• 901
    maçı izlerken tek bir şey gözüme çarptı. adamların sağ bek oyuncusu rosier’in yaptığı her ortanın (bir tane hariç) mükkemele yakın sertlikte ve çok tehlikeli bölgelere yapılan ortalar olduğunu gördüm. en az 8-9 tane saydım beşiktaşın böyle ortalarını. maçı izlerken farkettiğim şey beşiktaş nasıl iyi orta açıyorsa, bizim de o kadar kötü orta açıyor oluşumuzdur. bir tane mi denk gelmez. hadi onu geçtim. bizim ortalarımız neden süt oğlan ortası gibi arkadaş! bombeli orta açmaktan ne zaman kurtulacağız. en son sert kavisli ve güzel orta açan adam abdülkerim bardakçıydı. çok mu zor sert, kavisli orta açmak. hadi beklerimiz teknik yetersizlik yüzünden açamıyor. mertens efendi niye açamıyor. bir tane isabetli orta açamayacaksan senin adın neden dries mertens.

    içeride icardi var. biz bütün kenar ataklarını hiç ediyoruz. sorun forvette mi sizce? adama top getirince atıyor mu? atıyor. sen bu adamın kafasına topu attın da bu adam mı sokamadı içeri. tamam ben de biliyorum bu adam profesyonel değil. çalışmayı sevmiyor. sıkıya gelmiyor. ama bu adam bu ligde 30 gol atar eğer sen servis yapabilirsen. bakın istemiyorsak gene almayalım. ama şu 4 maçta bu adama muhtacız. beslememiz şart.
  • 903
    epeydir tek bir oyuncunun bir maça baştan sona bu denli etki ettiğini görmemiştim. ne yazık ki cicaldau'ya 6.5 verip almadığımız gedson belki ömrü boyunca bir daha oynayamayacağı bir top oynadı.

    gedson yerine ligden herhangi bir orta saha oynasaydı bugün rakipte, muhtemelen en kötü ihtimalle berabere kalmış, galibiyeti kaçırmıştık. ne sergio'yu ne de mertens'i soktu maçın içine. savunmasından sağ kanatına her yere bastı, aldı, topla çıktı...
  • 904
    keşke zaman 19.00'da dursaydı. maç biteli saatler oldu ama ben hala kendime gelemedim. resmen öküz oturdu bana kalkmıyor. hiçbir şey izlemedim izleyesim de gelmiyor. okuyamıyorum bile (puan kaybettiğimizde genelde böyle olurum)
    tabii ki şampiyonluğu kaybetmedik ancak oynanan oyun beni fazlasıyla gerdi ve üzdü. umarım bir kırılma yaşamayız ve winner kimliğimizle şampiyonluğa ulaşırız. bu maçı son yol kazası olarak ele alıp devam etmemiz gerekiyor.
  • 905
    lider gibi başlayıp, son sıradaki 19. hatayspor gibi bitirdiğimiz maç. bir takım, şampiyonluk iddiası varsa, hele de rakip senden kalite olarak da üstün değilse, maç içinde bu kadar dalgalanmaz. dalgalanamaz. şampiyonluk gitmesin isteniyorsa bu tür durumları gerçekçi şekilde, iyi analiz etmek gerek. yol kazası denip geçilecekse bu takımın son 2 haftada 5 puan kaybettiğini hatırlatmakta fayda var. bir puan daha fazlasına tahammül yok. emekler boşa gitmesin isteniyorsa, herkesin işin ciddiyetine varması gerek.

    (bkz: 8 mayıs 2023 galatasaray istanbul başakşehir maçı)
  • 906
    maç öncesinde yaptığım şu analiz ve kurduğum senaryoların hepsi gerçekleşti ya inanamıyorum:

    (bkz: #3598204)

    okan hoca ve teknik ekip bu maç özelinde dersine hiç çalışmamış. beşiktaş’ın 5 maddede 3 gol atacağının analizini ortaya koymuştum. beşiktaş bütün maddeleri gerçekleştirerek 3 farklı gol buldu. bu kadar kolay yenmemeliydi bu goller yazık oldu.

    mental olarak toparlanılmazsa tepe taklak gidebilir sezonun geri kalanı. o yüzden 1 mayıs 2023 itibarıyla camianın bu maçı unutup şampiyonluğa odaklanması iktiza ediyor.
  • 908
    beşiktaş maça iyi konsantre olmuştu ve maçın geneline hakimdi. golden sonra dağılmadılar. iyi mücadele ettiler. biz ise, okan hocamın maça geç müdahele etmesinden ve oyuncularımızın isteksizliğinden kaybettik. sol kanadımız otobana döndü, bir değil iki değil üç değil sürekli o kanattan orta kafa çalıştılar biz ise sadece seyrettik. her maç aynı on bir ve aynı taktik olmamalı. orta saha direncimiz çok düştü. sam ile dubois, sarı kartlı rashica ile barış değişikliği daha erken yapılabilirdi. bjk camiası dersine iyi çalışmıştı buna karşılık bizim b ve c planlarımız olmayınca sonuç kaçınılmaz oldu.
  • 909
    böyle maçların ve olumsuz gecelerin tek panzehiri bir sonraki maçın bir an önce gelmesidir.
    (bkz: 8 mayıs 2023 galatasaray istanbul başakşehir maçı)
    bu nedenle dişlerimizi sıkıp önümüzdeki 1-2 gün spor medyasından ve sosyal mecralardan, yapılacak algılardan uzak durmakta, daha fazla sinirlenmeme açısından fayda var.
    ilk galibiyet ile yeniden normale döneriz allah'ın izniyle.
  • 911
    yalnız fark ettiniz mi, son haftalar yaklaşınca her ufak olay, her ufak puan kaybı vs. maç sonrasında sosyal medya yıkılırken bu küçük rakiple yaptığımız ve kısmen sansasyonel bir sonuçla tamamlanan maçın ardından sosyal medyada hiç de öyle bir gürültü yok, troller uykuya dalmış.

    büyük maçlarda, derbilerde okan hoca'yı sonuna kadar tebrik ettik de bu tarz maçları da kazanmayı öğrenmeli artık.*

    tanım: hızlıca atlatılıp üzerinde durulmaması gereken, çok da önemli olmayan bir maçtır. insiyatif hala açık bir şekilde elimizde. şampiyonluk da çok yakın.
  • 912
    netice ve entry tarihi itibarı ile dünde kalmış olan maç. beşiktaş'ın istekli ve yüksek eforlu oyununa rağmen sam adekugbe'ye bir türlü neşter vurulamaması hariç aslında güzel bir beraberlik oyununu sahaya koyabildiğimiz maçtı. beşiktaş'ın ikinci golü bizim bireysel hatamızdan, üçüncü golü ise maçın neredeyse bittiği anda bireysel bir performans neticesinde geldi.

    beşiktaş arkada altılı, önde de dörtlü birer blok halinde anadolu takımlarını andıran bir oyun ortaya koydu aslında. biz ise geriye düştüğümüz pozisyonda başımızı yaksa da ısrarlı ve sakin bir pas oyunundan geri adım atmadık. hatta skorun 2-1 olduğu ve beraberlik golü için saldırırken biraz düzenden çıksak kimsenin garipsemeyeceği bölümde bile sabırla pas yapıp açık aramaya çalıştık. gedson olsun, redmond olsun, hatta cenk hatta aboubakar çok çok ekstra bir motivasyonla oynadı. ortalama bir anadolu takımında bu kadar kaliteli bir dörtlü bir arada olmuyor, biraz kaliteli ayak olan takımlarda da bu kadar istek ve hırs olmuyor.

    ligin en bütünlüklü ve toplu oynayan takımı olsak da, takımın düzenini bozmak pahasına ikinci ve üçüncü bölge arasında 3-4 hatta 5 kişilik bir hattı dizen takımlara karşı hala yeterince iyi olamadığımız bir gerçek. sakin kafayla durup düşünüce de belli bir kalitenin üzerinde oyunculara sahip rakiplere karşı atağa çıkışta 3-4 kişiden dar alan baskısı yiyip ileride de "neredeyse" adam markajı kıvamında eşleşmeyi aşabilmenin sistematik bir çözümü biraz zor geliyor. zaten ligde bugün az biraz "dişli" görünen takımların neredeyse tamamını bu oyuna iten de bu.

    asıl avantajımız bu maça kaybetme lüksüyle gidebilmekti. bu maçla mesela puan puana hatta geriye düşseydik, yıkıcı etkisi çok daha fazla olabilirdi. 2-1'den sonra oyun düzeninde kopmalar yaşanıp skor başka bir yere gidebilirdi, daha kötüsü ilerdeki haftaları çöpe atacak kartlar görülebilir ya da başka psikolojik yıkımlar yaşanabilirdi. bu maçı sakatlık ya da kart cezası görmeden, hatta neredeyse hiç hakem müdahalesi yaşamadan atlatmak bence ligin kalan kısmı için değerli oldu.

    kazansaydık elbette çok daha güzel olurdu ama kaybederek avantajımızı kaybetmemiş, sadece birazcık azaltmış olduk.
  • 913
    2.golden 2-3 dakika önce dedim ki "sergio ve kerem çıkmalı, mitdjö ve barış alper girmeli, sürekli pozisyon veriyoruz" ve malesef yanılmadım. maç boyu dökülen sergio, muslera'nın da katkısıyla golü yedirdi.(muslera'nın hatası, amir'in koşu yaptığını sırtı dönük olan sergio'ya işaret etse yada bağırsa o da pası geri verebilirdi kaleciye) o golü yemeden hamleleri yapsak bu maç böyle bitmezdi. çok yazık oldu. şimdi işin yoksa al fikstürü önüne, her maçı kırk kere oyna kafanda.
    böyle kritik maçlarda orta saha toreira-mitşö/berkan, önlerinde sergio(10 numara) şeklinde de olabilir mertens'i keserek. daha dirençli bir orta sahamız olur. çünkü dün en büyük sorunumuz sürekli top kaybetmekten oyun kuramadık. bu dizilişte hem sergio'nun şut, kaliteli orta ve ince pas yeteneklerinden de faydalanmış oluruz.
  • 914
    0-0'ı güzel oynuyoruz çünkü rakipler bizden çekiniyor. bunlar geçiş oynuyor zaten, koz vermeyelim diye ataktan feragat ediyorlar. sette de sıkışıyoruz ama olsun o top bizde ve sihirli ayaklarımız var.,bir şekilde gol atarız zaten. adana demirspor bile arenaya geldi, atak oyunundan feragat etti. beşiktaş da böyle başladı. koca beşiktaş gol yiyinceye kadar atak planları öncelikli değildi. ilk şutu 25 .dakikalarda attılar belki. ama ondan sonrası toz duman.

    1-0'ı berbat oynuyoruz. berbat da oynamıyoruz kontak kapatıyoruz, öyle 15-30 dakikalar oynuyoruz ki iki haftadır. burada yediğimiz haltları maç boyu telafi edemiyoruz. koca galatasaray karagümrük'ten 10 dakikada 3 gol nasıl yer? koca galatasaray bu maçta da 1-1 sonrası ikinci yarı ikinci gole kadar dakika başı nasıl bu kadar çok pozisyon verir? gol bağıra bağıra geldi. çünkü takım ne oynadığını bilmiyor, kurgusu önde basmak üzere olan takım skorun rehavetiyle her şeyi yarım yapmaya başlayınca hiçbir şey yapamamaya başlıyor. kerem mertens gibi acele-hızlı oyun dışında oyun kurma becerileri olmayan adamlardan oyunu tutmasını bekliyoruz. beklerin tekniği zaten yok, onlar da oyunu tutamaz, onları da öne göndermeyince melez bir oyun ortaya çıkıyor. ne yapmak istediğimiz belli olmuyor. istenen oyun ile sahadaki oyun arasında dağlar kadar fark var. madem bu kadro oynayacak, 0-0'a devam ediyormuş gibi oynayacağız. tek çözüm önerim bu. eldeki kadro çekilmeye, temkinli oynamaya hiç müsait değil.

    yenik duruma düşünce de nispeten iyi oynuyoruz ama panik başlıyor. ne de olsa 1-0'dan maçı veriyorsun. oyuncu değişiklikleri orta sahadaki üstünlüğe dayanmıyor. oyunu almıyoruz, oynanan oyun bizim inisiyatifimizde değil. rakip de çekiliyor doğal olarak ama onlar zaten maç başı planlarına dönüyor. çok da zorlanmıyorlar açıkçası. çünkü galatasaray da maç başındaki yapısına ve disiplinine sahip değil.

    iki haftadır aynı senaryo maçlar oynuyoruz. daha önce öne geçtiğimiz ve 1 farkla kazandığımız maçlarda da kontağı kapatamıyorduk ama şanslıydık, rakip 1-0'dan sonra hemen gol bulamayınca yavaş yavaş oyunu da tutuyorduk. ama bu dediğim gibi yanlış strateji. maalesef galatasaray oyunu falan tutamaz. 1-0 ise 2-0 yapmalı. 2-0 ise 3-0'a oynamalı. çünkü galatasaray kadrosu tekniği düşük iki bekiyle, savunma zaafiyeti olan iki orta sahasıyla, kağıt üstünde çapa ön libero kullanmamasıyla, genel olarak kısa bir takım olmasıyla geriye çekilip savunma yapamaz, geriden oyun da kuramaz. galatasaray futbol takımı önde basar, geçiş kovalar, sette sıkışıyorsa da bunu tercih etmez ama yetenekli ayakları da vardır. gerektiğinde sette de işi çözer.

    hiç kafa bulandırmaya gerek yok okan hocam. bu takımı geri çekme, 1-0'dan sonra farklı oyun deme. 1-0 asıl bizim işimize gelmeli. rakip alan boşaltacak artık. bu oyun tam istediğimiz oyun. nasıl 1-0'da bu kadar panikliyoruz, inanılır gibi değil.
  • 915
    açık konuşmak gerekirse, gerek beşiktaş'ın yüksek formu, gerek zor deplasman olması, gerekse de vodafone park'ta şansımızın tutmuyor olmasından ötürü benim bu maçtan puan beklentim yoktu. lakin öne geçmemize rağmen sonrasında bu şekilde kaybetmek moral bozucu, hatta 2-1 ile 3-1 arasında teoride fark yokmuş gibi görünse de maçın bitiş şekli ve moral açısından çok fark var.

    mağlubiyete en çok da torreira'nın bitmez tükenmez enerjisine, savaşçılığına, kerem'in muhteşem oyununa ve icardi'nin ilk goldeki muhteşem bitiriciliğine karşılık alamadığımız için üzüldüm. torreira olmasa orta sahamız resmen yol geçen hanına dönebilirdi.

    birkaç noktaya değinmek istiyorum:

    1) mertens klasik bir 10 numara olmadığı için böyle tempolu ve hızlı maçlarda maalesef etkisiz kalıyor. wesley gibi bir ara pası veya uzaktan şut tehdidi maalesef yok, haliyle de bu maçta sahada varla yok arasıydı. ki ne şutu, ne çalımı, hücum alanında hiçbir verimi olamadı. ideal 11'imizin olması elbette sevindirici ve şampiyonluk için mücadele eden takımlarda elzem bir kavram fakat beşiktaş deplasmanının böyle olacağı az çok belliydi, mertens yerine berkan ile başlayıp oliveria'yı bir tık önde denemek de olabilirdi veya bu durumu devre arasında gözlemleyip 2. yarıya mertens ile başlamayabilirdik de.

    2) maçı yalnızca 1 isabetli şutla bitirdik fakat istatistiklerin yansıttığından farklı bir maç oldu bence. mesela muslera'nın hatasında o golü yiyip 2-1 geri düşmeseydik ben maçı yüksek ihtimalle kazanabileceğimizi düşünüyordum. çünkü beşiktaş çok yorulmuştu ve yedek kulübelerindeki oyuncular tayfur, necip, muleka gibi anadolu takımı seviyesindeki oyunculardı. yorgunlukları arttıkça biz oyunu rakip yarı sahaya yıkabilirdik. aslında 2-1 geri durumdayken de öyle olmuştu fakat 3. bölgede bir türlü ciddi tehlike yaratamadık. yoksa bir 9-10 dakikalık bölüm var ki dönen bütün topları kazandık ve beşiktaş yarı sahasından bile çıkamamıştı.

    3) gedson ve rosier hayatlarının maçını oynadı. özellikle gedson beşiktaş adına çok ama çok etkiliydi. birçok pozisyonda tiyatro yeteneklerini gösterip temas olmamasına rağmen kendini yere atıp kıvranmalarını bir kenara bırakıyorum, ekstra motive çıktığı çok belliydi. lakin gedson'un oyun tipi zaten tam olarak bu, adam farklı bir oyun oynamadı. top sürme özelliğini, pas yeteneklerini, ikili mücadelelerini, hepsini sergiledi.

    4) tüm maç boyu, abdülkerim'e karşı hiçbir varlık gösteremeyen aboubakar, son pozisyonda tam golcü vuruşu yaptı, hakkını vermek lazım. kendisini maç boyu etkisiz tutmuşken maç sonunda onun "kral" ilan edilmesi de bizim ayıbımız olsun.

    bu mağlubiyet bize bir şey kaybettirmiş değil, fenerbahçe 3 puan yaklaşmış olabilir fakat ipler hala bizim elimizde ve direkt rakibimizle kendi sahamızda oynayacağız. bu ciddi bir avantaj. o maça 1-2 puan geride dahi girsek şampiyonlukta söz hakkı bizim. buna odaklanıp stresi önlememiz lazım, hem takımda hem de camiada.

    not: maç sonu içindeki ergeni serbest bırakan beşiktaş twitter hesap yöneticilerini de tebrik ediyorum. sanırım hayatlarındaki ilk galatasaray galibiyetini aldılar.

    edit:
  • 916
    ilk yarı özelinde maçın ilk 25 dakikası nasıl oynanması gerekiyorsa o şekilde oynadık. kornerden saçma sapan yediğimiz gol olmasa maçın gidişatı bu sezonki kadıköy deplasmanıyla aynı olacaktı zaten.

    ikinci yarı ise bana kalırsa maça yine iyi başladık. bireysel hatayla yediğimiz gol öncesi kameralar yedek kulubesini gösterdiğinde midtsjö hazırlık yapıyordu. ben, mertens-midtsjö değişikliği yapıp oliveira'yı ileri atacağını düşünmüştüm ki bu hamle maçtan en az 1 puan almamızı sağlayabilirdi. ancak o esnada bireysel hata golü geldi ve zaniolo'nun da dahil olduğu yeni bir plan yapılmış oldu. bu dakikadan sonra da oyunun gidişatı klasik vodafone park'ta oynanan geçmişteki maçların senaryolarıyla aynıydı.
  • 917
    gerekli dersler çıkarıldıktan sonra acilen unutulması gereken müsabaka. aslında bölüm bölüm oyunu iyi oynadık. yukarıda bir arkadaşın dediği gibi 0-0'ı ve 2-1'i iyi oynadık ama maalesef kolay pozisyon harcıyoruz. atakları olgunlaştırmakta zorlanıyoruz. bazı oyuncular gününde değilse veya isteksiz oynuyorsa inanın diğer 7-8 oyunumuz takımı yukarı çekmekte haliyle çok zorlanıyor ve bu da konsantrasyon kaybına yol açıyor neticede kalemizde gol(ler) görüyoruz.

    bu takımın bol bol isabetli orta çalışması gerekiyor. nedir bu işin doğru antrenman metodolojisi inanın bilmiyorum ama her orta tercihi mi kötü olur arkadaş. yani istatistiklere göre en fazla duran top xg'si üreten takımız, ama isabet oranımız yerlerde. mauro icardi gibi tilki bir forvet ile oynuyoruz. adamın sezgileri ligin üstünde ama adama göre orta kesmekte zorlanıyoruz. ben ve biliyorum ki birçok arkadaş yıldık artık şu bam güm kesilen amaçsız ortalardan, yine yıldık bu ortaların ya önündeki tek rakip takım oyuncusuna çarpmasından veya en uzak, kimsenin olmadığı yere gitmesinden. bu işe acilen bir çözüm bulunmalı. kornerler, tehlikeli yerlerden kullanılan serbest vuruşlar heyecanlandırmıyor bile maalesef.

    son olarak çok az sayıda şut denediğimiz bir maç oldu, şut tehdidi olan oyunculara sahibiz ama kalenin ağzına kadar girmeye çalışıyoruz. bazen herkesin beklemediği bir zamanda sürpriz bir şut gol getirir arkadaşlar. dries mertense ve sergio oliveiraya bol bol pekmez mi yedirilir florya'da ne yapılır bilmiyorum şu cılız şutlarını sert isabetli şutlara çevirmeliler artık*

    lucas torreiraya ayrı bir parantez açmak gerekir. kendisi gibi rakipleri ısıran oyuncuları çok seviyorum. hem teknik hem mücadeleci, yeri gelince rakip ceza sahası içerisinde ortalığı karıştırıyor. harika bir oyuncu ve karakter. herkes kendisi gibi yüreğini koysa inanın kaybetmeyiz, kaybetsek bile böyle kaybetmeyiz.
  • 919
    kötü oynadığımız ve mağlubiyeti hak ettiğimiz maç. aslında golü yiyene kadar iyi oynuyorduk. çok üretemesek de öne geçmiş, beşiktaş takımını ve taraftarını sindirmiştik. çok basit bir korner golüyle hem rakibi hem stadı havaya soktuk. sonra geri düşene kadar da momentumu bir daha hiç ele geçiremedik. sami yen'deki beşiktaş maçına çok benzedi bu maç. o maçın da kırılma anı 2. golü attığımız andı. sonrasında sağlı sollu gitmiştik rakip kaleye ama direkleri geçememiştik.

    sağlık olsun. bu sezon ilk defa bir büyük maçta kötü oynayan taraftık. olur öyle. savaşa devam.
  • 920
    galatasaray'ın tavanı, teknik direktörü olamaz. galatasaray'ı limitleyen şey finansal durumu olur, oyuncu kapasitesi olur, çeşitli sebeplerle zaman ihtiyacı olur, ama hocası olmaz. olursa böyle olur.

    "ama 14 maç üst üste kazandık", "ama şampiyon olmaya yakınız" falan bunlar rakibin darmadağın fenerbahçe, sezon ortası hoca değiştirmiş beşiktaş olmasını falan önemsemeyen, ite kaka elde edilen domestik başarılara tav olan skor yorumculuğunun etkileri.

    dünkü problemlerin hepsi sezon başından beri, 14 maç üst üste kazanırken de vardı. bu maçları kalite farkı sayesinde kazanıyordu. rakip yakaladıklarını cezalandırmaya başladığında (karagümrük), ya da kalite makası kapandığında, puan kayıplarının ve böyle kaleye bile gidilemeyen maçların ortaya çıkması çok doğal.

    en büyük problem, transferlerle kurulan kadronun dengesizliği. 4-3-3 oynayacağın belli, orta üçlüye torreira almışsın (harika transfer gerçekten) ama yanında illa statik yavaş oliveira olacaksa, artık mertens-mata senin 3. orta sahan olamaz.

    torreira'nın yedeği zaten berkan varken, artık oliveira yedeklemen gerekiyor. getirdiğin adam midtsjö.

    sağ beke gitmiş dünyanın en yavaş adamını almışsın.

    arkasındaki 3'lüye duvar olsun diye seferovic almışsın. mantıklıydı, eleştiremiyorum ama üzerine getirdiğin adam icardi. güya aynı oyunu oynamaya çalışıyorsun ama getirdiklerin aynı tür oyuncular bile değil. yazık adama maç başı 1-2 top geliyor onları atıyor allahtan süper kalitesi sayesinde.

    üzerine 2 kanat rotasyonu için elinde kerem, rashica ve son dönemde barış alper varken 15 milyora zaniolo getirmek de tuzu biberi oldu.

    mertens sağ olsun 35 yaşında box to box oynama özverisinde bulunmasa, boey gitmiş dübua'ya kalmış olsak, bu rezaletin boyutu daha da ortaya çıkacaktı.

    neyse düne gelirsek, oliveira mertens bitik, dur şunları değiştireyim desen kenarda aynı tip oyuncu yok. bence golü yiyene kadar beklemesinin başlıca sebebi kötü transfer politikasıydı. golde asist pasını veren oliveira'yı çıkardın kim kaleden çıkaracak, oyun yönünü değiştirecek, o asist pasını kim atacak?

    ikinci olarak, çok top kaybı yaptık ama, bu takımın sezon başından beri oynadığı oyun zaten nerdeyse hiç paslaşmadan, alır almaz direkt ve uzun koşuyoluna paslarla hızlı çıkmaktı. bunu yaparken de illa ki sürekli top kaybediyorduk. yeni değil. 14 maç kazanırken övülen oyunun şu anda yerilmesi "demek ki farkında değil kimse" dedirtiyor. zaten puan kayıplarının laubaliliğe falan bağlanması da biraz bu yüzden. taktiksel sebepleri göremeyen, motivasyon kısmına sarılıyor hemen.

    bu dengesiz ama kaliteli transferlerle kurulmuş takım, sezon başından beri aynı rus ruletini oynuyor ama kalite farkı sayesinde puanları alıyordu. şimdi sezon sonuna doğru kalite makası kapanınca zorlanmaya başladı. başka bir sebep gözükmüyor.

    başakşehir maçında bir kaza yaşanmazsa, kalan 4 maçta fenerbahçe dahil kalite olarak çok üstünüz. o yüzden şampiyonluğa inancım tam, ama yazın kötü bir transfer politikası ve avrupa maçlarında hüsranı şimdiden görebiliyorum.
  • 923
    maçtan önce biri bana maç n'olur dese, bjk 3-1 alir derdim. yemin ediyorum, icardi ile öne geçerek, sonra kiytirik 2 gol yeyip, son dakikalarda 1 gol daha yiyerek 3-1 maglup oluruz diye dü$ündüm hep.

    olsun, sorun degil. kalan son 6 maçta kaybedebilme lüksümüzün oldugu tek maçi, onu da kaybederek tükettik.

    önümüzdeki maçlarin tamamini alarak $ampiyon olacagiz allah'in izni ile!
  • 925
    çok iyi başlamıştık be, vallahi içime tak eden şey odur. kimisini tatmin etmemiş olabilir, lakin tam bir derbiye başlamamız gerektiği gibi başlamıştık. her şeyden vardı, her şey tadındaydı. tadında ve yerinde bir baskı, soğukkanlı bir toplu oyun, yeri geldiğinde hızlı çıktığımız bir kaç pozisyon derken golü de en sevdiğimiz biçimde bulduk. gerçekten çok mühim değil, atlatıp şampiyon olacağız, fakat ilk kaybettiğimiz derbi ve başladığımız o güzel oyunun aptalca bir korner yüzünden tümüyle bozulması... psikolojik açıdan daha güçlü olmayı öğrenmeli takımımız. sen o kadar iyi başla, planı tıkır tıkır işlet, gel bir tane köşe vuruşunda yapılan bir hata ile golü ye, sonra maç boyu toparlayama. olacak iş değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın