• 173
    bu maçın ardından, önümüzdeki maçlarda tezahürat yapmama kararı aldım. deplasman tribününe en yakın yerin en üstüne gidip oradan izleyeceğim maçları. ha peşindeyiz'i söylerler o ayrı, onu söylerim.

    ulan bi hevesle geldik, takıma destek vereceğiz moral düzelteceğiz dedik. bu ne lan böyle? maç başlamadan sayılan kadroyu takmamak, maçın ilk 5 dakikasında oturup alkışlamak, protesto etmek. neyi protesto ediyoruz? sen kimsin ki 1 maçta üç puan kaybedildi diye protesto etme hakkını kendinde buluyorsun? ulan 10 senedir kaybediyoruz biz o üç puanı. ezeli rakipse ezeli rakip! önemli olan mayıs ayı değil mi? mayıslar bizim değil mi? bırakın artık şu sonbahar mevsimini! cassio lincoln** iletisine şunu yazmış: "unutmayalım dostlar alex ayağını uzatır 3 puan gelir, nonda başını uzatır şampiyonluk gelir!" helal olsun! olay bu değil midir? biz 2005-2006 sezonunda iki maçta toplam 5 gol yeyip fenerbahçe'ye iki maçta da yenilmedik mi? ee sonuç?

    kısaca bu taraftarla, bu tribünlerle, bu zihniyetle takıma tam destek veremeyeceğimiz kesindir. biraz sağ duyulu olmamız gerekiyor diyeceğim ama bu zihniyetle bunu başarmak da çok zordur.

    edit: ulan ben niye tezahürat etmiyorum, desteklemiyorum? protesto edenler utansın. deplasman tribününe en yakın yerin en üstüne gidip oradan desteklemeye devam edeceğim takımımı. vay acondios'a teşekkürler.
  • 175
    hiçbirimiz ne yazık ki bu takımın ne futbolcusuyuz, ne teknik ekibi ne yöneticisi(belki vardır aramızda bilmiyorum). maç esnasında kimin ne düşündüğünü, ne hakla yaptığını kimse bilemez. maça gayet güzel başladığımızı düşünüyorum elano atılana kadar; keza bence yaptığı hareket gayet doğruyu. o an yiyeceğimiz bir gol üzerimizdeki mahalle baskısını daha çok arttıracaktı. elano atıldıktan sonra teknik direktörümüz çok akıllıca davranıp geri çekildi.

    aklımızdan çıkardığımız birşey var. bu telafisi olacak bir lig maçı değil. evet söylediğiniz gibi bucaspor şampiyonlar ligi kupası kazanmış ultramükemmel bir takım değil. ama maddi açıdan biraz olsun rahatlamak için, seneye bu ligte oynayabilmek için en önemlisi galatasaray'ı yendim demek için 10 kişi kalmış bir takıma saldıracaktır. lütfen yorum yaparken aklımızı başımıza alalım. 10 kişi kalmışken gümbür gümbür saldırmanın alemi yok. adamlar deli gibi maçı istiyor çünkü. bizimkiler ise kewell hariç (o da sırf biz istiyoruz diye sanırım) takımda tebessüm eden bile yok. kafaları uçmuş gitmiş. bu maçı bu şekilde güzel çıkardıkları için gayet mutluyum. umurumda değil geri çekildiğimiz, penaltı yaptırdığımız, gol pozisyonu verdiğimiz.

    aydın ve barış bu takımın yedekten gelen en büyük gücü diye düşünüyorum. ayhan ise hazır ismini galatasaray tarihine yazdırmışken yavaş yavaş bırakmalı. maçın en iyi olayı tobi diye düşünüyorum. bundan sonra tobi-mehmet, tobi-mustafa şeklinde bir teknik bir enerjik libero ile oynamalıyız. elano'yu hala sabırsızlıkla bekliyorum ve bekleyeceğim. herşey güzel renkdaşlar, zor bir dönemden geçiyoruz. kupaları istiyorsak buna mecburuz ve yapacağımız tek şey takımımıza destek olmak. şahsen elimden geldiğince face olsun, blog olsun, burası olsun yazılar yazıyorum. hikamet ettiğim yer zorunluğu ile tv'den de olsa tüm maçları büyük bir inançla izliyorum. hepimiz bunlara devam edelim. güzel günler yakındır.

    önemli bir not: spiker kimdi bilmiyorum ama salak saçma bir maç anlattı. ilk golde elanoooooo diye bağırınca elano attı diye sevindim fakat; o golü kewell'dan geldiği çok belliydi. yine aynı şekilde elano atılmışken bir pozisyonde kewell'a top gelince "elanoo!!! :s, elano atılmıştı bildiğiniz gibi" şeklinde salak bir anlatım yaptı. lafı şuraya bağlıyorum;

    son dakika'da teknik direktörümüzün bir saat olayı vardı. o an bu saçma salak hatalar yapan spiker hakeme işaret ettiğini söyledi. ondan sonra tekrarını gösterdiler. rijkaard parmağıyla saati gösterip 1 işareti yapıyor ve devamında iki eliyle "yavaş sakin" işareti yapıyor. bilmiyorum ben mi böyle anladım? ama o an takım karambole gelene gidene vuruyordu ve rijkaard'ın oyunculara "1 dakika kaldı sakin olun" gibisinden işaret etti diye düşünüyorum.

    önemli not2: elano atıldıktan sonra direk soyunma odasına döndü. o zamana kadar rijkaard'ın yanında gördüğümüz neskens o andan itibaren ortalıktna kayboldu. sanıyorum elano'nun yanına konuşmaya gitti. umarım doğru tahmin ediyorumdur. süper bir ekibimiz var. süper!!!
  • 177
    14 sene şampiyonluk yaşayamayan bir camianın mensuplarıyız bizler. hep bağırıyoruz başarılar gelir geçer asaletin bize yeter. buca maçında salakça (affına sığınıyorum sözlük) bir tavır takınmış taraftar topluluğu vardı. neymiş efendim metin oktay (burda babaya lafım yok) mış da, bilmem neymişde. ardanın yüzünü gördünüz mü? o hepinizden daha fazla üzülmüştür merak etmeyin. geçen sene ki fener maçından sonra oynan ve yine protestolara sahne olan maçtan sonra samiyene gitmedim maç izlemeye sebebi kıçımızı yırtmıyormuyuz biz kaybedilen 3 puan, mayıs ayları önemlidir diye. buca maçına sırf kendi çapımda destek olmak için gittim takımıma ama malasef yine kendi manifestosuna ihanet eden bir taraftar grubu vardı. kendi kuruluş manifestosuna ihanet edenler malasef takıma da ihanet ediyorlar. bence ultraslan miyadını doldurmuştur ve lav edilmelidir. kapalı altta bununan arkadaşları kutlarım. sadece onlar bir kaç oyuncumuza tezahurat yaptılar.
  • 180
    gidemediğim için üzülmekten vazgeçtiğim maçtır. hatta tv'den bile seyredemedim. iyi ki seyredememiş iyi ki maça gidememişim. biz farkımızı ortaya koyalım dedikçe daha da fazlası benzemeye başlıyor diğerlerine.
    sırf hafta boyunca sizinle dalga geçildi diye mi bu protestolar?
    yoksa kadıköy'de her sene sefil oluyoruz, 2 saat statdan çıkmayıp dalga geçiyorlar bizimle diye mi?
    hala öğrenemediniz mi karşımızdaki takımın senelik hedefini?
    ya da bu mağlubiyette bizim de payımız var diye düşünmediniz mi hiç?
    derbi maça daha 1 hafta varken, üstelik hafta arası avrupa ligi karşılaşması olmasına rağmen, hem de derbi kabul edilen bir maçın * başında bağırıyorsan "fener fener" diye, yenilince de "protesto yapalım" dersin aklınca!

    hindi dolaştırmacalar da gördük kadıköy'de, şampiyon olmuşçasına sevinçler de sadece 1 (bir) galibiyetle. sezon sonunda bağdat caddesi kaldırımına çöküp zırlayanlara da şahit olmuştu bu gözler...

    o yüzden captano'dan gelsin sizler için... sakin ol hayat da senin şampiyonluk da
  • 178
    28 ekim 2009 galatasaray bucaspor macinda tek düşüncem vardı hiç susmayacaktık, takımımıza ne olursa olsun destek verecektik, arkanızdayız diyecektik. hiçbirşey beklediğim gibi olmadı. daha iki gün önce büyük kaptan* diye bağıran kişilerin bir mağlubiyetle kaptanının attığı golde adını bile söylemediği bir taraftar grubu* vardı tribünde. tepkimiz sizlere renklere değil diyorlar birde. hani ne olursa olsun arkalarındaydık, beşinci olsak da farketmezdi. bir taraftar grubu* düşünün ki kadıköy de alt tarafı 3 puan kaybedildi* diye kaptanına, takımına sırt çevirip protesto ediyor. onların da insan olduğunun farkına varın artık. onlar ister mi orda yenilmeyi, bizleri üzmeyi. neyse daha yazacağım çok şey var ama zizonkovac #222367 entrysi ile anlatmış taraftar grubunun ne durumda olduğunu. son olarak ultraslana da iki çift lafım var. bir hafta önce ne olduğuna bakmadan tek isteği çok sevdiği galatasarayına destek vermek olan kişileri de susturmaya çalışmalarını anlamamaktayım. köstek olmayın destek olun. büyük galatasaray taraftarı gibi davranın. bu yaptıklarınızla diğerlerinden** farkınız kalmıyor.
  • 179
    eski açığa bir daha mecbur kalmadıkça gitmeme kararı aldığım maçtır. zorladılar resmen buna.
    oyuncular çağırılmadı, dedim herhalde karşı tarafta ısınıyorlar diyedir yoksa bu kadar abartmazlar.
    sonra maç başladı bir anda ''çökün çökün'' '' alkış yapın'' ''tezahürat yok'' gibi seslerden sonra herkes oturdu gerçekten kesintisiz alkışladılar baya uzun bir süre, yine anlam veremedim ''herhalde buda federasyona, hakemlere falandır'' dedim. sonra başlayan tezahüratı ben bucaspor için ''tepkimiz renklere, sizlere değil'' şeklinde söylendiğini sansam da ''tepkimiz sizlere, renklere değil'' şeklinde bizim futbolcularımıza söyleniyormuş. ona da neyse dedim susarlar birazdan. ama susmadılar çok uzun sürdü. ondan sonraki bütün tezahüratlar gibi. bir tezahürat 10-15 dk. dan az söylenmedi ve bir çok güzel tezahürat söylenmedi bile onun yerine başka takımlardan duyulan şeyler söylendi.

    dakika 17'yi gösterdiğinde kewell'ın güzel golünden sonra daddy cool yerine i will survive çaldı sevindik, coştuk derken, kewell diye bağırmayı beklerken yine susturmaya çalıştılar. anlayamadım amaçlarını, bu saçmalığın nedenlerini ama biz yinede bağırdık kewell sevgimizi.

    ve ondan sonra beni en çok üzen, kıran, tribüne küstüren şey oldu. arda gol attı ve yine susturmaya çalıştılar. bence o takımda kimse böyle bir tepkiyi haketmiyor fakat en çokta arda haketmiyor. takımına kaptan olduğu, 10 numara olduğu, büyük kaptan'ın yerine koyduğun, o sıfatı layık gördüğün günleri ne çabuk unuttun bir anda adını söylememeye söylettirmemeye başladın?

    tamam tepki gösteriyor olabilirsin ama ilk önce bu tepkiyi haketmeleri lazım, 2-3 maç kötü oynadı diye o maçlardan önce iyi oynarken sonuna kadar desteklediğin takımı bir anda yalan edemezsin. hadi tamam sana göre hakettiler tepkimi göstereceğim diyorsun, bununda yolu var, yordamı var. küfür ederek, adını söylemeyerek sadece kalp kırarsın, üzersin.

    (bkz: başarılar gelir geçer asaletin bize yeter)

    edit: imla
  • 176
    rijkaardın oyuncularına 'az kaldı sakin oynayın oyunu soğutun' diye saati göstermesini, bazılarının yaptığı gibi 'maçı bitir hoca' olarak yorumlayan spikeri, ahmet çakar varlığının 'hiç yakışmadı' gibi abuk subuk laflarla saçmalamanın doruk noktasına ulaştırdığı bir anlatıma sahne olan türkiye kupası play-off maçı. benim için linderoth ve aykutun kazanıldığı; canerin kendini gösterdiği maç olmuştur. nitekim caner sol kulvardaki sercan mıydı neydi adı çocuğun göz açtırmadı. ikili mücadelelerden hep galip çıktı. 10 kişiyle ve bu moralle ancak bu kadar futbol olur dedirten maçtı. kayıpsız geçmek sevindirici.
App Store'dan indirin Google Play'den alın