• 209
    maç öncesi beklediğim gibi geçti. bursaspor zayıf bir takım. kalemize bile gelemediler. hem bireysel hatalar hem oyunu istediğimiz zaman oyunu kontrol ederek rahat bir maç geçirdik. gomis'in hat-trick yapmasına çok sevindim. onun dışında yasin,selçuk felaket oynadılar. ilk yarı bitimi ile yazdığım entry de, 5 olsun güzel olsun temellisinin de tutması ile ayrı bir güzel oldu bu maç. (bkz: 23 şubat 2018 galatasaray bursaspor maçı/#2357733)
  • 210
    güzel bir galibiyet aldık. feghouli ve maicon'un pas hataları gözümden kaçmadı. daha dikkatli olmak lazım ama rehavete veriyorum bunu. normalde fatih terim, 2-0 yada 3-0 öndeyken takımı geri çekip, oyunu rolantiye alıyordu. ama bugün daha fazlasını istediğini gördük. yaptığı değişiklikleri eleştirmemek lazım çünkü zaten öndeyiz rakip artık bırakmış ve fatih terim'de bundan sonraki haftalara moral olması açısından daha çok istedi. şanssız 2 sakatlık yaşadık, donk'un haftaya da oynayacağını düşünüyorum ama erenin durumu nedir, ne olacak bilmiyorum. ayrıca gomis'in hat-trick yapması da beni mutlu eden olaylardan biri oldu bugün.

    işin özü; böyle farklı bir galibiyete ihtiyacımız vardı. #hedef21
  • 214
    son zamanlarda izlediğim en kötü bursaspor takımıydı diyebilirim. hiç bir varlık gösteremediler ilk yarı boyunca galatasaray ceza sahası içinde topla buluşamadılar ve ilk şutlarını 67.ci dakikada çektiler. iptal edilen nizami gol dışında net kaçan 3-4 gol pozisyonu var ki ilk yarıda atılan golden sonra ( bu arada gomis'in topa vuruş kalitesi muazzamdı ) oyun yaklaşık 20 dakika boyunca galatasarayın kronikleşmiş yan pas geri pas oyunu şeklinde geçti. ne zaman galatasaray ilerde topa baskı yapıp çok adamla pres yapınca oyuna hareketlilik geldi ama devamlılık sağlanamadı. rakip takım bu kadar etkisizken galatasarayın ilk yarıda bu kadar pasif kalması sinir bozucuydu. ikinci yarıda bursa 10 kişi kalmanın dezavantajıyla ve defans hatalarıyla devam edince fark kaçınılmaz oldu.

    muslera: galatasaray kariyerindeki en rahat maçlarından birini oynadı. kaleden çıkıp topu taça attığı pozisyon dışında kendisine iş düşmedi.

    nagatomo: (7) belli bir standardı olan ve o standardın ne çok üstüne çıkan nede altına inen bir performansı var. bugün ilk goldeki katkısının yanında net attığı gol sayılmadı ama sol bek sorununa sezon sonuna kadar çare olacak gibi görünüyor.

    serdar: (7) bir gol attı bir şutu direkten döndü. bursanın zayıf hücum gücü karşısında kendisine işin savunma kısmında düşen çok bişey olmadı.

    maicon: (6) pas isabeti konusunda bariz bir düşüşü var ve bu bazen galatasarayı savunmada eksik bırakıyor. sezon başında ki adrese teslim paslarından eser yok. brezilyada sezon devam ederken geldiği için yorgunluk yada konsantrasyon eksikliği olabilir.

    linnes: (5) mariano gibi oyunu aklıyla oynayan hücum gücü linnes'in iki katı olan bir sağ bekin varken 3 maçtır linnes ile oyuna başlanmasını anlayamıyorum. mariano oyun görüşü ve aklıyla hem garry ile hemde soso ile anlaşıp sağ kanadı son derece işler hale getiriyordu ama linnes bu konuda zayıf kalıyor hele feghouli ile ciddi koordinasyon sorunu yaşıyor üstelik hücumda bazen çok ürkek davranıyor ya orta açmıyor yada pas vermeyip geri dönüyor.

    selçuk: (4) serbest vuruşları maicon ile paylaşması gerektiği dışında yazacak bişey bulamıyorum

    donk:(5) son iki maçtır orta sahada bişeyler yapma çabası içine girmesi takdire şayan. yinede galatasary orta sahası için alternatif olacak durumda değil.

    belhanda:(8) fatih terim'in sisteminde arkasında sağlam iki orta sahayla çok daha iyi performans göstereceğine inadığım 10 numaramız. devamlı oyunun içinde ikili mücadeleye girmekten korkmuyor sahada devamlı geziyor topun olduğu her yerde belhanda var. böyle devam eder umarım ve ikili mücadelelerde biraz dikkatli olması gerekiyor. bugün için tek olumsuz yanı iki takım arkadaşını sakatlamasıydı.

    garry: (9) gelişimini sürdürüp bu seviyelere çıkması muazzam . böyle devam ederse sene sonu için epl yapması çok olası.

    feghouli: (5) garry'den daha teknik ve çok daha zeki olmasına rağmen oyun içinde garry kadar etkili olamıyor. zaman zaman oyunun içinde kayboluyor. sahada birşeyler yapmak istediği hırsından anlaşılıyor ama istediğini bir türlü yapamıyor. fatih terim'in kendisiyle özel ilgilenmesi gerekir. çünkü iyi bir feghouli bu ligin dengesini değiştirir.

    gomis:(10) saygı duyulacak bir performans gösteren, devamlı isteyen, basan ,coşkulu bir karakter. bugün attığı ilk gol muazzam. bu yaşında yaptığı pres, sahada gösterdiği karakter , oyunun içindeki hırsı bazılarına ders olacak cinsten.

    eren: oyuna girer girmez sakatlandığı pozisyon çok kötüydü.umarım önemli birşeyi yoktur. geçmiş olsun...

    yasin: (4) merkez orta saha yerine oyuna girince sahadaki formasyonda değişti. haliyle kısa bir bocalama yaşandı. yasin garry'nin net pozisyonunu bozma dışında hücümda pek bir varlık gösteremedi rakip 10 kişi kalıp skoruda bulunca yasin yerine keşke kulübede recep gül olsaydıda o oynasaydı.

    mariano:(6) linnes'in profesyonelliğine hayranım ama yedek kalmanın etkisiyle sahada pas hataları yapsada bu takımın birinci sağ beki mariano'dur bana göre.
  • 216
    gomis'in ilk hattrick'i ile belhanda ve garry'nin de tabela yapması dışında çok da tatmin edici olmayan bir maçtı. rakip 10 kişi kalınca maç bitmişti zaten. bursaspor baya kötü bir takım.

    takımımız ne yazık ki çok ümit verici bir futbol sergilemedi. bu farklı skora ihtiyacımız vardı. onun dışında benzer hataların devam ettiğini görmek can sıktı. özellikle selçuk'la ilgili olanları artık söylemek bile istemiyorum.

    kısaca olması gerektiği şekilde biten bir maç. fazlası değil.

    ekleme:

    "harikaydık ya. mükemmeldik. hüloooooğ."

    ulan bu memleket adam olmaz. olmaz arkadaş. kardeşim bak bu maçı ölçü alırsın sonra gider karabük'te puan bırakırsın, ağlarsın. sonra da gelip "sizin kötü sinerjiniz yüzünden işte" diye saçma sapan mızıldanırsın.
  • 217
    net bir şekilde sonlanan maç. skor, goller ve istek bizim adımıza olumlu. gomis'in attığı ilk gol bence attığı en güzel gol bizim formamızı giyerken attığı goller arasında.

    ancak gelen kırmızı sonrası bu maçı ölçü olarak almak pek doğru olmayacaktır. işimize baktık, 3 puanı kaptık diyelim, yeni maçlara bakalım. uzun vadeli düşünmeye gerek yok, yazıldığı gibi olmuyor hiç bir zaman. hafta hafta 3 puanları alıp geleceğe bakmamız lazım. deplasman sorununu çözmek zorundayız.
  • 218
    beklediğim gibi bir maç oldu. bursaspor gibi tek planı olan, bunu da uygulayamadığında çaresizce sahada dakika tamamlayan bir takıma karşı yapılabilecek en iyi şeylerden birini yaptık ve erken gol bulduk. devamı geldi zaten.

    maçtan sonra takım savunmasına fazlaca övgü yapıldı ancak bursaspor maçını çok fazla referans almamak lazım. bu maçta savunma övgüsü yapmak yanıltıcı olacaktır.

    hızlı oynamayı becerdiğimizde neler yapabildiğimizi bir kez daha gördük. tempo, baskı ve hızlı oyun bizim olmazsa olmazımız. sanırım hoca, takımın kondisyonundan memnun olmadığından mütevellit bunu maçın geneline yayamıyoruz. skoru aldıktan sonra bir müddet aktif dinlenme, tempo düşürme yoluna gidiyoruz. bunu da ''top daha çok bizde kalsın'' ile yorumluyoruz.

    bir şekilde çıkan ilk 11'lerden verim almayı beceriyoruz ancak oyunun gidişatında bize nefes aldıracak oyuncu veya oyuncuları hala gönül rahatlığıyla ''bulduk'' diyemiyoruz. bu bizim için en önemli problem. sinan kendisine verilen şansları ısrarla kötü değerlendiriyor. oysa skoru elimizde tuttuğumuz maçların ilerleyen dakikalarında tam onun istediği bir oyun sahada oynanıyor. genç ve yetenekli bir oyuncu, biraz daha kafasını kullansa mükemmel bir hamle oyuncusuna kavuşabiliriz.

    mariano oyunu aklıyla oynayan bir oyuncu. kısa alanda da çabukluğu var. zannediyorum ki hoca, linnes'in tempolu oyundan çok etkileniyor. dolayısıyla bitiricilik konusunda eksiği olmasına, oyun aklı konusunda mariano çapına erişememesine rağmen tercih etmesinin sebebi bu.

    fernando'nun yokluğunda işler olan selçuk-donk-belhanda üçgeni bu maçta da üç puanı gördü. insan bu üçlüyü bir de deplasmanda görebilsek keşke diye hayıflanıyor haliyle. belhanda'nın kırmızı kartı o anlamda bize geçen hafta çok büyük darbe vurdu. karabük maçı test olmayacaktır, sonraki ilk maç da kadıköy deplasmanı. en azından elimizde alternatif ve işe yaramış bir orta saha kurgusu olması sevindirici.
  • 223
    ultras/movement'in maç on biri:

    1-"zor geçmesi beklenen maç" diye kalıp cümleler kullanır ya futbol yorumcuları maçlardan önce ya da sonraki analizlerinde, galatasaray için bu sene sami yen'de oynadığı maçlarda yeni bir tabir üretilmeli: "galatasaray'ın rahat kazanmasının beklendiği maç"... spor toto süper lig ilhan cavcav sezonunda galatasaray bugüne kadar içerde oynadığı maçlarda yenilgi yüzü görmezken, bir tek fenerbahçe ile golsüz berabere kaldı. sadece kazanmıyor sarı-kırmızılılar, bir de üç küsür gol ortalamasıyla rakipleri de "eziyor" kelimenin tam nasıyla. bu haftaki "kurban" bursaspor oldu. fatih terim'in takımının kendi seyircisi önünde nasıl oynadığını artık sağır sultan "bilirken, bursa'dan taraftarının "üç yiyin, 5 yiyin ama onurunuzla oynayın" diye yolcu ettiği paul le guen'in timsahları yeşil zeminde varlık dahi gösteremediler ve 5-0 lık bir mağlubiyetle sahadan ayıldılar. o kadar "silik" oynadı ki deplasman ekibi, maçtan sonra taraftarına özlüce tesislerini bastıracak kadar sahada yoktular, ilk şutu 67. dakikada attılar muslera'nın kalesine, o da çok farklı auta gitti. onların aksine galatasaraylılar da bir o kadar iştahlıydılar ve rakip savunmaya yaptıkları baskılar ile gol de buldular, bursaspor'lu savunma oyuncusunu da kırmızı kart ile attırdılar. rodriguez-gomis iş birliği ile öne geçerken galatasaray, devre bitmeden yine rodriguez'in rakipten kaptığı topu harun'un solundan ayak içi plase ile ağlara göndermesiyle fark ikiye çıktı. soyunma odası dönüşü iştahını koruyan aslan, eski bursasporlu serdar aziz'in golüyle farkı üçe çıkarırken, kalan dakikalarda gomis sahnedeydi, önce belhanda, sonra da bir kez daha rodriguez'in asistleriyle bafetimbi gomis hattrick yaptı, maçın topunu da evine götürmeye hak kazandı.

