• 176
    rijkaardın oyuncularına 'az kaldı sakin oynayın oyunu soğutun' diye saati göstermesini, bazılarının yaptığı gibi 'maçı bitir hoca' olarak yorumlayan spikeri, ahmet çakar varlığının 'hiç yakışmadı' gibi abuk subuk laflarla saçmalamanın doruk noktasına ulaştırdığı bir anlatıma sahne olan türkiye kupası play-off maçı. benim için linderoth ve aykutun kazanıldığı; canerin kendini gösterdiği maç olmuştur. nitekim caner sol kulvardaki sercan mıydı neydi adı çocuğun göz açtırmadı. ikili mücadelelerden hep galip çıktı. 10 kişiyle ve bu moralle ancak bu kadar futbol olur dedirten maçtı. kayıpsız geçmek sevindirici.
  • 177
    14 sene şampiyonluk yaşayamayan bir camianın mensuplarıyız bizler. hep bağırıyoruz başarılar gelir geçer asaletin bize yeter. buca maçında salakça (affına sığınıyorum sözlük) bir tavır takınmış taraftar topluluğu vardı. neymiş efendim metin oktay (burda babaya lafım yok) mış da, bilmem neymişde. ardanın yüzünü gördünüz mü? o hepinizden daha fazla üzülmüştür merak etmeyin. geçen sene ki fener maçından sonra oynan ve yine protestolara sahne olan maçtan sonra samiyene gitmedim maç izlemeye sebebi kıçımızı yırtmıyormuyuz biz kaybedilen 3 puan, mayıs ayları önemlidir diye. buca maçına sırf kendi çapımda destek olmak için gittim takımıma ama malasef yine kendi manifestosuna ihanet eden bir taraftar grubu vardı. kendi kuruluş manifestosuna ihanet edenler malasef takıma da ihanet ediyorlar. bence ultraslan miyadını doldurmuştur ve lav edilmelidir. kapalı altta bununan arkadaşları kutlarım. sadece onlar bir kaç oyuncumuza tezahurat yaptılar.
  • 178
    28 ekim 2009 galatasaray bucaspor macinda tek düşüncem vardı hiç susmayacaktık, takımımıza ne olursa olsun destek verecektik, arkanızdayız diyecektik. hiçbirşey beklediğim gibi olmadı. daha iki gün önce büyük kaptan* diye bağıran kişilerin bir mağlubiyetle kaptanının attığı golde adını bile söylemediği bir taraftar grubu* vardı tribünde. tepkimiz sizlere renklere değil diyorlar birde. hani ne olursa olsun arkalarındaydık, beşinci olsak da farketmezdi. bir taraftar grubu* düşünün ki kadıköy de alt tarafı 3 puan kaybedildi* diye kaptanına, takımına sırt çevirip protesto ediyor. onların da insan olduğunun farkına varın artık. onlar ister mi orda yenilmeyi, bizleri üzmeyi. neyse daha yazacağım çok şey var ama zizonkovac #222367 entrysi ile anlatmış taraftar grubunun ne durumda olduğunu. son olarak ultraslana da iki çift lafım var. bir hafta önce ne olduğuna bakmadan tek isteği çok sevdiği galatasarayına destek vermek olan kişileri de susturmaya çalışmalarını anlamamaktayım. köstek olmayın destek olun. büyük galatasaray taraftarı gibi davranın. bu yaptıklarınızla diğerlerinden** farkınız kalmıyor.
  • 179
    eski açığa bir daha mecbur kalmadıkça gitmeme kararı aldığım maçtır. zorladılar resmen buna.
    oyuncular çağırılmadı, dedim herhalde karşı tarafta ısınıyorlar diyedir yoksa bu kadar abartmazlar.
    sonra maç başladı bir anda ''çökün çökün'' '' alkış yapın'' ''tezahürat yok'' gibi seslerden sonra herkes oturdu gerçekten kesintisiz alkışladılar baya uzun bir süre, yine anlam veremedim ''herhalde buda federasyona, hakemlere falandır'' dedim. sonra başlayan tezahüratı ben bucaspor için ''tepkimiz renklere, sizlere değil'' şeklinde söylendiğini sansam da ''tepkimiz sizlere, renklere değil'' şeklinde bizim futbolcularımıza söyleniyormuş. ona da neyse dedim susarlar birazdan. ama susmadılar çok uzun sürdü. ondan sonraki bütün tezahüratlar gibi. bir tezahürat 10-15 dk. dan az söylenmedi ve bir çok güzel tezahürat söylenmedi bile onun yerine başka takımlardan duyulan şeyler söylendi.

    dakika 17'yi gösterdiğinde kewell'ın güzel golünden sonra daddy cool yerine i will survive çaldı sevindik, coştuk derken, kewell diye bağırmayı beklerken yine susturmaya çalıştılar. anlayamadım amaçlarını, bu saçmalığın nedenlerini ama biz yinede bağırdık kewell sevgimizi.

    ve ondan sonra beni en çok üzen, kıran, tribüne küstüren şey oldu. arda gol attı ve yine susturmaya çalıştılar. bence o takımda kimse böyle bir tepkiyi haketmiyor fakat en çokta arda haketmiyor. takımına kaptan olduğu, 10 numara olduğu, büyük kaptan'ın yerine koyduğun, o sıfatı layık gördüğün günleri ne çabuk unuttun bir anda adını söylememeye söylettirmemeye başladın?

    tamam tepki gösteriyor olabilirsin ama ilk önce bu tepkiyi haketmeleri lazım, 2-3 maç kötü oynadı diye o maçlardan önce iyi oynarken sonuna kadar desteklediğin takımı bir anda yalan edemezsin. hadi tamam sana göre hakettiler tepkimi göstereceğim diyorsun, bununda yolu var, yordamı var. küfür ederek, adını söylemeyerek sadece kalp kırarsın, üzersin.

    (bkz: başarılar gelir geçer asaletin bize yeter)

    edit: imla
  • 180
    gidemediğim için üzülmekten vazgeçtiğim maçtır. hatta tv'den bile seyredemedim. iyi ki seyredememiş iyi ki maça gidememişim. biz farkımızı ortaya koyalım dedikçe daha da fazlası benzemeye başlıyor diğerlerine.
    sırf hafta boyunca sizinle dalga geçildi diye mi bu protestolar?
    yoksa kadıköy'de her sene sefil oluyoruz, 2 saat statdan çıkmayıp dalga geçiyorlar bizimle diye mi?
    hala öğrenemediniz mi karşımızdaki takımın senelik hedefini?
    ya da bu mağlubiyette bizim de payımız var diye düşünmediniz mi hiç?
    derbi maça daha 1 hafta varken, üstelik hafta arası avrupa ligi karşılaşması olmasına rağmen, hem de derbi kabul edilen bir maçın * başında bağırıyorsan "fener fener" diye, yenilince de "protesto yapalım" dersin aklınca!

    hindi dolaştırmacalar da gördük kadıköy'de, şampiyon olmuşçasına sevinçler de sadece 1 (bir) galibiyetle. sezon sonunda bağdat caddesi kaldırımına çöküp zırlayanlara da şahit olmuştu bu gözler...

    o yüzden captano'dan gelsin sizler için... sakin ol hayat da senin şampiyonluk da
  • 181
    yine hakem faciasının yaşandığı ama kazandığımız için göze batmadığı maçtır. barış özbek'e ceza sahası içinde dirsek atılması uzayda bile penaltıyken, sami yen'de devamdır. taç atışından gelen topun offside olmayacağını ilkokul çocukları bilirken, maçımızın orta hekemi ve yardımcısı bilmemektedir. bu maçta kimse süper oyun beklemiyordu. önemli olan maçı kazanıp gruplara kalmaktı. onu da başardık.

    futbolcuların-özellikle arda'nın-moral bozuklukları çok barizdi. umarım kısa sürede bu durum düzelir, çünkü sahada oynadığı oyundan keyif almayan bir arda hiç hoş görünmüyor.
  • 182
    sözlükte yazılanları okuyunca gitmediğime çok sevindiğim maçtır. tamam eleştiririz kızarız sinirleniriz ama o tribüne gidildiği zaman 90dakika takımı desteklemek zorundayızdır nasıl futbolcuların görevleri varsa bizim de taraftar olarak görevimiz budur. tek mağlubiyet aldık diye futbolcuya tavır koymak tribüne geleni susturmak ihanettir. unutulmamalıdır ki bu takım o yenildiği maçtan önce 2 zorlu maç daha yapmıştır ve 4er gol sallayarak evlerine göndermiştir rakiplerini ve 3er 5er devam edeceklerdir. eleştiri tabii ki olacaktır ama bunun yeri tribün asla değildir.
  • 184
    hagi ismini görünce hafızadan fırlayan bir şeyi daha yazmadan geçmeyelim. protesto için beş dakikalık suskunluktan sonra, yapılan tezahüratlar sırası ile şöyledir.

    1- tepkimiz sizlere renklere değil
    2- taçsız kral metin oktay
    3- i love you hagi

    iyi de (bkz: 28 mayıs 2005 galatasaray denizlispor maçı)nda i love you hagi diye bağıranlara tekme tokat saldırıp dövenlerin, bu maçta futbolcularını protesto etmek için i love you hagi tezahüratını kullanmaları olmadı. o tezahürat bizim gibi gerçek galatasaraylılarındır. yarım ağızla söylüyor olsanız bile sizlerin ağzına yakışmıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın