2016-17 Türkiye Süper Lig 10.Hafta Maçı
20:00 Türk Telekom Arena
1 - 2
  • 301
    özet geçiyorum: defansımızda sabri, semih ve hakan oynadı, iki tane kafa golü yiyip maçı kaybettik.

    ya tamam riekerink falan filan eyvallah da son on senedir şu heriflere bizi mecbur bırakan yönetim anlayışının hiç mi suçu yok? süper ligde maç yapıyoruz amk takımda kafacı adam yok, böyle saçma iş mi olur lan? olanı da riekerink de oynatmıyor tamam riekerink yerin dibine batsın ama 2016 sonunda biz daha hala nasıl sabri-semih-balta tandemiyle sahaya çıkabiliyoruz lan?
  • 302
    üç s nin bize kaybettirdiği maçtır. semih, sabri ve selçuk a sahip olup, bunları aynı anda sahaya süren bir takımın şampiyon olma şansı maalesef çok az. bunların 3 ünün aynı anda sahada olması demek, futbol oynamaktan vazgeçmek demektir. maalesef maç istatistiklerinde selçukun en fazla pas attığı arkadaşı sabri herhalde ona gol attırmaya çalışıyor, işin kötüsü maç boyunca dejonga yakın olması gerekirken nasıl beceriyorsa ortalıktan kayboluyor ve ortasahada maç boyunca hemen hemen hiç yoktu . semih iyi bir defans değil olamayacak gibi de duruyor, hadi yerden kötü havadan da kötü arkadaş cezaalanında rakibe kafayı vurdurduktan sonra neyleyim ben o defansı. sabriye bir şey söylemeye gerek yok sanırım adam harbiden ızdırabımız oldu inşallah bu sene kurtuluruz diyeceğim ama 17 senedir takımda, karabulut gibi sağbekin üstüne çöktü, nasıl kurtulacağız bu adamdan bilemiyorum. neticesinde bu kadar çürük adamın olduğu bir kadroyla başakşehiri yenmemiz zordu zaten.
  • 303
    bu maçta başakşehir'in attığı 2 golü de geçmişte galatasaray'da oynayan oyuncular kaydetmiştir. asıl ilginç olan ise bu gollerin asistlerini yapan oyuncuların da geçmişte galatasaray forması giymiş oyuncular olması. bu maçta başakşehir'in ilk onbirinde 5 tane eski galatasaraylı oyuncu vardı. bu 5 oyuncunun 3'ü galatasaray altyapısında yetişmiş oyunculardı.
  • 304
    riekerink ve formsuz oyuncular nedeniyle yenildiğimiz maçtır. laga lugaya gerek yok. takım sezon başından beri bırakın iyiye gitmeyi aksine kötüye gitti. bir takımda bu kadar fazla formsuz oyuncu olmasının nedeni teknik direktördür. dünyanın her yerinde bu böyle. takımı çalıştıran ben değilim sonuçta.

    arena'da 2 maç üst üste kaybettik, bilmem farkında mısınız? puan kaybetmedik bakın, maçı kaybettik. hem de öne geçmemize rağmen kaybettik bu sefer. doğru düzgün 1 tane pozisyon bile bulamadan hem de.

    yanlış futbolu yanlış oyuncularla oynamaya çalışıyoruz ve bunda ısrar ediyoruz. sıkıntı burada.
  • 308
    futbolda zamana oynamak diye bir taktik anlayış vardir ve maalesef bu anlayışın en büyük temsilcisi galatasaray. yoksa bir allah'in kulu yenik durumda olan takımın kendi sahasında top çevirip vakit öldürmesini açıklayamaz. işte aynı iç sahadaki trabzon maçı gibi bu maçın özeti de bu. skoru bulan deplasman takımı ve yenilmekten memnun olduğu için kendi sahasında top çevirip zaman öldüren galatasaray. yaşasın pas istatistiği !
  • 309
    galatasaray'ın sorunu açık şekilde kötü yönetim. yani her ne kadar çok da seviyor olsam riekerink bey ve kenar yönetiminin eğilmesi gereken 2 sorun var. şöyle ki, futbolcularımız topu pas olarak takım arkadaşlarına attıklarında yer değiştirmeden kazık gibi dikiliyorlar oldukları yerde. bir boşa kaçma, bir topsuz oyun çalışması yok. ikincisi ve en az bunun kadar vahim olanı da oyuncular arası mesafenin çok fazla olması. mesela muslera oyunu başlatıyor semih'e veriyor topu, semih topu orta sahaya aktaracak ama futbolcular ortada yok. yani genelde ilerde hücum bölgesinde bulunuyor oluyorlar ve geri gelip topu stoperden alan adam yok. hadi rica minnet biri geliyor alıyor de jong diyelim, adam topla buluştuğu anda yanına ne kanat oyuncusu geliyor ne mevkidaş oyuncular geliyor ne de forvet geliyor. topu alıp gidiyor mecburen yalnız kaldığını görünce, ve bir süre sonra da çalıma gireyim derken kaptırarak kalemize doğru gelişen yeni bir atağın başlamasına sebep oluyor.

    takım şu iki sorunu halletse ligde yenemeyeceği takım yok;

    1- futbolcular pas verdikten sonra yerlerini değiştirmeyip kazık gibi dikiliyor. bunu en son 2014-15 sezonunda prandelli varken görmüştüm. 2015-16'da gol atma sorunumuz yoktu, defans sorunumuz gol üretkenliğimizi bastırdığı için 6. bitirdik ligi tekrar hatırlatalım bu vesileyle. konuyu dağıtmadan futbol literatürüyle anlatmak gerekirse, (gbkz: futbolcularımız dinamik değil. yer değiştirerek, boşa kaçarak, kendilerine müsait alan yaratarak oynamıyorlar. topu veren olduğu yerde dikilmeye devam ediyor.)

    2- futbolcular arası, daha doğrusu mr. üründül'ün de dediği gibi bloklar arası mesafe çok çok fazla. kimse sorumluluk almaya yanaşmıyor. takımda özgüvensizlik had safhada. topu alan mecburen tek başına gitmek zorunda kalıyor çünkü o an top kimdeyse o oyuncumuzun yanına gelip sıkıştırırlarsa bana atarsın topu mantığıyla onun çevresinde civarında gezinen bir futbolcumuz olmuyor. futbol literatürüyle anlatmak gerekirse, futbolcular birbirlerine yakın oynamıyor.

    bu sorunları riko çözerse harika olur ama prandelli'ye, mancini'ye yapılan sabotajların benzeri bir sabotaj kokusu almaya başladım ben. umarım öyle bişey yoktur da ben kuruntu yapıyorumdur.

    tanım: ligin 10. hafta itibariyle şampiyonluk adaylarından başakşehir'e evimizde 2-1 verdiğimiz maç.
  • 311
    selcuk, semih ve sabri uclusunun el ele birleserek verdigi mactir. baska aciklamasi yok. takim gene en kotu ihtimal buradan berabere ayrilirdi. sagolsun selcuk ikinci golun bas sorumlusudur,. kaptirdigi top yuzunden muslera acilip mudahele etmek zorunda kaldi ve o duran top dondu gol oldu. semih gibi citkirildim, bir tane kafa topu almaktan aciz savunma oyuncularin varsa zaten her duran top, uzun top sorun yaratir kalende. riekerink ise halen semih, sabri ve selcuk gibi les futbolcularda israrci olursa kendi sonunu hazirlamis olur.
  • 314
    bu maçtaki başakşehir bekleriyle tam 10 sene önce 22.04.2006 fenerbahçe - galatasaray maçına eric gerets önderliğinde çıkıp 4'lenmiştik. eric gerets ileri görüşlü adammış o gun oynattığı iki genç bek şu an stsl liderinin bekleri. bu da böyle bir anektod olsun bu maçla ilgili. zaten çok fazla içimden konuşmak gelmiyor keşke uğur uçar ile ferhat öztorun yıllarca bizde devam edebilselerdi.
  • 318
    bu maç sonrasında bu takımdan niye bir halt olmayacağını oyunculara bakarak tekrar anlayalım.

    muslera: takımın iki gömlek üstü tek oyuncusu.

    sabri: teknik ve paslar kötü, defans ortalama, hız ortalama, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı orta.
    cavanda: teknik ve paslar çok kötü, hız iyi, defans ortalama, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı ?
    linnes: teknik ve paslar ortalama, hız iyi, defans kötü, topsuz oyun ortalama, kazanma hırsı ?
    semih: defans kötü, teknik ve paslar çok kötü, hız ortalama, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı vasat.
    hakan: defans ortalama, hız çok kötü, teknik ve paslar vasat, topsuz oyun iyi, kazanma hırsı vasat.
    chedjou: defans ortalama, hız çok kötü, teknik ve paslar iyi, topsuz oyun iyi, kazanma hırsı orta.
    serdar aziz: defans iyi, hız ortalama, teknik ve paslar vasat. (geri kalanlar ?)
    carole: defans iyi, hız iyi, teknik ve paslar ortalama, topsuz oyun ortalama, kazanma hırsı ortalama.

    selçuk: defans çok kötü, hız çok kötü, teknik ve paslar ortalama, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı kötü.
    tolga: defans iyi, hız iyi, teknik ve paslar ortalama, topsuz oyun iyi, kazanma hırsı iyi.
    de jong: defans ortalamai hız vasat, teknik ve paslar iyi, topsuz oyun ortalama, kazanma hırsı ortalama.
    hamit: selçuk'un biraz daha yavaşı.
    josue: galatasaray klasmanında değil. fazla sürede almadı.
    sneijder: defans kötü, hız ortalama, teknik ve paslar iyi, topsuz oyun iyi, kazanma hırsı iyi.
    yasin: defans ortalama, hız ortalama, teknik ve paslar ortalama, topsuz oyun ortalama, kazanma hırsı ortalama, beyin.dll not found.
    bruma: defans çok kötü, hız çok iyi, teknik ve paslar ortalama, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı iyi.

    sinan: defans çok kötü, hız iyi, teknik ve paslar iyi, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı iyi.
    podolski: defans kötü, hız kötü, teknik ve paslar iyi, topsuz oyun kötü, kazanma hırsı ortalama.
    eren: defans vasat, hız vasat, teknik ve paslar vasat, topsuz oyun vasat, kazanma hırsı ortalama.

    şu özelliklere sahip futbolcularla iyi bir top oynayabilmek veya vasat bir defans yapabilmek imkansız. hem topsuz oyunda rezaletiz, hem yavaşız. elimizde galatasaray'a yakışan 4-5 futbolcu var yok. riekerink'e gelirsek pas oyunu oynatmaya çalışıyor ama defans ve hücum organizasyonları sınıfta kalıyor. kendisini göndermek yerine yanına bir tanede ucuzundan italyan alt yapı hocası getirtsek topsuz oyun işini ve defansı çözeriz :) yada cidden iyi bir teknik adam almak lazım ki, bu kadroya işi bilen kimse gelmez. ancak türkiye liginden galatasaray'ı hayatının fırsatı olarak gören yerli bir teknik adam gelebilir, o da yerlileri kayırıp iki senemizi daha yer. şu takıma bir şeyler olabilmesi için takımdan da epey adam gönderip, yenilerini getirtmek lazım.
  • 319
    bu tarz maçlar şampiyonluk belirtisi içeren maçlardır ya hani... bi şekilde futbolcu saldırır, taraftar coşar. kötü durumdan kurtulur takım. defalarca yaşadık bunu. taraftar olarak kokusunu alabiliyoruz. tabii ki kesin diyemeyiz ama bu maç gösterdi ki büyük ihtimal bu sene bizim sınavımız şampiyonluk değil. ne bileyim teknik direktöre sahip çıkmak gibi bişi, genç futbolcuya sabır göstermek gibi bişi. aklıma da pek bişi gelmiyor açıkçası.
  • 320
    hala problemi isimler üzerinde arayanları gördüğüm maçtır. bundan aylar önce bu mental yapı hocanın takıma kattığı bir anlayış ve bunun acil değişmesi lazım demiştik. görüyorum ki hiçbir değişiklik yok. yine aynı temposuz, ağır, uyuz eşek misali oyun. top bizde kalacak ya ayağında dolandır dur. bu kafanın değişmemesi halinde isim olarak hangi oyuncuyu koyarsan koy hiçbir değişiklik olmaz. acilen oyun mentalitesini değiştirmeli ya da hocayı !!
  • 321
    üzerinden bir gün geçmesine rağmen aklıma geldikçe sinirlerimi bozmaya devam eden maç. o kadar çaresiz ve kötüydük ki, bu sene için bütün umutlarım tükendi diyebilirim. durup durup gözümün önüne yerde yatan emre b, mehmet batdal'ın altında ezilen sabri ve kulübemize doğru kol hareketi yapan abdullah avcı'nın suratı geliyor. ulan haftasonunu zehir ettiniz. emeği geçenlerin allah belasını versin.
  • 323
    (bkz: #2054663)
    (bkz: #2056927)

    maalesef ki kurduğumuz felaket senaryosu gerçek oldu. açık söyleyeyim, şu maçın oynandığı cuma akşamından beri moralim bozuk ötesi... yediğimden içtiğimden keyif almıyorum. çok canım sıkıldı. bunları neden yazıyorum? çünkü biliyorum ki bir çoğumuz aynı şeyleri hissediyoruz, yalnız değilsiniz, bilin istiyorum...

    "ak göt - kara göt ortaya çıkacak" demişim, kara göt olduğumuz ortaya çıkmış maalesef. yani evimizde başakşehir'e kaybetmek çok kötü bir senaryoydu ve bu senaryo gerçekleşti. ligin başında kümeye dalgası geçilen fenerbahçe bu hafta da kazanarak 2 puan ensemize geldi, haftaya - yani milli aradan sonraki ilk maçta - fenerbahçe'ye konuk oluyoruz...

    futbolda böbürlenmek veya dalga geçmek çoğu zaman tersine dönüp adamı mahçup ediyor kendi diline. zamanında prandelli'yle dalga geçilen dönemin sonunda galatasaray şampiyon olup milleti kek kalıbına sokmuştu. bu senenin başında bizler de fırsatı bulup fener'e giydirdik, sonra adamları birden ensemizde bulduk ve şimdi deplasmana onlara konuk olacağız, yenilirsek gerilerine düşüyoruz.

    durum çok sinir bozucu bir hal aldı...

    başakşehir maçında kötü oynadığımız kanısında değilim bunu belirteyim. yine topa hükmeden, yüklenebilen, rakibini baskılayabilen bir galatasaray vardı. ancak yine bununla beraber malum zaaflarımızın sırıttığı, tandemimizin paso rakibe kafa vurdurduğu, top kaçırdığı, hücumda varyasyonların kısıtlığı olduğu, eren'in beslenemediği bir maç. ayrıca eren'in de kendisine gelen tek mutlak gollük bruma asistini gol yapamaması söz konusu...

    ben şahsen maç içinde başakşehir kalesini bu kadar yoklayacağımızı ve pozisyon bulabileceğimizi de sanmıyordum, özellikle şino'nun uzak şutları tehditvariydi...

    hele hele ilk golü, hem de bu kadar erken bulmak hiç yoktu aklımda. çok sevindim, "oluyor lan galiba?" dedim... benim için bu maçta ilk golü atabilmek ve sonrasında kazanmak şampiyonluk alameti niteliğindeydi.

    ancak öyle amatörce, öyle çabuk cevap geldi ki, öyle saçma sapan bir golle durum 1-1 oldu ki, tüm ümitlerim o anda yıkıldı. hatta o anda "ikinciyi de yer ve yeniliriz" hissiyatı hasıl oldu. öyle de oldu... kendi kalesine kafa vuruşunu bu kadar rahat yaptıran kaç büyük takım var bilmiyorum ama yalçın ve batdal resmen bizim ceza sahasındaki tüm adamları ezdiler.

    ...ve sonucun tek açıklaması da bu oldu aslında... ilk golü bulup umutlandığımız maçta, özellikle korktuğumuz visca'ya bile 1 pozisyon hariç birşey yaptırmamışken mehmet batdal ve yalçın'ın hava topu üstünlüğüne mağlup olduk resmen.

    son dakikalardaki yüklenişimiz bu sene ligdeki en iyi yüklenişimiz, en zengin pozisyon varyasyonu yarattığımız süreçti belki de... ancak bunun nedeni biz değildik, bunun nedeni izin veren başakşehir'di... biz de umutsuzca saldırdık...

    şu maçın sonucundan sonra galatasaray'ımızın bu seneki şampiyonluğuna dair umudumu yitirmiş durumdayım.
    bunu galatasaraylı tarafım değil rasyonel tarafım söylüyor.

    ligde bizden iyi hücum eden, bizden iyi savunma yapan birden fazla takım var. aynı anda ikisinde birden bizden iyi olan birden fazla takım var.
    beşiktaş'ın hakem eyyamıyla bizden önde olduğu konusunda hemfikirim. ancak bu bizden iyi hücum ettikleri gerçeğini değiştirmiyor.
    başakşehir'in de bizim maçımızda ali palabıyık tarafından kollandığında hemfikirim, ancak bu bizden iyi defans yaptıkları gerçeğini değiştirmiyor.

    son bir kelam hakeme;

    uzun zamandır ligde bu kadar net "ince ince doğrama" yapan hakem görmedim. bazen inanamadım verdiği kararlara. bizim faul yapmadığımız pozisyonlarda çaldığı kolay düdükler, başakşehir'in bileğe bileğe salladığı pozisyonlarda vermediği fauller, bize, özellikle carole'a gösterdiği kolay kart, aynı pozisyonun bir tersinde sinan'a yapılanda kartın verilmemesi, maç içinde takdir haklarının tamamen başakşehir'e kullanılması,

    ve en önemlisi, o emre belözoğlu yavşağının bariz biçimde hakemin suratına höykürmesine rağmen kart görmemesi, maç boyu sahada kalabilmesi...
    hakeme sığınacak değilim, ancak maçı kaybetmemizde payı olmadığını da söyleyen maçı izlememiştir.

    riekerink'e ilişkin bir şey söylemeyeceğim...
    kendisini destekliyor ve uzun vadeli proje olarak niteliyorum.

    galatasaray toparlanmıştır, galatasaray doğru yoldadır, bu sene şampiyon olacak niteliklere haiz olmaması, geleceğimizin doğru yolda olmadığı anlamına gelmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın