlerden bahsediyorum. bu ki$iler ahirette yaptilarinin hesabini verecekler mi? elbette!

    evet, vade doldu. orada bulunan insanlar depremden olmasa, ba$ka bir sebepten ötürü ya$amlarini yitireceklerdi. ölüm allah'in emri. ancak iyiligi, güzelligi, dürüstlügü de emreden o. dolayisi ile bu ki$iler ahirette cezalarini çekecekler ancak bu dünyada da bir bedel ödeyecekler.

    olayi kavramak için bir örnek vereyim:

    örnek 1:
    ali i$ten çikmi$, her zaman kullandigi yoldan evine yayan gidiyor. bu esnada alkollü bir ki$i aliyi alkolün etkisi ile görmedigi için, kendisine çarpiyor ve ali kaldirildigi hastanede ya$amini yitiriyor. ali'yi kim öldürmü$tür? sürücü. neden? içkili oldugu için. peki allah bunu önceden biliyormuydu? evet. kahinatin sahibi böyle uygun görmü$. sürücü kusurlu mu? evet. ahirette ve dünyada bedel ödeyecek mi? evet.

    ali i$ten çikmi$, her zaman kullandigi kaldirimda evine yayan gidiyor. bu esnada arkadan gelen bir sürücü lastigi patladigi için aracin hakimiyetini kaybediyor, kendisine çarpiyor ve ali kaldirildigi hastanede ya$amini yitiriyor. ali'yi kim öldürmü$tür? sürücü. neden? lastigi patladigi ve bu sebeple aracin kontrolünü kaybettigi için. peki allah bunu önceden biliyormuydu? evet. sürücü suçlu mu? hayir. dünyada ve ahiretti bir bedel ödeyecek mi? hayir.

    mühim olan bu depremde alkollü sürücüleri tespit edip onlari cezalandirmak. ancak olay sadece bununla kalmamali. bu alkollü sürücüleri daha önce trafikten men etmeyen ki$ilerde tespit edilip, geregi yapilmali.
  • 325
    fay hattının ortasında bir memleket. zamanı bilinmeyen, kendisi bilinen bir doğa olayı. neye mal olacağı, nelere yol açacağı bilinen, hesaplanmış öngörülmüş, daha önceden tecrübe edilmiş bir afet. önlemleri bilinen, nasıl en az hasarla atlatılabileceği insanoğlu tarafından ortaya konulmuş bir gerçeklik.

    6 şubat 2023 depremi için, hatta bütün depremler için yukarıdaki tanımlar yeterince doğrudur. yüzyılın felaketi, asrın felaketi, kıyamet tanımlamaları ise gerçeği çarpıtmak için uydurulmuş sıfatlardır. 6 şubat'ta olmasa 17 eylül'de olur. 2023'te olmasa 2043'te olur. bugün olmasa yarın olur. olmadı mı 99'da mesela?

    yüzyılın felaketi nedir biliyor musunuz? bu deprem sonrasında yaşananlardır. onca evin yıkılmasıdır, yukarıdaki tanımlamaya rağmen. onca insanın göçük altında kalmasıdır. sonrasında günlerce ulaşamamaktır o insanlara, enkazdan çıkanlara bir çorba bile verememektir, insanlar hala enkazın altındayken yetişememektir, 2023 yılında internetin olmamasıdır, ulaşımın olmamasıdır, 161. saatte mucize kovalamaktır 16. saatte çıkarabilmek varken...

    asrın felaketi buz gibi gerçeği görmezden gelmektir, fay üzerindeki yaşamların güvenliğini sağlayamamaktır.

    bu coğrafya insanlarının başı sağolsun. çoktan yazılmış, "kaderin planının" bir oyuncağı oldukları için.
App Store'dan indirin Google Play'den alın