• 176
    bu maç adına pek yorum yapasım yok açıkcası. gerçekten çok üzgünüm. takım olarak kötü olduğumuz ve sonuna kadar bu mağlubiyeti hakettiğimizi düşünüyorum. sonuna kadar mücadele eden, ataklarımızı güzel kapatan ve hızlı kontratak yapan bir ankaragücü vardı, 3 puanı hakettiler. şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünmemizin zamanıdır. çok sıkıntılı bir döneme gireceğimiz aşikar. umarım hızlı bir çıkışı yeniden yakalayabiliriz ama ilk defa bugün büründüğüm karamsarlığım inanmama engel oluyor. sıkıntımız zaten bize yeter diye düşünürken, bazı eziklerin ''renklere alerjiniz var tabi'' türünde berbat esprilerine maruz kalmak ve en çok da melih gökçek'i güldürmek koyuyor adama. keşke başka takımdan yeseydik o golleri de, bu başımıza gelmeseydi. yine de hayırlara vesile olsun diyelim...
  • 177
    izleyemediğim ve izleyemediğim için çok sevindiğim maç. çok şükür ki izleyememişim. neden mi yenildik? çok basit.. ne şanssızlık, ne bencillik. tamam bunların da etkisi var ama en önemli sebep takım çok havalandı! yok barcasaray, yok bu takım bu lige fazla takımın resmen götünü kaldırdı. türk insanlarının çoğu böyledir, hemen havaya giriverir. iki kez alınan beraberlikten sonra takımı ultraslan tribüne çağırdı, motive etti ama onlarda en ufak bir tık yok 2 haftadır. doğruyu söylemek gerekirse panathinaikos maçında'da takımımız ahım şahım bir futbol oynamadı. şans da bizim yanımızdaydı ve yendik sonuçta. takım iyi yolda değil sözlük. gerçekleri görelim. yarı döneme kadar böyle gider bana göre.. fenerbahçe'yi yeneceğimizi düşünüyorum o ayrı bir olay ama böyle olaylara bir süreliğine alışmalıyız. ayrıca adnan polat'tan da acilen çok sert bir uyarı bekliyorum!
  • 180
    izleyen herkes görmüştür takımımızın nerede hatalı nerede hatasız oynadığını, izlemeyenler ise girleri takip ederek az çok fikir sağlamıştır kendilerine.. ben feci üzüldüm ve de çok sinirlendim, hem isteksiz oynayan futbolcularımıza hem de maçtan sonra yaşanan çirkinliklere.. pek de ahkam kesmek istemiorum klavye başından.. galip gelmeyi hoş karşıladığımız gibi beraberliği de, yenilmeyi de hoş karşılayabilmeliyiz yani sabırlı olmalıyız.. 2-3 maç kazanamamak ve sabırlı davranmak zor gelir bizlere, ama bunu yapabilirsek desteklediğimiz takımın da bunu farketmesini sağlayabiliriz.. o zaman galatasarayımız daha stressiz maçlarda daha başarılı sonuçlar alır..

    asıl değinmek istediğim bugun oynanan maçın sonunda yaşananlar ( 36 taraftarın gözaltına alınması).. bu tür çirkinlikleri başlatmanın kötü sonuçları geri getirmediğini idrak edemeynlere rağmen ilk önce sağ duyulu taraftar olabilmemiz lazım yoksa herkes bu devleti her sohbetinde kurtarır, her yanlışı kendi doğrularıyla düzeltir ki.. maçtan sonra yaşanan çirkinlikleri görmeyenler adına sevindim ama o olayları futbolculara yaşatanlara, taraftarları içine alanlara ise feci sinirlendim.. öyle taraftar olunmaz, olsa olsa holigan olur o da bize yakışmaz.. varsın puan ya da puanlar kaybedelim ama ilk önce takımımıza layık bir taraftar olalım, o zaman bunu farkeden futbolcularımızdan daha fazla verim alabiliriz.. umarım başarabiliriz de 4 ekim 2009 ankaragucu galatasaray macindan sonra başlayan 4 ekim 2009 chelsea liverpool macinda ki futbolu futbol gibi oynatan güzelliklerden uzak kalmayız..
  • 181
    mağlubiyet nedeniyle hakemi suçlamamakla beraber rahatlıkla söyleyebilirim ki koray gençerlerin çok kötü yönettiği karşılaşma. ankaragücü ceza sahasının sağ tarafında yapılan hareketin ardından oyunu devam ettirip ( ki ankaragüçlü oyuncu topa bile değmemişti) servet'in ceyhun'a dokunmamasına rağmen ceyhun'un dengesini kaybettiği pozisyonda faul verdi. garipti gereçkten. bunun dışında ankaragücü'nü tebrik etmek kalıyor.
  • 182
    galatasaray'ın 2009-2010 sezonunda ilk mağlubiyetini aldığı maçtır.

    genel olarak yeterli performansı gösteremesekte bence fena oynamadığımız karşılaşmadır. birkaç maçta puan kaybettik diye enseyi karartmanın alemi yok. suçlu ne frank rijkaard'dır ne de sistemi. ortada bir problem varsa bu da futbolcu kaynaklıdır, bireysel hatalardır. bu maç ile birlikte puan kaybettiğimiz maçlara bakarsanız kaçırdığımız basit golleri ve yediğimiz gollerdeki bireysel hataları görebilirsiniz. asıl sorgulanması gereken futbolcuların neden performanslarının düştüğüdür. mesela; merak ediyorum neden arda turan'ın yüzü haftalardır gülmüyor ? bu basit bir örnek sadece.

    siz bakmayın "frank rijkaard'ın b planı yok" diyenlere. öyle bir ülkedeyiz ki kariyerinde başarılı olamayan futbolcu eskisi adamlar hiç utanmadan eleştiri çabalarına girişmiş. kaldı ki bu takımı frank rijkaard üzerinden eleştirmeye çalışan, onun sistemini sorgulayan adamlar futboldan zerre anlamamaktadır bana göre.

    galatasaray sözlük'ün genel tavrı beni mutlu etmekte. tabii ki çatlak sesler olacaktır, olmalıdır da fakat kimse kimsenin fikrini beğenmiyor diye ona hakarete varan eleştiriler de bulunamaz. bakın sağ altta beğenmediğiniz entryler için bir buton var.

    sonuç olarak geriye 28 hafta kalan ligimizde kimse her maçını kazanamayacağı gibi puan kayıpları da olacaktır. frank rijkaard bu takımın başına geldiğinde "bizde onun sınırsız kredisi var" diyenler bundan çabucak vazgeçmesinler zira biz ne çektiysek bu istikrarsızlık yüzünden çektik. önümüzdeki trabzonspor maçını da kaybedersek kredi de mi bitecek ? bu takımı ve frank rijkaard'ı köpeklere yedirmeyeceğiz tabiiki.

    destek olmak için biz burada, olmamız gereken yerdeyiz. duruşumuz da budur, düşüncemiz de...
  • 183
    ankara'nın deplasman olmadığını gösterdiğimiz maçtır.oysa ne mutlu ve umutlu gitmiştik.zar zor biletimizi bulmuştuk.hiç oturmuyacak,susmayacaktık.hava güzeldi ,rijkaard güzeldi biz güzeldik.ama kötü oynadık kaybettik daha ötesi yok.6 da 6 yaparken, kazandığımız bütün maçlar üst olurken rijkaard'dan iyisi yokken,adına methiyeler düzülürken bir mağlubiyet sonucu hemen bombardımana başlıyanların da bizim aramızda yeri yoktur.umarım bu maç sadece ders olur ve toparlanmamızı sağlar ve kaybettiğimiz şey güvenimiz değil de sadece 3 puan olur.
  • 184
    biz değilmiydik , bu adam gelsin 2 yıl beklemeye razıyız diyenler, ee noldu şimdi neden sabırsızlık yapıyoruz.
    sözlüğe ve taraftar forumlaraına bakıyorumda bir kaç çatlak ses dışında öyle çok karamsar düşünen bir taraftar grubu yok. aslında yukarıdaki yazdıklarım o çatlak ses çıkaranlara.

    şimdi baktım sözlüğe ve foruma galatasaraylı taraftarlar o kadar rahat ki, "- olur abi ya, - yenilmeyen takım mı var, - nazar boncuğumuz oldu", gibi yorumlar okuyorum. tabiki teknik anlamda bazı hatalar olmuş olabilir ama tuttuğumuz takımda barca değil bunuda kabul etmek lazım ama taraftar takıma ve teknik direktörüne o kadar saygı duyuyorki bu malübiyet bile fasa fiso yani.

    şimdi diğerleri çok şey yazacak, galatasaray taraftarının yapması gereken takımının arkasında durmaktır, başkaları ne derse desin.

    tamam diğer takımlarada bakalım, biri yönetim takım ve taraftar arasında bir çıkar çatışması olan bir camia, diğerdi bir oyuncunun şişirilmesiyle kör topal devam eden bir takım.

    o yüzden herkes kendi önüne baksın

    http://cinnettekno.blogspot.com/...2009/10/efendim.html

    edit: imla
  • 185
    galatasaray'ın tamamen konsantrasyon eksikliği sebebiyle kaybettiği turkcell super lig mücadelesidir.

    ilk 10 dakikadan sonra sakin bir şekilde pas trafiğini oturtan galatasaray, oyunu tamamı ile kontrol altına aldı. bu sırada, ankaragücü de tam bir düz mantık kurarak galatasaray'ın bireysel özellikleri üst seviyede olan hücum dörtlüsünü adam adama markaj ile durdurmaya çalışıyordu. burada yapılacak, hızlı bir verkaç, gol aramaya çıkan sürpriz isimler, uzaktan bir şut ya da bireysel yetenekli isimlerin çalımları sonunda yapacağı bir asist ya da bir gol, maçın kopmasına yeterli olabilecekti. bunları ilk yarıda sahada çokça uygulanmaya çalışıldı. girilen 4 pozisyonun içerisinde 2 tane net pozisyon* * vardı. ikinci yarı da bu şekli devam ettirebilirse, galatasaray'ın golleri bulacağı çok belliydi.

    yine ikinci yarı hemen kontrolü eline aldı galatasaray. futbolcularımız yine sakin sakin paslaşıp, karşı tarafın defansını bozmaya çalışıyordu. nedense olay milan baros'un kaçırdığı pozisyondan sonra kopmaya başladı. bu dakikadan sonra sanki takımda bir panik havası hakimdi bir an önce top kullanmak istemeler, acele etmeler veya çok topla oynayıp sonucunda basitçe kaybedilen toplar. aslında skor 0-0 idi ama maçı izlerken "yahu 1-0 mağlup durumda mıyız ki böyle panik oynuyoruz?" soru cümlesini çok kurduğumu hatırlıyorum ki mağlup olsak bile böyle oynamamız çok lüzumsuzdu. bu, tamamen son iki maçın skorundan dolayı ortaya çıkan mental yorgunluktan başka bir şey değil diye düşünüyorum.

    arkaya atılan birkaç topla birlikte ankaragücü biraz daha tehlikesini de hissettirmişti bu sıralarda. şu, savunma arkasına atılan, toplar bir müddet daha canımızı sıkacağını düşünsem de orta sahadaki elano(kewell)-arda-aydın(keita) üçlüsünü prese alıştırdıktan ve stoperleri biraz daha orta sahaya yaklaşmasını sağladıktan sonra aşılacağını düşünüyorum. yapılacak hücum pres dışında bunun bir alternatifi yok. maalesef daha bunu 5-10 dakika arası yapabiliyoruz.

    neyse, bu karışık durumlarda bile pozisyonları zorluyordu takım ta ki hakemin galatasaray'a yapıldığında es geçtiği ama biz yaptığımızda çaldığı 2-3 pozisyona kadar. sanırsam 65 ya da 70. dakika civarıydı bir anda o iki pozisyondan sonra tamamen maç soğudu ve oyundan kopuldu. (burada belirtmek istediğim sadece hakemin formsuz oluşu adalet dağıtırken bazı poziyonlarda saçmalaması ama tabi ki de bu durum galatasaray gibi büyük bir takım için mazeret değil.) bir anda şuursuzluk ve konsantrasyon eksikliği baş gösterdi ve sonrası da mağlum.

    bu ne tarihimizin ilk mağlubiyeti ne de sonuncusu. önemli olan 8-10 sene bu takımı götürecek bir oyun düzeniyse, bu yolda yapılacak her türlü kaza sonucunun takıma olumlu yansıyacağını şu durumda düşünmek en mantıklısı.
  • 187
    bu sezon izlemediğim tek maçtır. skoru duyunca önce inanmadım cafe de arkadaşlar dalga geçiyor sandım. eve gelince baktım ki doğruymuş(burası giriş bölümü). bu takım geçen seneyi hiç bir sistem derdi olmadan 5. bitirmişti. bu sene ki amacımız birsistem oturtmak total futbolun topraklarda temsilcisi olacağız. bu sene bu ligi 10. da bitirebiliriz. önemli değil biz bu kadroyu (hocada dahil) bu sene şampiyon olmak için kurmadık sadece, bizim amacımız sistemi oturtmak. suyun karşı tarafı gibi şampiyon olalım gerisi önemli değil derdinde değiliz. bu sene şampiyon olursak ekmek kadayıfının üzerine kaymak olur. 3 puan kaybetmişisiz bir önemi yok bizim için biz günlük başarıların peşinde koşmayacak kadar büyük bir camiayız...
  • 188
    fırsatların değerlendirilmediği ve defansın rakibi bu kadar çok rahat bırakması sonucunda yenildiğimiz maçtır. nonda ve baros elinden geleni yapıp topu dışarı ve kaleci üzerine attıklarından, defansında kevgir gibi olmasından dolayı bu sonuçla karşı karşıya gelinmiştir. burada bunları yazarken de takımı yerden yere vurduğum bir maçla asıp kestiğim zannedilmesin arada bir böyle şeyler olacaktır. bir anda herşeyi silip atacak değilim. ne diyelim bundan sonra umarım daha iyi oynar ve kazanırız.
  • 191
    elbet bir gün yenilecek olan takımımızın mağlubiyetle karsılaştığı müsabakadır. bunun böyle olacağı belliydi klişesi su ara dillere pelesenk oldu. kanaatimce, taraftarın referansı medya olmamalı yarın bu takım çıkıp feneri kadıköyde yendiğinde o zaman bunlar uzaylı geyikleri tekrar baslayacaktır. ama galatasaraylılığından emin olunan insanların eleştirilerini de hainlik olarak nitelemek basitlik olur. takım savunmasında arıza olduğu, 2-3 maçtır belliydi, önlem alınmalıydı, mümkünse bu işi taraftardan, medyadan daha iyi bilen rijkaard bu duruma çare bulacaktır. dünkü mağlubiyette sahsım adına üzücü olan tek sey 3. goldür. takım 2. golün santrasını yaparken 3. golü yedi, bu büyük takıma bu yakısmadı.
    hocanın ve kaptanın dediği gibi galatasaray mutlaka ayağa kalkacaktır, gerekli olan tek sey aklı selimdir.
  • 193
    ilk mağlubiyetimi aldığımız maçtır.
    sakatlıklar, şanssızlıklar, hakem hataları gibi bir çok neden sayabileceğimiz bir maç. ancak galatasaray olarak bu saydıklarım bizim için hiç bir zaman bahane olmamalı. iyi de oymadık kötü de. aslında iyi oynayabilirdik eğer takım olarak mücadele edebilseydik. galatasaray olarak son 3 maçtır yıldız futbolcuların bireysel becerilerine fazlasıyla güvendik. onlardan medet umduk. tıpkı real madrid in yıllar önce beckham lı, zidane lı kadrosunda daha bir çok yıldız barındırmasına rağmen beklenen patlamayı yapaması gibi. bu kesinlikle galatasaray ruhuna ters bir oyun tarzı. bu oyunu rijkaard oynatmıyor tabiki. ancak nasıl oluyorsa anlamsız bir şekilde servet çetin bile çalım atmaya rakibin sağından atıp solundan geçmeye çalışıyor. bizim için bir silkelenme, kendine gelme maçıdır.
  • 194
    galatasarayımın son haftalarda oynadığı (ya da oynayamadığı) oyunun bir benzerini ortaya koyduğu maç olmuştur. aslında son 4-5 haftadan daha farklı bir galatasaray izlemedik sahada. en önemli fark değerlendirilemeyen pozisyonlar oldu. beşiktaş, pana, eskişehirspor ya da graz maçlarında ne kadar pozisyon bulduysak, ankaragücü maçında da bir o kadar bulduk ama bu sefer hiç atamadık. o yüzden bu maça dönük değil ama son haftalardaki galatasarayla ilgili söylenmesi gereken bazı şeyler var diye düşünüyorum. sıkıntı çözüm bulunamayan ve her hafta karşımıza çıkan problemlerde yatıyor. nedir bunlar:

    1- galatasaray defansı kesinlikle oyun kuramıyor. bunun en önemli göstergesi bazen en rahat pozisyonlarda bile leo'ya atılan geri paslar. ön alanda çok değil biraz baskı yapan bir takım karşısında bariz sırıtıyoruz. ben leo'nun yerinde olsam sırf bu geri paslar yüzünden önümdeki defansa saydırırım yemin ediyorum.

    2- rijkaardın sistemi bol pasa ve sürekli topu koşturmaya dayalı bir sistem ise arda neden ayağında bu kadar çok top tutar arkadaş. hadi arda bunu yapıyor (ki bir değil her maç) peki bu çocuğu uyaracak ve takım sistemine ayak uydurması gerektiğini söyleyecek biri yok mudur kenarda? veya rijkaard niye bu kadar sabretmektedir arda'ya?

    3- hadi arda yetenekli ve en azından yüzümüzü kızartıyor peki servet'in sürekli sabrı zorlayan çalım denemelerine, kenarlardan kaptırıp orta yapma çalışmalarına ne demeli. aslında burada taraftarında suçu var. servetin her çalımında lehine tezahüratlar adamı açıkçası gaza getirmekten ve çalıma sevk etmekten başka bir işe yaramıyor. kesinlikle duran top pozisyonlarından sonra sağa sola kaçıp pas almak yerine görev bölgesine dönmesi gerektiği kendisine hatırlatılmalıdır diye düşünüyorum.

    4- son maçlarda takımın performansındaki düşüşün bir diğer nedeni de üzülerek söylüyorum elano'dur. futbolcu oynadıkça form tutar diyenlerede katılmıyorum. resmi maçlar form tutma yeri değildir. formunu ya hazırlık maçlarında ya da antremanlarda tutarsın ve hak edersen o taraftarın önüne çıkarsın. aynı şekilde "takıma uyum sağlamak" içinde geçerlidir bu söylediklerim. dolayısıyla şuan ki formuyla galatsarayın 11 inde elano'ya yer yoktur. form tutsun, adam gibi oynasın formasını almayanda top olsun.

    5- göze batan son sorun ise rijkaard'ında söylediği gibi yenen ilk golden sonra ya da maç berabere giderken oyunun son bölümlerinde disiplinden inanılmaz derecede kopmalar olmasıdır. eskişehirspor maçında şişirilen toplar, graz maçında yapılmadı. ama son 3 maçın 3'ünde de defansta inanılmaz açıklar verildi. bu açıkların hiç biri gol aramak için defansın ileri çıkmasıyla alakası değil. yerini kaybeden ve boyundan büyük işler yapmaya çalışan defans elemanlarıyla ilgilidir.

    daha yazıcaktım ama sıkıldım. ne çok sorunu varmış lan bu takımın.
  • 195
    sezon başından beri çok formda olan hücum hattı ve kaleci, sezon başından beri idare eden sarp/topal (son maç ayhan) ve savunma.
    eskişehir ve graz maçından beri süregelen hücum hattı formsuzluğunun bu maçta zirve yapması, savunma ve ortasahadaki arızanın gözümüze batması ve skora yansıması, tabiri caizse leo'nun yalnız kalması...

    maçın en özet hali buydu bence. savunmanın saha içi, özellikle arda'nın saha dışı problemleri su yüzüne çıkmaya başladı. temennimiz rijkaard'ın ve futbol şubesinin tüm bu sorunlara milli maç arasında çare bulması...
  • 196
    5 dakikalığına mücadeleyi bıraktığımızda başımıza neler gelebileceğini gösteren maç olmuştur. maçın son bölümüne kadar çok da iyi oynamayan ama mücadele eden ve istediği pozisyonları bulan bir galatasaray vardı sahada. ama son bölümlere beraberlikle girdiğimiz zaman son iki maçta** yaşadığımız panik havası, bu maçta da devam etti. belki bu iki beraberlik sonrası takım kazanmaya aşırı motive oldu ve maçın son anlarında geriye düşünce, motivasyon yerini paniğe ve endişeye bıraktı, olabilir. ama mücadeleyi bırakmak, maçı bırakmak kabul edilebilir gibi değil. yediğimiz ilk gol sonrası beraberliğe çok yaklaştığımız bir pozisyon vardı ki bu pozisyonu golden hemen bir dakika sonra yakaladık. yani mücadeleye devam edersek pozisyon bulabileceğimizi gösterdik. aynı oyunu 10 dakika daha sürdürmemiz gerekirken disiplini, mücadeleyi, kısacası maçı öyle bir bıraktık ki gözümüzü açtığımızda fark 3'e çıkmıştı. aynı mücadeleyi son bölümde gösterseydik yine de yenilebilirdik evet, ama bu maçı bırakmanın bahanesi değil. ilk yenilgiyi öyle ya da böyle alacaktık, çok da problem değil, ama maç sırasında bu denli moral bozup paniğe kapılarak rakibin ekmeğine yağ sürmememiz lazım.
  • 198
    galatasaray’ımın 3-0 kaybettiği maçtır. bu maçın bende anlamı büyüktür. ankara da yaşayan bir taraftar olarak çocukluk aşkım galatasaray’ın ilk defa maçını izlemeye gidecektim. 12 yaşındayım halamın oğlu götürecek beni maça o meşhur ankara 19 mayıs stadına. hala oğlu ankaragücü taraftarı ama öyle bildiğiniz ankaragücü taraftarları gibi değil,tezahüratını yapar adam akıllı oturur. bileti ankaragücü tarafından alacağını söyledi. ben de bunu öğrenince acaba galatasaray gol atınca ben nasıl susarım nasıl bağırmam diye düşünmeye başladım. formayı giyerek gidemedik tabi. plan şöyleydi: galatasaray gol atınca zıplamak, bağırmak yoktu tabi gel sen bunu o an yap bakalım. ulusta buluşup oradan stada geçecektik. ulus’a geçtim beklemeye başladım. beni aradı bilet bulamadım dedi. o anda yıkıldım, ilk defa izleyecektim takımımı telefonu kapatınca şunu söylemiştim neyi çok istersem o olmuyor. üzgün bir şekilde evin yolunu tuttum. akşam olduğunda maçı 3-0 kaybettik. rijkaard artık iyice sınırları zorluyor ve sona yaklaşıyordu. maçın bitiminde ise ankaragücü ve galatasaray taraftarı arasında olaylar çıkmıştı. güvenlik görevlileri müdahale etmişti. anlayacağınız benim için gerçekten çok kötü bir gündü hem takımım ankara’ya geliyor ben maça gidemiyorum hem de maç sonu yeniliyor. benim ilk galatasaray maçı izleme maceram böyle başladı işte ''gidemeyerek''.
App Store'dan indirin Google Play'den alın