• 27
    türk futbolunun en karanlık dönemine denk gelen maçtır. malesef futbolumuzun her dönemi karanlıktır ama 2001-2006 arası benim gördüğüm en rezil dönemdir. fenerbahçe'nin 2000-2001 şampiyonluğu, beşiktaş'ın 2002-2003 şampiyonluğu, diyarbakırspor'un süper lig'e çıkarılışı, altay'ın çıkamayışı, sonrasında yine diyarbakırspor'un ligden düşmemesi için elazığspor'un yediği komik gol başta olmak üzere yapılan saçmalıklar, akçaabat sebatspor'un lige çıkışı ve ligde kalma sürecinde yaşadıkları, bursaspor'un düşmesi, anelka'nın eli, gerets'le kazandığımız şampiyonluk öncesi tüm türkiye'nin fenerbahçe düşmanı olmasına neden olan olaylar... hepsi bu dönemdedir.

    bu maçı da sadece kırmızı kartları baz alarak incelersek yanılırız. bir sezon önce türlü kirli oyunla ligi bizim önümüzde bitiren beşiktaş, bu sezonun ilk yarısını da fenerbahçe'nin 11 puan önünde lider tamamlamıştı ve çatır çatır top oynuyordu. lakin ilk yarıda oynanan bir fenerbahçe - rizespor maçında rizespor oyuncusu çift sarı kart görmesine rağmen oyundan atılmamıştı. bunu ne rizespor'un hocası, ne futbolcu, ne de hakem fark etti. sonrasında bu maç 2 ay sonra tekrarlandı, tekrarlanmadan önce de fenerbahçe devre arasında kadrosuna birkaç isim kattı ve eşi benzeri görülmemiş şekilde bu transferler tekrar maçında oynadı, hatta gol bile attı. sihirli elin dokunmasıyla puan farkı sekize düşmüş oldu. gelelim bu maça; yani beşiktaş - samsunspor maçına. burdaki kırmızı kartların hepsi doğru ama maça samsunsporlu futbolcular inanılmaz gergin ve sert başlamış, cem papila da pek oralı olmamış, kırmızı kartlara ortam hazırlamıştı. sonrasında 5 kırmızı kart görüldü ve beşiktaş bi anda zirveden düşmeye başladı. bu düşüşte takımın kendi içinde, sinan engin'in ve kirli ilişkilerinin etkili olduğuna da eminim. sonrasında zaten beşiktaş'a gelen vurdu, giden vurdu. bu karanlık sezon fenerbahçe'nin şampiyonluğuyla, beşiktaş'ınsa bir sezon önceki borcunu ödemesiyle tamamlandı ama pek anımsatan, hatırlatan çıkmaz.
  • 24
    bu maçta beşiktaş'a gösterilen kartların tamamı doğrudur ancak olay bunun çok ötesindedir. 2003-2004 sezonu üzerine tezler yazılacak kadar ilginç bir sezondur. sezona bariz bir şekilde fırtına gibi girmişti beşiktaş ve ilk yarı sonunda kendilerini zorlayacak bir rakip de ortalıkta yoktu. kelimenin tam manasıyla ligin üzerinde bir takım olarak görülüyorlardı ve ilk yarıyı da en yakın rakibi fenerbahçe'nin 11 puan önünde lider tamamladılar. fakat ligin ilk yarısında ilginç bir şey oldu. 8 kasım 2003 tarihinde kadıköy'de oynanan ve 1-1'lik eşitlikle sonuçlanan fenerbahçe-rizespor maçında rizespor futbolcusu victoria maçın 86. dakikasında ikinci sarı kartı görmesine rağmen oyundan ihraç edilmedi. federasyon maçın tekrarına karar verdi ve maç ilginç bir şekilde yaklaşık iki ay sonra*, 18 ocak'ta tekrarlandı. ara transfer döneminde fenerbahçe takımına transfer olan marcio nobre bu maçta oynadı ve de bir gol attı. böylece puan farkı ligin ikinci yarısının ilk maçları oynanmadan 8'e düşmüştü. ligin ikinci yarısının ilk haftasında oynandı başlığa konu olan maç. şimdi özeti izlersek beşiktaşlı oyuncuların haklı bir şekilde 4 kırmızı kart gördüğünü söyleyebiliriz ancak maçın tamamını izlerseniz samsunsporlu oyuncuların maça çok gergin başladığını ve hakemin de bu gerginliğe ve sertliğe müsade ettiğini rahatlıkla görebilirsiniz. bu ortamda kendi evinde sakin kalamadı başiktaşlı oyuncular ve 5 kırmızı kart gördüler. sonra da ligden bir anda düştüler. o sezonun ilk yarısında fırtına gibi esen ve namağlup olarak 43 puan toplayan beşiktaş, ikinci yarıda 17 maçt sadece 19 puan toplayabilmiştir. lig tarihinde böyle bir performans yoktur. bunun haricinde o sezon sonu ligden düşen bursaspor ile beşiktaş arasında halen daha bitmeyen husumet doğmuştur. bu olay da ayrı bir entry konusudur. o sezonun devre arasında sinan engin'in abisi gibi gördüğü alaattin çakıcı'nın yakalanıp ceza evine girmesi de büyük ihtimalle tesadüftür. her şeyiyle ilginç bir sezondur o sezon. şampiyonu fenerbahçe olmuştur ancak bu gerçekten önemsizdir. sadece futbol olarak düşünülmemeli, o sezon türkiye'de yeni bir devrin başladığı sezon olarak görülmeli. sanıyorum söylediğim anlaşılmıştır.
  • 28
    ali ece ve saç ikilisini izleme gafletine düştüm ve bu maçın bahsi geçti. açıp bir izleyeyim dedim 5 kırmızı kart nedir, nasıl doğranmış bu adamlar diye bir bakayım dedim kırmızıların hiçbiri hatalı değil.

    bu maçtan sonra aynı deniz ateş bitnel kaderi paylaşmış hakem ama aslında olayı bu kadar büyüten beşiktaşlı futbolcuların şuursuzluğu. yıllarca bunu operasyon diye anlatıp durmuşlar ki bugün kabul edilen bir olay haline gelmiş. gerçekten türk futbol izleyicisi türkiye simülasyonunda ayrı bir simülasyon.

    https://www.youtube.com/watch?v=aNhPKFqtTmQ
    hakem kırmızı versin diye faul yapıp kırmızı yedikten sonra alkışlıyorlar. komedi.
  • 26
    papila kartalın anasını sik tezahüratına konu olan maç. özellikle son kırmızı kart stadda ve takımda oluşan havanın etkisiyle isteyerek alınmış hatta tribünler her ikili mücadelede ooo çekerek yaklaşık 10 dakika kırmızı kartlık hareketi beklemiştir.

    bu maçta yaşananlar ve çıkan cezalar kısa bir süre sonra izmit'te oynanan maçta tescili şikeci adnan sezgin'in önderliğinde teşvik primini indiren istanbulspor'a karşı aldıkları mağlubiyetle birleşince oluşan panik havası beşiktaş'ı bir anda tepetaklak etti. müthiş ikramlarına ek olarak bilmemkaç puan gerideki fenerbahçe de devre arasında transfer edilen nobre'nin leblebi gibi golleri sıralamaya başlaması ve takımın da ona ayak uydurmasıyla şampiyonluk ipini göğüslemişti.

    samsunspor'un belki de son iyi kadrolarından biri oynamıştı bu maçta. bu kadroyu da birkaç sene daha muhafaza ettikten sonra küme düşüp bir daha da toparlanamadılar. arada tekrar lige dönseler de o sert deplasman havasını yakalayamadılar, asansör takımı oluverdiler. altın gülüşlü shorumnu, şimdilerde meydan boş kalınca galatasaray efsanesi olan evren turan, topu sağ ayağıyla kaldırıp soluyla ortalaması portekizli bir çomar olmadığı için trivela kadar reklam olmayan celil, kel kafası ve hatırı sayılır futboluyla hatırlanan kirita, adnan-müslim can-mehmet nas hatta serkan dökme gibi o sezonları izlemiş futbolseverin hatırlayabileceği isimler ve tabi bir dönem jardel'le birlikte forvet hattımızda görev yapmış serkan aykut...

    beşiktaş'ın kadrosu da yabana atılır bir kadro değildi aslında. her ne kadar bir önceki sezon sayısız federasyon iteklemesiyle şampiyon olsalar da ligi bir şekilde rahat götürüyorlardı. cordoba-guinti-tayfur-zago-ahmet yıldırım beşlisinden oluşan kale gibi bir savunma hatları vardı. son demlerini yaşayan sergen yalçın, kariyer zirvesinde dolaşan ilhan-tümer ikilisi ve ertesi sezon kadıköy panteri olacak olan pancu ile hücum tarafı da çok güçlüydü. galatasaray zaten kabus bir sezon yaşıyordu fenerbahçe ise bir önceki sezon yaşadığı kabustan sonra toparlanmış ve aslında 35 gibi hiç de yabana atılmayacak bir puanla ilk yarıyı bitirmişti ama beşiktaş namağlup bitirdiği ilk yarıda sadece 4 beraberlikle 43 puan toplayınca 8 puan farkla devre arasına spor kamuoyuna göre "şampi" olarak girmişti.

    ancak ikinci yarya böyle manyak bir maçla başladılar. eski inönü yıllarını hatırlayanlar bilir, beşiktaş taraftarının hakeme sardığı nice maçlar olurdu böyle sezon ortası dönemlerde, sezon sonuna doğru da "ne zaman şampiyonluk diye bağırsak kursağımızda kalıyor" zamanları gelirdi. şimdilerde beşiktaşlı ağlaklığı diye literatüre giren şeyden öte bir şartlanmışlıktı bu. aslında ilk 45 dakikanın sonunda skor 1-1 sahada ise 8-11'di durum. standart bir hakeme sövme maçıydı. çünkü kartların sayısı dışında şaşırtıcı bir durum yoktu. hatta ilk 15 dakikada gelen karşılıklı birer gol sonrası yarım saati berabere tamamlamak beşiktaş'ın da taraftarın da direncini bir nebze arttırmıştı. ancak ikinci yarının ilk 20 dakikasında bir anda skor 4-1'e dönüp beşiktaş 7 kişi kalınca olayların rengi iyiden değişmişti. nitekim maçın bitimine birkaç dakika kala ilhan mansız doğrudan kırmızı kart görüp maçı noktalanmıştı.

    ilk yarıda 13-4-0 yapan beşiktaş bu maçla başlayan süreçte 2-2-1 yapmış, zaten daum yönetiminde işlerin iyi gittiği fenerbahçe devre arasında gelen nobre'nin de katkılarıyla vites yükseltip 4-1-0 yakalayınca bir anda puan farkı üçe kadar inmişti. nitekim ligin 23, ikinci yarının 6. haftasında beşiktaş bu maçtan gelen cezası sebebiyle izmit'te istanbulspor ile karşılaşırken biz de kadıköy'de fenerbahçe'ye konuk olmuştuk. gündüz oynanan maçta beşiktaş 1-0 öne geçtiği maçı 2-1 kaybetmiş, biz de 85 dakika 1-1 götürdüğümüz derbide bariz faulle çalınan topa devam kararı verilince yediğimiz golle 2-1 fenerbahçe'ye kaybedince sadece 6 hafta öncenin "şampi" beşiktaş'ı ikinciliğe inivermişti.

    o gün de aslında ayrı bir yazı konusu olsa da aziz yıldırım'ın şov yaptığı günlerden biriydi. istanbulspor'un genel menejeri adnan sezgin'di o dönemlerde. kısa bir süre sonra uzan grubunun yaşadığı süreçte istanbulspor tmsf'ye geçince bu maçın oynandığı haftanın ortalarında "transfer ücreti" adı altında bir takım fahiş paraların istanbulspor'a gönderildiği ortaya çıkmış, ancak olay "kitabına uydurulduğu" için sadece ayyuka çıkmakla yetinmişti. akşamın kadıköy'de bir önceki sezon yaşanan travmaya ve ligdeki formsuz durumuna rağmen aslan gibi mücadele eden galatasaray 85. dakikaya 1-1 berabere girmişti. gel gelelim 85. dakikada orta sahada atak başlangıcındayken prates'in bileğine göstere göstere basıp topu kapan tuncay şanlı'ya faul düdüğü gelmeyince dengesiz yakalanmış, maç boyu taraftarının küfrettiği mehmet yozgatlı'nın golüne engel olamamıştık...

    kalan 11 haftada fenerbahçe 25 puan toplarken beşiktaş sadece 11 puan alabilmiş, ikinci yarıya beşiktaş'ın 12 puan gerisinde başlayan trabzonspor'un 28 puanlık performansı da bizim 33. haftada sezonun futbolunu oynayıp avni aker'de 4 gol atmamıza takılmıştı. her ne kadar lig bizim araya girmemizle bir hafta önce bitse de fenerbahçe'nin son hafta maçında laylaylom havada çıkıp yenildiği malatyaspor'u muhtemelen yenip yine şampiyon olurdu. ya da belki 2006'da başlayan son maçta kaybetme huyu o zamanlara taşınırdı bilemiyorum... beşiktaş'ın son haftalarda ligin dibindeki takımlara aldığı seri mağlubiyetler küme düşen bursaspor camiasının tepkisini çekmiş, beşiktaş-bursaspor rekabetinin ortaya çıkmasına sebep olmuştu...

    uzun lafın kısası. puan farkı ne olursa olsun, şartlar ne olursa olsun, rüzgar nerden eserse essin; matematik bitmeden bu iş bitmiyor işte...
  • 23
    oynanan maçta kırmızı kartların hepsi doğru olmasına rağmen normal bir maç değildir. bir sezon önce şampiyonluk bizim elimizden alınarak beşiktaş'a verilmiş, beşiktaş'ta bir sonraki sezon 11 puan öndeyken şampiyonluğun fenerbahçe'ye verilmesine ses çıkarmamıştır. iki kırmızıdan atılmasına rağmen oyundan çıkmayan oyuncu yüzünden maçın tekrarlanması, o dönemde kadroda olmayan oyuncunun tekrar maçında oynaması, beşiktaş'a beş kırmızı kart çıkarılması ve beşiktaş'ın ciddi anlamda bir itiraz yerine sadece ağlama işi yapması. hepsi danışıklı dövüstur. terimin 2. dönemine denk gelir ve o iki sezon bana göre türk futbol tarihinin en pis sezonlaridir.
  • 15
    bu maçın, beşiktaşlıların iddia ettiği gibi, fenerbahçe'nin beşiktaş'ı şampiyonluktan etmek için kurguladığı komplonun ilk adımı olduğunu varsaysak dahi, beşiktaşlı futbolcuların maçı hükmen bitirme şovu yapma kisvesi altında "mevzu"yla zerre alakası olmayan samsunsporlu futbolcuları sakatlamaya yönelik kasti hareketler yaptığı efendice bir maç.

    topu eline alsa kırmızısını tertemiz biçimde görebilecek adamlar serkan'ın, celil'in, brezilyalı cesar'ın bileğine çift dalıp aziz yıldırım'a karşı tepki koyuyor sözde. bunu yapan öyle sokaktan geçen bir adam değil, futbolcu bir de. baştan ayağa cringe bir camia.

    ek: internette sezon hakkında videolar izlerken yolum haliyle 4 nisan 2004 galatasaray beşiktaş maçına düştü. çok muhabbeti geçmez internette de, eş dost arasında da; konusu açılınca efendilerin yaklaşık 8.3 saniye içinde boğuntuya getirdiği maçlardandır. halbuki o sezon için komplo teorisi üretilecekse bu maçtan ve 21 eylül 2003 galatasaray fenerbahçe maçından başlamak lazım gelir.
  • 14
    https://www.youtube.com/watch?v=npEfgoCVEhE

    bazı beşiktaşlı futbolcuların lucescu'ya ve camiaya ihanet ettiği maç. bunun 2 şekilde olduğunu tahmin ediyorum. ya doğrudan satın alınmışlar ya da kandırılmışlar. ikisinde de sinan'ın başrolde olma ihtimali çok fazla. bu sıradan bir "hakem sertliğe müsamaha gösterdi bizi biçti" maçı değil. zaten tuğrul yenidoğan denen ağır beşiktaşlı herif bile videoya samsun'un ilk golünden önce 2 tane tartışmalı pozisyon koyabilmiş ki bunlar da muhtemelen samsunlu futbolcuların pancu'yu sindirme çabaları. klasik diş gösterme durumu. pancu, zago ve ibrahim üzülmez'in cinnet dolu hallerini özette görebilirsiniz. bileğe basmalar, yumruk atmalar, çift dalmalar gırla gidiyor. bu adamlara ne söylendi ne verildi bilemiyorum. ilhan mansız ise habire itiraz halinde ve sanırım bu maçtan sonra uzakdoğuya transfer oldu. yani o kanatta da var bir mevzu. neyse maça gelelim. bakın daha dakika 15 ve stadyumda 6 nisan 2013 galatasaray mersin idman yurdu maçının 55. dakika atmosferi var. tribünler öfkeli, tezahürat yapan yok, yükselen homurtular ve müthiş gergin bir atmosfer. hakem 20. dakikada ilk anonsu yapıyor. dakika 20, skor 1-1 ve iki takım da 11 kişi. bu ana kadar ne olmuşsa olmuş sonuçta lidersin ve kendi sahanda oynuyorsun. futbolcuların öfkesi bitmek bilmiyor ve maç sonunda da fatura cem papila'ya kesiliyor. beşiktaşlılar'ın iddialarına şu şekilde katılabilirim. evet o gün üzerlerine bir oyun oynandı ama bu oyunu oynayanlar en uygun koşulları buldu ve cem papila'yı kendine siper etti. neydi bu koşullar? öncelikle maçın inönü'de oynanması. beşiktaş taraftarına boşuna tinerciler demiyoruz. bunlar trabzonluların bir tık altı. hemen gaza gelmişler. maçtan kopmuşlar hakeme yüklenip futbolcuları gazlamışlar, daum'a kartopu atmışlar, lig tv kamerasının önünü kapatıp şansal'a küfür etmişler falan. eminim bu mallar bizim 2013'teki ordu ve mersin maçlarını yaşasalar sahaya inip şampiyonluktan ederlerdi takımı. iddia ediyorum bu samsun maçı deplasmanda olsaydı beşiktaşlı futbolcular hakeme içlerinden küfür edip maçı kazanır ve o sezon da rahat rahat şampiyon olurlardı. beşiktaş bu maçta büyük camia olamamanın ve ihanetin bedelini ödemiştir. gariban lucescu da zamanını bilemiyorum (yıllar sonra sanırım) şöyle bir açıklama yapmış: " kariyerinin sonuna gelen her futbolcudan korkarım, bunların neler yapacağını tahmin bile edemezsiniz". bu maçla alakalı mı onu da bilmiyorum ama adamcağızın futbolculardan ne kadar çektiği ortada. galatasaray kariyerlerinin sonuna gelen iki orospu çocuğu bücürün jardel'e yaptıkları da hafızamızda. allah'tan shaktar'a gitti de kendini kurtardı. yeniden bu maça gelirsek tam olarak aydınlanması için o günün aktörlerini sorgulamak lazım. belki bir gün çıkar ortaya. yoksa cem papila durup dururken sorumluluk aldı maçı katletti. yersen.
  • 19
    cem papila’nın yerden göğe kadar haklı olduğu, kaybetmeyi hazmedemeyen ezik beşiktaş taraftarının da hunharca papila’yı suçladığı maç idi.

    bjk'llerin birçoğu kulakdan duyma taraftar olduğundan, çoğu ile defalarca izlediğim ve her seferinde "ya ama şimdi bizim şerefli… rerererörörö" şeklinde sonlardırdığımız diyalokların özdesi maç idi.

    bu arada beşiktaş taraftarı bu algıyı gerçekten iyi yönetiyor biliyor musunuz ? ankaragücü maçında yaptıkları gibi. hala o maçta bize 8 gol gerektiğini sanan gerzekler var içlerinde.

    neyse siktir edin bu ezikleri şimdi; asıl söylemek istediğim; bu maçtaki kırılma luce’nin bjk ile olası bir seri yakalamasının önüne geçti, zira luce’nin bizim ligde çılgın attığı zamanlardı. sonrasında shaktar ile yaptıklarının 5’de 1’ini bjk ile yapsa baya canımızı sıkardı.
  • 21
    beşiktaş'ın ağlak takım gelişimini tamamladığı maçtır. bu maçtan sonra şımarık zengin çocuğunun kayırılma istediği, kayırılmayınca da haksızlık deyip zırladığı şekle bürünmüştür beşiktaş. dikkatinizi çekerim; bu maçtan sonra kayırılmadıkları maçlarda haksızlığa uğradıklarını iddia edip bir de "hakemlerden ve tff'den en çok canı yanan kulüp" algısı yaratmayı başardılar. 2017-2018 sezonunda babel rakibinin kafasına tabanla dalınca "kasti değil, görmüyor bile. kırmızı kart fazla" demiş bir kulüpten bahsediyoruz. bunu da geçtim aynı sezonda caner, mete kalkavan'a 30 saniyeden fazla küfür etti. fikret orman çıktı " caner özür diledi işte daha ne olsun. caner efendidir. her efendi beşiktaşlı gibi" falan deyip yine şımarık bir şekilde bunu haksızlık olarak gösterdiler. verilen ceza da sanki bir gecede caner'e özel eklenen kuraldan gelmiş gibi algı yarattılar.

    eh kulübü böyle yapanın taraftarının da tinere ve diğer uçucu maddelere yönelmesi kaçınılmaz tabi *
  • 20
    babam samsunsporludur. onunla izlemiş olduğum maçtır.
    hiç unutmam maçtan sonra serkan aykutisteseydik daha fazla atardık ancak ayıp olur diye top çevirdik gibi bir açıklama yapmıştı. hatta o top çevirme cem papilanın hakemliğini bitirmiş. kendisi en azından öyle dedi.
    https://m.yeniakit.com.tr/...t-itirafi-46214.html
    babama göre ise cem papila gelmiş geçmiş en cesur en iyi türk hakemi *
    düzenleme: bir iki tane imla düzeltmesi.
  • 4
    kirmizi kartlarin hepsinin dogru oldugu mac. arkadan cift dalma, dirsek atma, kasitli tekme ne ararsan vardi. bu mactan sonra besiktas lehine nerdeyse her mac bir penalti verilmesine ragmen besiktas sampiyonlugu o senesi fenerbahce'ye kaptirdi. hele o senesi oynanan galatasaray-besiktas macinda besiktas lehine arka arkaya iki penalti verilmisti. cok enteresan bir sezondu.

    (bkz: futbol cok enteresan)
App Store'dan indirin Google Play'den alın