• 79
    3-0 kazandığımız türkiye kupası son 16 turu ilk maçı.

    fatih hocanın gözünde sınıfta kaldıklarını düşündüğüm oyuncular; tarık, latovlevici ve eren.
    kampta dikkatli izleyeceğini düşündüğüm oyuncular; ahmet, koray, sinan ve donk
    yasin ve selçuk'a da bol bol tımar çalışması yapacaktır diye düşünüyorum.

    muhtemelen emrah ve carrasso'yu gözden çıkardı hoca. onlara da geçmiş olsun diyorum.
  • 82
    eskiden türkiye kupasında ki zayıf maçlarda maçın tamamını izlemeye motive olamıyordum. hele skor 1-0 olduktan sonra resmen başka bir şeyle de iştigal ederek izliyordum maçı. ancak öyle kalabiliyordum maçın içinde.
    sonra onu buldum. evet! zayıf alt lig takımlarıyla yapılan maçları, sanki daha önce oynayıp elendiğimiz bir avrupa takımıyla karşılaşıyormuşuz gibi izlemeye başladım.

    mesela bu maçta da sanki bucaspor ile değil karpaty lviv'le oynuyormuşuz gibi izledim. neden karpaty lviv? bilmem, belki de buca'nın renkleri bana ukrayna'yı çağrıştırdı.* bu bana acaip bir motivasyon sağladı.

    gönül isterdi ki hakan kadir balta da olsaydı, o da bir tane atsaydı!
  • 83
    *pazar gecesi maç yapan bir takıma 48 saat sonra tekrar maç koymak nasıl bir zihniyetin ürünü? çok yoğun tempoda oynuyoruz diye "ağlaşan" euroleague takımları bile 2 gün sonra maça çıktıklarında isyan ediyorlar... memleket futbolunu yönetenler, maç planlamasını yaparken hangi kriterleri dikkate alıyorlar acaba? tamam, rakip alt liglerde oynayan bucaspor'du ama sonuçta oynanan resmi bir müsabakaydı ve göztepe karşısında forma giyen selçuk, yasin, sinan, linnes bu gece de sahadaydılar...

    *o kadar kırgınlığa rağmen, neden istedik fatih terim'i? galatasaray'ı bilen, ülke şartlarını tanıyan ve gerekli yerlere kolayca "neşteri vurabilecek" birisi olduğu için. florya'ya ayak basması daha bir haftayı bulmadan hoca sıvamış kolları ve "köstebek" avına çıkmış... maç sonu basın toplantısında "maşallah, florya haber merkezi gibi olmuş. eskiden, biz söylemeden haber çıkmazdı" diyor. tespit harika, biz fenerbahçe maçı öncesi kadroyu açıklayan gazeteciler gördük... artık öyle rahat volta atamayacaklar florya'da...
    *maç sonu öğrendiğimize göre stadyumda 10 bine yakın taraftar varmış... hafta içi ve zayıf rakibe karşı olan bu müsabakaya bu kadar taraftarın gelmesinin tek açıklaması fatih terim'e olan inançtır. gomis, muslera, maicon, fernando, feghouli, belhanda gibi as takım topçularının izinli olduklarını bile bile insanlar tribüne koşuyorsa, fatih terim "sinerjiyi" tekrar yakalamışa benziyor.

    *kadro kalitesi olarak iki takım arasında oldukça fark olan mücadelede deplasman takımı bucaspor galatasaray'a çok fazla direnemedi. galatasaray belki üç attı ama bir o kadarını da kaçırdı. karşılaşmada en fazla göze batan fatih terim'in selçuk'a biçmiş olduğu roldü: hoca, kaptanı 8 numaradan ziyade daha çok 10 numara gibi oynatıyor. zayıf rakibi karşısında selçuk da kendisinden beklenileni yaptı. şimdi önünde bir kamp dönemi var ve eğer bu süreci iyi geçirirse selçuk inan, belhanda'nın böyle "vurdumduymaz" hallerinin devamı halinde ilk onbir oyuncusu olabilir. fatih terim'i tanıdığımız kadarıyla "bildiği, güvendiği" oyuncularda ısrar eder ve selçuk'u kazanmak isteyecektir.

    *selçuk artık futbolunun son demlerini oynuyor belki ama onun yerine pırıl pırıl bir genç geliyor: gökay güney. riekerink zamanında a takıma çıkan gökay, tudor'un gelişiyle de kenara itilmedi, hırvat hoca da kupa maçlarında oynattı "gerrard" lakaplı topçuyu. bu gece de fatih terim selçuk'un yerine son 5 dakikada forma verdi gökay'a... ben gelecek adına kendisinden çok ümitliyim, hem yeteneği hem de karakteri galatasaray'da oynayacak seviyede...
    *sinan iyiden iyiye "kupa golcüsü" olma yolunda son sürat ilerliyor. ligde pek şans bulamasa da kupa da attığı gollerle galatasaray'ı taşıyor. tabii, onun yanında eren de bu gece maçın arzulu isimlerinin başında geliyordu, belki gol atamadı ama pres yaptı, asist yaptı, hocasının "ortaya koyduğu formaya" talip olduğunu gösterdi...

    *futbolun ilahları diye bir tabir vardır ya, işte o ilahlar bazen kendilerini hatırlatmayı severler oyunun aktörlerine. bucaspor'lu veli savunmadaki "tatlı sert" oyununda sertliğin dozunu arttırıp, güreşvari "el ense, omuz atma" gibi hareketlere yeltenip, hakem de bunlara "seyirci kalınca", devre biterken "ne ekersen onu bulursun" dercesine eren'in omuz darbesiyle kaptırdığı topla takımının ipine çeken oyuncu oldu...

    *en son süper ligde oynadığı dönemde eskişehirspor-bursaspor maçında kendi kalesine iki gol attığı maçla aklımızda kalan, sonra da pek tutunamayan emre toraman, "kardeşçe" geçen maçı geren adam oldu. "düşene vurulmaz" derler bizim kültürümüzde de, emre hem diz attı tolga'ya, hem de boğaz sıkma girişiminde bulundu. peki cezası mı ne oldu? genç hakem ali şansalan sarı kartla geçiştirdi pozisyonu... tuhaf...

    *galatasaray lehine penaltı verilmez diye bir kural çıktı da bizim mi haberimiz yok acaba? iki gün evvel göztepe maçında, bu gece de bucaspor karşısında iki penaltı pozisyonuna hakemler devam kararı verdi. söz konusu iki pozisyonun içinde de yasin'in olması, acaba gurbetçi topçu hakkında maç hakemlerinde bir ön yargı mı var diye düşünmeden edemiyor insan...

    *tarık çamdal ile bitirelim... bu oyuncunun transferi galatasaray'a atılmış en büyük "kazıktır"... bir topçu hiç mi kendini geliştiremez, bu kadar mı kötü olur. transfer süreci aklıma geliyor da, kendisi hakkında öyle bir hava yaratılmıştı ki, tarık çamdal, galatasaray'a transfer olurken koşa koşa gelmek yerine "özel" maddeler ekletiyordu sözleşmesine, naz üstüne naz yapıyordu. o dönem kendisini milli takıma alan fatih terim, başta ntvspor'daki "entel" yorumcular olmak üzere kendisini cilalayan gazeteciler ve galatasaray'a transferine onay veren scout ekibi bu "kazığın" sorumluları... tarık, galatasaray'ın elinde patladı da giden paralar da "helal edilmemiş olsa gerek" eskişehir'in işine yaramadı. maddi sıkıntıyla boğuşuyorlar bu sıralar...
    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...aray3-0bucaspor.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın