• 211
    ben stadyumun üstünün kapatılmasını istemeyenlerdenim. her futbol mucizesini yaşadıktan sonra, küfür etmeye mağma tabakası'ndan başlayıp yedi kat arş-ı ala'ya kadar sövebilmek için kafamı yukarı kaldırıdığımda futbol tanrısı'nın bana nanik yaptığını görmek sıradan bir ritüel olmuştur benim için.

    şöyle birisidir kitapsız;
    http://img.slate.com/...0203_GodFootball.jpg

    bunun size nanik yaptığını ve bu elemanı sık sık gördüğünüzü düşünün. ruh sağlığı kalır mı insanda.

    yine yaptı yapacağını;
    yediğimiz ilk gol insan hatasıydı ama o ikinci gol tamamı ile bu pezevengin işiydi.
    bir kere faul, faul değildi. batuhan ismi verilen yarma, o cüsseden utanmadan binbir numara yaptı, faulu aldı. bu olabilir mi! eyvallah olabilir. topun başına ümit karan geçti. "ümit karan" ulan "ümit karan". bu yaşımdayım, ümit karan'ı yüzlerce kez seyrettim, bir kez bile frikikten gol attığını hatırlamıyorum. hafızayı yokladım, yok.
    hımmm.. "iyi yırttık" dedim içimden ama öyle bir güzel vurdu ki, top harika bir kavis alıp üst direğin 10 santim altından içeri girdi.

    her zaman yaptığım gibi, sigaramı yaktım, mağma tabakasından başlayarak küfür etmeye başladım, kafamı yukarı kaldırdım. bir de ne göreyim, eleman yukarıdan nanik yapıyor.

    ben de malum el hareketi ile karşılık verdim. şlaakkkkkk....

    maç başlayınca neye uğradığımı şaşırdım. eskişehirspor'u bu kadar kötü beklemiyordum. rahat gelmişler istanbul'a. orta sahada basmaya başlarız, defansa alıp iki üç kontra ile işi bitiririz diye düşünmüşler ama bambaşka bir galatasaray ile karşılaşınca neye uğradıklarını şaşırdılar. maç başlar başlamaz galatasaray orta sahayı çabuk geçip kaleye şut atmaya başlayınca durumu algılama zorluğu çektiler. onlar sürekli pas yapan ve topu ayakta tutmaya çalışan futbolcular beklerken golün geldiği 10. dakikaya kadar hiç olmadıysa 6 tane top buldu kaleyi.

    koçum sabri ile canavar cana gereğini yaptılar ve 10.dakikada yazdılar golü. eskişehir golü erken yiyince afalladı. derken, stancu 13.dakikada koydu. iyice dağıldılar. gol aslında kazım'ındır. defanstan gelen topun önce üstünden atladı ve topu serkan'ın kazanmasını sağlayıp boşa kaçtı. ardından serkan'dan aldığı topu onsekize yolladı, stancu'da topu bulup attı. yaradana kurban yaradana.

    ilk yarı biterken bir de kewell yazdı. etti mi sana 3-0. ohhhh, yemede yanında yat.

    ikinci yarı başlarken bülent hoca yapması gerekeni yaptı ve ön tarafı hareketlendirip oyuna galatasaray onsekizi önlerinde dahil olabilmek için batuhan'ı aldı oyuna. oyuna biraz denge geldi. biz yine daha iyiydik ama adamlar batuhan ile pozisyon bulmaya başladılar ve bunun meyvesini aldılar. adamı solda o kadar boş bırakıp arkasında kademeye giren de olmayınca eskişehirli çocuk 75.dakikada soktu topu. zapata kurtarabilirmiydi! belki çok iyi bir kaleci olsaydı kurtarabilirdi ama o golü buffon olsan yeme ihtimalin %50. günahını almayalım zapata'nın.

    ama o ümit karan'ın attığı ikinci gol var ya! o gol tamamı ile futbol tanrısının ibneliği. başka hiç bir şey olamaz. adam (benim hatırladığım kadarı ile) hayatının ilk ve tek frikik golünü attı ya. delirmemek işten değil. durum oldu 3-2.

    ve yine kara aslan kazım çıktı sahneye. futbol bu ulan, futbolcu bu. ne güzel bir topuk pası yaptı arkaya. baros affeder mi! krallar effetmez. affetmedi.

    veeeee.. durum 4-2

    eskişehir'in ilk golü sarp ile balta'nın hediyesi. bu golde ki sarp ile balta'nın eksiklikleri haricinde hemen hemen herkes muhteşem oynadı. sarp ile balta'da bu gol haricinde iyi oynadılar maçta kullandıkları zaman içerisinde ama 63.dakikada neill'in çıkartılıp sarp'ın sokulması hataydı. hagi aklınca orta sahadan yorgun bir adamı çıkartıp taze bir adam sokarak orta sahayı dirençli kılmaya çalıştı ama bunu en azından 1 gol yedikten sonra yapmalıydı. 3-0 galipken gereksizdi.

    diğer değişiklikleri doğruydu. kewell yorulmuştu, 69.dakikada 3-0 galipken skor üretebilecek baros'u oyuna alması muhteşemdi ve 4.golde faydasını gördük. kazım çıkarılırken ise zaten 86.dakika idi ve durum 4-2 olmuştu. keşke sarp'ın yerine yekta'yı alıp, 86.dakikada kazım'ın yerine sarp'ı soksaydı. sanıyorum bu aralar formsuz olan sarp'ı zorla adapte etmeye çalışıyor.

    bu konu net anlaşılsın diye şunu eklemek zorundayım;
    maç başlarken galatasaray yedek kulübesini yazıyorum;
    aykut (kaleci), insua, baros, sarp, yekta, emre çolak, anıl dilaver.

    çok uzun oldu değil mi?
    afedersiniz.

    daha tribünler var, misafir takım var, pankart var, var oğlu var ama onları da yazarsam küfür yeme ihtimalim çok fazla. ben burada keseyim bu entryi. futbol ile sınırlı kalsın bu sefer. okuyanlara binlerce teşekkür.

    edit: öhm.. yuh bana.. yedekler hakkında hesap hatası yaptım. kafa yorgun. casus'a teşekkürler. düzeltmemi sağladı.

    edit2: dreams to hope for, "ümit karan" kardeşimizin "gençlerbirliği"nde "frikik golü olduğu konusunda beni uyardı. kendisine teşekkür ediyorum.
  • 187
    --- özet geç ---

    - ulan futbolu, futbolu galatasaray'ın oynamasını çok özlemişim be, ilk devre bitsin istemedim.
    - kazım aklını başına toplamış artık top oynamayı istiyor sanırım, böyle devam etsin takdirimi kazanır ama reyiz mertebesine erişemeyeceksin, sorry canım.
    - neill gaziantep maçından daha iyi bir performans koydu ön liberoda, daha ilerdeydi bu da ilerde baskı kurmamızı sağladı. çıkınca çaptan düştük hafif.
    - stancu ayağına hakim çok net bir golcü. canını severim senin ben. bizi sıçrama tahtası olarak kullan, win-win takılalım.
    - baros seni ve gollerini nasıl özlemişim anlatamam.
    - bu stadyumda taraftar biraz daha vitesi arttırırsa seneye iç sahada 17'de 17 imkansız değil, deplasmanda 20 puan toplarsan da şampiyonsun zaten.
    - şu ilk yarıdaki futbol devam etsin içerde dışarda kurbanınız olam.
    - ayhan ve mustafa sarp sizsiz çok iyiyiz lan. uzak durun.

    --- özet geç ---
  • 213
    galatasaray – eskişehirspor : 4-2 tam zamanı şimdi

    çok zaman oldu devre arasında makara yapmayalı. uzun süre ilk defa devre arasında tuvalette küfürler havada uçuşmuyordu. 3-0 önde girdik devreye yahu.

    hagi, gaziantep maçıyla aynı takımı sahaya sürdü. kaybeden takım değiştirilmez değildi bu, doğru okuyana. nitekim g.antep maçında takım birbirini çok iyi tanımayan bir kadro vardı ve hiç de kötü bir futbol oynamamıştı.

    galatasaray’ın içerde ve dışarıdaki en büyük farkı iştahlı oynaması, ersun yanal’ın deyimiyle coşku. içerdeki maçlarda taraftarın itici gücü takımın daha coşkulu oynamasını sağlıyor. hagi’nin teknik-taktik isteklerinin dışında istediği şeylerden biri. takımını buna göre kurdu. bunu anlamak zor değil. culio, stancu ve o gamsız diye bildiğimiz kazım’ın bile büyük bir istekle oynadıklarını gördük. ve hatta hakan balta’nın bile. mustafa sarp’ta böyle bir fark yine göremedik. halbuki geçen sezon en coşkulu oynayan adamımızdı.

    yine baskılı başladık. yine topa ve adama sert, rakibe pas imkanı vermeyen bir baskıyla oynadık.
    erken sayılacak bir dakikada ilk golü buldu galatasaray ve rahatladı. sonrasında gelen 2 golde hani “tam zamanı şimdi” golleriydi. 4 gol de tam zamanında geldi.
    takım hagi’nin istediği kıvama gelmeye başladı. savaşan, maçı bırakmayan, inatçı, ısıran bir takım istiyor hagi ve takım bu yolda gidiyor. iyi de nasıl?
    çok acayip transferler de yapılmadı, fena durumdaki sakatlarda da hemen düzelme yok. şöyle oldu: hagi orta saha oynamayan orta saha oyuncularıyla sağladı bunu. neill ve sabri. her ikisi de bilindiği kadarıyla orta saha değiller ve kaldı ki ikisi de aslında sağ bek. bak bu enteresan işte. hagi iki sağ bekten iki sağlam orta saha yarattı. ama bu hagi büyük hoca falan değil. hem zaten yaratmak allah’a mahsus. tövbe yarabbim.
    neill’in önemli bir görevi var veya takımdaki oyuncuların kendisini izleyerek öğrenmesi gereken önemli dersler var. rakibe kalçayı, baldırı, dirseği dayamak. şaka mı zannediyorsunuz, asla değil. önemsiz mi sanıyorsunuz, size öyle geliyor. çok önemli çok, öyle böyle değil. faul yapmadan şarj yapma sanatıdır, kalça, baldır, dirsek kullanmak. ulan ne hale geldi futbol yahu. bunları ‘80lerin başında öğrettiler, 30 sene sonra sanki büyük buluşmuş gibi anlatmak zorunda kalıyorum. çünkü bu devirde büyük buluş bu anlattıklarım.
    neyse, hagi’nin ikinci mucizesi sabri. sabri, rijkaard’la birlikte büyük bir gelişim göstermişti, topu daha iyi kullanmaya, oyuna daha efektif katılmaya başlamıştı. ama sezon başındaki sakatlığından sonra eski sabri’yi pek göremedik. hatta ali turan’a mecbur kalmıştık. bu elbette sabri’nin kabahati değil, ama ben iyileştikten sonrasından bahsediyorum, geçen sezonki sabri yoktu. ama hagi ile bu defa orta sahada gücünü göstermeye başladı. civa gibi olduğu için, müthiş gücü, hızı ve özverisiyle rakipler için orta sahayı cehenneme çeviriyor. topları yine çok iyi kullanamıyor belki ama bastığı her topu alıyor. kısa sürelerle sağ bek de görüyoruz, sağ açık da. hagi kendisinden çok verim alacak.

    maçın sonlarına doğru 2 gol yedik. eskişehirspor’un ilk golü çok tuhaf. hakikaten tuhaf. balta ofsayt olsun diye çıkıyor, top 2 metre arkadan çıkan diğer es-esliye geliyor. balta’nın kabahati var mı, illa var. arkadaki adamı da görüp ofsayt kurmayabilirdi. e, o zaman zaten pas kime gelse gol olurdu. bu biaz satranç gibi. öyle de yapsa, böyle de yapsa olmuyor, tuzağa düşmüş bir kere. anladınız di mi?
    ikinci gol ise tam efsane. ümit karan, firkikte topu çatala taktı yahu. ama maçtaki efsaneler bitmeyecekmiş meğerse. milan baros ! kral mı? işte budur kral. girer golünü atar, vıdı vıdıya gerek yok.
    işi goldür golcünün, lafa bakılmaz.

    bu takım birlikte oynama alışkanlığını kazandığında, önünde durabilecek çok az takım var. tribündekiler uyuz uyuz pas yapan değil, direkt kaleye giden bir takım izliyoruz ve heyecanlanıyoruz. bak heyecanlanıyoruz dedim, keyif alıyoruz demedim. nitekim keyif eşekte olur demiş atalar:)
  • 202
    1-1.5 metre önümde babası veya dedesiyle maç izleyen küçük 10 yaşlarında bi çocuğun kafasının yarılması ve baros'un geri dönüşü dışında hiç bişeyin aklımda kalmadığı karşılaşma.lanet olsun böyle modern stada.adamlar stada konyak şişesi sokuyor konyak.ve küçücük çocuğun kafasını yarıyor.emin olun ellerinde ne varsa atabilirlerdi ve attılar.deplasman tribününde bir tane mi polis olmaz.çevredeki polisler ise "polis baksana" diyince sus işareti yapıyor.fenerbahçe maçını tahmin bile edemiyorum.ölen olabilir.

    açılıştan beri bas bas "ben güvensizim" diye bağıran güney alt tribünün güvensiz olduğu o çocuğun kafası yarıldıktan sonra mı anlaşılacaktı ki bu olayın duyulup duyulmadığını da bilmiyorum.çocuğu hemen götürdüler.bizi didik didik arayan polisler,güvenlikler bizi merdiven boşluklarını boşaltın diye uyaranlardan neden bir tane bile misafir tribünde yok akıl mantık almıyor.bu gidişle o stadda ölen olursa kimse şaşırmasın.çünkü bizim elimizden gelen bişey yok adamların altındayız ve stada soktukları herşeyi diledikleri zaman kafamıza atabilirler
  • 190
    zapata; bir yorum yapilabilecek kadar is dusmedi kendisine. yenilen gollerde acik bir hatasi oldugunu soylemek mumkun olmadigi gibi, "bunu nasil cikardi?" diyebilecegimiz bir pozisyon da olmadi.

    serkan kurtuluş; mucadelesi takdire sayandi ama zayif bir rakip karsisinda daha etkili olmasi beklenebilirdi. sag bekte sabri kadar iyi olmadigini dusunuyorum. guclenmesi ve ortalarini duzeltmesi sart.

    lucas neill; adamimsin lucas. durum 3-0 iken oyundan çikti ve o zamana kadar eskisehirlilere goz dahi actirmadi. sertligi ve ayagina hakimiyeti harika. stoper yerine orta sahada oynamasina ragmen cok basariliydi bence.

    servet çetin; elinden geleni yapti. sogukkanli bir bicimde basarili bir mac cikardi.

    hakan balta; kendisini tribunlere yeniden kanitlamasi gerekiyor. ileriye dogru cikislari yerindeydi. yetmez ama evet!

    sabri; cok calisti, surekli kostu, durmadan didindi. iyi bir mac cikardi. sag bekte daha faideli olur yine de.

    lorik cana; cok iyi bir mac daha cikardi. mucadelesi, paslari, mudahaleleri hep yerindeydi. pastanin ustundeki kiraz da attigi gol oldu.

    culio; takimin beyniydi. oyunu iki yonlu oynayan futbolcu boyle bir sey iste. cok begendim.

    colin kazım; gucunu ve ayaklarinin kalitesini gosterdi. kostu, sut cekti, asist yapti, defansa katki sagladi, rakibin ustune yaldir yaldir gitti. macin sonuna dogru yoruldu. yerinde bir degisiklikle cikti.

    harry kewell; fizigi 90 dakikayi kaldirabilecek bir durumda degil ama oyunda kaldigi surede elinden geleni yapti. golu cok klasti.

    stancu; galatasaray'a sezon basinda alinmis olsaydi bugun daha farkli bir yerde olurduk, net. cok kaliteli, kosan, sut ceken, kafasini kullanmayi bilen bir oyuncu. culio ile de cok iyi anlasiyorlar. baros ile biraz daha yanyana oynarsa, birbirlerini tanidikca daha da iyi olacaklardir.

    milan baros; kral nihayet geri dondu. sahada olmasinin verdigi guven bambaska. yine golunu yazdi, durum 4-2 iken, 88. dakikada dahi hirsliydi. ona cok ihtiyacimiz var.

    mustafa sarp; oyuna girdi ve o dakikaya kadar kalemize dahi gelemeyen eskisehir 2 gol atti. rakibin arkasina saklanmadan 5 dakika oynasa disimi kirarim.

    yekta; son anlarda oyuna girdi, yorum yapilabilecek bir sure alamadi. sabri serkan'in yerine oynarsa, o bolgede cok basarili olabilir.

    nevizade gecelerini soyleten mac olmustur nihayetinde.
  • 66
    az önce telefonuma çok ilginç bir mesaj geldi...

    diyor ki; "galatasarayımızın eskişehirspor maçına şu muhtemel 11 ile çıkması bekleniyor"

    ------------------------------------zapata------------------------------------

    serkan kurtuluş------lucas neill------servet çetin-------hakan balta

    -----------------------------------lorik cana----------------------------------
    sabri sarıoğlu----------------------------------------------yekta kurtuluş
    ----------------------------juan emmanuel culio---------------------------

    ----------------------------------------------bogdan stancu----------------
    -------------------------milan baros-----------------------------------------

    hayır yani normalde hep 4-3-3 gibi mesaj atar bilgilendirme servisi, ne oldu da 4-4-2 gibi attı anlam veremedim ama haliyle çok heyecanlandım... eğer 4-4-2'ye dönüp eski günlerdeki gibi top oynarsak gheorghe hagi seni her yerinden öperim!
  • 201
    uzun zamandır izleyemediğim güzel futbolu, binbir badire atlatarak kuzey'den güney'e değiştirdiğim kombinemle izlemeye çalıştığım maç oldu. takım gayet güzeldi, erken değişiklik neredeyse puanlarımıza malolacaktı ama neyse ki 4. gol de geldi.

    geleceğim söz, bu maçta kombinesinin yerine oturamayan, oturursa can güvenliği olmayan bir grup vardı. belayı da yanında getiren birisi olarak aralarında olmam hiç şaşırtmadı. bulunduğum alanı mecburen boşalttık, köşeye sinip izledik maçı. ancak tepemize yağan zımbırtılardan dipte maç izlemeye çalışırken bile nasibimizi aldık. devre arası 8-9 yaşında bir çocuğun kafası yarıldı, kafamı yukarı kaldırdığımda içinden sıvı taşan idrar dolu bir şişe kafama doğru geliyordu, son anda attığım deparla kurtuldum. yerden sadece biz 3 adet çakmak topladık, yukarıdan sular ve ayranlar yağdı. menzillerindeki insanlar boşalana kadar da devam etti bu durum.

    sevgili yönetim; stat güzel olmuş, tamam. loca sahipleri rahat etsin diye deplasmanı yukarı aldın, o da tamam. nasıl olsa deplasmanı yukarı aldım, güvenliğe sıra ayırmaya gerek yok diye, bizlere tam deplasman tribünü dibinden kombine sattın (muhtemelen deplasmanı alt tarafa aldığınızda bizim yerimize polisler oturacak), o da tamam. şimdi senden ricam, ıslık çalanların, yuhalayanların peşine düşmek yerine taraftarın kafasının gözünün yarılmaması için bir şeyler yapabilir misin? hiç deplasmana gitmedim ama türk telekom arena açıldığından beri kendimi deplasmanda gibi hissediyorum. ıslık çalarım aranırım, kombinemle maça giderim önümde pankart açılır koltuk tepesinde dengede durmaya çalışarak maç izlerim, böyle olmayacak diye tribün değiştiririm bu sefer de kafama yukardan idrar dolu şişeler yağar.

    sevgili yönetim, artık başkalarından özür dilemeyi bırakıp, taraftarının can güvenliğini ve ruh sağlığını önemsersen sevineceğim. hani sizin için manevi bir önemimiz yoksa bile, maddi bir katkımız var, bunu da hesaba katın lütfen.
App Store'dan indirin Google Play'den alın