    2- kasımpaşaspor yenilgisi sonrası "internet ergenleri" muslera'ya sarmışlar, "nando"nun eşi de bu hakaretlerden alınarak "belki de bir gün gideriz" tarzı bir cevap yazmış sosyal medya hesabından. hayatta kendileri hiç hatasızımışçasına klavye başında herkese sallayan tiplerden oldum olası nefret ederim. dün drogba yaşlıydı, melo kavgacıydı, sneijder kiloluydu, bugün de sıra muslera'ya mı geldi? kimi beğenecek bu veletler acaba? bugün ağızlarından düşürmedikleri metin oktay dönemlerinde yaşamış olsalardı kralı da eleştirirlerdi zira mutsuz ve bencil bir gençlik yetişiyor. değerleri bilmeyen ve elindekini çabuk tüketen bir nesil. aslında durum o kadar vahim ki, okullarda milli eğitim bakanlığı öğretmenlerden "değerler eğitimi" çalışması yapmasını istiyor, başka bir deyişle bu çocuklara iyilik, dostluk, vefa, arkadaşlık, yardımseverlik, saygı, sevgi gibi kavramların öğretilmesini bekliyor... bursaspor karşısında özellikle ilk devrede varlığını bile unuttuğumuz uruguaylı kalecimiz, ikinci devre cılız gelişen yeşil-beyazlı kontra ataklarda dikkati ile bu eleştirilerden etkilenmediği görüntüsü verdi. fatih terim de boş bırakmamıştır muslera'yı hafta içi, o da kendisine karşı güvenini iletmiş olmalı ki, "kafası takık" bir görüntü seyrettirmedi bize.

    3- serdar aziz- maicon ikilisine beni bir kez daha haklı çıkarttıkları için teşekkür ediyorum. önce savunmada stancu ve onun oyundan çıkmasıyla sinan'ı bitirdiler, sonra da hücumda etkinliklerini gösterdiler. "futbol tanrıları" cuma gecesi serdar aziz'in yüzüne güldü ve eski takımının filelerini havalandırmış oldu başarılı stoper. maç başında kendisine küfreden deplasman tribünündeki taraftarın "nahoş" hareketine, attığı golde aşırı sevinmeyerek "hoş" bir tepki gösterdi serdar. bursa'da yetişmiş, büyümüş, kaptanlığını yaptığı takıma vefalı davranışı alkışı hak ederken, maç içinde neredeyse bütün hava toplarını alarak da fatih terim'in yüzünü güldürdü. maicon da partneri gibi tabelayı az kalsın değiştirecekti ama gecenin formsuzlarından harun, harika bir refleksle son anda topu kornere çeldi. savunmada birbirlerini tamamlayan ikililer şampiyon takımlarda hep vardır, bülent-popescu, semih-ujfalusi, falco-stumpf ilk aklıma gelenler, umarım bu sene maicon-serdar ikilisi de eklenir bu birlikteliklere. "her şerde bir hayır var" der büyükler, denayer'in sakatlığı da bu ikiliyi "mecbur" hale getirdi... doğru ikili de bulunmuş oldu...

    4- fatih terim'in tercihlerinin sorgulandığı en önemli bölge sağ bek oluyor iki haftadır. sezona mevkisinde "banko" başlayan mariano geçirdiği sakatlık sonrası ilk onbire dönemedi ve artık kulübede yer alırken, hoca martin linnes'i oynatıyor onun yerine. linnes de fena oynamıyor, hocanın talimatlarını uyguluyor ama taraftarın görmek istediği oyuncu tipi hala mariano, zira brezilyalı topla daha "haşır neşir", meşin yuvarlak ayağına yakışıyor, bir pasla takım arkadaşını gol pozisyonuna rahatlıkla sokabiliyor. öte yandan anlaşılan o ki idmanlarda biraz tembel olmalı ki, kendisinin tam tersi olan ve yetenekleri sınırlı ama çalışkanlığı ile bunu örtbas edebilen norveçliye veriyor fatih terim formayı. alternatifsizlik yerine "kimi oynatacağını" seçmekte zorlansın hoca, bu da başarıyı getirecektir. son yarım saatte mariano'yu da görmek istedi fatih terim, demek ki onun aklında da maçlara göre değişik tercihler yapma fikri var.

    5- igor tudor döneminde pek düşünülmeyen selçuk inan, fatih terim'in gelişiyle vazgeçilmez oldu. eski oyuncusuna güvenini gösteren tecrübeli teknik adam, kaptanı kazanmak için de saha içinde selçuk'a özel "bonuslar" da veriyor. bunlardan biri serbest atışları 8 numaranın kullanmasını isterken, kornerlerde de belhanda'nın yerine kaptan geçiyor topun başına. bursaspor karşısında rodriguez'in düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşta meşin yuvarlağın etrafında selçuk ve maicon bekleşirken, selçuk topa vurdu ve barajdan dönen top sonrası brezilyalı stoper bakışlarıyla memnuniyetsizliğini gösterdi. adil ve faydalı bir paylaşım yapılması adına, ceza sahası çizgisi üzerinde kazanılan serbest atışları selçuk kullansın, 3-5 metre uzaktan olanlar maicon'un olsun. köşe vuruşlarında da sağ köşe-sol köşe ayrımı yapılarak benzer bir paylaşım belhanda ile yapılsa hiç de fena olmaz...

    6- kasımpaşa maç yazımızda "mutlu musun belhanda bey?" diye sormuştuk... antalyaspor karşısında boş yere gördüğü kırmızı kartla takımını yalnız bırakmıştı deplasmanda younes belhanda, cuma gecesi tekrar formasına kavuşmuş, takımı yine bir orkestra şefi gibi yönetmişti. bursaspor karşısında kart görmedi belhanda ama iki arkadaşını oyun dışına gönderdi bu sefer. serdar aziz'in attığı gol sonrası sevinirken parmağını donk'un gözüne soktu, hollandalı oyunu terk etmek zorunda kaldı. bursaspor'un geliştirdiği bir atakta da yere düşerken eren derdiyok'un ayağının üzerine düştü ve eren'i oyun dışına yolladı. sakarlığın bu kadarına da pes denir!

    7- garry rodriguez her maç değerini arttırıyor. son yedi lig maçında 4. golünü atan garry, göztepe maçından bu yana da 5. asistini yapmış oldu. savunmada serdar aziz- maicon birlikteliğinden nasıl bahsediyorsak, forvette de rodriguez-gomis tayfası çok canlar yakacak gibi. golcüsüne sadece servis yapmıyor, bir de kendisine has "ayak içi plaseler" ile garry rodriguez klasiği oluşturdu hollanda doğumlu topçu. galatasaray'ın attığı ilk golde asisti kendisine yazdık ama yuto nagatomo'nun taç çizgisi kenarında tek pasla başlattığı atak da dikkate değer.

    8-attığı üç golle galibiyetin baş mimari olan batefimbi gomis, galatasaray spor kulübü adına bir golcüden de öte büyük bir kazanç. kasımpaşaspor maçında baygınlık geçirmesi ve doktorun çıkmasını nasihat etmesine rağmen oynamaya devam etmesi bu hafta içi çok tartışılmış, galatasaray kulup doktoru yener ince eleştiri oklarının hedefi olmuştu. cuma gecesi attığı ilk golden sonra metin oktay sevinci yapan gomis, sevıncını kulüp doktoru ile paylaştı ve gollerini de kendisine ithaf etti... vefakarlığı son golde de gösterdi fransız golcü, kendisine iki gol attıran rodriguez'in ayakkabısını "cilalalyarak" taraftarın önünde de onore etti arkadaşını... sadece büyük golcü değil gomis, aynı zamanda da büyük karakter...

    9- galatasaray maçlarında hakemler sarı-kırmızılıların lehine penaltı vermemeye yemin etmişler sanki, bursaspor maçında da bülent yıldırım ceza sahası içinde garry rodriguez'in formasından çekilmesine "utanmadan" devam kararı verdi. 35. dakikada feghouli'nin arkadan ayağının basılmasına düdük bile çalmazken, bastock'un belhanda'nın kafasına tekme atmasına kart çıkarma zahmetinde bulunmadı bile maçın hakemi... ama en acısı da gomis'in ortasında yuto nagatomo'nun boyundan beklenmeyecek bir şekilde zıplayarak vurduğu kafayla bursaspor filelerini havalandırmasına da yardımcı hakemine "aldanarak" ofsayt düdüğü çalması oldu.

    10- bursaspor adına sahada mücadele eden tüm topçular tel tel dökülürken, milli kaleci harun da tanınmayacak şekilde kötüydü. galatasaray'in attığı ilk golde feghouli'nin ortasında topu sektirmesi atağın başlamasına vesile olurken, serdar aziz'in golünde de yine topu sektirdi milli kaleci... ali sami yen'de bu kadar hatalar yaparsan, farklı yenilmek kaçınılmaz olur...

    11- tribünde rekabetin her türlüsüne varız, her şekilde beste yapılsın, slogan atılsın, pankart yazılsın da cuma gecesi bursaspor taraftarlarının yapmış olduğu hayatını kaybeden kişilere küfür olayı kendilerine yakışmadı hiç... metin oktay gibi taraflı tarafsız herkesin saygıyla andığı, zamanında bursaspor teknik direktörlüğü de yapmış taçsız kral metin oktay'a ağıza alınmayacak küfürler tribün kültürünü yaralayacak cinstendi. özellikle de merhum başkan ibrahim yazıcı için vefa pankartı açan galatasaray taraftarının kutsalına dil uzatan bursaspor taraftarını kınıyorum. sosyal medyada yazdıklarına göre ali sami yen'deki taraftarlar "bursaspor kümeye" diye tempo tutarak kendilerini tahrik etmiş, bunun cevabı beşiktaş taraftarının bu sene yaptığı gibi metin oktay ve ali sami yen'e küfretmek mi olmalıydı yoksa yaratıcılığı ile nam salan teksas'ın küfürsüz bir kontra yapması mı olmalıydı...

    kaynak: https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...ray5-0bursaspor.html
  • 224
    5-0 üstünlüğümüzle biten maçtır.

    günah dağlarının zirvesine tırmandığım maçtır. şöyle ki, koltuğumuza * varana kadar en az iki kere bir tarafımıza kadar aranıyoruz. kafamdaki berenin içine de baktılar, ayakkabını çıkar da dediler. hatta bir keresinde kısa şemsiyemi aldılar yasak diye kenara koydular. 5 dakika sonra tribünde önümden baston şemsiyeyle birisi geçti. 4 kişi gidiyoruz maça ve hep aynı geyik dönüyor rowinthesameboat senin tipini sevmiyorlar falan...
    maçın başlamasıyla deplasman tribününden tepemize torpiller atıldı. ilki önümdeki 13-14 yaşlarında bir kardeşimin çok şükür ki bacaklarının arasında yere düştü. hemen bağırdım dikkat patlayacak diye ama kardeşimiz maça kısa süreliğine duyma kaybıyla başladı. sonra belki 20-30 tane aynı şekilde patlama oldu. ne bir güvenlik,ne bir polis vardı. aslında iyi ki yoktu. olsaydı çok ciddi söylüyorum olaylar farklı bir boyuta gidecekti. bizden birilerini alabilirlerdi. biz ne mi yaptık onların attıklarına karşılık aşağıdan yukarı bildiğimiz güzel cümleleri sarf ettik.
  • 225
    deplasmana ne kadar tesir edeceğini bilemediğimiz bir maç olsa da fatih hocanın felsefesini net şekilde görebildiğimiz, doğru oyundan bölümler içeren bir performans sergiledik. özellikle de rakibin maç içi durumuna bakmaksızın ciddiyetimizi koruyarak belli bir sistem içinde devam etmemiz güzeldi. sahayı boylamasına mümkün olduğunca dinamik kullanmamız ve merkezi lateralde doğru kapatmamızla beraber top dolaşımını üst seviyeye çıkarttık. böylece rakip bursaspor gole ihtiyacı olduğu anlarda bile pas bağlantılarımızı kıramayarak ve bir yerden sonra da oyundan düşerek nakavt olmuş oldu.

    maçın öncesindeki linnes tercihine değinmek lazım ilk önce. fatih hoca diyor ki, benim beklerim bol bol hücum bindirmesi yapmalı. ancak mariano'nun şu an için bunu yapacak kondisyonu olmadığı gibi oyun stili olarak da buna yatkın olduğunu söyleyemeyiz. linnes ise tam olarak bu felsefenin oyuncusu. geriden ok gibi gelip rakibi dağıtacak, hızı ve fizik gücü sayesinde geriye dönüşlerde de sıkıntı yaşamayacak bir isim. dolayısıyla bu karar gayet yerinde hatta tutarlı. nasıl tutarlı? devre arasında sürüyle sol bek ismi yazılıp çizildi, birbirinden farklı belki onlarca profilden bahsedildi ama fatih hoca nagatomo'da karar kıldı çünkü beklerin bindireceği oyuna yatkın olan oydu. böylelikle hem sağ bekte hem sol bekte benzer bir profil yakalandı ve denge sağlandı.

    https://gfycat.com/LightNextEasternnewt

    göreceğiniz üzere nagatomo ve linnes aynı anda aniden kareye giriyor arkadan yaptıkları bindirmelerle. uygun pozisyon gelse nagatomo bizzat gol atacak kadar da yaklaşıyor rakip kaleye. işte bu bir fatih terim felsefesi. eleştiriyoruz, oyuncu tercihlerinde kızıyoruz hocaya ama 3 ay gibi kısa bir sürede takımın beklerinin hücum bindirmelerini, hücum katkılarını neredeyse sıfırdan bu kadar üst seviyeye çekmek kolay değildir. ve şampiyonluk yolunda çok önemli bir silahtır bek aktivitesi.

    bir diğer önemli silah da olgun oyun(topa hakim olmak) esasında. ve bursaspor maçı sene boyuncaki en olgun performansımızdı. bunu, en başta da söylediğim gibi sahayı boylamasına dinamik kullanarak, merkezi de lateralde donk- selçuk- belhanda üçlüsüyle iyi kapatarak başardık. genel olarak deplasman maçlarımızdaki en bariz eksik de topu tutamamamız zaten. çünkü takım boyunun uzun olmasına bağlı olarak gereken derinlikleri sağlamıyor, bölgesel parselizasyonlarda ve pas tercihlerinde hatalar yapıyorduk. bugün geldiğimiz noktadaysa belhanda'nın daha geriye çekilip aktivitesinin arttırılmasıyla beraber merkezimizin daha sıkı bir üçlüye dönmesi, savunma hattımızın ileriye çıkartılması, nagatomo ve linnes'in merkezi beşlemesi sonucunda hem topu daha hızlı kapıyoruz hem de top dolaşım süremizi uzatıyoruz.

    https://resmim.net/f/BcsG4C.png : yukarıdaki kısmın bir devamı olarak baktığımızda takımımızın sezonun en fazla pas yaptığı maçını geçirdiğini de söylemek gerek. 620 pas süper lig seviyesinde de avrupa seviyesinde de çok ciddi bir istatistik. ayrıca pas sayısı da büyük takımlar için ''genel olarak'' skorla doğru orantılı bir şey olduğundan önemi katlanıyor.

    mesela 2-1 kaybettiğimiz sivasspor maçında pas sayımız: 445
    geçen hafta hakem yüzünden katlolan kasımpaşa maçında yaptığımız pas: 473
    kaybettiğimiz beşiktaş maçındaki pas sayımız: 360
    sezonun ilk yarısında 3-1 yendiğimiz sivasspor maçı: 532
    ve 5-1 kazandığımız gençlerbirliği maçı: 549

    dikkat ederseniz nerede facia bir skor var, pas sayımız düşük kalmış, nerede farkla kazandığımız maç var 500 seviyesini aşmışız. ve inanın bana bu ucuz bir istatistik de değil. çünkü pas yaptığınız zaman hele ki doğru dolaşımla pas yaptığınız zaman hem maçın temposunu sabitliyorsunuz hem de rakibi bozmuş oluyorsunuz. senden topu alacağım diye uğraşmaktan karşındaki takımın hafta arası çalıştığı taktikleri uygulamaya ne zamanı oluyor ne mecali. beşiktaş maçında çok agresif ve ısıran görüntedeki bursaspor'un etkisiz kalmasının nedeni de buydu. en iyi yanları merkez futbolunu onları kenarlara, köşelere çekip aynı zamanda da topu vermeyen bir rakip karşısında sahaya yansıtamadılar. öyle ki batalla neredeyse ayağına top değmeden çıkmak zorunda kaldı.

    https://resmim.net/f/NY47OT.png
    https://resmim.net/f/GzKfgv.png
    https://resmim.net/f/67kLSX.png

    burada da donk- selçuk- belhanda'lı yeni merkez formatımız görülebilir. tam bir 4-3-3 diyebileceğimiz, savunma yaparken gomis'in biraz geriye gelerek feghouli ve rodrigues'le beraber hat oluşturduğu, atak esnasında da belhanda selçuk ikilisinin öne çıkarak hücumu beşlediği dinamik bir yapı. rakip yarı sahaya geçiş hızımızı biraz uzatsa dahi genele vurduğumuzda topun uzun süre bizde kalmasını sağlayarak fayda sağlıyor bize.

    bir paragraf da feghouli'ye ayırmak istiyorum. biz sene başından beri bir hata yaptık, feghouli'yi fizik gücü yetersiz diye ya yedek başlattık ya da oyundan ilk çıkarttığımız oyuncu oldu. sonra da feghouli maç ritmini bir türlü yakalayamadı. halbuki her ne kadar yorgun da olsa onu 90 dakika sahada tutup sahaya alıştırmış olsak, ona biraz daha maç kondisyonu yüklesek şu an çok daha iyi bir performans izliyor olacaktık feghouli'den. fatih hocanın maçta feghouli'yi çıkartmama kararını da bu nedenle çok beğendim diyebilirim. feghouli'nin yorgun olduğunu, oyundan koptuğunu gördüğü halde bu maç kondisyonu meselesi için oyundan çıkartmadı, ve karar doğruydu.

    birkaç bilgi olsun diye ekliyorum:

    1- belhanda 106 kez topla buluşarak hem kendi sezon rekorunu hem de takımın bu alandaki sezon rekorunu kırdı.
    2- bu sezon 620 pasla en çok pas yaptığımız maçtı.
    3- maicon pas isabeti anlamında en kötü performanslarından birini verdi.
    4- serdar aziz- maicon ikilisi 10'ar taneden toplam 20 kez ikili mücadele kazandı. (bazı takımlar toplamda o kadar kazanamıyor.)
    5- bursaspor'un ısı haritası: https://resmim.net/f/N5xmZc.png
    savunma önü bölgemizde hiçbir etkinlik kuramadılar, serdar aziz, maicon, belhanda, selçuk, donk sağolsun.

    takıma, fatih hocama 21. şampiyonluk yolunda tekrar tekrar başarılar diliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın